Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Homeopati Nedir? Homeopati Nedir?
İngil Kraliyet Ailesi, Mahatma Gandi, Mother sa, John D. Rockefeller sen., Tina Turner ve Yehudi Menuhin gibi ünlülerin adlarının yan yana gelebilmesinin tek nedeni, homeopati bilimidir. Bu kişilerin ve daha pek çok ünlü ve saygın kişinin homeopatiyi dünyanın her yerinde desteklemelerinin ise bir tek basit nedeni vardır: O gerçekten de etkilidir!
Homeopati, öncelikle bedenin bilgeliğini kabullenip, onun savunma ve bağışıklık sistemlerini güçlendirerek, iyileşme sürecini başlatan bir iyileştirme yöntemidir. Cerrahi müdahale gerektiren durumların dışındaki hastalıkların büyük çoğunluğunda homeopati kullanılabilir. Genellikle iyileştirir; iyileştiremediklerine ise kesinlikle hiçbir zarar vermez!
Yaklaşık 200 yıl kadar önce Almanya'da Dr. Samuel Hahnemann tarafından geliştirilerek dünyaya yayılan, bedenin kendini doğal olarak iyileştirmesine yardım eden etkili bir bilimsel sistemdir homeopati.
Benzeri benzer ile tedavi, homeopatinin temel yasasını oluşturur. Antik Çağda yaşamış olan Yunanlı Hipokrat'ın, Latince sözcüklerle dile getirmiş olduğu aynı yasadır: Similia similibus currentur(benzer benzeri tedavi eder). Buna göre, herhangi bir madde sağlıklı bir kişide hastalık belirtileri oluşmasına yol açıyorsa, aynı hastalık belirtilerini gösn bir hasta o maddeyle tedavi edilebilir. Örnek: Mutfakta soğan doğrayan sağlıklı bir kişinin gözleri yaşarır ve hatta burnu da akabilir; bu belirtilerin aynısını gösn bir nezle, soğandan elde edilen homepatik ilaçla tedavi edilebilir.
Homeopati, hastalıkların belirtilerini insanın içindeki uyuşmazlığın bir dışavurumu olarak kabul eder. Bu tedavideki amaç ise, hastaya zarar vermeden, ılımlı ve güvenilir bir yöntemle hastalığı tümüyle ve kökten iyileştirmektir!
Aynı hastalığa her insan değişik tepkiler gösterir. Hastalık yoktur; hasta vardır felsefesi ise homeopatinin temel taşlarından biridir. Bu yüzden de, hastalığın değil, hastanın tedavisi öngörülür.
Homeopatik İlaçlar Nasıl Etkili Olur?
Hastalık belirtilerini eczacılık ilaçlarıyla baskılamaya yönelik tedavi biçimleri modern tıp tarafından yaygınlıkla kullanılmaktadır. Bu tür tedaviler, vücudun kendi kendini iyileştirme yeteneklerini yok eder. Sonuçta, vücut dıştan yardım almadan hastalıkların üstesinden gelememeye başlar. Hastalıkla benzer belirtiler oluşturan homeopatik ilaçlar ise, vücudun kendi iyileşme gücünü harekete geçirerek sonuca ulaşır. Bu büyük bir güçtür ve doğal yolla birçok şikayetin ortadan kalkmasını sağlayabilir.
Homeopatik ilaçlar, bitkilerden, hayvanlardan, minerallerden ve madenlerden elde edilir, belli oranlarda seyreltilerek, etkili olabileceği en düşük dozda hastaya kullandırılır. İçerdikleri etken maddenin miktarı çok az olduğu için, herhangi bir yan etkileri yoktur ve alışkanlık yapmazlar. Yetişkinlerde olduğu gibi, her yaş grubundaki çocukta ve hayvanda da kullanılabilirler.
Çünkü zehri zehir yapan dozajdır ve homeopatide tüm zehirler kullanıldığı halde, seyreltme sistemi sayesinde, hiçbir homeopatik ilaçta herhangi bir zararlı etki oluşması mümkün değildir!
Eğer hasta hızla iyileşmiyorsa, homeopat(homeopati uzmanı) hastaya yönelttiği sorular sayesinde doğru ilacı, seyreltiyi ve dozajı yeniden belirleyecek ve bu ilaç vücudun bağışıklık sistemini ya da başka bir deyişle hayat gücünü uyaracaktır! Hastalık belirtileri bu yolla, baskılanmadan ortadan kaldırılır ve hasta kısa sayılabilecek zaman içinde tamamen iyileşir. Bu tedavi sayesinde hasta, hayatın uyum içindeki akışını yeniden duyumsamaya başlayacaktır.
Homeopati Tedavisinin Uygulanması
Homeopatınız size dilinizin altında eriteceğiniz veya damla olarak kullanacağınız bir ilaç verecektir. İlacı almadan 20 dakika önce ve aldıktan 20 dakika sonra, sigara dahil olmak üzere, ağzınıza hiçbir şey sokmayınız!
Tedavi süresince, mentol içerikli hiçbir şeyi, nane, adaçayı ve biberiye gibi bitkilerin çaylarını, okaliptüs ve kafur içerikli hiçbir şeyi tüketmeyin, çünkü bunların güçlü kokuları, çoğu homeopati ilacının etkisini azaltabilir ve hatta yok edebilir.
İlacınızı da loş ve serin bir yerde saklamaya özen gösterin.
Tedavi sürecindeki olası değişimleri homeopatınıza bildirin. Tedavinizin başarısı bir bakıma, sizin kendinizde saptadığınız değişiklikleri homeopatınıza bildirmenize bağlıdır ve o sizden en küçük ayrıntıları bile öğrenmek isteyecektir. Klasik hekim-hasta ilişkisiyle karıştırmamalısınız bu yeni ilişkiyi! Çünkü sizi tedavi etmeye çalışan uzmanın felsefesi, hastalık yoktur hasta vardır, anlayışına dayanır.
Tedavi Süreleri!
Bu sürenin uzunluğu hastalığınıza bağlıdır. Akut durumlarda iyileşme çok çabuk(bazen dakikalar içinde) gelişir, ama mide ülserinde olduğu gibi, çok uzun sürelerde gelişmiş olan kronik hastalıkların iyileşmesi için belirli bir zaman geçecektir; bu zaman da hastadan hastaya değişiklik gösbilir.
Karmaşık vakalar ise, içeriden dışarıya doğru iyileşir. Örneğin, deri hastalıklarında olduğu gibi.
Yüzeysel bulgular, en son ortadan kalkan belirtilerdir.
Homeopatinin Gelişimi
10.Nisan.1755'te Meissen/Sachsen'da doğan Christian Friedrich Samuel Hahnemann, öğrenim sürecinin sonunda doktorasını verdikten sonra, 1779 Ağustosunda köy doktoru olarak çalışmaya başladı. Hekim olarak çalışırken, bir yandan da, tıp konusunda makaleler yazıyordu. Bu yazılarında Dr. Hahnemann, barbarlıkla suçladığı tıbbi tedavi yöntemlerini, özellikle de kan almayı(hacamat), bağırsakların yıkanmasını ve korkunç yan etkilere sahip, ne olduğu bilinmeyen zehirli ilaçların kullandırılmasını eleştiriyordu. Bu makaleler ona tıp çevrelerinden ve eczacılardan pek çok düşman kazandırmaktan başka bir sonuç getirmemişti.
Tedavi yöntemlerinin yıkıcılığına daha fazla dayanamayarak bir süre sonra hekimlik yapmamaya başladı. Ama bu arada evlenip bir aileye sahip olduğu için de, tıp ve kimya kitaplarını çevirerek geçimini sağlamaya çalışıyordu. Yunanca, Latince, İngilizce, Fransızca, İbranice ve Arapça'yı okuyor, yazıyor ve konuşabiliyordu. Ama bu meslekte de eleştirel kişiliğinden hiçbir şey yitirmiş değildi. Çevirdiği kitaplarda da, düşüncelerini belirtmeyi sürdürüyordu. En belirgin özelliği ise şuydu: Özgürce düşünebilmek!
İlk Sınav
1790 yılında Hahnemann, İskoç Dr.William Cullen'in Materia Medica adlı kitabını Almanca'ya çeviriyordu. Günün birinde Chinarinde(kınakına) bölümüne geldi. Orada, kabuğun içerdiği bol miktardaki tanen maddesi sayesinde iyi bir mide güçlendirici olduğu için sıtma hastalığına karşı kullanılabilecek bir ilaç olduğu belirtiliyordu. İyi bir kimyacı olarak Hahnemann, bu sonucun doğru olmadığı kanısına vardı, çünkü daha çok miktarda tanen maddesi içeren bitkilerin sıtmaya karşı hiçbir etkiye sahip olmadıklarını biliyordu. Ama yine de merakına yenilip, bu ilacı kendi üzerinde denemeye karar vererek, birkaç gün boyunca belirli dozda kınakına alarak bedenindeki gelişmeleri büyük bir titizlikle kaydetmeye başladı. Onu şaşırtan bir şekilde, ilacı aldıktan kısa bir süre sonra, sıtma hastası olmadığı halde, vücudunda tipik sıtma belirtileri oluştuğunu saptadı. Belirtiler birkaç saat sonra yok oluyor, yeni bir doz aldıktan sonra ise yeniden ortaya çıkıyordu. Araştırmaya ara verdiğinde belirtiler de tümüyle yok oluyordu. Daha önce hiç kimsenin fark edemediği bu olayı çözebilmek için Hahnemann, ilacı yakın çevresindeki sağlıklı ve güvenilir kişiler üzerinde de denedi ve onlarda ortaya çıkan belirtileri de titizlikle kaydetti. Daha sonra bu araştırmalara başka doğal maddelerle de, örneğin Belladonna (Güzelavratotu) ve Arsenicum album (Arsenik) gibi zehirli maddelerle devam etti.
Sonraki yıllarda Hahnemann, doğal maddelerin sağlıklı insanlar üzerindeki etkilerini araştırmayı sürdürdü. Hipokrat'ın, benzer benzeri tedavi eder sözleriyle açıkladığı benzerlik prensibini yeniden bulmuştu ve bu tümüyle yeni düşünme sistemini ve tedavi yöntemlerini tıpta uygulaması gerekiyordu.
Uygulama Süreci!
Çeşitli doğal maddeleri sağlıklı ve güvenilir insanlar üzerinde deneyerek geçirdiği altı yılın sonunda Hahnemann, artık bu maddeleri hastaların tedavisinde deneyebilecek kadar bilgi sahibi olduğu kanısına vardı. Ama yine de kuşkuları vardı: Acaba işe yarayacaklar mı, yoksa yaramayacaklar mıydı!
Ve sonra hastaları tedavi etmeye başladı. Hastadaki belirtilerle, kendi deneklerinde ortaya çıkan belirtiler tablosunu büyük bir dikkatle inceliyor, karşılaştırıyor, hastaya sorular soruyor ve soruyordu. İlaçlar gerçekten de işe yarıyordu!
Dr. Hahnemann çalışmalarını titizlikle sürdürdü ve ilaçların seyreltilerek güçlendirilmesi kuralını da geliştirerek, yaşamı boyunca bu konuyla ilgili çalışmalarını sürdürdü. Konuyla ilgilenmeye başladığı süre boyunca Hahnemann, 100 değişik homeopatik ilacın araştırmasını tamamladı.
1810'da Organon der rationellen Heilkunde ve 1811-1820 arasında da 6 ciltlik Reine Arzneimittellehre adlı kitaplarını yayınlayarak, homeopati bilimini toplumun yararına sundu.
2.7.1843 tarihinde ünlü bir homeopat olarak çalıştığı Paris'te öldü.
Hahnemann'ın öğretisi yalnızca Almanya'da değil, Avrupa'da, Amerikada ve Asya'da da hızla yayıldı. Çok sayıda tıp otoritesinin kuşkuyla yaklaştığı ve kesinlikle reddettiği homeopati pek çok ülkede hızla taraftar kazanmayı sürdürüyordu.
1831 Yılında orta Avrupa'da bir kolera salgını başladı. Hahnemann'ın bu hastalığa karşı önerdiği Champhora(kafur) büyük bir başarı kazanmıştı. Hahnemann ayrıca, kolera hastalarının karantinaya alınması gereğini de savunmuş ve böylece, bilimsel açıdan zamanının çok ötesinde bir kişi olduğunu da bir kere daha kanıtlamıştı.
Hahnemann'ın tanınmış öğrencilerinden İngiliz Dr.Frederick Foster Harvey Quin de, Champhora ilacı ile iyileşen kolera hastalarının arasındaydı. Gerçi daha önceleri de homeopatiye ilgi duyuyordu, ama onun sayesinde hayatı kurtulduğu için, 1832'de Londra'daki ilk homeopatik hastaneyi kurdu. 1854 yılındaki ikinci kolera salgını, homeopatinin etkinliğini kanıtlama fırsatını verdi Dr. Quin'e. Homeopati hastanesindeki ölüm oranı, Londra'daki öteki hastanelerdekinin %30 altındaydı. Ama yine de bu başarı basın tarafından açıklanmadı ve ancak parlamentonun araya girmesiyle konuya açıklık getirilebildi. Yapılan resmi bir açıklamada, kentin sağlık müfettişi şöyle diyordu: Eğer Tanrı günün birinde kolerayı bana gönderecek olursa, bir homeopat uzmanın eline düşmüş olmayı isterdim!
Günümüzde tarihçilerin ve bilim adamlarının 18. ve 19 Yüzyıl tıbbını bilimdışı olmakla ve hatta barbarlıkla suçlamalarına karşın, o dönemin tıp otoriteleri homeopatiyi şarlatanlıkla bilimdışı olmakla ve hatta şeytansılıkla suçlayabilmişlerdir.
Ama günümüzde homeopati A.B.D., Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerinde uygulanmakta ve ona güvenenlerin sayısı da hızla artmaktadır.
Ülkemizde ise homeopati bilimi henüz tanınmamakta, konu hakkında yazılmış bir tek kitap bile bulunmamaktadır. Ancak, çok az sayıda homeopat İstanbul ve İzmir gibi kentlerde çalışmalarını sürdürüp, homeopatiyi topluma tanıtmaya çabalamaktadırlar. Bu uzun ve meşakkatli yolda başarılı olabilmelerini içtenlikle umuyorum!
Homeopatik İlaçların Satışı!
Ülkemizde bu ilaçların üreticisi ve tüketicisi yoktur. Bu yüzden, kitapta önerilen homeopatik ilaçları ancak yurt dışındaki homeopatik eczanelerden satın alabilirsiniz.
Benin önerebileceklerim ise Alman eczaneleridir. Çünkü Almanya'da homeopatik ilaçların üretimi sağlık bakanlığı tarafından çok sıkı kurallara bağlanmıştır. 1938 yılından beri sürekli yenilenerek bakanlık tarafından yayımlanan Deutsches Arzneibuch /
Alman İlaç Kodeksi' nin en son sayısının her eczanede bulunması zorunludur.
Yani kısaca, yurt dışından homeopatik ilaç almak istediğinizde, Almanya'da üretilip satılanları gönül rahatlığı ile alıp kullanabilirsiniz.
Alman kentlerinin merkezlerindeki büyük eczanelerden ilaçlarınızı reçetesiz olarak alabilirsiniz. Ancak, zehirli maddelerden elde edilen ilaçların düşük seyreltileri reçete gerektirmektedir.
Eczaneden istediğiniz ilacı hemen alamayabilir, birkaç saat veya bir gün beklemek zorunda kalabilirsiniz. Çünkü, sayıları binlerle ifade edilebilecek bu ilaçların tümünün bir eczanede bulundurulabilmesi mümkün değildir ve eczaneler bu ilaçları, yakınlarındaki homeopatik ilaç depolarından getirtmek zorundadırlar.
Sevgili Okur, homeopati hakkında sizleri elimden geldiğince aydınlatmaya çalıştım. Bu işi tabii ki bir uzmanın yapması çok daha doğru olurdu. Ama şimdilik benim bu yetersiz açıklamalarımla yetinmek zorunda kalacaksınız. Ama ben, uzman homeopatlarımızın yazarak yayımladıkları ilk Türkçe kitabın yakın gelecekte elinize geçeceğine içtenlikle inanıyorum!
Homeopati bilimine ve onun iyileştirici uygulamalarına inanın ve size yardımcı olabilecek bir uzmana ulaşmaya çalışın. Homeopati bilimi, sağlıklı ve mutlu kişiler olmanıza büyük katkılar sağlayacaktır!
Acı ağaç, Acı ağaç, Adaçayı, Ahlat, Ayva, Biberiye, Biber, Portakal, Erik, Güzelavratotu, Patates, Sütleğen, Kudretnarı, Kınakına, Meryempelsengi, Nane, Nar, Soğan, Soğan, , Üzüm
Bir dakika yeter!
Hastalıksız yaşam önerileri!
Kahve, çay, alkol yorgunluk sebebi
Eski hastalıklar hortlayacak!
İlaç yerine ölüm mü yutuyoruz?
Doğru İlaç Kullanımı, Diş Çürükleriyle Doğal Savaş, Ağız Kokusunu Önleyin, Ağız Boşluğu İltihabı, Kuş Gribi Dosyası, Allerjik Rinit (Saman Nezlesi), Soğuk Algınlığı, Grip Olunca..., Gripten Korunma Yöntemleri, Lenfödemden Korunma, Kompleks Fiziksel Terapi (C.P.T) yöntemi ile Lenfödem Tedavisi Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |