07-05-2010, 04:42 PM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Anne karnında bebeğin duyularının gelişimi Gebe bir kadın bebeği ile ilgili pekçok değişik şeyi
merak eder. Hamileliği sırasında bebeğin sağlığı ile
ilgili meraklar doğal olarak önceliklidir. Ancak bebeğin iyi
olduğu öğrenildikten sonra ilgi ve merak diğer konulara
yönelir. Bebeğin büyüklüğü, boyu, kilosu, duruş şekli
gibi değişik pekçok durum merak uyandırır. Anne adayını
heyecanlandıran ve ilgisini çeken konulardan bir diğeri de
bebeğinin kendisini duyup duymadığı, canının acıyıp
acımadığı gibi duyular ile iligli olan durumlardır.
İnsanlarda 5 ana duyu vardır. Bunlar dokunma, tat alma, koku
alma, işitme ve görmedir. Bu beş duyu bireyin dış dünya ile
olan ilişkilerini düzenler. Duyuların anne karnındaki
gelişimini tam anlamı ile bilebilmek doğal olarak
olanaksızdır. Ancak gözleme ve hücresel incelemeye dayalı
çalışmalar ile bunların gelişimi hakkında fikir
edinilebilir.
Dokunma
Anne rahmi bebeğin dış dünyadan tamamen izole olduğu bir
ortam değildir. Rahim içinde sürekli bir aktivite ve uyaranlar
mevcuttur. Bu bebeğin tüm gelişimi için olması gereken bir
durumdur
Anne karnındaki yaşamda gelişen ilk duyunun dokunma olduğu
düşünülmektedir. Dokunma duyusu insanın dış dünya ile
iletişiminin temel unsurudur.
Bebekte dokunma hissinin 8. gebelik haftası gibi çok erken bir
dönemde başladığı düşünülmektedir. İlk dokunma hissi
genelde ağız çevresinde ve yanaklarda ortaya çıkar. Bu
haftada bebeğin yanağını oluşturacak olan kısmına tek bir
saç teli dokunulduğunda bile bunu hissedebileceği kabul
edilmektedir. Onuncu haftada genital bölgede, 11. haftada avuç
içlerinde ve 12. haftada ayak tabanlarında dokunma hissi ortaya
çıkmıştır. Bu bölgeler aslında erişkinlerde en fazla duyu
reseptörlerinin bulunduğu dokunmaya en hassas noktalardır.
Onyedinci haftaya gelindiğinde karnın ve kalçaların tamamı
dokunmaya karşı hasassastır.
İnsan vücudunun en büyük organı nedir diye sorulduğunda
değişik cevaplar verilir. Oysa bu organ cildimizdir. İnsan
cildi pekçok değişik uyarıyı yorumlayabilen çok sayıda
algılayıcı ile donatılmıştır. Ancak cildimizin
algıladığı temel uyarılar sıcak, soğuk, basınç ve
ağrıdır. Anne karnındaki bebek 32. haftaya ulaştığında
vücudunun her bölgesi bu 4 temel uyarana cevap verecek
gelişimi tamamlamış durumdadır. Buna karşılık bebeklerin
ağrıyı algılayıp algılamadıkları konusunda elde yeterli
veri yoktur.
Tat alma
Tat duyusu erken gelişen duyulardan birisidir. Tat almadan
sorumlu olan algılayıcılar gebeliğin 13-15. haftasında
mevcuttur ve bunların yapısı erişkinlerinki ile hemen hemen
aynıdır. Bu nedenle bebeğin bu haftadan itibaren değişik
tatları ayırt edebildiği düşünülmektedir.
Amniyon sıvısı sürekli yapım ve emilim halinde olan dinamik
bir sıvıdır ve bebek sürekli olarak bu sıvıyı
yutmaktadır. Amniyon sıvısı içinde değişik tatlara sahip
olan purivik asit, laktik asit, sitrik asit, creatinin, üre,
proteinler ve tuzlar vardir.
Son dönemlere ulaşıldığında bebeğin 24 saat içinde
yuttuğu amniyon sıvısı miktarı neredeyse 1 litreye
yaklaşmaktadır. Amniyon sıvısının içeriği tıpkı anne
sütünde olduğu gibi annenin yediği besin maddelerinin tat ve
aromalarını da taşır. Yapılan gözleme dayalı incelemelrde
anne adayı tatlı besinler tükettikten sonra bebeğin yutma
hareketlerinde artış, acı ve ekşi besinler tükettiğinde bu
hareketlerde bir miktar azalma olduğu görülmüştür. Bu durum
bebeğin annekarnındayken değişik tatları ayırtedebildiği
tezini kuvvetlendirmektedir.
Koku alma
Tat ve koku aslında birbiri ile bağlı duyulardır. Biri
olmadan diğer tam anlamı ile anlaşılamaz. Son dönemlere
kadar anne karnındaki bebeğin koku alma duyusunun işlevsel
olabileceği düşünülmüyordu. Çünkü kokunun hava ile
taşınan ve nefes alıp verme ile ayırdedilebilen bir duyu
olduğu kabul edilmekteydi. Ancak son yapılan araştırmalar
bunun doğru olmayabileceğini, bebeğin burnundaki koku almadan
sorumlu algılayıcı sistemlerin zannedildiğinden daha
karmaşık olduğu fark edildi.
Bebeğin burnu gebeliğin 11-15. haftaları arasında oluşumunu
tamamlar. Bu sırada amniyon sıvısı bebeğin tüm ağız,
burun, geniz ve akciğer yapısı içinde dolaşır ve bebeğe
değişik tat ve kokuya sahip maddeleri taşır. Bu maddeler
direkt olarak tat ve koku almadan sorumlu algılayıcı hücreler
ile temas halinde bulunarak onları uyarırlar. Bu nedenle
bebekler daha anne karnındayken değişlik kokuları tanıyıp
ayırt edebilirler.
Schaal ve arkadaşları anne karnında kokuların öğrenilmesi
ile ilgili direkt ve indirekt kanıtlarla ilgili yaptıkları
araştırmalarda şaşırtıcı sonuçlar elde etmişlerdir.
Bunlardan birisi de kahvedir. Anne adayı kafeinsiz ya da normal
kahve içtiğinde bebeklerin kalp atım hızı ve soluk alıp
verme şekillerinde değişimler gözlenmiştir. Bunun kahvenin
kokusuna bağlı olup olmadığı kesin değildir ancak kahvenin
keskin kousunun da rolü olduğu ileri sürülmektedir.
Yeni doğan bebeklerin anne sütünün kokusuna karşı zaafları
olduğu bilinmektedir ve bu durumun açıklaması olarak anne
karnındayken sütün içeriğine benzer bir kokuyu
hafızalarına aldıklarına inanılmaktadır.
Benzer şekilde değişik insan ve hayvan gözlemlerinde de
bebeklerin annelerini kokusundan ayırtedebildikleri
saptanmıştır. Bütün bu gözlemler bebklerin anne
karnındayken bazı kokuları hafizalarına yerleştirdikleri
tezini desteklemektedir.
İşitme
Anne karnındaki bebek amniyon sıvısı, rahim duvarı, anne
adayının karnı gibi pekçok bariyerin arkasında bulunmasına
rağmen rahim içi sessiz bir ortam değildir. Bebek burada
pekçok titreşim ses ve harekete maruz kalır.
Aslınd arahim içindeki yaşam oldukça gürültülü
sayılabilir. Annenin damarlarından geçek kan, barsak ve mide
sesleri rahimiçindeki bebeğin karşılaştığı temel
seslerdir. Bunların dışında anne adayının ve diğer
kişilerin sesleri de bebeğe direkt olarak ulaşır. Tüm bu
sesler içinde doğal olarak en güçlüsü bebeğin annesinin
sesidir.
Bebeğin kulağı 8. haftada oluşmaya başlar. Duyma
yeteneğinden sorumlu olan kemikler ve ses iletisini beyine
taşıyan sinirler büyük ölçüde oluşumunu tamamlar ancak bu
gelişim 24. haftada tamamlanır. 25. haftadan itibaren bebek
annesinin sesini duyabilmektedir 27. haftada ise annesinin sesi
dışında dışarıdan gelen seslere ve hatta babasının sesini
bile duyup tepki verebilir. Ancak hem içinde bulunduğu ortam
hem de bebeği içinde bulunduğu amniyotik sıvının olumsuz
etkilerinden koruyan kremsi tabaka olan verniksin kulaklarını
tıkaması nedeni ile sesleri büyük bir olasılıkla boğuk
olarak duymaktadır.
Bebeğin seslere verdiği tepkiler de değişkendir. Ani kapı
çarpması ya da benzeri şiddetli bir ses bebeğin anne
karnında aniden sıçramasına neden olabilir. Benzer şekilde 5
saniye süre ile anne karnına uygulanan yüksek frekanslı bir
ses bebeğin hem kalp atım hızında hem de genel
hareketliliğinde 1 saate kadar varan artmaya neden olur.
Öte yandan reaktif duymaadı verilen durum biraz daha
farklıdır. Burada işitme kulaktaki kemikler yardımı ile
değil ses dalgalarını cilt ve kemikte yarattığı
titreşimler yardımı ile gerçekleşir. Anne karnındaki
bebeklerin 16. gebelik haftasından yani işitme sisteminin tam
olarak gelişimini tamamlamasından 8 hafta öncesinden itibaren
ultrasonda seslere yanıt vermesinin açıklaması bu şekilde
yapılmaktadır.
Doğumdan sonra bebeğin annesinin sesine olumlu tepki vermesi ve
genelde annesinin sesini duyduğunda sakinleşmesi rahim içi
yaşamda aşina olduğu ve en iyi bildiği sese verdiği
tepkidir.
Görme
Anne karnındaki yaşam sırasında en son gelişen duyu sistemi
görmedir. Bebeğin göz kapakları 26. haftaya kadar
kapalıdır. Bu sire içinde görmeden sorumlu temel birim olan
retina gelişimini tamamlar. Yirmi altıncı hafta civarında
bebek gözlerini açmaya başlar ve göz kırpabilir. Doğumdan
hemen sonra bebek yaklaşık 30 santimetre uzaklığa kadar net
bir şekilde görebilir. Bu mesafe emzirme sırasında anne ile
bebeğin yüzü arasındaki yaklaşık uzaklıktır.
Anne karnındaki bir bebeğin görme işlevini test etmek
olanaksızdır. Ancak erken doğan bebeklerde yapılan
incelemeler 28 -34 haftalar arasında doğan bebekler
incelendiğinde bu bebeklerin objeleri yatay ve düşey düzlemde
31-32. haftadan itibaren takip edebildiklerini göstermektedir.
33-34. haftada ise bu takip yeteneği zamanında doğmuş bir
ebeğinki ile aynıdır.
Bebeğin gözleri 26. haftaya kadar kapalı olmakla birlikte
anneadayının karnı üzerine uygulanan güçlü bir ışık
kaynağına kalp atışlarında bir hızlanma ile yanıt verir.
Gerçekte rahim içi mutlak karanlık değildir. Tıpkı sesleri
geçirdiği gibi ışığıda geçirmektedir. Ancak bu
geçirgenlik ses ile kıyaslandığında çok daha azdır. Buna
rağmen bebek gündüz ile geceyi rahatlıkla ayırt edebilir.
Tek yumurta ikizleri 26-27. haftadan itibaren anne karnında
birbirlerini görebilirler, birbirlerine dokunabilirler va hatta
el ele tutuşabilirler.
33. haftadan itibaren bebeklerin göz bebekleri ışığa tepki
vererek büyüyebilir ya da küçülebilir.
[/b] Geri
10 Şubat 2008
Saat: 14:20
UYARI
Çin
Malı ürünlere dikkat !
Unutmayın!
Çalışan
anne adayları: Doğum
öncesi iznine ayrılmak için yapmanız gereken
işlemleri unutmayın
Kaynak: Dr. Mumcu Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |