05-05-2010, 11:45 AM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Harf tamircisi
Rahatsızlığı kronikleşmiş, hastanemize sık gelir olmuştu. Kısa süreli yatışlarla tedavisini düzenliyorduk. Konaklamalar giderek sıklaşıyordu. Kendi de durumun farkındaydı. Bir keresinde "Benim şasi eskidi artık. Kasa eski olunca ne kadar düzeltirsen düzelt, başka yerinden bozuluyor" demişti.
Hasta yatağında sesini çıkarmadan gün boyu kitap okuması ara sıra notlar alması dikkatimizi çekiyordu. Hanımı geceleri refakat ediyor gündüzleri ise hastamızın yanında kimse olmuyordu. Gelen giden ziyaretçilerden hastamızın edebiyat eleştirmeni ve çocuk kitapları yazarı olduğunu öğrendik. Yaptığı çeviriler, eleştiri yazıları ve kitapları ile camianın tanınanlarındandı. Pek çok kitapta emeği ve imzası vardı.
Hastane ortamında çekingendi. Kendi ile ilgili soruları cevaplamaktan başka pek sesi çıkmıyordu. Hastane ortamında yaşanabilen ve bazen hastalarımızın abartılı tepkilerine neden olan küçük aksilikleri olgunlukla karşılıyor, gülüp geçiyordu.
O akşam sakin bir nöbet geçirmeyi umarken hastamızın kendini iyi hissetmediği haberi geldi. Odasına gittiğimde hemşire hanım nabız sayıyor tansiyonunu ölçüyordu. Çarpıntısı tutmuştu. Endişe içinde kendini iyi hissetmediğini, kötü bir şey olacağından korktuğunu anlattı. O gece hanımı da yoktu yanında. Kısa süreli daldığı uykuda anlamlandıramadığı kötü rüyalar görmüş heyecanlanmıştı. Gerekli tıbbi girişimi yapıp odadan çıkarken biraz yanında kalmamı rica etti. Hastamızın ricasını kırmayıp odaya döndüm. En iyi yatıştırıcı hoşça muhabbettir diyen emekli doktor ağabeyimi hatırladım.
Okuduğu macera kitabını gösterip "Sizi bu okuduklarınız heyecanlandırıp kabus görmenize yol açıyor olmasın?" diye sordum. Kitapta kaldığı sayfayı işaretleyip başucuna koydu. İşaret parmağı ile kafasını gösterdi.
-Hiç sanmam. Kitapta ne yazarsa yazsın. Her şey burada başlayıp burada bitiyor. Sanırım ne okuduğundan çok nasıl okuduğun daha fazla etkiliyor insanı. İnanıyorum ki hastane ortamı yerine tatilde deniz kıyısında okuyor olsaydım bu kitabı hiç öyle sizin söz ettiğiniz gibi olumsuz etkisi olmayacaktı üzerimde. Her şey kafada bitiyor, doktor bey.
-Öğrendiğime göre edebiyatçıymışsınız. Hatta daha çok çocuk kitapları yazıyormuşsunuz. Merak ediyorum. Niye yazıyorsunuz? İnsan niye yazar? Özel bir nedeni var mı?
İtiraf etmem gerekirse amacım hastamızın dikkatini başka yerlere çekip konuşturup rahatlamasını sağlamaktı. Gözlüklerinin üzerinden yüzüme baktı.
-Kimi konuşur, kimi şarkı söyler, kimi de yazar. Yeter ki anlatacakların olsun. Okumaya hep meraklıydım. Üniversite yıllarımdan beri düzenli notlar alır, çeviriler yapar, yazarım. Önceleri hobi gibi başlamıştım. Yazarlık ne zaman asli işim haline geldi hatırlamıyorum.
-İyi de bunlar "Neden yazıyorsunuz?" sorumun tam karşılığı değil.
-Herkesin kendince bir nedeni vardır elbet. Önceleri okuduğum kitaplar yazılar ilgimi çekiyordu, sonra ilgim cümlelere yöneldi. Giderek sözcükler ve harflere kadar indim. Önceleri okuduğum kitap veya yazılar gibi yazabilir miyim düşüncesiyle yazıyordum. O zaman sorsan öyle yanıtlardım.
-Peki ya sonra?
Kenarda duran deri ciltli not defterini eline aldı
-Sonraları yazılardan çok cümlelerin önemli olduğunu fark ettim. İlgimi çeken cümleleri not eder kullanır oldum. O cümleler için yazıyordum o yıllarda. Ama yaş ilerledikçe insan daha da derinlere korkmadan bakabiliyor. Zaman geçtikçe sözcükler ve anlamları ilgimi çeker oldu. Sözcükleri kullanabilmek anlamlarını gösterebilmek için fikirlerimi o sözcükler üzerinden anlatmayı seçtim. O yıllarda sorsan beğendiğim sözcükler için yazdığımı söylerdim.
-Şimdi de öyle değil mi?
-Yaşlanınca insan hayatın güzelliğinin bütünden çok ayrıntılarda olduğunu daha iyi anlıyor. Umarım sen de ağız tadıyla yaşlanır bu sözlerimi o gün hatırlarsın.
-Yani?
-Gençken hayat güzel yazılmış bir kitap veya yazı gibi olmalı diye düşünürdüm. Sonraları kendini iyi ifade eden cümle gibi olmanın güzel bir hayat için yeterli olduğunu düşünür oldum. Kırkından sonra ise hayat anlamlı ve yerinde kullanılan bir sözcükten öte değildi benim için. Hep o sözcüğü kovaladım. Şimdilerde ise hayatın harf, sadece bir harften ibaret olduğunu düşünüyor, onun için yazıyorum. Bilirsin alfabede sesli ve sessiz harfler olur. Çoğumuz sessiz harfler gibiyiz. Kimimiz sert kimimiz yumuşak ama sessiz harfiz. İşte bence yazarlar sanatçılar ressamlar ise alfabenin sesli harfleri oldukları için üretirler. Onların görevi sessiz harfler arasında bağlantılar kurup anlam yaratmaktır. Yazarlar bence bunun için yazıyor. Sanatçılar sesli bir harf gibi oldukları için üretiyorlar. Önünde ve ardında duran sessiz harflerle birlikte yaratabildiği anlam kadar hayata anlam katıyorlar. Gerisi ayrıntı.
Hastamızın çarpıntısı geçmişti. O eski sakin suskun haline geri dönmüş gibiydi. Muhabbete devam etmek istedim ancak yorulduğunu dinlenmek istediğini söyleyerek yanında kaldığım için teşekkür etti. Odadan çıkmadan geri dönüp "Her şeyi anladım da neden özellikle çocuk kitapları yazıyorsunuz?" diye sordum. Gülümsedi. "Dedim ya bence hepimiz alfabenin bir harfi gibi yaşıyoruz hayatı. Hangi harf olarak dünyaya geldiğini anlamak ve hangi harfler ile bir arada durmak gerektiğine çocukken yön veremezsek, hep yanlış yerde arayacaklar kendilerini ve belki de hiçbir zaman bulamadıklarının ne olduğunu dahi anlamayacaklar. Hoş, ben de çocuğum olduktan sonra fark ettim durumun vahametini. Bu yüzden öncelikle çocuklar için yazıyorum" dedi.
Battaniyesini üzerine çekip iyi geceler dileyerek arkasını döndü. Birkaç gün sonra şifa ile taburcu oldu. Giderken kendi yazdığı kitaplardan birini hediye olarak bırakmış ve "harf tamircisine" diye imzalamıştı. Dr. Mehmet Uhri mehmetuhri Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |