Müziğe aşık bir kadın: Anjelika Akbar ile müziği ve anneliği konuştuk

[Bluesky24]

Kazakistan'da doğdunuz, Özbekistan'da eğitim aldınız ve şimdi Türkiye'desiniz. Siz aslen nerelisiniz? Kendinizi nereye daha ait ve yakın hissediyorsunuz?



Ben şanslıyım, çünkü kanımda pek çok farklı milletin katkısı var. Dolayısıyla nereye ait olduğumu ya da hangi kültüre daha yakın olduğumu sorarsanız, Şanslıyım her kültüre yakınım derim. Dünyanın pek çok farklı yerine dağılmış bir ailenin çocuğuyum. Çok hareketli bir ailem var. Eski SSCB'de herkes her yere aitti. Annemin babası, inşaat mühendisiydi, büyük fabrika nerede kuruluyorsa o da ailesiyle beraber oraya giderdi, dolayısıyla tüm SSCB'yi dolaşmışlar. Annem Sibirya'da babam Ukrayna'da doğmuş. Ben Kazakistan'da doğdum. Neden Türkiye'ye geldiniz? Buraya yerleşmeye nasıl karar verdiniz?



Türkiye'ye gelme kararı aslında bizim dışımızda oldu. Ben UNESCO üyesiydim ve eski eşimle bir film projesi üzerinde çalışıyorduk. UNESCO için bir filmdi bu. Rusya'daki çekimler bitirdikten sonra ekiple çekim için Hindistan'a gittik. Birkaç ay orada kaldık ve hamileliğim orda geçti. Sonra sıra Türkiye'ye geldi. Türkiye'ye geldikten çok kısa bir süre sonra oğlum burada doğdu. Oğlumun çok ufaklık dönemini Türkiye'de atlatayım derken Rusya dağıldı ve biz de Terminal filmindeki gibi burada kalmak zorunda kaldık. Çünkü bebekle Rusya'ya, o karışıklığın içine gitmek istemedik. Sonra ben Türkiye'yi çok sevdim ve 1993 yılında da Türk vatandaşlığına geçtim. 16 yaşında, lisede okuyan bir oğlunuz var. Onun müzikle arası nasıl? O da sizin gibi sanatla ilgili mi?



Oğlum Yürek'i klasik müzikle büyüttüm. Bebekliğinden 11 yaşına kadar sadece klasik müzikle uyudu. Müziksiz uyumazdı. Ben klasik müzik zevkini aşılamak için ona uygun olan özel CD'ler seçtim, böylece kulakları çok gelişti. Her ne kadar yaşı büyüdükçe çevresinin müzik alışkanlıklarından etkilenip pop ve rock müzik gibi farklı türlere merak saldıysa da aynı zamanda çok iyi bir klasik müzik dinleyicisidir. Sanatla ilgisine gelince; Yürek'in harika çizimleri var. Bu işin uzmanı olan ressamlara, grafikerlere çizimlerini gösterdim ve çok başarılı buldular. Belli ki Yürek'te sanatın bir dalını seçip, sanatla ilgili bir mesleği olacak. Sizin anneniz nasıl bir anneydi?



Benim annem sert ve aşırı disiplinli yapısı olan bir anneydi. Kendisi aynı zamanda yüzlerce öğrenci yetiştirmiş bir öğretmendir. Bunun yanında müzisyen, piyanist ve koro şefi olan annem hayatta satranç oyunu gibi her şeyi önceden hesaplardı; her şeyin düzenli ve saat programlı olmasını isterdi. Örneğin benim tüm günüm programlıydı. Neyi hangi saatte yapmam gerektiği ile ilgili çok kesin çizgileri vardı ve bende o kuralları uygulamak zorundaydım. Şimdi geriye dönüp baktığımda şu an ki başarımda annemin bu tutumunun bana ne kadar faydalı olmuş olduğunu görüyorum. Annem nota bilgisini bana henüz 2,5 yaşındayken verdi ve ben o yaşta çok iyi nota okuyup, çalabiliyordum. Günüm hiçbir zaman boş değildi. Bana otur çocuğum televizyon seyret demezdi. Her zaman kendimi farklı konularda eğitmem konusunda bana meşgaleler bulurdu. Bunların hepsi annemin küçük yaşta bana verdiği disiplin sayesinde oldu. Daha sonra ben büyüyüp gezmek dolaşmak istediğim zamanlarda da konsantrasyonumun dağılmaması için beni hep frenledi. Şimdi ona teşekkür ediyorum. Annem sayesinde bilincim doğru şekilde açıldı. Siz hırslı bir anne misiniz?



Ben hep çok yoğundum kaset çalışmaları, konserler, röportajlar derken hep ilgilenmem gereken bir şeyler oldu, dolayısıyla ben çocuğum üzerinde onun hayatını bu derece kontrol edecek bir anne olamadım. O sınırlı zaman içinde elimden geleni bir anne olarak yaptım ama çok hırslı olmadım. Zaten o özel hırs benim karakterimde yok. Yaptığınız müziğin zaman zaman eleştirildiği noktalar oldu. Siz müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?



Bana bazen soruyorlar Sen her çeşit müzik yapıyorsun, aslında sen hangisisin? Ben de cevap veriyorum Ben hepsiyim diye. Ben kendimi sınırlamak istemiyorum, çünkü müzik sınırsızdır. Ben sanat için değil, insan için müzik yapıyorum. Dolayısıyla klasik eserleri farklı şekilde yorumlamak benim için çok doğal, çünkü ben klasik müzik savaşçısı değilim, fanatiği de değilim. Sizce Türkiye'de müzik konusunda üstün yetenekli çocukların iyi eğitim alacakları bir zemin var mı?



Bence yok, ben o zemini olabildiğince evimde yaratmaya çalışıyorum. Çünkü sınavdan geçirip, eğitim verdiğim çocuklar var. O çocukları 3,5 yaşından itibaren alıyorum. İlerde bu iyi bir okul kurmak isterim, ama tüm hocaların benim gibi olması lazım. Okuma yazma bilmeyen küçük çocuklara müzik eğitimi vermek için çeşitli metotlar vardır. Çocuklar daha okuma yazma bilmeden çok güzel notaları okuyup, müzik çalabilirler. Çocuklara güvenmek gerek diye düşünüyorum. Türkiye'de müzik eğitimi bence geç ve yanlış yöntemlerle veriliyor. Çocuklarının iyi bir müzik sanatçısı olmasını isteyen aileler çocuklarını henüz okuma yazma öğrenmeden daha 3 - 3,5 yaşındayken onlara ciddi müzik eğitimi aldırmalı. Çocuklarına klasik müzik aşılamak isteyen annelere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?



Çocuklarına daha doğmadan, anne karnında klasik müzik dinletmeye başlasınlar. O zaman çocuk biraz büyümeye başlayınca klasik müziği doğal ihtiyaç olarak görecek. Benim oğlumda öyle oldu ve emin olun bu genetik değil, çocuklar henüz anne karnında yüksek algılayış kapasiteleri oluyor. Doğduktan sonra da sakin klasik müzik eserlerini çocuklarına dinletirlerse bunun çocukları üzerinde ki olumlu etkilerini görecekler. Yapılan bilimsel araştırmalar da gösteriyor ki klasik müzik zekayı geliştiriyor. Bu tür müzikle büyüyen çocuklar daha sakin oluyorlar ve düşünce sistemleri daha doğru gelişiyor. Mantık yürütmeleri daha başarılı oluyor. Son olarak anneyiz.biz annelerine ne söylemek istersiniz?



Annelere şöyle bir tavsiyem var. Çocuklar bizim değil, onlara Tanrı'nın bize verdiği emanetler gibi bakmalıyız. Bunun sağlıklı bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Çocukları bizden bağımsız bireyler olarak algılayıp, onları çok sahiplenmeden sevmeliyiz. Onların deneyimleri belki bizden daha az ama onlar çok derinler. Evrene bizden daha çok açıklar. Her çocuk çok değerli bir varlık. Biz büyükler olarak, onların içinde zaten var olan bilgileri açığa çıkarmalıyız ve çok hırslı olmadan onları yetenekleri doğrultusunda doğru yönlendirmeliyiz.Sn. Anjelika Akbar'a Anneyiz Biz ile paylaşımlarından dolayı teşekkür ederiz.

Dikkat: Bu röportajın tüm hakları Anneyiz.Biz'e aittir. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz. [/b]



• Diğer röportajları okumak için tıklayınız.





Kaynak: Anneyiz