Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Anne ve babalar ! Çocuklarınızla etkili iletişim kurma yolları
Körfez Depremi gibi büyük bir coğrafi bölgede
yer alan ve toplumun büyük bir kısmını etkileyen doğal felaketler, sadece bölgede
yaşayanları değil tüm ulusu derinden sarsan olaylardır. Bölgede yaşayanlar için
kendilerine fiziksel ve sosyal destek veren çevrenin neredeyse tümüyle zarar görmesi,
durumu daha da güçleştirir. Evimizi, yakın akraba ve arkadaşlarımızı kaybetmiş
olmanın acısı büyüktür. Bu kayıpların üstüne, yaşam koşullarındaki
değişmeler de eklendiğinde yaşadığımız stres artar. Örneğin, kötü hava
koşulları, barınma koşullarının istediğimiz gibi olmaması, çocukların okul
durumu, artçı depremlerin sürme olasılığı gibi pek çok faktör yaşanan stresi
arttırır. Ayrıca üzüntü, pişmanlık, öfke gibi yaşamakta olduğumuz tüm duygular
çocuklarımızla olan ilişkilerimizi daha da güçleştirebilir. Ne var ki çocuklar da
bu doğal felaketten aynı bizim gibi etkilenmişlerdir. Araştırmalar doğal
felaketlerden en çok yara alan grupların çocuklar, gençler ve yaşlılar olduğunu
göstermektedir. Ancak anne ve babalarından, arkadaşlarından, öğretmenlerinden ve
diğer aile üyelerinden yakın ilgi ve destek gören çocukların doğal afetin
sonuçlarından daha az etkilendiklerini ve daha kolay ve çabuk başa çıktıklarını
iyi biliyoruz. Çocuklarınıza yardımcı olabilmeniz
için sizin yardıma muhtaç durumda olmamanız gerekir. Eğer kendinizi çocuklarınızla
aşağıda önerildiği şekilde ilgilenecek kadar iyi hissetmiyorsanız psikolojik
yardım almaktan çekinmeyin. Kendinizi iyi hissetseniz, önerilere uysanız bile deprem
sonrasındaki bu iyileşme sürecinin zaman alacağını, bazı olayların ve
yaşantıların zaman zaman durumu geriye götüreceğini bilin. İyileşme sürecinde, en
çok yarar gördüğünüz önerilere ağırlık verin, geleceğe yönelin ve genellikle
olumlu bir tutum içinde olmaya çalışın. Elinizdeki broşür bu konuda size yardımcı
olmak üzere hazırlanmıştır. Bu broşürün dışında ihtiyacınız olan her türlü
desteği alabileceğiniz herkese ve her kuruma baş vurmaktan çekinmeyin. ÇOCUKLAR İÇİN DEPREMİN ANLAMI
NEDİR? Çocuklar da yetişkinler gibi deprem
felaketinden korkarlar. Ne var ki depremi, biz yetişkinler gibi kontrolümüz dışında
olan doğal bir olay olarak anlamakta güçlük çekerler. Üstelik çocuklar, kendilerini
koruyan ve tamamen güven duydukları yetişkinlerin bu olay karşısında çaresiz
kalmasından endişe duyarlar.
Okulöncesi dönemdeki çocuklar bu
felaketin, anne-babasının onaylamadığı bir düşüncesi ya da davranışı nedeniyle
başlarına geldiğini sanırlar.
Okul çağındaki çocuklar ise doğal
olayları anlayabilirler. Ancak, böylesine büyük bir felaketi daha önce yaptıkları
kötü bir davranıştan dolayı kendilerine verilen bir ceza olarak algılayabilirler.
Ergenlerin depremi algılayışı ise
yetişkinlerinkine oldukça benzerdir. Ancak bu felaketin kendi başlarına gelmiş
olmasından öfke duyabilirler. ÇOCUKLARIN DEPREME OLAN TEPKİLERİNİ NELER
ETKİLER?
Çocukların deprem felaketi karşısındaki tepkileri
birbirinden farklı olabilir. Bazıları depremin hemen ardından birtakım davranış
değişiklikleri gösterirken, bazıları günler ve haftalar, hatta aylarca hiçbirşey
olmamış gibi davranıp daha sonra problemli davranışlar sergileyebilirler. Bu yüzden
önümüzdeki aylar içinde elinizdeki broşürü zaman zaman alıp okuyun. Böylece
depremin normal psikolojik etkileri konusunda hem daha iyi bilgilenecek hem de önerileri
unutmamış olacaksınız. Çocukların depremden etkilenme derecesini bir takım
faktörler belirlemektedir. Bunlar: Ailenin tepkisi: Çocuk depremden doğrudan etkilenmese
bile ailesinin deprem karşısındaki tepkileri ve korkularından çok etkilenebilir.
Çocuğun deprem karşısında çaresiz kalan ailesine olan güveni sarsılabilir.
Ailesinin felaket karşısındaki korku ve kaygılarından en çok da okul öncesi yaş
grubundaki çocuklar etkilenirler. Bu nedenle bir yandan kendinizi diğer yandan da
çocuklarınızı yeniden güçlendirmeye çalışınız. Kayıp derecesi: Çocuğun deprem felaketinde tanık
olduğu ya da gördüğü hasar ve kayıp ne kadar büyük ise etkilenme derecesi de o
kadar fazla olacaktır. Özellikle aileden bir veya daha fazla kişinin öldüğü veya
ağır yaralandığı, çocuğun kendisinin yaralandığı ya da evinin ve okulunun
yaşanamaz hale geldiği durumlarda çocuk, bu felaketle başa çıkmada oldukça
zorlanır. Aile üyelerinden birinin ölümünden dolayı rollerin değiştiği,
örneğin, annenin baba, ablanın anne rolünü üstlenmek zorunda kalması gibi
durumlarda aile içi ilişkilerde zorluklar yaşanacaktır. Çocuk, bu koşullarda yeni
yaşama geçerken daha da zorlanacaktır. Depremi yaşamayan çocuklar bile, hiçbir kayıpları
olmadığı halde televizyonda gördüklerinden ve yetişkinlerin olay hakkındaki
konuşmalarından etkilenebilir ve benzer tepkileri gösterebilirler. Yaş / Cinsiyet: Çocukların zihni
yetişkinlerinkinden daha esnek ve işlenmeye daha uygun olduğu için, çocuklar hem
olumlu hem de olumsuz etkilere daha açıktırlar. Bu nedenle felakette yaşanan
olaylardan etkilenme olasılıkları daha yüksektir. Cinsiyet açısından ise kız
çocuklarında içe dönük ve sessiz, sakin olma; erkek çocuklarında ise hiperaktif
davranışlar (olduğu yerde duramama, sürekli hareket etme) daha fazla görülmektedir. Daha önceki yaşantılar: Depremden önce başka
örseleyici yaşantıları olan çocuklar bu felaketten daha çok etkilenebilirler.
Örneğin, anne babası boşanmış, kendisi şiddete maruz kalmış, aile içinde
şiddeti gözlemlemiş ya da ailesinde ciddi bir sağlık problemi yaşayan çocuklar
gibi. Ayrıca deprem öncesinde de bazı psikolojik problemleri olan veya okul başarısı
zaten iyi olmayan çocukların, bu tür yaşantıları olmayan çocuklara göre deprem
felaketinden daha çok etkilenmeleri beklenebilir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki
yaşça daha büyük olup daha önceki yıllarda stresli durumlardan geçmiş ve bununla
başedebilmiş çocukların, deprem felaketinin yarattığı etkilerden de diğer
çocuklara göre daha kolay sıyrılması mümkündür. Depremin dolaylı etkileri: Deprem felaketinin pek
çok olumsuz etkisi, sadece çocuğun doğrudan yaşadığı deprem sarsıntısı,
yıkıntılar, yaralanma ve kayıplar nedeniyle ortaya çıkmaz. Depremin dolaylı
etkileri de çocuğun yaşadığı güçlükleri artırıcı bir rol oynayabilir ve
iyileşme sürecini geciktirebilir. Günlük yaşantı: Evin
yıkılması veya hasarlı olması nedeniyle başka yere taşınılması, kalabalık ve
rahat olmayan alışılmışın dışındaki ortamlarda yaşamak zorunda kalınması ve
günlük işleyişin çeşitli nedenlerle aksaması durumlarında çocuklar deprem
felaketinden daha fazla etkileneceklerdir. Ayrılık: Çocuk
ailesinden herhangi bir bireyi kaybetmemiş olsa da, herhangi bir
nedenle bir süre onlardan ayrı yaşamak zorunda kaldığında, bu durum
onun üzerinde ilave bir kaygı ve stres yaratacaktır. Aile içi ilişkiler:
Aile içinde hastalık ya da ölüm gibi nedenlerle rollerin değiştiği,
aile içi ilişkilerin bozulduğu, ailedeki yetişkinlerden birinin fazla
miktarda alkol almaya başladığı, şiddetin ortaya çıktığı ya da var olan
şiddetin arttığı durumlarda iyileşme gecikecektir. Ekonomik koşullar: Ailenin geçim
kaynaklarının kısıtlandığı ya da yok olduğu, ihtiyaçların karşılanmasının
aksadığı durumlarda çocuk daha olumsuz etkilenecektir. Sosyal destek: Anne babanın çocuğuna olan ilgi ve desteğinin azalması, çocuğun
arkadaşları ve komşularıyla ilişkide olduğu sosyal çevrenin bozulması
da çocuğun düzelmesini geciktirecektir. DEPREMİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ GENEL
ETKİLERİ Depremden sonra çocuğunuz,
Depremin
tekrarlayacağından veya bu felaketi hatırlatan şeylerden (örneğin,
ambulans, kepçe, asker, itfaiyeci, siren sesi, toz kokusu, duman gibi)
korkabilirani seslerden ve gürültüden korkabilir depremden sonraki
yaşamı konusunda endişeli olabiliryetişkinlerin depremi ve sonuçlarını
engelleyememiş olması nedeniyle onlara olan güvenini yitirebilirdeprem
öncesine göre daha kolay kırılabilir, küsebilir ağlayabilirönceden
sessiz, uyumlu bir çocukken gürültülü ve saldırgan hale gelebilir veya
neşeli, girişken bir çocukken utangaç ve ürkek olabilirdikkatini
toplamada güçlük çekebilirher zaman hoşlanarak oynadığı oyunları artık
oynamak istemeyebilirdaha hareketli olup, hareketlerini bir türlü
kontrol edemeyebilirtek başına uyumaktan korktuğu için anne babası veya
diğer bir kişiyle beraber yatmak isteyebiliruykuya dalmada güçlük
çekebiliranne ve babasını gözünün önünden ayırmak istemeyebilir, yalnız
kalmaktan korkabilirokula veya yuvaya gitmek istemeyebilirparmak emmek,
altına kaçırmak gibi daha küçük yaşlarda gösterdiği davranışları tekrar
sergilemeye başlayabiliriştahı kesilebilirmide bulantısı, karın ağrısı,
baş ağrısı, kusma gibi fiziksel tepkiler gösterebiliranne-babasının
istemediği ancak kendisinin yaptığı bir davranıştan veya söylediği
sözden dolayı depremin meydana geldiğini düşünebilir ve bunun için
suçluluk hissedebilirkonuşmakta güçlük çekebilir, küçük çocuklar tekrar
tekrar depremle ilgili oyunlar oynayabilir, büyük çocukların bazıları hep
deprem hakkında konuşmak isterken, bazıları bunun konuşulmasından hoşlanmayabilir
ve kendisi de konuşmayabilir
yetişkinlerin büyük kayıpların
yanında önemsiz gördüğü bir nesne çocuk için çok önemli olabilir. Örneğin,
sevilen bir oyuncağını ya da battaniyesini kaybetme çocuğu çok üzebilir onun için
ağlayabilir ve ısrarla onu geri isteyebilir. BEBEKLİK DÖNEMİ
Bebekler depremden doğrudan
etkilenmezler; ancak, annenin aşırı kaygı, korku ve güvensizlik duyguları
içinde olması bebeğine vereceği bakımı ve onunla iletişimini olumsuz yönde
etkileyebilir. Bebek, altı kirlendiğinde, acıktığında, kendini huzursuz
hissettiğinde farklı türden ağlamalar gösterir. Annenin bunlara duyarsız kalması ve
ihtiyaçları geciktirmesi ya da çok mekanik bir şekilde, bebekle konuşmadan onunla
duygusal bir iletişime geçmeden bu ihtiyaçları karşılaması bebeğin gelişimine
zarar verebilir. Bebekler stres ve güvensizlik koşullarında yoğun bir ağlama
tutturabilirler,yatıştırılmaları, yeniden huzur ve güven duymaları güçleşebilir.
Bu türden bir bakımın çok uzun sürmesi durumunda ise bebek ileride içine
kapanabilir. OKUL ÖNCESİ:
Okul öncesi dönemindeki çocuklar (2-5
yaş) depremin neden olduğu kayıplar ve yaşam şartlarında meydana gelen
değişiklerle başa çıkmada oldukça zorlanırlar. Çünkü yaşamda bu tür
deneyimleri az olduğu için başa çıkma yetenekleri de tam olarak gelişmemiştir. Bu
nedenle de anne babanın, yakın akrabalarının ve öğretmenlerinin desteğine ihtiyaç
duyarlar.Bu dönemdeki çocuklar genellikle
felaketten etkilendiklerini sözel olarak ifade edememelerine rağmen, kaygılı ve
üzgün olduklarını davranışlarıyla belli ederler. 2-6 yaşları arasındaki çocuklarda
görülebilecek bazı değişiklikler şunlardır:
Yeme
sorunları; iştahsızlık ya da aşırı yemek yeme, kusma, ishal ya da
kabızlıkuyku sorunları; uyuyamama, aşırı uyuma ya da kabus görmeparmak
emme, altına kaçırma gibi bebeksi davranışlar, karanlıktan,
hayvanlardan, yabancılardan veya canavarlardan korkma, daha önce
korkmadığı, ancak ona depremi hatırlatan gürültülerden ve yerlerden
korkmaannesinin eteğine yapışıp onu bırakmama ve ayrılmaktan
korkmakendini güvende hissettiği yerden ayrılmak istememe (çadırdan
dışarı çıkmak istememe gibi)sürekli anne ya da babayla birlikte uyumak
istemetam olarak açıklayamadığı
ağrılardan şikayet etme
Sinirlilik, söz dinlememe ve aşırı
hareketlilik OKUL ÇAĞI:
Bu yaş grubundaki çocuklarda bebeksi
davranışlar oldukça yaygın biçimde görülebilir. Çocuk ya tam olarak içe kapanır
ya da daha saldırganlaşır. Depremde özellikle oyuncaklarının, kendisine armağan
olarak verilmiş olan eşyaların ve beslediği ev hayvanlarının kaybından çok
etkilenirler.6-11 yaşları arasındaki bir çocuk,
Daha
sinirli olabilir; arkadaşları ve kardeşleriyle geçinmekte
zorlanabilir.saldırgan davranışlar gösterebilir ya da içine
kapanabilir, oyun oynamak istemeyebiliranne babasının dikkatini çekmek
için kardeşleriyle yarış içine girebilir, arkadaşlarıyla ya da aile
üyeleriyle birlikte olmak istemeyebilir, ya da anne-babasının yanından
hiç ayrılmayabilir, okula gitmek istemeyebilir, kendini halsiz
hissedebilir, sınıfta uyuya kalabilir, okul başarısı düşebilir, dikkatini
toplamada zorlanabilir, geceleri kabus görebilir, iyi
uyuyamayabilir, sanki hiç birşey olmamış ya da hissetmiyormuş gibi
görünebilir, sık sık ağlayıp, sızlanarak mızmızlık yapabilir, yedirmenizi
ve giydirmenizi isteyebilir, başağrısı, görme ve işitme ile ilgili
şikayetlerde bulunabilir, ısrarlı kaşıntıları olabilir, mide bulantısı
görülebilir, tam olarak açıklayamadığı ağrılardan şikayet
edebilir, rüzgar, yağmur ve fırtına gibi diğer doğa olaylarından
korkabilir, söz dinlemeyebilir, başından geçenlerle ilgili olarak sürekli
konuşmak isteyebilir, daha önce olmayan tikler gösterebilir, konuşmada güçlük çekebilir,
kekeleyebilir,
Depremde yaşadıklarını abartabilir
ya da çarpıtabilir. ERGENLİKBu yaş grubunda akran ilişkileri çok
önemlidir. Ergenler arkadaşlarından yakın ilgi ve kabul görmek; korkularıyla ve
diğer tüm duygularıyla oldukları gibi kabul edilmek isterler. Kaygı ve
gerginliklerini, saldırganlıkla, isyankarlıkla, içe kapanma ya da dikkat çekmeye
çalışarak ortaya koyarlar. Bu yaş grubundaki gençler, pek çok kişi ölmüş iken
kendilerinin kurtulmuş olmalarının verdiği bir suçluluk duygusu içinde olabilirler.
Akranları tarafından kabul görmeyen ergenler içlerine kapanabilir ve bu ergenlerde
depresyon gözlenebilir. Depremin yaralarının sarılmasıyla ilgili toplumsal çabalarda
kendilerine yetişkinler kadar sorumluluk tanınmadığı için kendilerini engellenmiş
hissedebilirler. Ergenlik dönemi, yetişkinliğe uzun bir geçiş dönemidir. Bu dönemin
başında ve sonunda gençlerde gözlenebilecek tepkiler de değişebilir. Bu nedenle
burada ergenlik dönemine ait tepkiler 11-14 ve 14-18 yaş grupları olarak ayrı ayrı
ele alınmıştır. 11-14 yaşlarındaki ergenlerde
gözlenebilecek tepkiler:
Fiziksel
şikayetler (baş dönmesi, başağrısı, mide bulantısı gibi)aşırı yemek
yeme ya da iştahsızlık aşırı uyuma ya da hiç uyuyamama şeklinde uyku
bozuklukları belirsiz,tam açıklanamayan ağrı ve acılardaha önce ilgi
duyduğu şeylere karşı ilgisini kaybetme ve içine
kapanmasorumluluklarını yerine getirememeokula gitmeme, okul
başarısında düşmeanne babanın ve öğretmeninin dikkatini üzerine çekmeye
çalışmaokulda ve evde kurallara karşı gelmekardeşleriyle ve
arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde bozulma, akranlarına ilgi göstermeme, içki veya sigara içme, esrar ve eroin
gibi uyuşturucuları kullanma eğilimi
Ölen yakınıyla birlikte olma
isteğini dile getirme ve bazılarının bu sebeple r girişiminde bulunması. 14-18 yaşlarındaki ergenler ise,
Kendilerini
suçlu hissedebilirlerçaresizlik duyguları içinde olabilirlerfelaket
karşısındaki duygularını kabul etmeyebilirlerhareketlerinde aşırı bir
artış ya da azalma olabilirdikkati toplama ve planlı davranmada güçlük
çekebilirleraileden ve akranlarından uzaklaşıp yalnız kalmak
isteyebilirler alkol, sigara ve uyuşturucu (esrar, eroin vb.) kullanmak
isteyebilir ve suç işleyebilirleraile üyelerine ve akranlarına karşı
saldırgan davranışlar içine girebilirlerdepremin ortaya çıkardığı bazı
tepkileri kabullenmeyebilirlerbaşağrısı ve belirsiz diğer fiziksel
şikayetler olabilir, hastalanmayla ilgili korkular
yaşayabilirler
Genç kızlarda ağrılı ay hali ya da
ay hali olmama görülebilir
Bazı ergenler deprem felaketinde
kurtarma çalışmalarına yardım ettikleri için birçok yaralı ve ölüyle
karşılaşmış olabilirler. Ergenler bu dayanılması güç görüntüler
karşısındaki duygularını çoğu kez nasıl ifade edeceklerini bilemezler ve bazı
ergenler engellenme, öfke ve suçluluk duygularıyla suç davranışlarına
yönelebilirler. Deprem sonrası kurtarma ve yardım çalışmalarına etkin bir şekilde
katılmış olan ergenlerde ayrıca aşağıdaki tepkiler görülebilir:
Sindirim sistemi ile ilgili problemler cilt döküntüleriAstım krizleri Sinirlilik ve gerginlik BU TEPKİLER NE ZAMAN ÖZEL İLGİ
GEREKTİRİR?
Yukarıda sayılan tepkiler çocuk ve
gençlerin deprem gibi bir felaketi takip eden zamanda göstermeleri beklenen doğal
tepkilerdir. Çocuk ya da genç, depremden önce fiziksel şiddete maruz kalmış, ciddi
bir hastalık geçirmiş, ya da birtakım sorunları ve problemleri olmuş ise depremin
psikolojik etkilerini daha yoğun yaşayabilir. Özellikle deprem öncesinde bunların
üstesinden gelememiş iken bir de depremi yaşadıysa bu felaketle başa çıkmada çok
zorlanabilir. Yukarıda sayılan olağan tepkilerin uzun süre devam ettiği ve çocuğun
günlük yaşamını sürdürmesini engellediği durumlarda tepkilerine özel bir ilgi
gösterilmelidir. Böyle durumlarda çocuk ya da gencin uzman bir kişi tarafından
değerlendirilip desteklenmesi gerekebilir. Bu durumlar şöyle sıralanabilir:
Çocuğun davranışlarında ve genel
halinde ortaya çıkan ve 2 haftadan daha uzun süren olağan dışı değişimler
gözlendiğindeÇocuk yukarıda sayılan olağan
tepkilerden pekçoğunu birarada gösteriyorsaÇocuğun davranışlarındaki
değişimler çok farklı durumlarda da görülüyorsa, örneğin, hem evde, hem de okulda
arkadaşlarıyla birlikteykenÇocuk kendine zarar vermeye
çalışıyor ya da vereceğini ifade ediyorsaÇocuğun daha önceden iyi olan okul
başarısında önemli ve devam eden bir düşüş gözlemleniyorsa, BU TEPKİLERLE BAŞA ÇIKMAK İÇİN
NELER YAPILABİLİR?
Çocukları bilgilendirmek, onlara
duygusal destek vermek, felaketle başa çıkmadaki çabalarınıza onları da katmak
ailenizi bir araya getirmede yardımcı olacaktır. Deprem gibi büyük bir felaket
karşısında ailenin birbirine kenetlenmesi, aile ilişkilerini depremden sonra da devam
edecek şekilde güçlendirir. Deprem hakkında konuşmaktan
çekinmeyin. Başınızdan geçen olayı
küçümsemeyin. Size ne kadar zor gelirse gelsin gerçekleri saklamadan olan biteni
çocuğunuza anlatın. Eğer çocuk üzülecek diye gerçekler saklanırsa, o zaman neler
olduğunu kendisi anlamaya ve yorumlamaya çalışacaktır. Böyle bir durumda kendisinin
fikir yürütmesi daha fazla endişelenmesine ve korkmasına neden olur. Çocuğa,
gerçekleri saklamadan anlaşılır bir dilde anlatmak onun size güven duymasını
sağlar. Ergenlerin ise bu konuyu akranları ve diğer yetişkinlerle konuşmasına,
tartışmasına izin verin. Ergenler de deprem ve alınacak önlemler konusunda ne kadar
bilgilenirlerse yaşamlarını da o kadar kontrol altına alabilir; gelecekleriyle ilgili
planlar yapıp çalışabilirler. Deprem konusunu siz açmayın, fakat
çocuğunuz bu konuda konuşmak istediğinde onu dinleyin, sorularını cevaplayın, ona
destek olup onu rahatlatın. Çocuğunuzun duygularını ifade edebilmesi için
gerekirse mutlu, üzgün, kızgın, korkmuş gibi duygu bildiren kelimeleri kullanarak siz
kendi duygularınızdan söz edin. Çocuğunuzu neler hissettiğini
söylemesi için zorlamayın, bırakın kendisi için uygun zamanı o seçsin. Birey bazen
kendinde aşırı stres yaratan durumları kabul etmekte zorlanır. Bu durumda yaşanan
stresi inkar etmek faydalı olabilir. Aynı şekilde ağlamak, aşırı uyumak ya da
hayaller kurarak bu travmatik durumdan geçici olarak uzaklaşmak çocukları ve
özellikle ergenleri rahatlatabilir. Çocuğunuzu depremin, hiçbir şekilde
onun bir hatası sonucu olmadığı konusunda ikna edin. Ona anlayabileceği bir dilde
depremin ne olduğunu, neden olduğunu ve depremin kendi davranışları ya da sözleri
için bir ceza olmadığını açıkça anlatın. Örneğin, �deprem aynı yağmurun
yağması, rüzgarın esmesi gibi bizim kontrolümüzde olmayan bir olay, yani sen akşam
yemeğini yemediğin, kardeşine küfür ettiğin, arkadaşını dövdüğün, anneni
üzdüğün için olmadı� gibi ifadeler kullanın. Çocuğunuzun bu olayda daha fazla
örselenmesine elinizden geldiğince engel olun.Örneğin, televizyonda yıkılmış
evleri, ağlayan insanları, yaralıları gösteren programları izlemesini engelleyin.
Çocuğunuzu onu üzen, tekrar depremi hatırlatan durumlardan, olaylardan ve yerlerden
korumaya çalışın. Elinizden gelen en kısa sürede
depremden önceki ev düzeninizi sağlamaya ya da yenibir düzen oluşturmaya çalışın. Çocuklar
için düzenli bir günlük program uygulayın. Örneğin, her sabah kalkıp birlikte
kahvaltı etmek, ortalığı toplamak, birlikte oyun oynamak, öğle yemeğinden sonra
birlikle bir süre kitap okumak, uyumak gibi. Farklı birşeyler yapmanız gereken
günlerde çocuğunuza bunu önceden anlatın. Çocuğunuza karşı sıcak ve sevecen
davranın. Çocuğunuz sizin yanınızda olmak
istiyor, yalnız kalmaktan korkuyorsa ona sarılın, kucaklayın, öpün, onu
sevdiğinizi, onun yanında olacağınızı, onu bırakmayacağınızı söyleyin.
Dokunma, okşama, sarılma özellikle küçük çocuklar için çok önemlidir. Felaket
döneminde, bir süre için çocuğun istediklerini yapmanın bir sakıncası yoktur,
aksine böyle olağanüstü bir dönemde az da olsa gerekebilir. Bu dönemde çocuğunuzun
şımaracağından korkmayın. Yatma zamanı geldiğinde çocuğunuzun
yanında olmaya çalışın. Uykudan önce ona hikaye okuyun ya da
anlatın, sırtını okşayın, gün hakkında sessizce konuşun. Geceleri istiyorsa
ışığı açık bırakın, biraz fazla uyumasına ya da çok korkuyorsa yanınızda
yatmasına göz yumun. Herhangi bir nedenle çocuğunuzdan bir
süre ayrılmanız gerekirse, ona nereye gideceğinizi mutlaka anlatın ve
döneceğinizden emin olmasını sağlayın. Çocuğunuzdan beklediğiniz
davranışlar ve sorumluluklar hakkında onunla konuşun.Çocuğunuzun isteklerini yerine
getirmeniz onun bu olayda yaşadıklarını atlatması için ne kadar gerekli ise bir
yandan da düzenli bir yaşama geçmek için kurallar koymak da o kadar önemlidir. Eğer
çocuğunuz hiçbir kuralı dinlemiyorsa, onunla yapması ve yapmaması gereken
davranışları ve o davranışları neden yapması ya da yapmaması gerektiği konusunda
konuşun. İstediğiniz davranışları sergilediğinde "aferin ne kadar güzel"
gibi sözlerle onu ödüllendirin. Çok zorda kalsanız bile ona vurmayın ve herhangi bir
fiziksel ceza uygulamayın. Ailenin birarada olmasını sağlayın:Aile üyelerinin birlikte olması
travmanın atlatılması için önemlidir. Ayrıca akrabalarınız ya da komşularınız
sizi merak edip, telefonla aradıklarında çocuğunuzla bunu paylaşın. Bunlar çocuğa
başkaları tarafından da düşünülüp sevildiği duygusunu verecektir. Sosyal destek
için akrabalarınızla ve yakın aile çevrenizle ilişkilerinizi en kısa sürede
yeniden kurun ve sürdürün. Çocuğunuzun kendini ifade etmesini
kolaylaştırın.Çocuğu deprem hakkında oyunlar
oynaması (kepçe, kamyon, ambulans vs. ile), resimler yapması veya bu konuda
yaşadıklarını, hissettiklerini yazması için destekleyin. Böylece çocuk sözel
olarak ifade edemediği duygularını ortaya koyma olanağı bulacaktır. Yaptığı
resimleri ya da yazdıklarını eve asabilir ya da yakın akrabalarınıza
gönderebilirsiniz. Çocuğunuzun bazı şeyleri kontrol
etmesini sağlayın.Deprem gibi üzerinde hiçbir
kontrolümüzün olmadığı bir durum yaşarken biz de kendimize olan güvenimizi
yitirebiliriz. Hayatımızın kontrolümüz altında olduğunu hissetmek bizim güvenlik
duygumuz için ne denli önemli ise; çocuklar için de o kadar önemlidir. Bu nedenle
günlük yapılan işleri planlayın ve planlamaya çocuğunuzun da katılmasını
sağlayın. Ayrıca çocuğunuza mümkün olduğunca çok ufak ta olsa kararlar alabilmesi
için seçenekler sunmaya çalışın. Örneğin, birkaç giysiyi, yiyeceği ya da
oyuncağı gösterip kendisinin karar vermesini sağlayın. Çocuğunuzun yetişkinlere yeniden
güvenmesini sağlayın.Deprem felaketi çocuğun sadece kendine
olan güvenini değil, deprem felaketine engel olamadıkları için yetişkinlere olan
güvenini de yitirmesine neden olur. Çocuğunuzun güvenini tekrar kazanmak için, ona
verdiğiniz sözleri mutlaka tutun ya da yerine getiremeyeceğinizi düşündüğünüz
şeyler için söz vermeyin. Çocuğunuzun geleceğe güvenle
bakmasını sağlayın.Kısa süreli gelecek için çocuğunuzla
birlikte gerçekleşebilecek planlar yapın ve gerçekleştirin. Örneğin, haftaya okul
kaydını yenileyelim, anneannenlere gidelim gibi. Böyle deneyimler çocuğun gelecekle
ilgili belirsizlikten kurtulmasını ve tekrar gelecekten birşeyler beklemesini sağlar. Eşinizi kaybettiyseniz çocuğunuzun,
onunla olan ilişkisini ve onun verdiği bakımı özleyebileceğini unutmayın. Bu
özlemini, sizin bakımınızı protesto ederek ifade edebilir. Bu konuda duyarlı ve
toleranslı olun. Çocuğunuzun sağlığına dikkat
edin. Sağlıklı bir çocuk diğer yaşamsal
güçlüklerle daha kolay başa çıkar. Bu nedenle çocuğunuzun dengeli beslenmesine,
yeterince dinlenmesine, temiz yerlerde bulunmasına ve kişisel temizliğine dikkat edin. Çocuğunuz aile ile ilgili ek
sorumluluklar aldıysa, arada bir bunları azaltma yollarını arayın. Örneğin, bir sabah daha
geç uyanması ya da günlük işler yerine arkadaşları ile birtakım faaliyetler
yapması için fırsat tanıyın. Size ve aileye yardım etmek için yaptıkları
konusunda kendisini takdir ettiğinizi ve onunla gurur duyduğunuzu sık sık dile
getirin. Ergenlik çağındaki gençlere sosyal
ilişkilerini yeniden kurmaları konusunda destek olun. Gençlerin deprem felaketini
atlatabilmelerinde, arkadaş bağlarını tekrar kurmaları önemlidir. Bu bağların
kurulması için yetişkinlerin gençleri desteklemesi gerekebilir. Sosyal etkinliklere
katılmaları için onları cesaretlendirin; spor yapabilmeleri için gönüllü
kuruluşlardan yardım isteyin, gereken koşulları oluşturun. Hiçbir şey yapamıyorsa
yürüyüşler yapmasını sağlayın. Ayrıca normale dönme çalışmalarında
gençlerin de katkısını almak onların kendine olan güvenlerini artırabilir,
gençlerin el ele vererek birlikte çalışması ise birliktelik duygusunun gelişmesi
için önemlidir. Başkalarına yardım etmek pek çok gencin kendini daha güçlü
hissetmesini sağlayacaktır. Bu amaçla gerektiğinde bulunduğunuz bölgede gönüllü
kuruluşların sağladığı rehabilitasyon olanaklarından yararlanın. Çocuğunuzun uyku problemleriyle
ilgilenin. Gece uykusunda korkuyla sayıklayan ya da
uykudan ağlayarak uyanan çocuğunuzun yanına gidin, onu sakinleştirin, odayı hemen
aydınlatmayın ve yüksek sesle konuşmayın. �Herhalde çok kötü bir rüya
gördün� diyerek onun gördüklerini anlatmasını sağlayın ve kesmeden dinleyin.
Sakın �korkacak bir şey yok � demeyin. �Anladım çok korkmuşsun, tüm bunlar
sana gerçekmiş gibi geldi� diyerek korkusunu anladığınızı belirtin ama bunun
gerçek olmadığı konusunda onu ikna etmeye çalışın. Yanında duracağınızı,
şimdi güvende olduğunu söyleyin ve mümkünse tekrar uykuya dalana kadar yanında
durun. Uyku sorunu olan çocukların gündüz oyun ve diğer etkinliklerle yorulmalarını
sağlayın. Gece uykusundan önce mümkünse ılık bir banyo aldırın. Tüm bunlar
çocuğun kaygısını azaltacak ve kendini güvende hissetmesini sağlayacaktır. Niçin okula gitmek istemediğini
anlamaya çalışın. Böyle bir felaketten sonra küçük
çocukların okula gitmek istememelerinin bir nedeni ailelerinden ve sevdiklerinden
ayrılmak istememeleri olabilir. Ailenin de güvensizlik nedeniyle çocuğu okula
göndermedeki isteksizliği bu durumu daha da körükleyebilir. Eğer çocuğunuz okulda
başarılı bir çocuksa okula geç başlatmayın ya da okula gidemediği günlerin
sayısını olabildiğince az tutun. Bu çocuklar, okulda bazı şeyleri kaçırdıkları
ve arkadaşlarına yetişemeyecekleri düşüncesiyle de okula gitmek istemeyecekleri
için başarıları düşecektir. Başarısı düşük olan çocuklar ise deprem
sonrasındaki bu karmaşıklık ve belirsiz yaşam koşullarında okula ve ev ödevlerine
konsantre olmakta güçlük çekecekler ve okul başarıları daha da düşecektir. Bu
nedenle günlük yaşamınızı mümkün olduğunca düzene sokun ve çocuğunuzun bu
sebeple bir endişe yaşamamasını sağlayın. Öğretmeniyle iletişimini koruyun; hatta
deprem öncesine göre daha yoğun bir iletişime geçin. Çünkü çocuğunuz sizin
problemlerinize duyarlıdır ve bunlara bir yenisini katmamak için size sorunlarından
söz etmeyebilir. Bunun yerine yakın bulduğu öğretmeniyle derdini paylaşabilir ya da
bu sorunu okul ortamında gösterebilir. Çocuğunuzun yasına destek olun. Yaşanan deprem felaketinin ve buna
bağlı kayıpların ardından çocuğun ölüm hakkındaki soruları artacaktır. Bu
soruların altındaki önemli kaygılardan biri anne ya da babasını kaybedeceği
korkusudur. Bazen kendi ölüm korkunuzdan dolayı, bazen de kendi yasınızı
yaşadığınız için çocuğun bu konudaki soru ve endişeleriyle çok fazla
ilgilenemeyebilirsiniz. Anne babalar bazen de çocuklarının üzülmemeleri ve onları
acıdan korumak için ölüm hakkında konuşmak istemeyebilirler. Ancak çocuklarla ile
duyguları paylaşmak, onlarla anlayabilecekleri düzeyde konuşmak ve kullandığımız
kelimelere dikkat ederek açıklamalarda bulunmak yararlıdır. Çünkü çocuklar
bilmedikleri konularda fanteziler üretmeye ve kendi kendilerine bazı açıklamalar
getirmeye çalışacaklardır. Genellikle de bu açıklamalar çocuklar için gerçek
olandan daha korkutucudur. Anne ya da babasından birini kaybeden ve diğerinin de
öleceğinden korkan bir çocuğa yanında olduğunuzu onu hiç bırakmayacağınızı ve
yeniden eskiden yaptığı pek çok şeyi yapabileceğini söyleyerek gelecekle ilgili
endişelerini gidermeye çalışın. Ölen anne ya da babası kendisini bırakıp gittiği
için öfkeli olan bir çocuğun da öfkesini boşaltmasını sağlayın. Kum, su ve oyun
hamuru gibi malzemelerle oynama, spor yapma çocuğa bu konuda yardımcı olacaktır.
Ayrıca yakını ölen herkesin onun yaşadığı duyguların aynısını yaşadığını
hatırlatın. Anne ya da babasının ölümünden kendini sorumlu tutan ve bu yüzden
yoğun suçluluk duygusu yaşayan çocuklar ise genellikle onu üzdükleri, ya da
kızdıkları bir zamanda onun ölmesini istedikleri için bunun gerçekleştiğini
sanırlar. Bu çocuklara, yaşamda bazı olayların (ölüm ve doğal afetler gibi) bizim
kontrol edemeyeceğimiz olaylar olduğunu ve bu ölümün de kesinlikle kendi hatasından
kaynaklanmadığını anlamasını sağlayın. Ergenlerin yası yaşamak istemelerini ve
bazen yalnız kalmak istemelerini anlayışla karşılayın, onlara destek olun ve ölen
kişi hakkında konuşmak istediklerinde mutlaka konuşun ve giderek olumlu anıları ön
plana çıkarın. BU OLAYLA AİLENİZLE BİRLİKTE
BAŞEDİN! Deprem gibi doğal bir afette ortaya
çıkan bu çok normal ama geçici tepkilerle her birinizin tek tek başetmesi elbette
önemlidir. Ancak aile olarak yaralarınızın daha kısa sürede sarılması ve normal
günlük yaşama dönebilmeniz için aşağıdaki noktalara dikkat etmeniz önemlidir.
Çok büyük bir felaket
yaşadığınızı; şaşırmış, sarsılmış ve desteğe ihtiyacınız olduğunu kabul
etmeniz iyileşme sürecinin çok önemli bir kısmıdır.Her aile üyesinin depremden farklı
bir şekilde etkilenmiş olduğunu ve herkesin yeniden eskiye dönmesinin farklı
sürelerde gerçekleşebileceğini unutmayın.Yaşamı yeniden kurma çabalarına ve
günlük işlere tüm aile üyelerini katın.Aile üyelerinin rollerinde bazı
değişmeler olabilir; esnek ve dikkatli olun. Örneğin, bir ergen hayatında ilk kez
kardeşlerinin de bakımını üstlenmek zorunda kalabilir. Bu arada ergenin kendi
ihtiyaçlarının da karşılanmış olmasına dikkat edin. Ev ile ilgili sorumlulukları
bir kişiye yüklememeye çalışın, paylaşın.Birbirinize yakın ilgi, şefkat ve
anlayış gösterin. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |