07-05-2010, 04:25 PM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Hamilelik ve kafein Kafein hemen hepimizin hergün düzenli olarak tükettiği bir
madde. Özellikle gelişmiş toplumlarda kafein tüketimi
oldukça yüksek. Yapılan araştırmalarda bir Amerikalı'nın
günde ortalama 300 miligram kafein tükettiğini gösteriyor.
Bir açıdan bakıldığında kafein dünyada en çok kullanılan
ve bağımlılık yaratan ilaç ya da madde olarak kabul
edilebilir.
Peki nedir kafeini bu kadar popüler yapan. Neden bu
kadar yaygın şekilde kullanılıyor.
Kafein ya da tıbbi adıyla
trimethilksantin saf halde oldukça acı bir maddedir. Tıp
alanında kalbi uyarmak için kullanılır. z miktarda idrar
söktürücü etkisi de bulunur. Halk arasında ise enerji verici
etkisiyle tanınır. Kişiye uyanıklık hali verir. Öğrenciler
ve uzun yol sürücüleri uyanık kalmak için kafeinden
yararlanırlar. Hemen hepiniz ya kendiniz ya da çevrenizdeki
ardakdaşlarınızın sabahları bir fincan kahve içmeden
kendine gelemediğini söylediğine tanık olmuşsunuzdur.
Kafein bağımlılık yaratan bir maddedir. Amfetaminler,
kokain ve eroin ile benzer mekanizmalar ile beyini uyarır. Bu
bilgi sizi şoke edebilir ancak telaşlanmayın çünkü
mekanizmalar benzer olmakla birlikte etkisi çok daha hafif buna
karşın benzer şekilde bağımlılık yaratmakta.
Kafeinin etkilerinin insanlar tarafından fark edilmesi çok
eskilere dayanır. Etiyopyalı çobanların kahve çekirdeği
yiyen koyunların bütün geceyi uyamadan geçirdiklerini fark
etmeleri insanların bu büyülü madde ile tanışmalarına
vesile olmuş.
Kafein doğada pek çok bitkide bulunur. Bunlardan en
önemlileri kahve, çay yaprağı ve kakao çekirdeği.
İşlenmiş besinlerde ise en önemli kaynaklar kahve, çay,
kolalı meşrubatlar ve çukulata. Kolaylıkla fark ettiğiniz
gibi bunların hepsi de gün içerisinde oldukça fazla
tüketilen maddeler. Gün içerisinde iki fincan kahve, bir kutu
kola ya da biraz çukulata yediğinizde bir anda 300 miligram
kafein almış olursunuz. Eğer gün içerisinde aldığınız
kafein miktarını hesaplarsanız büyük bir olasılıkla çok
şaşıracak hatta inanamayacaksınız. Pek çok insan hiç
farkında olmadan günde 1 gramdan fazla kafein tüketmektedir.
Neden insanlar kafein bağımlısı olur? Kafein sizi
nasıl uyanık tutar?
Beyinde adenosin adı verilen bir madde salgılanır. Adenosin
kendisine özgü reseptörlere bağlanarak sinir hücresinin
aktivitesini yavaşlatır. Adenosinin reseptörlerine bağlanması aynı zamanda beyindeki damarlarda
genişlemeye neden olur ve bu sayede uyku sırasında beyine daha
fazla kan ve oksijen gider. Kafein sinir hücresi için adenosin
gibi davranır ancak bir farkla: Adenozin ile aynı etkileri
yaratmaz, tam tes etkilere neden olur. Kafein adenosin
reseptörüne bağlanarak onu bloke eder. Adenosin reseptörleri
kafein tarafından doldurulduğunda sinir hücreleri
dolaşımdaki adenosini fark edemez ve sanki ortamda hiç
adenosin yokmuş gibi algılayarak yavaşlamak yerine hızlanır.
Kafein aynı zamanda adenosinin kan damarlarını genişletici
etkisini de bloke ederek daralma ve büzüşmeye neden olur. Bu
etkisi nedeniyle kefein bazı ağrıkesicilerin içinde de
bulunur. Kan damarları büzüştüğünde damar kökenli
başağrısı da geçer. Sinir hücrelerindeki aktivite artınca
hipofiz bezi bu durumu vücutta acil bir durum varmış gibi
algılar ve böbrek üstü bezlerini adrenalin salgılamak üzere
uyarır. Adrenalinin etkisiyle
Göz bebekleri büyür
Solunum yolları genişler (bu nedenle astım
hastalarına bazen adrenalin verilir)
Kalp atımları hızlanır
Cilde yakın kan damarları büzüşerek kanın kas ve
vital organlara akmasını sağlar. Cilt soluklaşır ve
soğur.
Midenin kan akımı azalır
Ek enerji sağlamak için karaciğer kan şekerini
yükseltir
Kaslar kasılarak harekete hazırlanır.
Tüm bu nedenlerle büyük bir fincan kahve içtiğinizde
elleriniz soğur, kaslarınız sıkılaşır ve kalp
atımlarınızı hissedebilir hale gelirsiniz.
Kafein aynı zamanda dopamin adı verilen bir maddenin
salınımını da tıpkı amfetaminler, kokain ve eroin gibi
arttırır. Dopamin mutluluk hormonu olarak da bilinir. Kafein
bağımlılığının nedeni olarak dopamin üzerindeki bu etkisi
gösterilmektedir.
Kafein vücudunuzu alarm durumuna geçirir. Ancak tahmin
edebileceğiniz gibi uzun süre bu şekilde kalmak sağlıklı
değildir ve uzun dönemde yorgun düşer ve
hırçınlaşırsınız. Bu durumdan kurtulmak için yeniden
kafein alırsınız ve bu şekilde bağımlı hale gelirsiniz.
İşte bu nedenle sizi bağımlı hale getirmek için kolalı
içecekler ve bazı meyve sularının içine kafein eklenir.
Adenosin etkisi uyku ve özellikle derin uyku için çok
önemlidir. Kafein aldığınızda bu etki ortadan kalkar.
Uyusanız bile derin uykunun yararını göremezsiniz. Kafeinin
vücuttaki yarı ömrü 6 saattir. Bu demektir ki öğleden sonra
saat 15:00'de 200 miligram kafein içeren bir fincan kahve
içtiğinizde gece saat 21:00'de dolaşımınıda hala daha 100
miligram kafein bulunacaktır. Buna rağmen yinede uykuya
dalabilirsiniz ancak derin uykuyu ve yararlarını unutmanız
gerekir.
Hamilelikte kafein alımı ne tür etkiler yaratır?
İlk önce akılda tutulması gereken kafeinin bir vitamin ya
da besin maddesi olmadığıdır. Kafeinin hiçbir besleyici
değeri yoktur.
Yapılan çalışmalar hamilelikte yüksek miktarlarda kafein
alımının (günde 6 fincandan fazla kahve) özellikle ikinci
trimester düşükleri başta olmak üzere düşük ile ilişkili
olabileceğini göstermektedir.
Hamile olmayan kadınlarda kafeinin asıl etkisi
kalp ve dolaşım sistemi ile sinir sitemi ve davranışlar
üzerindedir. Hamilelik ya da emzirme süresinde alınan kafein
fetus ve yenidoğanda da benzer etkiler yaratır. Hamilelikte
kafeinin yarıömrü 11 saate kadar uzayabilir. Fetus da ise
durum daha ürkütücüdür: 100 saat. Bu ne demektir?
İçtiğiniz kahveden bebeğe geçen kafeinin yarısından
fazlası 100 saat sonra bile hala daha karnınızdaki bebeğin
kanında dolaşmaktadır. Bebeğiniz ne kadar küçük ise onun
kafeini detoksifiye etme yeteneği de o kadar azdır.
Alınan orta düzeyde kafein anne adayında çarpıntı ve
benzeri yakınmalar yaratmasa da bebeğin kalp atımlarında ve
solunumunda (bebek daha doğmadan da anne karnında solunum
hareketleri yapar) belirgin artışa neden olabilir.
Yapılan hayvan deneylerinde anne karnında orta ya da yüksek
düzeyde kafeine maruz kalan fetusların beyin ağırlıklarında
azalma ve beyin gelişiminde dalgalanmalar izlenmiştir. Benzer
şekilde bu fetuslarda doğumdan sonra öğrenme ve hatırlama
güçlükleri ortaya çıkmaktadır.
Öte yandan kafein; alkol, nikotin ve bazı diğer ilaçların
kanser yapıcı etkilerini arttırmaktadır.
Kafein bir idrar söktürücüdür. Hamilelik sırasında
fazla miktarda alınımı sıvı ve kalsiyum kaybı ile
dehidratasyona yol açabilir.
Özellikle yemeklerden hemen sonra alındığında
barsaklardan demir emilimini %40 oranında azaltır ve bu demir
gereksiniminizin çok yüksek olduğu hamilelik döneminde
oldukça önemlidir.
Bu bilgilerin ışığında Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi
(FDA) 1981 yılında yayınladığı görüşünde hamile
kadınların kafein içeren gıda ve içeceklerden uzak
durmalarını ya da sınırlı miktarda tüketmelerini
önermektedir. Yine aynı kurum gebeliğin ilk trimesterinda
kesinlikle kafein alınmamasını önermektedir.
FDA'in bu önerisin altında yatan neden 1980 yılında
kemirgenler üzerinde yapılan bir araştırmadır. Bu
araştırmada yüksek doz kafein alımının fetusta anomaliye
neden olabileceği ileri sürülmektedir. Ancak çalışmada
kemirgenlere verilen kafein dozu bir insanın günde 60-70 fincan
kahve ile alabileceği miktara eşittir. Üstelik kafein
metabolizması kemirgenlerde insanlardakinden daha farklıdır.
Bunlara ek olarak kemirgenler teratojenlere karşı insanlardan
daha hassastır. Daha sonra yapılan pekçok araştırmada 1980
yılındaki çalışmanın sonuçlarını destekleyecek hiçbir
veri elde edilememiştir.
Yapılan geniş serili çalışmalarda hamilelikleri
döneminde kafein tüketen 5800'den fazla anne ve bebek geriye
dönük incelenemiş kafein ile bebekte anomali arasında bir
ilişki saptanamamıştır. Benzer bir çalışmada ise anomalili
2000'den fazla bebek geriye dönük incelendiğinde bu bebeklerin
annelerinin hamileliklerindeki kafein kullanımı ile anomali
arasında bir ilişki saptanamamıştır.
Hamile kalınca kafein alımını mutlaka bırakmalı
mısınız?
Her zaman değil. Aşırıya kaçmamak kaydıyla kafein
içeren içeceklerin keyfine varabilirsiniz. Yapılan pek çok
araştırma hamilelik sırasında alınan az ya da orta düzeyde
kafeinin bebek ya da anne adayına zarar verme riskinin düşük
olduğunu göstermektedir. Orta düzeyde kafein (300-400 mg)
günde 2-3 fincan granül kahveye denk gelmektedir.
Önerilenden fazla kafein almanız çok mu
tehlikelidir?
Gerçekte bunun cevabını kimse tam olarak bilememektedir.
Konu ile ilgili olarak elde yeterli bilimsel kanıt yoktur. Bu
nedenle size bilimsel bir tavsiyede bulunamayız.
Bazı çalışmalar yüksek miktarda kafein alımının
düşük, düşük doğum ağırlığı ve yarık damak yarık
dudak gibi anomalilerle ilişkili olduğunu düşündürmektedir.
Ancak bu çalışmalarda eksik olan nokta alkol alımı, sigara
gibi bu durumlara yol açabileceği bilinen diğer risk
faktörlerinin dikkate alımamış olmasıdır.
Tüm dünyada bugün kabul gören görüş çok fazla miktarda
kafein tüketiminin düşük doğum ağırlıklı bebeklere neden
olabileceği ve kafeinin sadece çok yüksek dozlarda
alındığında risk yaratabileceğidir. Günde 300-400
miligramı geçmemek kaydıyla hamilelik sırasında kafein
alımı güvenli olarak kabul edilmektedir.
Hangi besin maddesinde ne kadar kafein bulunur.
Kafein tahmin ettiğinizden daha fazla maddenin içinde
bulunur. Örneğin çukulata ve bazı bitkisel çaylarda da
kafein vardır. Bazı soğuk algınlığı ilaçları ile ağrı
kesiciler dekafein içerir. Benzer şekilde alerji ilaçlarında
da kafein olabilir.
Çay ve kahve gibi içeceklerin içerdiği kafein miktarı
demleme ya da hazır olmasına ya da kahvenin türüne göre
değişebilir. Sanılanın aksine kola dışındaki pek çok
meşrubatta da kafein bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloyu
inceleyerek sık tüketilen bazı maddelerin kafein içeriklerini
kontrol edebilirsiniz. Sonuçta aslında farkında olmadan ne
kadar fazla kafein aldığınızı göreceksiniz.
Kaynak: Dr. Mumcu Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |