05-05-2010, 10:40 AM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Martının bir günü
Giderek benim de keyfim kaçmaya başlamıştı. Bir şeyleri yanlış yaptığını, sağ duyulu davranmadığı anlatmaya çabalayıp başaramayınca üstelemiş ve yukarıdaki yanıtı almıştım.
Dr. Mehmet UhriHer hekim sanatçıdırGölgesi güvenliTımarhanede uyanmakMartının bir günü
"Yaptıkların bunca senenin doktoruna yakışmıyor. Bu yaştan sonra her şeyi bırakıp gitmek de ne oluyormuş?" diye üsteleyince elini boş ver dercesine havada sallayıp "Baştan yanlış bir hayatı doğru yaşasan kaç yazar" diye cevap verdi.
Doktor ağbimiz geçirdiği kalp krizinin de etkisi ile yaş haddini beklemeden emekli olmayı seçmişti. Hekimliği daha fazla sürdüremeyeceğini, emekli olması gerektiğini söylemişti, meslektaşları. Emeklilik ile birlikte çevrenin daralması, evden çıkamama ve ailevi sorunlarla daha fazla ilgilenip hır gür çıkarma, çocukların babalarından uzaklaşması ve ailenin parçalanmasını doğurmuştu.
Ailesini terk edip Kadıköy'de izbe bir bodrum katında tek başına yaşıyor, emekli maaşı ile geçinmeye çabalıyordu. Hayata pencerelerini kapatmış gibiydi.
Ziyaretine gidip evinden çıkması için zor ikna etmiş Kadıköy sahilini arşınlıyorduk. Bir şeylere öfkeli gibiydi. Ayrıldığı hastaneden haberler verip kafasını dağıtırım diye umuyordum. Ancak verdiğim haberlerin çoğunun diğer meslektaşlarımın hastalıkları ve dertleri ile ilgili olduğunu fark etmem çok sürmedi. Giderek benim de keyfim kaçmaya başlamıştı. Bir şeyleri yanlış yaptığını, sağ duyulu davranmadığı anlatmaya çabalayıp başaramayınca üstelemiş ve yukarıdaki yanıtı almıştım.
-Nesi yanlışmış hayatın? Sağduyulu olmak gerektiğini en çok sen hatırlatırdın bizlere. Ne oldu şimdi?
-Evet, sağduyulu olmalı. Üniversitedeki hocam, hekim ne kadar alim olursa olsun bir çobanın sağduyusuna da sahip olmalı derdi. Emekli olunca sağ duyuyu da bıraktım sanmayasın sakın. Meğer mesleğim ile avunup hayatı unutmaya çalışıyormuşum. Önlüğü çıkarınca çıplak olduğumun farkına vardım, o kadar. Yanlışın üzerine, doğru kurulamadığını gördüm, öfkem kendime. Kusura bakma.
Bir banka oturduk. Martılar boğazın üzerinde yiyecek telaşıyla uçuşuyordu. Anlatmak istem misin? diye sordum. Denize bakınıp yutkundu. Yumruklarını sıktı. Sonra, en baştan olmaması gereken bir evliliğin ürünü olduğunu. Babası ile ancak 25 yaşında tanıştığını. Annesinin babasından 5 yaş büyük ve Çerkez ağa kızı, babasının ise ağanın atlarına bakan marabalardan olması nedeniyle istenmeyen bir evliliğin ürünü olduğunu. Anne ve babasının 3,5 yaşındayken boşandığını, babasının Almanya'ya işçi olarak gittiğini anlattı.
-Babamı bilemem ama varlığım annemin hayatı için sanki bir cezaydı. Annem benim yüzümden baba evine sığınıp hayata küsmüştü. O hiç yakınmasa da sonuçta doğmaması gereken biri olarak yaşadım o evde. Bir hata yapmışlar verdikleri karar yüzünden pişman olmuşlardı ama sonuçta benim varlığım ikisinin de hayatını etkilemişti. Belki beni istemişlerdi ama sonra pişmanlık ve hep yaşanmamışlıkların ömür törpüsü...
-Ama senin bunda günahın yok ki?
-Sen öyle san. Var olduğun için birilerinin hayatına her gün ödenen ceza gibi eklenmek gün gelip ayağına dolanıyor insanın. Annem yeniden evlenmek için yatılı okula gidene kadar büyümemi beklemiş. Yatılı okul ile bende ne ana kalmış ne de baba. Okumuş doktor olmuşum ama geride hep bir şeyler yanlış olarak kalmış.
-Babanı aramadın mı?
-Arayıp bulduğumda 25 yaşındaydım. Doktor olmuş, askerliğimi de yapmıştım. Ondan bir beklentim olmayacağını garantiledikten sonra aradım buldum, onu. Amcam da varmış. Hepsini bir köy kahvesinde buldum. Bana şöyle bir bakıp oynadığı oyuna devam etti amcam. Babam ise tesadüfen orada olduğunu iki gün sonra Almanya'ya döneceğini söyledi. Adresini alıp iki de mektup gönderdim. Yanıt yazmayınca bıraktım peşini. Dedim ya, yanlış hayatı doğru yaşamışsın kaç yazar.
Denizden gelen esinti ile üşümüştük. Çay bahçelerinden birine girip ısınmayı önerdim. Çay bahçesine ulaşana kadar gözünü yerden kaldırmadan sessizce yürüdü. Ara sıra yine yumruklarını sıkıyordu.
-İyi de, karına, çocuklarına ne diyeceksin. Onlara da kendi çektiklerini çektirmiş olmuyor musun?
-Benim gibi hayata öfkeli birinin aile sahibi olması doğru gibi görünse de yetmiyor. Onlardan ayrılmayı biraz da onları benden korumak için istiyorum. Hayata olan öfkemi onlara da bulaştıracağımdan korkuyorum.Kendilerinin farkında olsunlar, benim gibi kendi olmanın ezikliğini duymadan yaşasınlar istiyorum. Uzak durarak onları kendimden korumaya çalıyorum. Beni anlamanı beklemiyorum. İlk celsede hakime de anlatamadım. Boşamadı bizi.
Çaylar içimizi ısıtmıştı ama bizimkinin yüzü yine asıktı. Böyle yaşamanın zor olduğunu, yalnız olamayacağını anlatmaya çalıştım. Eliyle boğazın üstünde uçuşan martıları gösterip kalan günlerini onlar gibi kendi varlığının farkında olmadan geçirmek, önünü ardını düşünmeden günü yaşamak istediğini ancak hayatın yine de gelip bir yerlerden bulaştığından yakındı. "Herkes aynı yemekten aynı tadı aldığını zanneder ya hayat için de böyle sanıyorlar. Herkes aynı hayatı yaşıyor ama herkes aynı tadı alamıyor. Eğrisini doğrusunu boş verip martının bir gününe imrenen şu garibi de anlamayıverin" dedi. Çayını bitirip eve gitmek yalnız kalmak istediğini söyleyip bana deniz otobüsü iskelesine kadar eşlik etti. Bir daha ziyaretine geldiğimde martılar hakkında anlattıklarını hatırlayıp kafamı boşaltıp gelmemi yoksa kabul etmeyeceğini söyledi. İskele binasına girmeden dönüp bir kez daha baktım. Elini kaldırıp önce havada uçuşan martıları sonra kafasını gösterdi. Paltosunun önünü ilikleyip yakasını kaldırdı. Döndü arkasını gitti. Dr. Mehmet Uhri
[b] mehmetuhri
Kaynak: Ekolay Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |