Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Düşük (Abortus) Bebek sahibi olmak isteyip de adet kanaması geciken bir
kadının ilk aklına gelen olasılık doğal olarak hamile
olduğudur. Büyük bir heyecan ile jinekoloğuna giden ya da
eczaneden aldığı testi yaptıktan sonra gerçekten hamile
olduğu kadının ve eşinin sevinci çiftin hayatındaki önemli
anlardan birisidir.Bu mutluluk doğum gerçekleşip de aileye
yeni bir birey katılmasıyla birlikte başka bir boyut kazanır.
Çiftlerin bir kısmı ise ilk sevinci takiben büyük bir
hayal kırıklığı ile yüzyüze kalırlar. Bu hayal
kırıklığının adı bebeğin kaybı ile sonuçlanan
DÜŞÜK'dür.
Düşük, bir kadının hayatında yaşadığı psikolojik
açıdan en şiddetli travmalardan birisidir. Konu hakkında
yeterli bilgi sahibi olunmaması durumunda travmanın şiddetinin
daha fazla olacağı açıktır. Oysa olayın nedenleri ve
gelecekteki çocuk sahibi olma potansiyeleri hakkında bilgi
sahbi olan bir kadın durumu çok daha kolay atlatacaktır.
TANIMLAR
Teknik olarak düşük ya da bilimsel adı ile abortus, yirminci
gebelik haftasından ya da bebek 500 gram ağırlığa ulaşmadan
önce gebeliğin herhangi bir nedenle
sonlanmasıdır.Düşüğün değişik türleri vadır:
Erken düşük: Gebeliğin ilk 12 haftasında
ortaya çıkan düşükleri tanımlar
Geç düşük: Gebeliğin 12-20. haftaları
arasında yaşanan düşükleri tanımlar
Spontan abortus: Dışarıdan herhangi bir
müdahale olmadan gebelik ürününün rahim dışına
atılmasıdır. Bu makalede düşük sözcüğü spontan abortus
yerine kullanılacaktır.
Abortus imminens: Düşük tehdidi.
Gebeliğin ilk yarısında vajinal kanama varlığında düşük
tehdidinden söz edilir. Kahverengi bir akıntıdan parlak
kırmızıya kadar değişik şekillerde olabilir. Beraberinde
kramp tarzında ağrı olabilir. >>>Daha
fazla bilgi
Abortus insipiens: Kaçınılmaz düşük.
Kanama ile birlikte ağrı ve en önemlisi rahim ağzında
açılma olması durumudur. Rahim ağzında açılma olduğunda
düşüğün grçekleşmemesi neredeyse olanaksızdır. tanı
konulduğunda kürtaj ile gebeliğin kontrollü bir şekilde
sonlandırılması gerekir.
Komplet abortus: Spontan abortusun
türlerinden biridir. Komplet abortus durumunda gebeliğe ait
dokuların hepsi kanama ve rahim kasılmaları ile birlikte
vücut dışına atılır. Rahim içinde gebeliğe ait hiçbir
doku kalmaz. Altı haftadan küçük erken gebeliklerde rahim
içindeki doku hacmi az olduğundan genelde bu gebeliklerde
ortaya çıkan düşükler kendiliğinden dışarıdan herhangi
bir müdahale gerektirmeden sonlanırlar. Vücudun kendi savunma
mekanizmaları olayı tamamen halleder. Tanı vajinal
ultrasonografide rahim içi boşluğunda doku görülmemesi ile
konur. Bazı doktorlar komplet abortus olduğunu düşünseler
bile her hastada kürtaj ayaarak içeride parça kalmadığından
emin olmayı tercih edebilirler.
İnkomplet abortus: Düşüğün tam olarak
gerçekleşmemesidir. Kanama ile birlikte gebelik ile ilgili
dokuların bir kısmı atılır ancak önemli bir kısmı rahim
içinde kalır. Altı haftadan büyük gebeliklerde düşük
sonrası içeride parça kalma olasılığı yüksek olduğundan
her hastada kürtaj yapılarak parça kalmadığından emin
olunması gerekir.
Boş gebelik (blighted ovum): Halk arasında
su gebeliği olarak da adlandırılan bu durumda gebelik kesesini
oluşturan zar ve plasenta oluşurken bu yapıların içinde bir
bebek bulunmaz. >>>
Daha fazla bilgi
Missed abortus: Embryonun canlılığını
kaybetmesine rağmen olayın bir kanama ve düşük ile
sonuçlanmaması durumunda missed abortusdan söz edilir. Gebelik
ürününün uzun süre atılmadan kalması durumunda anne
adayının hayatını tehdit edebilecek komplikasyonlar
gelişebileceğinden son derece önemli bir durumdur.
Elektif abortus: Herhangi bir komplikasyon
olmamasına karşın anne adayının ve baba adayının rızası
ile gebeliğin sonlandırılmasıdır. Ülkemizde bu işlemin
yasal sınırı 10. gebelik haftasıdır. >>> Daha
fazla bilgi
Biyokimyasal gebelik: Gebeliğin
başlangıcı anneden gelen yumurta hücresi ile babadan gelen
sperm hücresinin birleşmesidir. Bu aşamadan sonra döllenen
yumurta bölünerek içerdiği hücrelerin sayısı çoğalmaya
başlar. Oluşan yeni canlının içerdiği hücreler sayıca
artıp, embryo adı verilen oluşumun hacmi büyürken tüp
içerisinde ilerleyerek rahime doğru yolculuk eder. Balastokist
aşamasına gelindiğinde artık embryo rahim içine
ulaşmıştır ve human koriyonik gonadotropin (hCG) adı verilen
gebeliğe özgü hormon salgılanmaya başlar. Gebelik ilerlemeye
devam ettikçe bu hormonun kandaki ve dolayısıyla idrardaki
miktarları artar. İdrarda saptanabilmesi için kan
düzeylerinin yüksek değerlere ulaşması gerekir. Genelde
idrarda saptanacak düzeye ulaştığında kadının beklediği
adet kanaması da gecikmiştir. hCG düzeyi genelde 500-1000
IU/mL miktarına ulaştığında gebelik kesesi vajinal
ultrasonografi ile görülebilir. Bu durumda gebelik artık
klinik gebelik olarak
adlandırılır. Bazı durumlarda ise henüz bir adet gecikmesi
olmadan, 1-2 gün kala kanda yapılan gebelik testi ile hCG
düzeyindeki artış saptanabilir. Ancak herhangi bir nedenle
gebelik canlılığını yitirdiğinde bazen adet kanamasında
herhangibir gecikme olmadan ya da 1-2 gunluk gecikme sonrası
kanama ile gebelik sonlanır. Böyle bir durumda biyokimyasal
gebelikten söz edilir. Yani gebelik kanda yapılan incelemeler
ile saptanmış ancak klinik olarak saptanabilecek aşamaya
gelemeden sonlanmıştır.
Habitüel abortus: Tekrarlayan düşükler.
Ardarda 3 ya da daha fazla gebeliğin düşük ile sonuçlanması
durumunda tekrarlayan düşüklerden söz edilir. >>>Daha
fazla bilgi
Septik Abortus (Kriminal abortus): Abortusun
enfeksiyon ile komplike olmasıdır.En sık yasal olmayan
şekilde uygunsuz kişi ve cisimler ile bebeği düşürmek için
yapılan girişimlerden sonra görülür. Anne ölümlerinin
önde gelen bir nedenidir. >>> Daha fazla bilgi
DÜŞÜK NE SIKLIKTA OLUR?
Bilimsel çalışmalarda rapor edilen düşük sıklığı %15-25
arasındadır. Yani klinik olarak fark edilen -adet gecikmesi
sonrası ultrason ile görülebilen- gebeliklerin %15-25'i
düşükle sonuçlanır. Bir başka deyişle hamile kalan her 4-6
kadından birisi o hamileliğinde düşük olayı yaşayacaktır.
Öte yandan klinik olarak saptanamayan gebelikleri de yani
biyokimyasal gebelikleri de dahil ettiğimizde bu oran %50-65'e
çıkar.
Gebelik ilerledikçe düşük olma olasılığı da giderek
azalmaktadır. Döllenme sonucu oluşan gebeliklerin yarısı
daha rahim dokusu içine yerleşmeden ya da çok erken dönemde
düşük ile sonuçlanır.
Düşüklerin %80'inden fazlası ilk trimester içinde yani
ilk 13 haftada meydana gelir. Risk ilk 8 haftada en yüksek
değerdedir, gebelik 8. haftayı geçtikten sonra düşük
şansı giderek azalmaktadır.
Görüldüğü gibi düşük çok sık karşılaşılan bir
durum olup nadir görülen bir olay değildir.
DÜŞÜĞÜN BELİRTİLERİ
Düşüğün en önemli belirtisi kanamadır. Kanama olmadan
düşük olmaz. Bunun tek istisnası missed abortustur ve
tesadüfen ultrason incelemesinde saptanır. Kanama ile bereber
diğer belirtler ise ağrı ve doku pasajıdır. Vajinadan, kanla
birlikte doku gelmesi tanısaldır. Ancak burada doku ile kan
pıhtısı arasındaki ayrımın dikkatli, yapılması gerekir.
Eğer mümkünse düşürülen parçalar muayeneye giderken
birlikte götürülmelidir.
Tipik olarak şiddeti giderek artan ağrılar olur. Büyük
parçaların rahim dışına atılması ile birlikte ağrı da
azalarak kaybolur.
DÜŞÜK TANISI
Düşük tanısı klinik muayene ve ultrason incelemesi ile
konur.
DÜŞÜK YAPAN HASTAYA YAKLAŞIM
Hamile bir kadında görülen vajinal kanama acil
değerlendirmeyi gerektirir. Hastadan detaylı bir öykü
alınarak gebelik yaşı hesap edilmeye çalışılır.
Beraberinde ağrı ve parça düşme öyküsü araştırılır.
Kan basıncı ve nabız gibi hayati belirtileri kaydedildikten
sonra muayene edilerek kanamanın miktarı, rahim içinden gelip
gelmediği, serviskte açıklık olup olmadığı ve vajina
içinde gebeliğe ait parça bulunup bulunmadığı
araştırılır. Ultrason incelemesi ile bebeğe ait kalp
atımlarının varlığı kontrol edilir. Düşük tanısına
ulaşıldıktan sonra hastanın durumuna göre kürtaj yapılıp
yapılmayacağına karar verilir.
Kanama varlığında ayırıcı tanı çok önemlidir. Dış
gebelik ve mol gebelik gibi anormal gebeliklerin varlığında da
benzeri yakınma ve bulguların olabileceği akılda tutulmalı
ve uyanık olunmalıdır.
Bazen tam olmayan düşük ya da kürtaj sonrası içeride
kalan ufak parçaların atılmasını kolaylştırmak ya da
kanamayı azaltmak amacıyla rahim kasılmasını sağlayan
ilaçlar verilebilir.
DÜŞÜĞÜN KOMPLİKASYONLARI
VAR MIDIR?
Tüm tıbbi durumlarda olduğu gibi düşük olgularında da
bazı istenmeyen olaylarla karşılaşılabilir. Sevindirici olan
düşüğe bağlı komplikasyon riskinin son derece az
olmasıdır.
Düşüğe bağlı en önemli komplikasyonlar kanama ve
enfeksiyondur. Düşük sırasında kanama çok hızlı ve fazla
miktarda olabilir. Gebelik yaşı ne kadar ileri ise kanama
miktarının da o oranda fazla olması beklenir. Benzer şekilde
tam olmayan düşüklerde de içeride kalan parçalar nedeni ile
fazla kanama görülebilir.
Kanamanın aşırı olması ve geç müdahale edilmesi
durumunda hayatı tehdit edebilecek ciddi sorunlar (şok gibi)
görülebilir. Kanamanın bir diğer komplikasyonu da anemidir.
Fazla kanama varlığında damar yolu açılarak sıvı hatta
bazı durumlarda kan verilmesi gerekebilir.
Enfeksiyon açısından ise en büyük risk içeride parça
kalmasıdır. Canlılığını yitiren dokular bakterilerin
üremesi için ideal ortam yaratır. Rahim bu parçaları atmaya
çalışırken oluşan kasılmalar şiddetli kasık ağrısı
olarak algılanır. Genelde parça düştükten sonra ağrı
azalır yada kaybolur.
Enfeksiyon ciddi bir komplikasyondur. Özellikle kendi kendine
düşük yapmak amacıyla vajina içine yabancı cisim sokan
kadınlarda ortaya çıkan sepsis (kan enfksiyonu) ülkemizdeki
anne ölümlerinin en önemli sebeplerinden birisidir. İçeride
parça kaldığından şüphe edilen durumlarda mutlaka
antbiyotik tedavisi yapılmalıdır.
Düşük nedeni ile kürtaj yapılmasını gerektiren
durumlarda kürtaja ait komplikasyon risklerinin hepsi geçerli
olur.
DÜŞÜK NEDEN OLUR?
Erken dönemde embryoya ait nedenler düşüklerin %80-90'ını
oluşturur. Bunlar arasında en önemli neden o bebeğe ait
kromozomal anomalilerdir. Erken dönem düşüklerin yarısından
fazlasında bebeğe ait kromozom anomalileri saptanmaktadır.
Döllenme gerçekleşip yeni bir canlının temelleri
atıldığında cinsiyeti de dahil olmak üzere onun tüm genetik
yapısı da bellidir. Döllenmiş embryodaki genetik bilginin
yarısı anneden yarısı da babadan gelir. Döllenme sırasında
bu bilgiler birleşerek yeni bir canlıyı oluşturur.
Kromozomlar genetik yapıyı taşıyan oluşumlardır.
İnsanlarda 46 tane yani 23 çift kromozom vardır. Bu 46
kromozomun 23 tanesi anneden 23 tanesi de babadan gelir. İnsan
vucudunda bulunan trilyonlarca hücrenin 2 türü hariç hepsi
aslında aynı kromozom yapısına sahiptir. Sadece erkekteki
sperm ve kadındaki yumurta hücresinde 46 değil 23 tane
kromozom bulunur. Bu sayede döllenme olup da yeni bir canlı
oluştuğunda yine 46 kromozoma sahip olacaktır.
Bazen kötü bir şans ya da şanssızlık sonucu döllenme
sırasında anneden ve babadan gelen kromozomların birleşmesi
olması gerektiği gibi gerçekleşmez. Bu durumda kromozomların
taşıdığı bilgilerden bazıları kaybolabilir ya da olması
gerektiğinden fazlaca tekrarlayabilir. Bazen de sorun birleşme
sırasında değil de yumurta ya da sperm üretimi sırasında
görülebilir. Yumurta ya da sperm hücreleri rastlantısal bir
hata sonucu eksik ya da fazla bilgi içerebilir. Böyle bir
durumda ise döllenme sonrasında gelişen embryoda da fazla ya
da eksik bilgi olacaktır.
Bazı durumlarda olması gerekenden farklı olan bilgi yani
kromozomların varlığında döllenme olsa dahi ilk planda
oluşan embryo bölünüp çoğlamaz ve gebelik daha ortaya
çıkmadan sonlanır. Bu durumu tüp bebek yöntemleri dışında
herhangi bir şekilde gösterebilmek olanaksızdır.
Bazen eksik ya da fazla olan bilgi hayatın ilk dönemleri
için gerekli değildir. Bu gibi bir durum söz konusu olduğunda
bebek gelişimini normal olarak sürdürür. Bozuk olan bilgiye
gerek duyulduğunda ise eğer bu bilgi yaşam için gerekli ise
bebek canlılığını kaybeder ve gebelik bir düşük ile
sonuçlanır.
Düşüklerin en önemli nedeni olan kromozom anomalileri
ailevi geçiş göstermezler ve tamamen şans eseri rastlantısal
olarak ortaya çıkarlar.
Kromozomal düşüklerin altında doğanın ve canlı
türlerinin neslini koruma dürtüsü yatar. Üremenin amacı
neslin devamını sağlayacak sağlıklı bireyler şeklinde
çoğalmaktır. Oysa organizmanın üreme girişimleri her zaman
başarılı olmaz. Tam tersine çoğu zaman üreme sistemi
hatalı bireyler üretir. Ancak doğa burada da gücünü
gösterir ve yaşama ve üreme potansiyeli son derece düşük
olan bu bireylerin daha doğmadan elimine edilmesini sağlar.
İşte bu nedenle döllenme sonrası oluşan bireylerin
yarısından fazlası dünyaya gelme şansı bulmadan sonsuzlukta
kaybolurlar.
Gerçekçi bakmak gerekirse düşük aslında çok fazla
üzülmeyi gerektiren bir yaşam deneyimi değildir. Doğanın
bebeğinizin sağlıklı ve sorunsuz olması için harcadığı
büyük çabanın sadece küçük bir parçasıdır.
Diğer düşük nedenleri arasında gebeliğin erken
dönemlerinde kullanılan ilaçlar, radyasyon ya da benzeri
çevresel faktörler sayılabilir.
Diğer nedenler ise genelde tekrarlayan düşüklerin ardında
yatan neden olabilir.
%3 olguda anne ya da babada bulunan bir genetik anomali
tekrarlayan düşüklerin altında yatan sebeptir. Öte yandan
rahimde şekil bozuklukları ya da bazı bağışıklık sistemi
hastalıkları da değişik mekanizmalarla düşüğe neden
olmaktadırlar.
Genel olarak bakacak olursak düşük nedenleri şunlardır:
Embryoya ait kromozom anomalisi
Çoğul gebelikler
Teratojenik ya da mutajenik etkiler (ilaç, radyasyon
vb.)
Genetik ( anne ya da babaya ait genetik bir bozukluk)
Üreme sistemindeki yapısal anomaliler
Doğumsal uterin anomaliler (septum vb)
Myomlar
Servikal yetmezlik
Annede görülen akut durumlar
Korpus luteum yetmezliği
Aktif enfeksiyonlar (rubella, sitomegalovirus,
Listeria, Toksoplazma gibi)
Yüksek ateş
Asherman sendromu
Annede görülen kronik hastalıklar
Polikistik over hastalığı
Kontrolsüz şeker hastalığı
Böbrek hastalığı
Sistemik lupus (SLE)
Tiroid hastalıkları
Şiddetli hipertansiyon
Antifosfolipid sendromu
Dış faktörler:
Sigara
Alkol
Uyuşturucu
Yüksek doz kafein
Yaş düşükte önemli bir
faktör müdür?
Bu sorunun cevabı kesinlikle EVETtir. Artan kadın yaşıyla
birlikte üretilen yumurtaların kalitesinde de azalma
görülür. Bunun anlamı yumurtaların genetik yapısındaki
bozulmadır. Bu bozulma sonucunda oluşan embryoda kromozom
bozukluğu görülme olasılığı artar. Örneğin 20 yaşında
bir kadın hamile kaldığında bunun düşükle sonuçlanma
olasılığı %13 iken 42 yaşından sonra bu oran %50'ye
çıkar.
Düşüğün tekrarlama
olasılığı nedir?
Olguların çok büyük bir kısmında altta yatan neden sadece o
gebelik ile ilgili olduğundan tekrarlayan düşüklerin
görülme olasılığı çok yüksek değildir.Yapılan
istatistikler her 36 kadından birinin iki kere arka arkaya
sadece tesadüfen düşük yapabileceğini göstermektedir.
Düşük sonrası kürtaj
gerekli midir?
Evet çoğu zaman düşüğü takiben bir kürtaj yaparak
içeride parça kalıp kalmadığından emin olmak yararlı olur.
İçeride kalan parçalar kanamaya neden olabileceği gibi
enfeksiyon için de uygun zemin hazırlar. Nadiren tam bir
düşük varlığında, kanama kesilmişse ve utrasonda içeride
parça kaldığını düşündüren bulgular yoksa kütaj
yapılmadan takip edilebilir.
Düşük sonrası kanama ne
kadar sürer?
Kanama miktarı azalarak 7-10 gün kadar sürebilir. Kürtaj
yapılmışsa genelde 3-4 gün içinde kesilir. 10 günden uzun
sürmesi durumunda yeniden değerlendirme gerekli olur. Bazı
durumlarda kürtajı takibe hiç kanama olmayabilir. Kanama
varlığında kötü bir kokusunun olmaması önemlidir. Koku
varlığı rahim içi bir enfeksiyonu düşündürür.
Düşük sonrası ne zaman adet
görülür?
Bir sonraki adet kanamanız 4-6 hafta sonra olacaktır. Hamilelik
öncesi adetlerin düzensiz olması durumunda ilk periyod daha
geç olabilir.
Kan uyuşmazlığı
varlığında ek önlem gerekir mi?
Altı haftadan küçük gebeliklerde ek bir tedavi gerekmez. Daha
büyük gebeliklerde ise bebeğin Rh (+) olması durumunda annede
bağışıklık sistemini uyarabilecek kadar kırmızı kan
hücresi teması olabilir. Düşük olan bebeğin kan grubunu
saptamak mümkün olmayacağı için bu tür durumlarda anti-D
yapılması gerekir. Gebeliğin 13 haftadan büyük olduğu
durumlarda tıpkı doğumda olduğu gibi ilk 72 saat içinde 300
mikrogram anti-D yapılırken, 13 haftadan küçük gebeliklerde
50 mikrogram yapılması yeterlidir. Yeniden denemeye ne zaman
başlanabilir? Bazı çiftler düşük sonrası hemen yeni bir bebek için
denemeye başlamaya karar verirken, bazıları da bu kaybın
yarattığı psikolojik travmayı atlatmak için zamana
gereksinim duyarlar. Bu olayda doğru karar yoktur. Yeniden
deneme zamanına karar verirken tek etken sizin
duygularınızdır.
Genelde önerilen, düşük sonrası ilk adet kanamanızı
gördükten eğer isterseniz yeniden denemeye başlamaktır. İki
gebelik arasında en az bir adet kanaması geçmeyen durumlarda
takip eden gebelikteki düşük riskinin bir miktar arttığına
dair bulgular olmakla birlikte düşük sonrası adet görmeden
hemen hamile kalsanız da endişelenmenize gerek yoktur.
Sağlıklı bir bebeğin doğumuyla sonuçlanan pekçok
hamileliğin bu şekilde başladığını aklınızdan
çıkarmayın. Kendinizi ruhsal olarak hazır hissettiğiniz anda
eşinizle birlikte olabilirsiniz. Enfeksiyon riski nedeni ile
kanamanın devam ettiği süre içinde cinsel ilişki önerilmez.
Hemen yeni bir hamileliği düşünmüyorsanız jinekoloğunuzla
uygun korunma yöntemleri hakkında konuşmalısınız.
Bir sonraki hamilelikte şansı
arttırmak için yapılabilecek birşeyler var mı?
Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır. Hayır, çünkü
belirttiğimiz gibi düşüklerin önemli bir kısmında ne
yazık ki yapılabilecek hiçbir şey yok. Evet, çünkü
alacağınız basit önlemler ve genel sağlığınıza
göstereceğiniz özen başarılı bir gebeliğin en önemli
anahtarıdır. İdeal kilonuza ulaşmak, sigara ve alkolü
bırakmak gibi genel önlemler hem üreme sağlığınız hem de
ilerideki hamilelikleriniz için yararlıdır.
Kaynaklar
Chipchase J, James D: Randomised trial
of expectant versus surgical management of spontaneous
miscarriage. Br J Obstet Gynaecol 1997 Jul; 104(7): 840-1
Chung TK, Cheung LP, Sahota DS, et al: Spontaneous
abortion: short-term complications following either
conservative or surgical management. Aust N Z J Obstet
Gynaecol 1998 Feb; 38(1): 61-4
Creinin MD, Schwartz JL, Guido RS, Pymar HC: Early
pregnancy failure--current management concepts. Obstet
Gynecol Surv 2001 Feb; 56(2): 105-13
Geyman JP, Oliver LM, Sullivan SD: Expectant, medical, or
surgical treatment of spontaneous abortion in first
trimester of pregnancy? A pooled quantitative literature
evaluation. J Am Board Fam Pract 1999 Jan-Feb; 12(1):
55-64
Herbst AL, Mishell DR, Stenchever MA, Droegemueller W,
eds: Comprehensive Gynecology. St. Louis, Mo: Mosby-Year
Book; 1992: 445-453.
Hurd WW, Whitfield RR, Randolph JF Jr, et al: Expectant
management versus elective curettage for the treatment of
spontaneous abortion. Fertil Steril 1997 Oct; 68(4):
601-6
Jurkovic D, Ross JA, Nicolaides KH: Expectant management
of missed miscarriage. Br J Obstet Gynaecol 1998 Jun;
105(6): 670-1.
Kalousek DK: Clinical significance of morphologic and
genetic examination of spontaneously aborted embryos. Am
J Reprod Immunol 1998 Feb; 39(2): 108-19
Keith SC, London SN, Weitzman GA: Serial transvaginal
ultrasound scans and beta-human chorionic gonadotropin
levels in early singleton and multiple pregnancies.
Fertil Steril 1993 May; 59(5): 1007-10
Nielsen S, Hahlin M: Expectant management of
first-trimester spontaneous abortion. Lancet 1995 Jan 14;
345(8942): 84-6
Scroggins KM, Smucker WD, Krishen AE: Spontaneous
pregnancy loss: evaluation, management, and follow-up
counseling. Prim Care 2000 Mar; 27(1): 153-67
[/b]
Bu yazı ilginizi çektiyse aşağıdaki
yazıları da okumanızı öneririm
******
Düşük tehdidi
Septik Abortus -
Anne ölümlerinin önemli bir nedeni
Tekrarlayan Düşükler
Kürtaj
Geri
10 Şubat 2008
Saat: 14:20
UYARI
Çin
Malı ürünlere dikkat !
Unutmayın!
Çalışan
anne adayları: Doğum
öncesi iznine ayrılmak için yapmanız gereken
işlemleri unutmayın
Kaynak: Dr. Mumcu Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |