Ezgisi hâlâ kulağımızda olan Alışamadım şarkısını seslendiren Sibel Bilgiç ile değişen iş hayatı üzerine konuştuk

[Bluesky24]

O'nu ilk tanıdığımızda ezgisi hâlâ kulağımızda olan Alışamadım şarkısını söylüyordu. Bir zaman sonra herkesin hayatına olabileceği gibi, onun da hayattaki öncelikleri değişti. Artık onu mikrofon başında değil, Mona Lisa Lazer Epilasyon Güzellik Merkezi'nde hanımlara sunulan her türlü hizmetin bizzat başında görüyoruz.





Sibel Bilgiç, bize biraz kendinizden bahseder misiniz lütfen?



1971 Ankara doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara'da tamamladım. Daha sonra kazandığım bir bursla, Amerika'da öğrenimime devam ettim.1997 yılında ilk albümüm Alışamadımı çıkardım ve tanınmaya başladım.Müzikle yakın ilginiz ne zaman başladı?



Çok küçük yaşlardan beri şarkı söylemeyi çok sevdim. Okul korosunda öğretmenlerim sesimin güzelliğini fark etti ve okulumuzu yarışmalarda temsil ettim. Daha sonra Hilton Ankara'da jazz ve pop jazz söyleyerek profesyonel müzik hayatına atıldım. Ankara Devlet Konservatuarı şan bölümüne yarı zamanlı öğrenci olarak 3 sene devam ettim.Hayatınızdaki öncelikleri nelerdir?



Hayatımızdaki önceliklerimiz yaşla beraber çok değişiyor. Ama hangi yaşta olursam olayım benim için değişmeyen şeyler var: sağlık, sevgi, huzur ve mutluluk. Bunlar gerçekten kulağa çok basit gelen ama uygulamada o kadar da basit olmayan, emek gerektiren kavramlar. Ben mutluluğu ve huzuru dışarıda veya herhangi birinde değil, kendi içimde bulmayı öğrendim artık. Herkese bununla ilgili kendisini eğitmesini tavsiye ediyorum.Nasıl bir çocuktunuz?



Sakin ama hareketli bir çocuktum. Çok duygusaldım şimdi olduğu gibi. Arkadaşlık benim için çok önemliydi. Ortaokulda ve lisede çoğu zaman derse walkmanle girerdim, müziğe hep çok tutkuluydum. Tabii bu hocalarla problem yaşamama neden olurdu. Hatta öğretmenlerimden biri bir gün annemi okula çağırıp sizin kızınızdan olsa olsa şarkıcı olur demişti. İyi ki de şarkıcı olmuşum. Müzikle birlikte yürüttüğüm hayat, benim o kadar ufkumu açtı ki. Belki böyle kendine güvenli, hayata karşı savaşçı ve tuttuğunu koparan biri olamazdım.Nasıl bir anneye sahiptiniz?



Annem otoriter ama aynı zamanda duygusal bir kadındır. Evin en küçüğü olduğum için babam beni çok şımartırdı. Anneme düşkünümdür, son 5 yılda artık iyice arkadaş olduk. Yaş aldıkça Sezen Aksu'nun şarkısında da dediği gibi annenizi daha çok anımsıyor ve anlıyorsunuz. Annelik, yaşamadığım ama bambaşka olduğunu içimde hissettiğim bir olgu. Annem çocuklarına zaman zaman fazla düşkün biridir. Bize hep çocuğunuz olursa anlarsınız beni diyor. Galiba haklı, çünkü yapılan onca fedakârlığı çocuğu olmayan biri olarak, bazen algılamakta güçlük çekiyorum.Hayatta yapmak istedikleriniz, yapamadıklarınız ya da yapmak istemediklerinizden bahsedebilir miyiz?



İlk gençlik yıllarımdan beri aslında hep başkaldıran bir kız oldum. Haksızlığa hiç tahammül etmedim ve hep kendi hayat prensiplerimle yaşadım. Çok şanslıydım, çünkü yapmak istediğim birçok şeyi yapabildim. Belki insan bir şeyi yürekten istediği zaman, bütün evren buna hizmet ediyor. Evet; çok isteyip de yapamadığım bir şey oldu ama o da benim içimde saklı. Bunun için vakit artık geç ama bundan sonra eğer kader bana gülümserse, belki olabilir.





Bildiğimiz kadarıyla evli değilsiniz, evlenmeyi veya çocuk sahibi olmayı istiyor musunuz?



Evet, evli değilim ve hiç evlenmedim. Bence evlilik hayata aynı pencereden bakabilmek, karşındaki kişiyi olduğu gibi sevebilmektir. Evlilik çok fazla önemsediğim ve çok ince eleyip sıkı dokuduğum bir konu. Belki de bu yüzden şimdiye kadar evlenmedim. Ben sonsuz aşka inanıyorum. Annem ve babam hâlâ evli olduğu için bir kere evlenmek ve aynı kişiyle hayatımı noktalamak istiyorum belki de. Çocuk sahibi olmayı çok istiyorum ama çocuğumun baba ve anneyle sağlıklı olarak yetişeceğine inandığım örnek bir evlilik yaptıktan sonra.Monalisa Lazer Epilasyon ve Güzellik Merkezi fikri nasıl doğdu, nasıl gelişti?



Ben Türkiye'de ilk lazer epilasyon yaptıran hanımlarda biriyim. Epilasyondan önce pütür pütür bir tenim vardı ve hep üzülürdüm. Bütün batıklarım gitti ve hem pürüzsüz bir cilde sahip oldum, hem de ömür boyu acı verici ve sık sık yaptırdığım işlemlerden kurtuldum. Uzun yıllardır bu işi yapmayı düşünüyordum. Daha önce de söylediğim gibi; siz bir şeyi yürekten istediğiniz zaman, bütün evren buna hizmet ediyor. İşte yine öyle oldu ve ablam New York'un en ünlü lazer merkezlerine sahip olan Chris Karavolas ile evlendi. Ben de oradaki bütün sistemi ve eğitimlerini Türkiye'ye getirerek Mona Lisa'yı açtım. Lazer Epilasyon, Türkiye'de yeni tanınıyordu ve bu işin Türkiye'de bilinçli olarak yayılmasında çok büyük katkım oldu. Mona Lisa'dan sonra daha da çok lazer merkezi açıldı ama bir işe, sadece iyi para var diye girmekle, o işi tutkuyla, hep başında durarak ve en yeni teknolojiye yatırımlarınızı yönlendirmek arasında çok fark var.Kaç kişilik bir ekiple çalışıyorsunuz?



11 kişilik bir ekiple çalışıyoruz, bu aslında bir lazer merkezi için fazla bir rakam ama sürekli yeni teknisyenler eğitiyoruz. New York'taki merkezimizin sahibi dünyanın sayılı lisanslı eğitmenlerinden biri ve biz bunun avantajından faydalanıyoruz.Ne gibi hizmetler veriyorsunuz?



Mona Liza, öncelikle bir lazer epilasyon merkezi. Bunun yanında müşterilerimizden gelen yoğun istek üzerine bir cilt ve vücut bakımı bölümü kurduk. İsteyen hastalarımıza doktorumuz tarafından botox ve dolgu yapılıyor ama bunlar kesinlikle hayret ifadeli tarzda olmuyor. Ben de bu konuda hastalara yardımcı oluyorum. En güzel kadın, makyajsız ve doğal haliyle kahkaha atan kadındır.Öne çıktığınız özellikler neler?



New York'taki merkezimiz Romeu & Juliette sayesinde, dünyanın en yeni lazer teknolojilerini takip edebiliyoruz. Şu andaki gözbebeğimiz NASA'nın ürettiği bir cihaz. Lazer epilasyonda son nokta. Nasa teknolojisiyle üretildiği için, cihazımız hasta bilgilerini kendi kendine ayarlayacak ve diğer makinelere göre tedavi süremiz yarı yarıya kısalacak. Yakında cihazımızı tanıtmak için Mona Lisa'da bir davet vereceğiz. Lazer Epilasyon bir annenin kızına verebileceği en güzel hediye ve biz bunu teşvik etmek amacıyla anne-kız gelenlere bir bölgesini hediye ediyoruz. Anneler çoğu zaman kendilerinden çok bu konuda kızlarını önemsiyorlar ve kendilerini unutuyorlar. Çoğu hastamız kızlarını getiriyor ve kendilerininkini erteliyor. Bunun için hem anneye hem de kızına bir bölgeyi ücretsiz yapıyoruz ki; artık anneler de kadın olduklarını hatırlasınlar ve onlar için de hayatın hâlâ devam ettiğini görsünler. Çünkü Türk kadını o kadar fedakâr ki; yıllarca çocuğa, eve, eşine hizmet etmekten kendine birçok şeyi layık görmüyor. Ama ben diyorum ki; kendinize her anlamda çok ama çok iyi bakın çünkü çocuklar aslında annelerini hep genç ve güzel görmek ister. Hangi yaşta olursanız olun genç kalmak, ruhunuza hitap edecek uğraşlar bulmak, sağlıklı yaşamak yaşam sevincinizi artırır. Çünkü bence en büyük mutluluk, yaşadığınız olumsuzluklara rağmen yaşam sevincinizi hiç kaybetmeden hayata hep pozitif bakabilmektir. Her şey kendini sevmekle başlar. Kendini seven her şeyi kayıtsız şartsız ve olduğu gibi sevebilir. Sn. Sibel Bilgiç'e Anneyiz Biz ile paylaşımlarından dolayı teşekkür ederiz.

Dikkat: Bu röportajın tüm hakları Anneyiz.Biz'e aittir. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz. [/b]



• Diğer röportajları okumak için tıklayınız.





Kaynak: Anneyiz