05-05-2010, 10:51 AM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| İnsan sıcağında
Hastamız son günlerini evinde geçirmek istemiş ancak yakınları yeterli tıbbi bakım sağlayamayacakları endişesiyle engel olmuştu.
Dr. Mehmet UhriHer hekim sanatçıdırGölgesi güvenliTımarhanede uyanmakMartının bir günü
"Bırakın sarılayım dedeme. İyileştiremiyormuşsunuz. Eve de göndermiyorsunuz. Ne olur bırakın yanında kalayım, sarılayım dedeme" sözleri ile ağlamaya başladı. Hastamız yaşını almış emekli hukukçulardandı. Hastalığı vücudunu sarmış, tıbben yapacak fazla bir şey kalmamıştı. Durumun farkındaydı ve kabullenmiş görünüyordu. O gün annesi ile birlikte ziyaretine gelen torun bu sözlerin ardından dedesine sarılıp ağlamaya başlayınca dedesi saçını okşayarak teselli etmeye çalıştı.
Hastamız son günlerini evinde geçirmek istemiş ancak yakınları yeterli tıbbi bakım sağlayamayacakları endişesiyle engel olmuştu. Akıntıya kürek çekildiğinin hepimiz farkındaydık. Perde inene kadar herkes üzerine düşen rolün hakkını vermeye gayret ediyordu. Gelen torun ilkokul çağında cin gibi bir veletti. Sıkı sıkı sarıldığı dedesini bırakmadan burnunu çekerek "Geçen defa gelirken çikolata getirmiştim. Onu da yasaklamış, yedirmemişsiniz. İlaç vermiyorsunuz hiç olmazsa çikolata verseydiniz. Belki iyi gelirdi dedi. Dedesi torununun saçlarına sessiz bir öpücük kondurup kızının elini tuttu bakıştılar.
-Doktor bey, torunumla ara sıra evdekilerden gizli çikolata yeriz. Bilirsiniz, insanı sakinleştirir iyi gelir. Torunum iyi geleceğini düşündüğü için getirmişti o çikolatayı. Yasak olduğunu duyunca çok üzülmüş.
-Anlaşılan torununuz size çok düşkün.
-Elimde büyüdü kerata. Zamanla oyun arkadaşı olduk. Eskinin oyunları kesmiyor bu zamaneleri. Yeni oyunları hep o bana öğretti. Gerçi hastalık yüzünden çoktandır oyun da oynayamıyoruz.
Torunu sözleri doğrularcasına başını salladı. Bu arada hemşire hanım tansiyon ölçmek için dedeyle torun arasına girmek istedi. Torun sarılmasının bitmediğini, ayrılmak istemediğini söyleyip daha da sıkı sarıldı. Annesi müdahale etmek istedi. Hemşire hanımdan tansiyonu daha sonra ölçmesini rica ettim. Biten serumu değiştiren hemşire hanım odadan çıktıktan sonra hastamız torununu işaret ederek;
-Sarılmak, doktor bey. Torunuma ilk olarak sevdiklerine sıkı sıkı sarılmayı, sarılmanın her şeye iyi geldiğini öğrettim. O da şimdi beni iyileştirmek için sarılıyor.
-İyi de sarılmanın iyi geldiğini nereden biliyorsunuz?
Sevgi dolu gözlerle torununa baktı, saçlarını okşadı. Sonra kafasını kaldırıp gülümsedi.
-Hadi ama, siz de bilirsiniz iyi geldiğini. Eskiden tıp bu kadar gelişmiş değildi. Çok değil elli yıl önce sıtmadan, tifodan, koleradan kırılırdı insanlar. Neden öldüğü bile anlaşılmazdı. O yıllarda siz hekimler hem savcıydınız hem hakim. Teşhis koyar, karar verir, tedavi ederdiniz. Teşhise dayalı tıp gelişip kanıta dayalı tıp haline gelince sizler de unuttunuz eskinin alışkanlıklarını. Hepiniz hakimliği bırakıp kanıt kovalayan savcılara benzediniz. Elinizde kanıt olmayınca teşhis de yok sanıyorsunuz.
-Yani?
-Bunca tahlili, hastalığımın ne olduğunu bildiğiniz halde elinizde kanıt olsun diye yaptırdığınızı bilmiyor muyum? Her neyse, eskinin alışkanlıkları batıl inançları unutuldu ama hepten yok olmadı. Hastane koridorlarında bekleyen insanlar tıp ne kadar gelişirse gelişsin dua okumayı bırakmadı.
-Tamam da bunların sarılmakla ne ilgisi var?
-Siz de bilirsiniz, tıbbi açıklaması olmasa da sarılmak çikolata gibidir. İnsan sıcağını hissedebileceğiniz sevgi dolu bir sarılma sakinleştirir, huzur verir. Gerçi o da unutuluyor ama torunuma öğretmeyi ihmal etmedim. Şu anda o da sizin gibi işini yapıyor sarılıyor, doktor bey.
Torununun parlak siyah saçlarına bir öpücük daha kondurdu. Torun kafasını kaldırmadan sessizce sarılmayı sürdürüyordu. Hastamız da bir koluyla torununa sarılıp eskiden insanların birbirinden bu kadar uzak olmadığını, ısınabilmek için mahallelerin sıkışık, evlerin ise küçük olduğu, insan sıcağının iyi hissedildiği zamanları anlattı. Ülke zenginleşip ısınmanın sorun olmaktan çıkmasıyla evlerin büyüdüğünden, mahallelerin ise sitelere dönüştüğünden söz etti.
Mekanlar büyüdükçe aynı ev içinde yaşayan insanların bile birbirinden uzaklaştığından, insan sıcağını unuttuğundan yakındı.
-Şu torunumun bile kendine ait kocaman odası var. Hani gözüm yok ama ailecek bir aradayken evde herkes odasına çekilip birbirinden uzak durabiliyor. Her odada televizyon olunca akşamları evde anlamsız bir sessizlik yaşanıyor. Yemek saatinde bile bir araya zor geliyor insanlar.
-Peki siz ne yapıyorsunuz?
-Ne yapacağım? Elimden geldiği, nefesim yettiğince onları bir arada tutmaya çabalıyorum. Eskiden hayli sert bir hakimdim, ciddiydim. Yaşlandıkça yüreği yumuşuyor insanın. Şimdi insanların yakın durması sarılıp kucaklaşmasının gereğine inanıyorum. Onlara, birbirine yakın olmanın, insan sıcağını hissetmenin sağlığın kaynağı olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Yorulmuş halsizleşmişti. Yatağında doğrulmak istedi, gücü yetmedi. Kızıyla birlikte koluna girip yastıklarını düzeltip doğrulmasını sağladık. Nefes nefese kalmıştı. Biraz dinlenip kolundaki serumu işaret ederek "Hastaneler insanları iyileştirse de insan sıcağını hissetmesi için pek uygun yerler değil. Kızım çok itiraz ediyor ama biraz da bunun için şu son günlerimde evimde sevdiklerimle olmak onların sıcağını hissetmek istiyorum" dedi. Onları baş başa bırakıp odadan ayrıldım. Kısa süre sonra biraz da hastamızın ısrarı ile taburcu oldu.
Birkaç ay sonra hastamızın kızını servis çalışanlarına sessizce çikolata dağıtırken gördüm. Kimse bir şey sormadı ama durumu anlamıştık. Kutunun üzerine hastamızın sağlığında yazıp bizler için bıraktığı "Kendinizi iyi hissetmelisiniz. Teşekkürler, hoşça kalın." yazılı bir not iliştirilmişti. Dr. Mehmet Uhri
[b] mehmetuhri
Kaynak: Ekolay Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |