05-05-2010, 11:38 AM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Savaş onların savaşı değildi
Askeriyenin katı rütbe düzeni içinde yeri geldiğinde doktor yeri geldiğinde ise rütbeniz ile anılmaya alışmak hayli zor oldu benim için. Dahası, sizden öncelikle asker sonra hekim olmanızın beklendiği ortamda önceliği hastalarınıza verip kendinizi onlara karşı sorumlu hissetmeniz de yeri geldiğinde kabahat olabiliyordu.
Bir hasta hakkında bilgi almak için hastaları ile meşgul olan dahiliye uzmanı arkadaşımın yanına gitmiştim. Ülkemizin Güneydoğusundan kaynaklanan savaş ortamının yoğun hissedildiği günlerdi. Bölücü terör adı altında savaş yaşanıyordu. Ordu kaybetmemişti ama kazanacak de gibi görünmüyordu. Görebildiğim kadarıyla mesleği asker olanların moralleri bozuktu.
Bizler işimizi yapıp askerlik görev süremizin dolması için gün sayıyorduk. Bir savaşın içindeydik belki ama hekim olarak hangi taraftan olduğumuzu kestiremiyorduk. İşimizi iyi yapma, hastalarımızı sağlığına kavuşturma kaygısı hep öndeydi. Asker gibi olmak, asker gibi hissetmek istemiyorduk kendimizi.
Dahiliye uzmanı arkadaşım alanında hayli bilgili deneyimli hekimdi. İçinden çıkamadığımız hastalarımız olduğunda ona danışır, görüşünü isterdik. Onca hasta yüküne karşın isteklerimizi sesini çıkarmadan yerine getirirdi. İtiraz ettiği hiç olmamıştı. Yine böyle bir hastayı danışmak için yanına gittiğimde odaya apar topar bir asker getirdiler. Karnını tutuyor acı içinde kıvranıyordu. Ayakta zor duruyordu. Ancak önemli sorun vardı. Hastamız–yoksa asker mi demeliydim?- tek kelime Türkçe bilmiyordu. Kürtçe konuşup derdini anlatmaya çabalıyor, meslektaşım ise hastanın yakınmasının ne olduğunu bile anlayamamış olmanın verdiği kaygı ile yardım istiyordu.
Hasta bakıcı olarak görev yapan asker durumu anlayıp koridorda bekleyen diğer askerlerin arasında Kürtçe bilen birilerini aradı. Bir asker ile birlikte geri döndü.
Hastamız ile çevirmeni bir süre konuştular. Ancak sonuca varamadılar. Hastamızın Kürtçe değil Zazaca konuştuğu anlaşıldı. Bu kez hastabakıcımız koridorda Zazaca bilen birilerini aradı. Ancak ilk girişimler umutsuzdu. Bir süre sonra odaya girip komutanım galiba bir çözüm buldum dedi.
Bir alt kattan bulup getirdiği asker Zazacayı Kürtçeye çevirebiliyormuş. İlk bulduğumuz asker ise kürtçeyi Türkçeye çevirerek hastamızdan bilgi almaya başladık.
Muayene odası içinde doktorumuzun soruları önce Kürtçeye sonra Zazacaya dönüştürülüyor, alınan yanıtlar ise Zazacadan Kürtçeye ve Kürtçeden de Türkçeye dönüştürülüyordu. Üstelik tüm bunlar Trakya'daki askeri hastanede gerçekleşiyordu.
Hastamızdan bilgi akışı sağlandıkça hastalığının ne olduğunu anlayamaya başlamıştık ki;
Başhekimimiz olan hastane komutanı muayene odasına girdi. Manzarayı gördükten sonra bağırmaya başladı.
-Ne oluyor burada. Sizler ne yaptığınızı sanıyorsunuz. Burası TC silahlı kuvvetlerinin birimi. Burada Türkçeden başka dilin kullanılmasının yasak olduğunu bilmiyor musunuz?
-Ama komutanım. Hastamız tek kelime Türkçe bilmiyor. Hastalığı hakkında nasıl bilgi alacağım. Muayenemi nasıl yapacağım.
-Susun asteğmenim. Ne olursa olsun komutanı olduğum birlikte bölücülük yapılmasına, Türkçeden başka dil ile konuşulmasına izin veremem.
Başımızı önümüze eğdik ve emredersiniz komutanım deyip sustuk. Arkadaşıma ceza olarak o hafta sonu çarşı izni verilmedi.
Olay kısa sürede hastane genelinde duyuldu. O hafta sonu diğer hekimler de -yoksa asteğmenler mi demeliydim- cezalı meslektaşımızı yalnız bırakmamak için izinli olmamıza karşın çıkmadık, çarşıya.
Savaş yaşandı bu ülkede, kısa bir zaman önce. Kim kiminle savaşıyor diye soran olursa hekimler buna insanlar savaşıyor yanıtı vermeye çabaladı. Yanıtın beğenilmediği yerlerde ceza da aldı hekimler. Sesleri çok gür çıkmadı ama başka diyecek sözleri de yoktu zaten. Savaş onların savaşı değildi.
Dr. Mehmet Uhri
mehmetuhri Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |