05-05-2010, 07:48 PM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| OKUMAMAK Yaklaşık 60 milyonluk bir toplumda bilim ya da edebiyat alanında bir kitabın baskı sayısı 2000 kadarsa ve satış sayısı (istisnalar dışında) bu rakamın da altındaysa, 2000 tirajlı bir kitabın tükenmesi için çoğu kez yıllar geçmesi gerekiyorsa, o toplum okumuyor demektir. Çok değil, on yıl kadar öncelerde baskı sayılarının 5000 olduğu düşünülürse, üstelik bir de gerileme söz konusudur. Okumamak doğal mıdır? Soru şöyle de sorulabilir: Okumayan bir toplumun gelişmekte olan bir toplum olduğu düşünülebilir mi? Gelişme, edinilen bilginin pratikteki sonucudur. En basit bir teknik bilgi ya da becerinin gerisinde muazzam bir kuramsal bilgi birikimi bulunduğu ise bilinen bir şeydir. Öyleyse, doğal ya da toplumsal bilim alanlarında okumayan, kafa yormayan ve bunun sonucunda da bilgi üretemeyen bir toplumun gelişmeyen bir toplum olduğu apaçık bir gerçektir. Türkiyenin gelişmemekten de öte gerileyen bir toplum olduğunu ise kitapların azalan baskı sayıları kanıtlamaktadır. Bugün sadece Türkiyede değil, bütün dünyada kitap okuma alanında bir gerileme olduğu biliniyor. Görsellik çağında olduğumuz buna bir gerekçe olarak gösteriliyor. Fakat bunun yanı sıra, insan bilgileminin ve sanatsal haz gereksiniminin TV, magazin ve gazete tüketiciliği sınırlarına indirgenişinin yarattığı ve yaratacağı sorunlar da gelişmiş ülkelerde yoğun biçimde tartışılıyor. Kaldı ki, bu tür ülkelerde bilim ve genel olarak kültür-sanat alanlarında kitap yayını olgusunun muazzam boyutlarını bizdekiyle karşılaştırmak bile düşünülemez. İlkokullardan en yüksek düzeydeki eğitim kurumlarına kadar ülkemizdeki eğitim anlayışı okumayan bir toplum oluşumuzun açık göstergesidir ve büyük ölçüde sorumlusudur. Bütün bu kurumlardaki egemen eğitim anlayışı ezberciliktir. Ders kitapları dışında konuyla ilgili kitaplar okuyarak bir dünya görüşü, bir kişilik kazanılmaya çalışılması söz konusu değildir. Çoğu üniversite, kitaplıktan yoksundur, olanlarda da Türkçe ya da yabancı dillerde yeni yayınları bulamazsınız. Üniversite öğretim üyeleri yerli ya da yabancı yayınları izleyebilmek için ödenekten ve olanaktan yoksundurlar. Liseler ve öncesindeki eğitim kurumlarının öğrenci ve öğretmenleri için bu tür olanaklar sağlanması zaten akla gelen şeyler değildir. Doğal ve toplumsal bilim alanlarında okuma fukaralığımız edebiyat, sanat, felsefe için de geçerlidir. Çok kolay okunan türler dışında bu alanlarda da okur sayısı hızla düşmekte, girişte belirttiğim gibi, 60 milyonluk bu ülkede bir-iki bin meraklı sayısıyla sınırlı kalmaktadır. F. Nietzschenin "Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe" adlı kitabındaki sözleriyle: "Felsefeyi konuşmaya zorlasalardı, örneğin aşağı yukarı şöyle derdi: "Kızkardeşim sanata hele bir bakın! Onun hali de benimki gibi; barbarlar arasına düştük ve kendimizi nasıl kurtaracağımızı bilemiyoruz." TÜRKİYE TOPLUMU OKUMUYOR. ÇÜNKÜ GELİŞMİYOR. YA DA, EN İYİMSER BİR YAKLAŞIMLA, GELİŞİMİNİN SAĞLANMASINI BAŞKA TOPLUMLARA HAVALE ETMİŞTİR, KENDİSİ ARTIK BEYİN OLMAK İSTEMİYOR. EFENDİLERİN UYGUN GÖRECEĞİ BİÇİM VE KADARIYLA YETİNECEKTİR. Bilim ya da edebiyat-sanat alanlarında kazara çıkacak beyinler ise ya gelişmiş ülkelere göç etmek zorunda bırakılacak ya da bir köşede sessizce sönüp gidecektir. Okumayan bir toplumun yazgısı okuyanlara (yani gelişenlere) uşaklık ve böylece de yok oluştur. Türkiye böyle bir yazgıya layık mıdır? Hangi toplum böyle bir yazgıya layıktır?Ataol Behramoğlu - 1992 ( Cumhuriyet Utanıyorum Adlı Eserinden)
Kaynak: Hekimce Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |