Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Tüp bebekte etik kargaşası
Türkiye'deki tüp bebek merkezi sayısı 100'ü geçti. Sektörel ve etik sorunlar ayyuka çıktı. Görüş ayrılıkları, sektörü baltalıyor. Sonuçta en fazla hastalar mağdur oluyor.
Türkiye'de üreme sağlığı alanında verilen hizmetler her açıdan büyüyor ve gelişiyor. Ancak giderek artan sektörel ve etik sorunlar; tüp bebek uygulamaları hakkında kafa karışıklığı meydana getiriyor. Sektör zaten yıllardır doğru bilgilendirme ve yeterli tanıtım sıkıntısı yaşıyor. Tüp bebek, Avrupa ve ABD ile kıyaslandığında pek öyle görünmese de, ülke şartlarında aslında pahalı bir tedavi. Bu yüzden bin düşünüp bir karar vermek gerekiyor. Haber, broşür ve tedavinin işlendiği televizyon programlarına bakılırsa; sanki birbirine alternatif çok sayıda teknik söz konusu. Hep son teknolojiden bahsediliyor ve o bizde deniliyor. ETİK BULMUYORLAR, AMA YAPIYORLAR Acaba tüp bebek merkezleri arasında kalite ve teknoloji farkı ne kadar var? Merkezin ve uzmanların tecrübe birikimi, bu hassas işlemdeki başarı oranını nasıl etkiliyor? ücret değişkenliği nereden kaynaklanıyor? Hasta güveneceği ve gönlünü rahatlatacak merkez ararken nelere dikkat etmeli? ön tedavi takibi, tavsiye ve referans karşılığı merkez dışındaki hekimlere para ödenmesi ne kadar etik? Kampanyalı tedavi seçenekleri hastanın lehine mi, yoksa bir aldatmaca mı? üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği (TSRM), 6 Ocak'ta gerçekleştirdiği toplantıda ayyuka çıkan problemleri masaya yatırdı. Toplantıya halihazırda ruhsatlı 103 tüp bebek merkezinden 87'sinin klinik sorumlusu, embriyologlar, sektöre ilaç sağlayan firma yetkilileri ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Genel Sağlık Sigortası (GSS) Genel Müdürü Sami Türkoğlu katıldı. TSRM Başkanı Doç. Dr. Bülent Urman, bu çaptaki ilk toplantıdan çıkan en önemli sonucu şöyle özetliyor: Katılan merkezler, rekabet şartlarını, medyayla ve endüstriyle ilişkileri, doktorlara komisyon dağıtma gibi uygulamaları etik bulmuyorlar; ama çoğu da yapıyor. Tüp bebekte uygulama ücretinin 1240 YTL'sini, ilaç masraflarının da yüzde 80'ini sosyal güvenlik sistemi karşılıyor. Bu, merkez sayısındaki artışı körükleyen ana etkenlerin başında geliyor. Doç. Urman, neredeyse 3 haftalık periyotlarla yeni bir merkezin hizmete girdiğini söylüyor. Artış, tasvip edilmese de, meşru rekabet kurallarının ihlaline yol açıyor. Tüp bebek pazarının hacmini tahmin etmek için, gözleri, çiftlerin yüzde 10-15'inin kısırlıkla uğraştığı bilgisine çevirmek kafi. RAPOR TANZİMİNDE SKANDAL İDDİALAR Merkezler, rekabet ihlalleri kadar, hastaların rapor sürecinde ortaya çıkan tıkanmadan da yakınıyor. Rapor sadece kamudaki donanımlı tüp bebek ünitelerince düzenlenebiliyor. İlk muayene randevusunun aylar sonrasına sarkması, gereksiz tetkik ve tahlil talebi, bir yandan kısır çiftleri yıldırırken, diğer yandan işleri aksatıyor. Rapor tanzim eden kamu kuruluşundaki tüp bebek uzmanlarından bazılarının, eş zamanlı çalıştıkları özel merkezin hastalarına ait raporlara iltimas geçtiği yönünde iddialar da ortaya atılıyor. Sektörde 2003'te kurulan TSRM'den başka, biri henüz oluşum aşamasında iki dernek daha faal. Birinin adı, özel Tüp Bebek Merkezleri Derneği. Diğerinkinin adı ise üreme Tıbbı Platformu. Prof. Dr. Recai Pabuçcu yönetimindeki bu meslek örgütü yakında dernekleşecek. Ege üniversitesi'yle ortaklaşa organize ettikleri 17 Nisan tarihli tüp bebek kongresinde ilk genel kurulunu yapacak. Ankara Ufuk üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanlığı'nı ve Centrum Tüp Bebek Merkezi sorumluluğunu yürüten Prof. Pabuçcu, sektördeki 100'ü aşkın uzmanın çatılarında buluştuğunu ifade ediyor. Yönettiği kliniğin hasta sayısı ve gebelik oranı itibariyle dünyadaki en başarılı 5 merkezden biri kabul edildiğini söyleyen Prof. Dr. Mustafa Bahçeci'nin yanı sıra, Türkiye'de ilk tüp bebek uygulamasına imza atan Prof. Dr. Erol Tavmergen, Prof. Dr. Timur Gürgan, Prof. Dr. Cihat ünlü, Prof. Dr. Rıfat Gürsoy ve Prof. Dr. Engin Oral gibi çok sayıda tecrübeli isim aynı adreste. TSRM'nin oluşumunda yer alan bu isimlerin ayrı dernek kurma isteklerinin arka planında, kimi konularda farklı düşünülmesi gerçeği yatıyor. Yani sektördeki görüş ayrılıkları artık su yüzünde. Tartışmasız, rapor bürokrasisi; tüp bebekte kendini en yoğun hissettiren problem. Bürokrasinin ötesinde öyle bir problem daha var ki, sektör adına ölüm kalım meselesi. Devletin karşıladığı miktarın haricinde hastadan alınabilecek ücret, bütün özel sağlık kuruluşlarının sonucunu merakla beklediği konuya ilişkin hukuki metin taslağı değişmezse, yüzde 20'yi geçemeyecek. Prof. Dr. Pabuçcu, TBMM'deki ilgili komisyon üyeleriyle konuyu enine boyuna müzakere ettiklerini, fark oranının en azından yüzde 100'e çıkarılmasına çabaladıklarını anlatıyor. Sıfırdan kaliteli bir merkez, 1 milyon Avro demek. Para genellikle leasing yoluyla temin ediliyor. İyi bir merkezde bir işlemin maliyeti ise 1000 Avro'dan aşağı değil. Şüphesiz Pabuçcu, sektörün haklı gerekçelerini sıralıyor. Aksi takdirde, -çoğu birkaç yıl içinde açılan- merkezlerin önemli bir bölümü kapanacak. Peki, hastaların suçu ne? En doğru çözüm etkin ve güncellenen maliyet analiziyle devletin ne hastayı ne de merkezi mağduriyet ortamına terk etmesi. Bir tüp bebek denemesi ortalama 3 bin YTL. Bin 500 YTL de ilaçlar tutuyor. Testiste sperm arama işlemi, masrafı kabartıyor. çARPICI ANKET SONUçLARI TSRM Başkanı ve Amerikan Hastanesi üreme Sağlığı (Tüp Bebek) ünitesi Şefi Doç. Dr. Urman, 6 Ocak toplantısına iştirak eden tüp bebek merkezi sorumlularının doldurdukları anket formlarına yansıyan çarpıcı bilgileri Aksiyon'la paylaştı. Off the record (kayıt dışı) şerhi düşülenler bizde saklı. Başta belirtmeliyiz ki, merkezlerin yüzde 95'i mevcut tüp bebek yönetmeliğini güncel bulmuyor. 3'te 2'si rapor temininde zorlanıyor. Yüzde 90'ı anketteki Tüp bebek merkezlerinin rekabet yöntemleri sizce etik mi? sorusunu hayır' diye cevaplıyor. Rekabet yöntemleri; medya açıklamaları, promosyonlar, fiyat kırma ve üçüncü şahıs niteliğindeki dernek ya da gruplarla ilişkileri kapsıyor. özellikle bir ayrıntının altı koyu renklerle çizilmeli. Merkez, yumurta olgunlaştırma takibini üstlenen sertifikalı bir kadın doğum uzmanına yönlendirdiği hasta başına para ödemeli mi? Merkez sorumlularının yüzde 46'sına göre bu durumdaki ödeme etik. Kaçı ödüyor diye merak ediyorsanız, bu bilgi maalesef off the record. Ama tedaviye hiçbir katkı sağlamayan hekimlerin bir merkezi işaret etmesi hürmetine parayla ödüllendirilmesini, sorumluların yüzde yüze yakını reddediyor. Bu ezici karşı duruşa rağmen ödeyenler yok mu? Var. Hem de hatırı sayılır bir bölümü. Bu bilgi de arşiv dolabımızda. Endişe şu: Bir merkez yapıyor, ben yapmazsam hasta gelmez. Kıyasıya rekabet anlayışı, etik duruşu erozyona uğratabiliyor. Türkiye'deki merkezlerin yüzde 50'si henüz 1 ila 3 yıllık. BAZI öZEL MERKEZLER RAPOR DüZENLEYEBİLİR Bu komplike işleme hayatiyet kazandıran merkezler, devletin istediği raporu hazırlayamaz mı? Elbette ki hazırlar. çözüm amacıyla, sektörde söz sahibi özel merkezler bu yetkiyle donatılabilir pekala. Bu kategorideki özeller, kadın doğum uzmanlarına tüp bebek için eğitim sunma ve sertifika takdiri hakkını haiz. Doç. Urman, bu konuda şunları söylüyor: Amerikan Hastanesi'ndeki tüp bebek merkezi, aynı zamanda Sağlık Bakanlığı'nın tüp bebek sertifikasyon merkezidir. Burada hekim ve embriyologlar eğitim görür. Ardından sınava tabi tutar, sonuçları bakanlığa göndeririz. Bakanlık da sonuçları tasdik ederek sertifika verir. Hem tüp bebek yapabiliyorum, hem de yapacak kişilere sertifika verme yetkim var. Ama tüp bebek tedavisi uygulayacağım hastaya rapor yetkim yok. HER çİFTİN AYRI BİR HİKaYESİ VAR Sertifika konusu açılmışken, sektördeki yetkinlikle doğru orantılı bir gerçeği seslendirmenin tam sırası. Bu sertifika programlarında, yetkin merkez iyi niyetle tecrübesinin tümünü kursiyerlere aktarsa da, süre çok kısa. Tüp bebek icra yetisinin kazanılması, tıp ilminde yan dal diye tabir edilen 3 yıl süreli uzmanlık eğitimiyle mümkün gibi. örneğin çocuk hastalıkları uzmanları, 3 yıllık artı kardiyoloji eğitimiyle, çocuk kardiyologu titrini alabiliyor. Prof. Dr. Recai Papuçcu, tüp bebekçilerin de üreme tıbbı' ismiyle yan dal programına tabi tutulacağını kaydediyor. Hastalık yoktur, hasta vardır ilkesi, üreme sağlında daha da önemli. Kısırlık öyküleri tamamen çiftlere özgü. Hatta kimi hastaların niçin çocuk sahibi olamadıkları belirlenemiyor. çünkü test, tahlil, yumurta ve sperm durumları ile ölçülebilen değerlerin hepsi de normal sınırlarda. öte yandan kadının yaşı da tüp bebekte sonucu direkt etkiliyor. Yaş ilerledikçe, gebelik ihtimali azalıyor. Sonuçta, merkezdeki teknoloji de tesirli; ama uzmanın tecrübesi, en taraflı yorumla dahi, bunun bir adım önünde. Prof. Dr. Pabuçcu, tecrübe bahsinde, embriyologları da önemsiyor. Bir embriyologa en az 5 yıllık çalışma sonunda tecrübeli denebilir. görüşünde. Döllenme sonrası oluşan embriyoları iyiden kötüye sıralamak, işin püf noktalarından biri. Kısır çift, tüp bebek merkezi seçerken, çok tabiidir ki ilk önce başarı oranlarını irdeliyor. Başarıda, kadının yaşı, yumurta ve sperm veriminin yanı sıra, rahme kaç tane embriyo bırakıldığı da rol oynuyor. Sayı arttıkça, gebelik yüzdesi yükseliyor. Ama bu çoğul gebelik riskini doğuruyor. İkiz gebeliğe sempatiyle yaklaşılsa da; üçüz, hele dördüzden şiddetle uzak duruluyor. çoğul gebelikte düşükle sonlanma oranı, tek gebeliğin fevkinde. çocukta doğum öncesi anomali oranı da ürkütücü. Erken doğum, yoğun bakım mecburiyeti ve bunlara bağlı sağlık problemleri de, çoğul gebeliğin istenmeyen sonuçları arasında. TSRM Başkanı Urman, net konuşuyor: Şu anda dünyada tüp bebekteki başarının kriteri, uygulama başına canlı tek doğum oranıdır. Uygulama sonrası 9 aylık hamilelik süresinin tek canlı doğumla bitme oranı ne derseniz; dünyadaki en iyi merkezlerde bile yüzde 25 ya da 30'u geçemezsiniz. Gebelik, kaç embriyo yerleştirilirse yerleştirilsin, 10 gün sonraki testin pozitif çıkmasıdır. Sadece gebelik kriterine göre başarı yüzde 50'lere çıkabilir. Hatta genç bayan hasta gruplarında oran daha da yükselebilir. EN SON YENİLİK 1992'DE KEŞFEDİLDİ Rekabet yarışında tüp bebek merkezleri medyadan olabildiğince istifade etmek istiyor. Temel etik sorunlardan biri merkez-medya ilişkisinde sırıtıyor. Doç. Urman, tedavideki yan destek unsurlarının, başarıyı kamçılayan mucizev yeni tekniklermiş gibi lanse edildiğini vurguluyor: Dünyada uygulanıp da Türkiye'de gerçekleştirilemeyen yaygın bir teknik yok. Tüp bebekte 1992'de mikroenjeksiyon denen uygulamanın devreye girmesinden sonra radikal olarak sonuçları değiştirebilecek hiçbir şey keşfedilmedi. Mikroenjeksiyon daha ziyade, erkek kısırlığıyla alakalı. Bu teknik geliştirilmeden önce, sperm sayısı ve sağlığında problemli erkeklere çocuğunuz olamaz' deniliyordu. Teknik sayesinde, operasyonla testisinde birkaç sağlıklı sperm bulunan erkekler de, evlada kavuşabiliyor. Tüp bebekte ise sorun kadında. Yapılan, yumurta ve spermin laboratuar ortamında bir araya getirilmesi. Bundan sonrası normal döllenmedeki gibi. Mikroenjeksiyonda, az sayıdaki spermlerden en iyileri, özel iğnelerle mikroskop altında yumurtaya enjekte ediliyor. Oluşan embriyolar her iki teknikte de aynı yöntemle rahme yerleştiriliyor. Erkek sorunsuz olsa da, günümüzde merkezler döllenme garantisi için mikroenjeksiyonu yeğliyor. Peki, gerektiğinde başvurulan ilaçsız tüp bebek, embriyo yapıştırıcısı, sperm mıknatısı, yapay rahim, embriyoda genetik tanı ve benzeri yan destek tekniklerinin mucize nevinden lansesinde asıl kabahat kimde? Urman, kabahati iki boyuta ayırıyor: Biri doktorun söylediği, ikincisi de doktorun söylediklerinden medyanın bir tanesini cımbızla çekerek öne çıkarması. Doktor diyor ki, uyguladığımız şu teknikle başarımız artıyor. Haber medyada, Doktor dedi ki, artık kısır kadın kalmayacak.' diye çıkıyor. Ya hekim, aynen gazetecinin yazdıklarını söylemişse! Urman, hiçbir meslektaşından böylesine sorumsuz bir beyanat beklemiyor. Medya abartmaya meyilli. Her zaman yeni ve çarpıcı bilgi ön planda. Medyanın bu özelliği, tüp bebek merkezleri sorumlularınca biliniyor olsa gerek! çİDER POLEMİĞİ! Kısır çiftlere bilgi edinme ve maddi konularda yardımı hedefleyen derneklerle, tüp bebek merkezlerinin ilişkisi de etik anlamda tartışılıyor. Prensip gereği, bu derneklere merkez çalışanları üye olamıyor. çocuk İstiyorum Dayanışma Derneği (çİDER), hasta odaklı faaliyet gösteren en köklü sivil toplum kuruluşu. çocuk özlemini tedaviyle bitiren ya da bitirmek isteyen kısır çiftlerce 2002'de kurulmuş. Başkan Sibel Tuzcu'nun tedavi serüveni tam 22 yıl sürmüş. Dernek, bugüne kadar tüp bebek merkezleriyle hastaları bir araya getiren 150'yi aşkın bilgilendirme toplantısı düzenlemiş. Tuzcu'nun verdiği bilgilere göre üye sayısı 25 bin. Avrupa İnfertilite Birliği'nin Türkiye temsilcisi. Dünya Kısırlık Hasta Liderleri Birliği'nin de kurucularından. Tüp bebek tedavisinin devletin geri ödeme listesine girmesinde çİDER büyük efor sarf etmiş. Ayrıntılar www.cocukistiyorum.com adresinden öğrenilebilir. Dernek, özel Nene Hatun Hastanesi İnfertilite ve Tüp bebek Merkezi'yle organize ettiği Mutlu Aileler' kampanyası yüzünden TSRM'nin hedef tahtasına yerleşti. Doç. Urman, çİDER'i çerçevenin dışına çıkmakla itham ediyor. Komisyonculuk ve hasta simsarlığı yapıldığını ileri sürüyor: Bir derneğin hiçbir zaman bir merkeze hasta yönlendirme hakkı yoktur. Hekim ile hasta arasında bile sen şu merkeze git, çünkü ben o merkezle anlaştım ya da kampanya yaptım denemez. Dünyada böyle bir şey kabul edilemez. 29 Aralık 2007 günü Cumhuriyet ve Akşam gazetelerinde, 2 Ocak 2008'te ise Radikal Gazetesi'nde kampanyaya dair haberler yayımlandı. TSRM'nin haberler sonrasında internet sitesine konulan açıklamasında Söz konusu kampanya çocuk sahibi olamayan çiftleri suiistimal etmektedir. Tüp bebek tedavisi için gebelik şansı yüksek olan, daha önce tüp bebek yaptırmamış, hormonları ve sperm tahlili normal olan çiftler seçilecek ve 3 deneme ücreti bir defada alınacaktır. Seçilmiş çiftlerde gebelik oranlarının yüzde 40-50 oranında olduğu düşünülürse ilk denemesinde gebe kalan çiftler gebe kalamayanların da ücretlerini karşılamış olacaktır. deniliyor. Açıklamada, gebelik tanımında muallaklıktan söz edilerek, Gebelikte doğum oranı yüzde 75 civarındadır. Doğumla sonuçlanmayan gebelikler olumlu deneme kabul edilecek mi? diye soruluyor. Ayrıca etik sınırların aşıldığı ve haksız rekabete zemin hazırlandığı iddia ediliyor. Konunun yargıya taşınacağı da belirtiliyor. SİBEL TUZCU, İDDİALARI YALANLIYOR Bu tür kampanya ve çekilişlere, üreme Tıbbı Platformu yöneticisi Prof. Dr. Pabuçcu da mesafeli duruyor. Kampanyadan faydalanmak isteyen çiftler 3 deneme için 7000 YTL artı KDV ödeyecek. Taahhüt edilen hedef gebelik. üç denemede de gebelik gerçekleşmezse para iade edilecek. Sadece bir gebelikte kalınsa da iade yok. İddialar üzerine Aksiyon'a konuşan çİDER Başkanı Sibel Tuzcu, Ya kasten ya da araştırılmadan üretilen ithamlar asılsız diyor. üçlü paket uygulamasının birçok hastanenin tüp bebek ünitesince hem de geri ödeme opsiyonsuz' pratiğe geçirildiğini ifade ederek; kampanyalarına dahil olan çiftlerin başarısızlıkla sonuçlanan ilk işlem akabinde, normal tek tedavi fiyatını ödeyerek çekilebileceğini söylüyor. Projede, bebek kalp atışının duyumu' gebeliğin başlangıcı kabul ediliyor. Tuzcu bu aşamadaki gebeliklerin yüzde 95'inin doğumla neticelendiğini dile getiriyor: Gebeliği düşükle sonuçlananlar kalan haklarını yine ücret ödemeksizin kullanabileceklerdir. Projede devletin kriterleri esas. Durumu gebeliğe daha uygun çift seçimi ve paranın çİDER aracılığıyla el değiştireceği iddiaları yalanlanıyor. Hastaların kumar oynatılarak kandırıldığı görüşüne de katılmayan Tuzcu'nun şu anlattıkları ise etik sorunlardaki giriftliği açıkça teşhir ediyor: İyi niyetli bir yaklaşım olmadığını düşünmemizdeki en önemli neden, sayın Bülent Urman'ın bir doktor ya da dernek başkanı olarak kendisiyle son derece iyi tanışıklığımız olduğu halde (beni tedavi eden doktordur. Projede doktorluk yapan doktorumuzu da iyi tanımaktadır) açıp telefonla bunları hem derneğimize hem de projeye katılan hastanenin sorumlu doktoruna sorabilecekken; gazeteler aracılığı ile yazışmalar yapması ve bu konuyla kendini gündeme getirmesidir. Web sitelerine girildiğinde, onlarca tüp bebek merkeziyle farklı şartlarda çalıştıklarının görülebileceğini de belirten Tuzcu, şöyle devam ediyor: Bu proje de bir merkezle yapılmaktadır ve diğerlerinden farkı yoktur. Ayrıca bu projeye katılım için her merkez gibi, hastaları yönlendiriyor şikayeti ile karşımıza çıkan dernek başkanı da bize başvurabilir. Memnuniyetle kabul ederiz. Kapımız hastalarımıza ve üyelerimize yardım etmek isteyen herkese açık. Bu arada, özel Nene Hatun Hastanesi Tüp Bebek Direktörü Dr. Aytuğ Kolankaya, kampanyayla 2 bin kısır çiftin çocuk elde etmesini hedeflediklerini kaydediyor. çİDER'in destekleriyle, son proje öncesinde 4 bin çift bu mutluluğu tatmış. İddiaların detaylarıyla algılanması ve karşı tarafın savunmasını hakkıyla yapabilmesini engellememe düşüncesiyle, dosyanın son bölümünde ilgililerin açıklamaları bir miktar geniş tutuldu. Zira karşılıklı söylenenler, yalnızca tarafların değil, sektörün problemi. Yüz binlerce kısır çiftin objektif bilgilenmesi kaygısı da göz ardı edilemezdi. YARA, NEŞTER BEKLİYOR Anlaşılan o ki, sektördeki yara her geçen gün derinleşiyor. Yara bir an önce; Sağlık ile çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarınca vurulabilecek neşteri bekliyor. Yardımcı üreme tekniklerindeki bilgilendirme görevi de ciddiyet istiyor. Toplumdaki bilgi ve bilinç düzeyinin artması da yaranın kapanmasında fonksiyon eda edebilir. önceleri İstanbul, Ankara ve İzmir haricinde tüp bebek tedavisi uygulayan merkez yoktu. Şimdi çok sayıda şehirde bu hizmetten istifa ediliyor; www.tsrm.org.tr adresinden, Türkiye'deki merkezlerin telefon ve adreslerine ulaşılabiliyor. Türkiye'de tüp bebek için resmen evlilik olmazsa olmaz ilk şart. Uygulamada sadece eşlere ait sperm ve yumurta hücresinin kullanılmasına izin var. üçüncü şahıslardan yumurta ya da sperm bağışı gayri kanuni. Daha sonra gerekebilir tıbbi mülahazasıyla uygulamadan arta kalan embriyolar saklanabiliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun görüşleri de bu çerçevede: Tüp bebekte başkalarına ait üreme hücrelerinin devreye sokulması hiçbir gerekçeyle caiz değil. Birkaç spesifik yaklaşımı saymazsak, İslam ülkelerinin genelindeki hüküm de aynen böyle. İran'da sperm bağışına mut'a nikahı, yumurta bağışına da organ nakli kılıfı uydurulmuş. Suudi Arabistan'da ise erkeğin eşlerinden biri diğerine yumurtasını bağışlayabiliyor.
TüRKİYE'DE KAç TüP BEBEK MERKEZİ VAR? Şu anda Türkiye'de toplam 100'ü aşkın tüp bebek merkezi var. Birkaç tanesi henüz faal değil. İllere göre merkez dağılımı şöyle: İstanbul Avrupa Yakası (29), İstanbul Anadolu Yakası (13), Ankara (19), İzmir (7), Bursa (6), Adana (5), Antalya (4), Diyarbakır (3), Konya (2), Kayseri (2), Gaziantep (2), Eskişehir (1), Kocaeli (1), Sakarya (1), Afyon (1), Denizli (1), Isparta (1), Samsun (1), Malatya (1), Trabzon (1), Elazığ (1), Şanlıurfa (1) ve Erzurum (1). Kaynak: Aksiyon Dergisi
Kaynak: saglikcalisanlari Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |