HIPERTANSIYON
Hipertansiyon, kan basincinin normal kabul edilen degerlerin üzerine çikmasi ve sebat etmesidir. Genellikle arteriol denen küçük kan damarlarinin daralmasi sonucu kanin damar duvarina daha fazla basinç yapmasiyla ortaya çikar. Bu daralan damarlardan kani geçirebilmek için kalp daha çok çalisir ve sonuçta kalp yetmezligine kadar varan problemler ortaya çikar. Ayrica yüksek tansiyon böbrek, beyin ve göz damarlarinda hasarlara yol açarak bu organlarda kanama ve bozukluklara da yol açabilir.
Kan basinci iki terimle ifade edilir: Sistolik (büyük tansiyon) ve diastolik (küçük tansiyon). Sistolik tansiyon kalbin vücuda kani pompaladigi -yani kasildigi- anki damar duvarina kanin uyguladigi basinci ifade ederken, diastolik tansiyon kalbin gevsedigi anda damar duvarina uygulanan basinci ifade eder. Sistolik basincin normali 130 mmHg ve alti, diastolik basincin normali ise 85 mmHg ve altidir. 140/90 mmHg degerinin üstü ise Hipertansiyon sayilir ve sebat etmesi durumunda tedaviyi gerektirir. (Tabloya bakiniz)
Büyük kan basinci (büyük tansiyon) kaç olursa olsun, küçük kan basinci (küçük tansiyon) 90 mmHg ya da daha yüksekse sistemik yüksek tansiyon söz konusudur ve tedavi edilmesi gerekir. Son istatistiklere göre normalin üst sinirina yakin küçük kan basincinin (85-89 mmHg) bile bir risk etkeni oldugu anlasilmaktadir.
Küçük (diyastolik) tansiyonun yüksek olmadigi, yani 90 mmHg'nin altinda kaldigi, yalniz büyük (sistolik) tansiyonun yükseldigi durumlarda sistolik yüksek tansiyon söz konusudur. 70 yasin altindaki kisilerde küçük tansiyon 90 mmHg'nin altinda kalirken büyük tansiyon 160 mmHg ve daha yüksekse tedavi edilmesi gerekir. 70 yasin üzerinde tedaviyi baslatacak büyük tansiyon degeri 170 mmHg ve daha üstüdür.
Hipertiroidizm, aort kapak yetmezligi ve atar-toplar damar baglantilarinda büyük tansiyon yüksek olmasina karsin ilaç tedavisi gerekmez. Bu durumlarda asil hastalik tedavi edilmelidir.
Yüksek tansiyon günümüzde hala beyin damarlarindaki tikaniklik ve kanamalar açisindan baslica risk faktörüdür. Ayrica, kolesterol ve sigara aliskanliginin yani sira miyokart enfarktüsünün baslica nedenleri arasinda yer alir; kalp ve dolasim yetmezligi olan kisilerin yüzde 75'inde bu hastaliklara neden oldugu bildirilmistir. Ayrica tansiyon yükselmesinin damar duvarinda kalinlasma gibi belirgin degisikliklere yol açarak tikayici damar hastaliklari, anevrizmalar ve böbrek yetmezligi gibi bir dizi doku bozukluklarina neden oldugu kanitlanmistir.
Son 35 yil içinde yüksek tansiyonun ilaçla tedavisinde dev adimlar atilmis olmasina karsin, yukarida belirtilen olgular güncelliklerini korumaktadir. Günümüzde fazla yan etkisi olmayan, buna karsilik son derece etkili ilaçlar vardir. Son yillarda bu tedaviler sonucunda kan basincinin düsürülmesiyle kalp ve damar hastaliklarina yakalanma ve bu hastaliklardan ölme oraninin belirgin ölçüde azaldigi kanitlanmistir. Bu tedavilerin yüksek tansiyonlu hastalarin tedaviden sonraki yasamlari üzerindeki etkileri incelenmis ve özellikle felç, kalp ve dolasim yetmezligi ile böbrek yetmezliginin ortaya çikma sikliginin azaldigi, buna karsilik, söz konusu ilaçlarin yüksek tansiyonlu hastada miyokart enfarktüsü yada anjina pektoris gibi kalp kasinin yeterince kanlanamamasina bagli hastaliklarin önüne geçilmesinde daha az yararli olduklari belirlenmistir.
Hipertansiyon tanisi nasil konur?
Tani konmasi için kan basinci; hasta yaklasik 20 dakika direndikten sonra teknigine uygun ölçülmeli ve birbirinden farkli zamanlarda yapilan üç ari ölçümde de kan basinci yüksek çikmalidir.
Kan basinci ölçümlerinde pek çok kisitlama ve hata olasiligi vardir. Bunlarin basinda hastanin muayeneye ve hekime olan tepkisi gelir. Burada tansiyon heyecan nedeniyle tepkisel olarak yükseldigi halde, kisiye yanlislikla yüksek tansiyon tanisi konur.
Son yillarda bu yanlisliklardan kaçinmak için günlük etkinlikleri engellemeden kan basincinin otamatik olarak kaydedilmesini saglayan birçok teknik gelistirilmis ve uygulanmaya baslamistir. Böylece elde edilen 24 saatlik tansiyon degerleri, yüksek tansiyon organlarda yol açtigi zararlari tansiyon aleti ile elde edilen degerlerin ortaya koymadigi kadar belirgin olarak sergiler. Bununla birlikte, kan basincinin dinamik olarak monitörle izlenmesinin tani açisindan üstün olduguna iliskin bir kanit elde edilememistir. Bu nedenle bu yöntem yalniz bazi seçilmis yüksek tansiyon olgulariyla sinirli kalacak biçimde uygulanmaktadir; bunlar kan basinci sik sik degisen hastalar, yüksek tansiyon ile organlardaki örselenme arasinda baglantinin tam kurulamadigi olgular, sik sik tansiyonu yükselenler ile tedavi sonuçlarinin degerlendirilmesi istenen olgulardir.
Olgularin büyük bir bölümünde dikkatli bir ölçümle yüksek tansiyon tehlikesi olup olmadigi belirlenebilir; gerekirse hasta kan basincini evde kendi kendine de ölçebilir.
Ikincil yüksek tansiyonun nedenlerini saptayabilmek için genel bir muayene yapilmasi önemlidir. özellikle kol ve bacak atardamar nabizlarinin kolayca alinip alinamamasi, atardamarlardaki nabiz vurus siddetinin birbirinden farkli olup olmamasi, böbrek atardamarinin karindan stetostopla iyiye dinlenmesi gereklidir. Ayrica idrar tahlili yapilir ve kanda üre, ürik asit , kreatinin, sodyum ve potasyum gibi elektrolitlerin düzeyi belirlenir.
Kan basinci normal seyreden kisiler (130/85'in alti) iki yilda bir, sinirda olanlar (130/89) ise en az yilda bir check-up yaptirmalidirlar.
Tansiyon ölçümleri mutlaka bir saglik personeli tarafindan yapilmalidir. Elektronik ölçüm cihazlari yerine basinçli ve klasik kola sarilan mansonu olan ve steteskop yardimiyla ölçümler yapilmalidir.
Hipertansiyonun belirtileri nelerdir?
Hipertansiyon çogu zaman belirti vermez. Bu sebeple dikkatli olmakta ve belli araliklarla ölçüm yaptirmakta fayda vardir. özellikle ailesinde hipertansiyon hikayesi olanlar, 40 yasindan yaslilar, sisman kisiler, seker hastalari ve gebelerin daha sik araliklarla ölçüm yaptirmalari çok faydali olur.
Zaman zaman ense kökünde siddetli zonklayici tarzda bas agrisi, bulanti-kusma, burun kanamasi, uyusukluk, yorgunluk, endise, tatliya düskünlük, kulak çinlamasi, bulanik görme, fazla idrar çikarma gibi belirtiler hipertansiyon belirtisi olabilir. Bu sikayetleri olan kisiler tansiyon ölçümü yaptirmalidirlar.
Hipertansiyonun sebebi nedir?
Hipertansiyonun tek bir sebebi yoktur.
Olusum mekanizmasi bakimindan iki tür yüksek tansiyon vardir: Birincil (ya da esansiyel) ve ikincil. Birincil yüksek tansiyonun nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, hastaligin olusumunda kalitim, ruhsal açidan çabuk etkilenen heyecanli kisilik, sismanlik gibi bazi etkenler saptanmistir. Ikincil yüksek tansiyon asagidaki hastaliklardan sonra ortaya çikabilir: Böbrek dokusu ve böbrek atardamarlarinda yerlesen hastaliklar (akut ve kronik böbrek iltihabi, polikistik böbrek), böbreküstü bezinin kabuk bölümündeki hastalik nedeniyle kortizon ya da aldesteron hormonlarinin fazla salgilanmasi sonucu görülen Cushing hastaligi ve Crohn hastaligi, böbreküstü bezinin iç kisminin (medulla) tümörü (feokromositom), aortun kalpten çiktigi bölgedeki darligi, kafa içi basincinin artmasi.
Yüksek tansiyonla basinç reaksiyonu arasindaki ayrimin da yapilmasi gerekir. Yüksek tansiyon terimi kan basincinin sürekli olarak bazi sinirlarin üzerinde kaldigini belirtirken, basinç reaksiyonu tansiyonun heyecanlanma ya da kan içine ilaç siringa edilmesi gibi bir uyaran nedeniyle geçici olarak yükselmesidir. Yükselmeye yol açan uyaranin etkisi kaybolunca tansiyon normale döner.
Hipertansiyon vücuda nasil zarar verir?
Bir kimsede arteriyol denen küçük kan damarlari herhangi bir sebeple daraldigi zaman kalp daha kuvvetli kasilarak kanin basincini yükseltir ve daralmis damardan geçmesini saglar. Bu durum tedavi edilmez ve uzun süre devam ederse degisik organlarin kan damarlarinda bozukluklar olusmaya baslar. Kanama, dolasim bozukluklari ve fonksiyon bozukluklari görülebilir.
Hipertansiyonun zamanla vücutta yol açabilecegi bazi problemler sunlardir:
Arteriyoskleroz(Damar sertligi): Bu durum da sonuçta kalp krizi, felç gibi problemlere yol açar.
Kalp büyümesi: Sürekli yüksek basinçta kan pompalamak zorunda kalan kalbin kendi kaslari büyür ve kalinlasir, bir müddet sonra da kalp yetmezligi gelisir.
Kalp krizi
Böbrek hasari
Felç ve beyin kanamasi
Görme bozukluklari
Cinsel yetmezlik
Mental bozukluklar
Kimler Hipertansiyon riski altindadir?
Aslinda herkes. Ama bazilari daha fazla risk altindadir:
Menapoz dönemindeki kadinlar, yaslilar, sigara içenler, sismanlar, ailesinde hipertansiyon olanlar, yogun stress altinda olanlar, seker hastalari, alkol kullananlar, gebeler.
Hipertansiyon nasil tedavi edilir?
Belirti ve yakinmalarin az yada çok olmasina bakilmaksizin tüm yüksek tansiyonlulari tedavi etmek gerekip gerekmedigi tartismasi su çözüme baglanmistir: Küçük kan basinci 90 mmHg'nin (mm civa basinci) üstünde olan tüm hastalarin tansiyonu 85 mmHg düzeyinde tutulacak biçimde tedavi uygulanmalidir.
Ikincil yüksek tansiyonda tedavi öncelikle temelde yatan hastaligin tedavisine yöneliktir; birincil yüksek tansiyonla ve basinci normale inmesiyle sorun çözülemezse komplikasyonlarin tedavi edilmesi gerekir.
Birincil yüksek tansiyonun tedavisinde genel önlemlerin yani sira ilaç tedavisi uygulanir. Genel önlemler kisaca sunlardir:
Beslenme - Bazi istatistikler sanayilesmis toplumlarda nüfusun yarisindan çogunun fazla kilolu oldugunu göstermektedir. Bu durum genellikle yüksek tansiyon, seker hastaligi ve damar sertligiyle birlikte görülür; öte yandan tek basina da kalp ve dolasim sistemi hastaliklari için bir risk faktörüdür. Bu nedenle yüksek tansiyonlu, sisman hastanin normal kilosuna getirilmesi büyük önem tasir. Hafif ya da orta derecede yüksek tansiyonlu hasta, çogu zaman yalnizca kilo vererek kan basincini normal degerlere düsürebilir. Verilen her kilo için diyastolik (küçük) kan basincinin 2-3 mmHg azaldigi saptanmistir.
özellikle hayvansal kökenli doymus yaglar (tereyag, içyagi) az kullanilmalidir. Bu maddeler asiri miktarda alinirsa kandaki kolesterol düzeyi artar; buna bagli olarak yüksek tansiyon ve öteki kalp ve dolasim sistemi hastaliklari açisindan risk yükselir. Sebzeyle beslenen topluluklarda çok az kiside yüksek tansiyon görüldügü gözlenmistir.
Besinlerde asiri tuz alimi da engellenmelidir. Tuz kendi basina güçlü bir damar büzücüdür ve tansiyonu düzenleyen bazi sistemleri etkiler. Ama yapilan son arastirmalar tuz kisitlamasinin bütün birincil yüksek tansiyon durumlarinda ekili olmadigini göstermektedir. Sonuç olarak tuz kisitlamasina yanit veren ve vermeyen birincil yüksek tansiyon çesitlerinden söz edilebilir. Son zamanlarda dikkatlerin odaklastigi bir baska nokta ise potasyumdur. Potasyumca biraz zengin bir diyetin henüz tam olarak aydinlatilamamis mekanizmalarla tansiyonu düsürdügü gözlenmistir. Kahve de kan basincinda birkaç saat süren 5-20 mmHg'lik yükselmelere yol açtigindan kisitli miktarda alinmalidir. Asiri alkol alimi da zararli olabilir, asiri alkol alindiginda sempatik sinir sisteminin uyarilmasina bagli olarak uzun süreli yüksek tansiyon görülür.
Sonuçta, yüksek tansiyonlu hasta peynir ve öbür süt ürünleri de içinde olmak üzere çok az hayvansal yag ve tuz tüketmeli, bol meyve ve sebze yemelidir. Gerekenden çok kalori almamalidir.
Hareketsiz yasamla savas - Yüksek tansiyonlu kisiye önerilen yüzme, yürüyüs, jogging,
ve kayak gibi sporlar izotonik tiptedir. Izometrik egzersizler (agirlik kaldirma) önerilmez. Tansiyonu sürekli yüksek olan kisi, önerilen egzersizleri uygularsa, sistolik ve diyastolik kan basinciyla, kalp atim hizinin düstügünü görecektir.
Gevseme teknikleri - Sanayilesmis toplumlarda çok yüksek düzeyde olan ruhsal gerilim tansiyonun yükselmesine neden olabilir. Bu nedenle son yillarda tansiyonun düsmesinde yararli oldugu saptanan gevseme tekniklerinin kullanimi gündeme gelmistir.
Sigara dumanindan uzak durma - Tek bir sigaranin dumaninin tansiyonda 15-20 dakika süreyle ani ve birkaç mmHg'lik yükselmeye yol açtigi kanitlanmistir. Asiri sigara içen kisinin sürekli yüksek tansiyon tehlikesiyle ne ölçüde karsi karsiya kaldigi kolayca anlasilabilir.
Birincil yüksek tansiyonun tedavisinde yalnizca deneyimler sonucunda seçilen bazi ilaçlar kullanilir. Sabit bir tedavi tablosu yeglenmemekle birlikte, kan basincini düzenleyen mekanizmalar hakkinda kazanilan bilgilerin yardimiyla degismeyen bir tedavi planinin uygulanmaya sokulabilecegi düsünülmektedir.
Kan basincini düzenleyen pek çok mekanizma olmasina karsin, en önemli ve uzun süreli etkiyi saglayan, damarlarin büzüsmesini ve dolasimdaki kanin hacmini düzenleyen sitemdir. Kan basinci kalbin damarlara pompaladigi kan miktari ile arteriyollerin (küçük atardamarlar) duvarlarindaki direncin bir ürünüdür. Bu düzenleme sisteminde, böbrekte ve böbreküstü bezinin kabuk bölümünde odaklasan iki merkez vardir. Bunlarin arasindaki dengenin bozulmasi iki farkli mekanizmayla yüksek tansiyona yol açar ve uygulanmasi gerekli tedavi her iki durumda farklidir. Bunlarin ayni anda etkili olmasi ise daha karmasik bir yüksek tansiyon biçimine neden olur. Yüksek tansiyon, vücutta asiri su ve sodyum tutulmasina bagli anormal bir sivi birikiminden kaynaklaniyorsa; tedavide idrar söktürücü ilaçlar kullanilir; yüksek tansiyon damar büzüsmesine bagliysa, bunu önlemeye, çözmeye yönelik ilaçlar öncelik kazanir. Ara biçimlerde ise her iki tür ilaç birden kullanilir.
Tansiyonun düsürülmesi gereken bazi özel durumlari da ele alalim:
Yüksek tansiyon ve yaslilar - Bir zamanlar yaslilarda dogal bir olgu olarak kabul edilmis olsa da, yüksek tansiyon damarlardaki yasliliga özgü degisiklikleri hizlandirir. Yaslilarda sürekli ve sabit yüksek tansiyonun etkilerinin en çok görüldügü organlar beyin, göz, kalp ve böbrektir. Damar sistemindeki degisikliklere bagli olarak bu organlarda islev bozuklugu görülür. Vücutta güç harcadiktan sonra ortaya çikan degisiklikleri degerlendirirken, tansiyonun ayni kosullarda saglikli kisilerde de yükseldigi unutulmamalidir. Yasli hastalarin tedavisinde amaç, sistolik kan basincinin 170 mmHg'nin, diyastolik kan basincinin ise 90 mmHg'nin altina düsürülmesidir. Yaslilarda tedavi, baska hastaliklarin da varligi nedeniyle gençlere göre daha zordur.
Ani tansiyon düsüsleri beyin dolasiminda zaten var olan yetmezligi kötülestirdiginden, bu durumun önlenmesi gerekir. Tedavinin asamali ve yumusak bir tansiyon düsürücüyle baslanip sürdürülmesi önerilir.
Yaslilarda yalnizca sistolik tansiyonun yükselmesi de sik görülür. Sistolik tansiyon yasla birlikte yükselir. Bu durum, aortun ve baslica atardamarlarin esnekliginin azalmasina ya da yok olmasina baglidir. Yaslilarda sistolik kan basinci 170 mmHg'nin üstünde, diyastolik basinç 90 mmHg'nin altinda ise baslangiçta olabildigince düsük dozda idrar söktürücülerle tedaviye baslamak gerekir.
Yüksek tansiyon ve seker hastaligi - Yüksek tansiyon seker hastalarinda, seker hastaligi olmayanlara oranla iki kat sik görülür. Eriskin tip seker hastaligi olanlarda yüksek tansiyonu açiklamak için bir çok varsayim ortaya atilmistir. Sismanlik her iki hastalikta da görülür. Seker hastalarinda tansiyonun kontrol altinda tutulmasi böbrekteki örselenmeyi yavaslatir ve hastaligin gidisini düzeltir.
Yüksek tansiyon ve gebelik - Gebelikte yüksek tansiyon tek basina ya da gebelik eklampsisi tablosunda vücutta sivi birikimiyle birlikte ortaya çikabilir. Bu durumun özellikle bebek için olumsuz sonuçlari olacagindan, tansiyonun dikkatle kontrol altinda tutulmasi gerekir.
Yüksek tansiyon ve çocukluk - çocuklukta yüksek tansiyon oldukça ender görülür. Tansiyonun normal degerlerin disinda olmasi iç salgi hastaliklari, böbrek hastaliklarini ve aort damari darligini düsündürmelidir; ruhsal nedenler yada yanlis ölçüm gibi teknik nedenler de rol oynayabilir. Genellikle sorun kilo vermeyle düzelirse de, çocuklarda ve gençlerde görülen yüksek tansiyon olgularinin çok büyük bir bölümünde sorunun baska bir hastaliktan kaynaklandigi ve bu nedenle taniya yönelik bir arastirma özgül bir tedavi gerektigi unutulmamalidir.
Yüksek tansiyon ve böbrek yetmezligi - Böbrek hastaliginin agirlasmasini önlemek için tansiyonun denetim altinda tutulmasi gereklidir. Hekim tansiyonu düsürecek ilaçlari seçerken ve dozlarini ayarlarken dikkatli olmali ve böbrek islevleri üzerinde olumsuz etkisi olacak maddeleri kullanmaktan kaçinmalidir.
Hipertansiyondan korunmak mümkün mü?
Genellikle evet. Baska bir sebebe bagli (ikincil) hipertansiyondan korunma ve tedavi, altta yatan sebebin tespiti ve tedavisiyle mümkündür.
Yas, irk, cinsiyet, irsiyet gibi özelliklere bakmaksizin herkes için yüksek tansiyon önlemede altin kurallar sunlardir:
1- Ideal kilonuzu koruyun. Bu sebeple dengeli ve yeterli beslenmek esastir. Fazla kilonuz varsa mutlaka zayiflamalisiniz.
2- Fiziksel olarak daha hareketli olun. Bol bol yürüyün. Düzenli spor yapin. Asla hareketsiz ve hantal olmayin.
3- Sigara içmeyin. Içiyorsaniz mutlaka birakin.
4- Alkolden uzak durun. Alkole asla prim vermeyin.
5- Tuz ve Sodyumu az besinlerle beslenin.
6- Strese prim vermeyin, sakin olun.
7- Huzurlu ve mutlu bir ortamda yasamaya gayret edin.
8- Düzenli saglik kontrolleri yaptirin.
[b]