Hayatın rıhtımında
Hastanenin en yaşlı hekimiydi. Hepimizin ağabeyiydi. Hastaları ile bir arada olmaktan memnun olduğu gibi çoğu hastası da ondan memnundu. Onun nöbetçi olduğu günleri nöbet listesinden takip edip gecenin bir saati acil serviste muayeneye gelen müdavimleri bile vardı. Acil servisin o yoğunluğu arasında, aciliyeti olmayan o hastalarla da sabırla ilgilendiğini görürdük.
Günün birinde bir yasa çıkardılar ve o çalışkan ağabeyimizi yaş haddiyle emekli ettiler. Çok daha genç ama hasta yakınması dinlemekten bezmiş, mesleki özenini yitirmiş bir sürü hekim dururken ağabeyimize vurdu piyango. Hiç sesini çıkarmadı. Bir gün baktık, kişisel eşyalarını toplamış, ayrılış yazısını yazdırmış, gidiyor. Samimi olduğu meslektaşlarından birine veda töreni, veda yemeği gibi bir şey istemediğini söylemiş. Bu onun istediği ayrılış biçimi olmadığı için sessiz protestosunu hissedebiliyorduk. Vedalaşmak için yanına gittiğimde sözlerimi tamamlamama engel oldu. dostlar arasında veda olmaz. Olsa olsa zorunlu ayrılıklarda, belki bir cenaze töreninde olur ayrılık. Aradığınız zaman telefonun ucunda olacağımı bilin yeter diyerek susturdu bizleri. Hastane binasından birlikte çıktık. Bahçe kapısına kadar gelmemi de istemedi. El sıkıştık. Gitmeden son kez geriye dönüp hastane binasına ve her günkü hasta kalabalığına baktı.
- Bir ricam olacak. Beni arayan, soran hastalarımı sizlere emanet ediyorum. Soranlara emekli olduğumu ve hastalarını dosyaları ile birlikte bize emanet etti demenizi istiyorum. Lütfen onları sahipsiz bırakmayın.
İlk kez gözlerinin nemlendiğini görüyordum. Kısa süre sonra ağabeyimizi emekli eden yasa uygulamadan kaldırıldı ancak ağabeyimiz gururuna yediremediği için emeklilik kararından geri dönmedi.
Hastanenin günlük karmaşası arasında kısa sürede unuttuk ağabeyimizi. İş ortamının acımasız törpüsü, kendine özgü zaman anlayışı kısa sürede unutturmuştu bizlere, onu. Aylar geçmişti bu emekliliğin üzerinden. Acil serviste sıkışık bir hasta başındaydım. Yoğun geçen nöbet akşamıydı. Yüksek sesle saati olan var mı diye seslendim. Bir iki kişi cep telefonunu uzattı. Öyle saat değil, saniyesi olan saat istiyorum, kanama, pıhtılaşma zamanı bakacağım diye umutsuzca çırpındım. Birden emekli ağabeyimiz ile göz göze geldim. Cebinden çıkardığı köstekli saatini uzatmıştı. Bu işini görür sanırım dedi.
Hastanın durumunu birlikte değerlendirip tedavisini düzenledik. Ağabeyimizi nöbetçi doktor odasına davet ettim. Pek değişmemişti. Emekli olduktan sonra biraz kendisi ile ilgilendiğini kalp ve tansiyon sorunları olduğunu, düzenli ilaç kullanmaya başladığını anlattı. Kullandığı ilaçları bitmişti. Sağlık karnesine ilaç yazdırmak için geldiği hastanenin kalabalığından ürküp geri döndüğünü, o nedenle akşam saati gelip ricacı olduğunu anlattı. İlaçlarını yazarken biraz lafladık. Yıllardır hekim kimliği ile girdiği binaya hasta kimliği ile girmek biraz zoruna gitmiş gibiydi.
- Neler yapıyorsun, emeklilik nasıl gidiyor abi?
- Oraya buraya takılıyor, kitap okuyor, gazetelerin bulmacalarını çözüyorum.
- Buraları, hastalarını özlüyorsundur, herhalde.
- Önceleri özlüyordum. Hekim kimliğimi bırakıp hasta kimliğim ile buralara gelmeye başladığımdan beri farklı düşünüyorum.
- Nasıl bir farklılık oldu?
- Ancak hasta olunca anlarsın. Anlatması zor, yaşamak gerek sanırım.
- Sen yine de anlatmayı denesen diyorum.
Uzaklara, çok uzaklara baktı. Bir süre sustu, düşündü.
- Eskiden hayatı bir deniz, insanları o denizde yüzen tekneler olarak görürdüm. Kimi gösterişli kotra, kimi küçük sandal, kimileri de yükünü tutmuş şileplerdi benim için. Hastaneler ise o gemilerin yanaştığı iskeleydi. Kimi zaman kendi istekleri, çoğu zaman dalgaların zoruyla sığındıkları limanlardı hastaneler. Öyle limanlar ki, hekimlerin her gün farklı bir hayata dokundukları, hayatı her gün hissettikleri yerlerdi.
- Şimdi de öyle değil mi?
- Her gün farklı bir hayata dokunmaktı mesleği benim için çekici kılan. Emeklilik ile elinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi hissetmiştim kendimi.
- Sonra ne oldu?
- Hasta oldum. Teknemi iskeleye yanaştırıp yardım istedim. Karşımdaki genç meslektaşım bırak hayata dokunmayı hastasına dokunmaya korkuyordu. Muayene bile etmeden hemen tahliller, filmler isteyip savdı beni başından. Ona öyle öğretmişlerdi sanırım. O bildiği doğrulara göre çalışıyordu. Ama hekim olarak hayata dokunmaktan kaçınıyordu. Halbuki hayat her yerdeydi ve ancak sen istersen ona dokunabiliyordun. Dahası kendimle baş başa kalınca pek çoğunu unuttuğumu sandığım anılar geldi gözlerimin önüne.
- Yani?
- Anlamıyor musun? O iskele zannettiğim, emekli olunca uzaklaştığımı sanıp üzüldüğüm, hayatın limanı olarak düşlediğim yer hastane binası değildi. İskele bendim. Benim üzerimdeydi iskele. Anılardan gelenler, eskiler, yeniler dokunduğum tüm hayatlar bu iskelede buluşuyordu.
- Yani bizler iskelenin çalışanları değil miydik?
- Değildik. Çalışanlarını çıkarırsan kim ne yapsın bu binayı. Hangi hasta uğrar buraya, düşünsene.
- Bunu fark edince ne yaptın?
- Emekliliği ayrılık olarak görmekten vazgeçtim. Madem iskele bendim. Bulunduğum her yer hayatın iskelesi olmalıydı. Şimdilerde bağlı bulunduğum tabip odasında emekli hekimler komisyonunda çalışıyorum. Önümüzdeki yıl emekli hekimlerin sorunları üzerine panel düzenleyeceğiz. Beklerim.
Sağlık karnesini alarak, ayağa kalktı. Teşekkür etti. Odadan çıkmadan hepimizin elini sıktı. Acil servisin kalabalığına karışıp gözden kayboldu.
Dr. Mehmet Uhri
mehmetuhri Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |