Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Kişisel Gelişim Klubü > Genel Kişisel Gelişim Cd'leri > Diksiyon

Uyarılar

Diksiyon diksiyon, röpro diksiyon, diksiyon 2, diksiyon cd, diksiyon 1, diksiyon download, diksiyon org, diksiyon pdf, diksiyon test, diksiyon video, online diksiyon, dialog diksiyon, diksiyon be, diksiyon ppt, diksiyon vcd, diksiyon videosu, diksiyon testi, diksiyon spikerlik, kariyer diksiyon,

diksiyon dersi (8)

Genel Kişisel Gelişim Cd'leri ve Diksiyon diksiyon dersi (8) Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız VÜCUT HAREKETLERİ: YÜZ - Yüzün anlatımı onun kaslarına hareket sağlayıp bir takım kımıldanışlar oluşturmak değildir. İçten gelmeyen duygu ve düşünceleri yansıtmayan yüz kımıldanışlarından kesinlikle vazgeçmek gerekir. Konuşmacının yüzü, içtenlikle, doğrulukla gizli anlamı kolayca yansıtan saf, temiz bir küçük çocuk yüzü ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Diksiyon telkin cd indir izle İstanbul Diksiyon nerededir kimdir Diksiyon çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Diksiyon hipnoz Diksiyon olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Diksiyon hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Diksiyon kuantum düşünce kitap haberi

diksiyon dersi (8)

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 14-07-2008, 10:01 PM   #1 (permalink)
Teğmen
 
Üyelik tarihi: Jul 2008
Mesajlar: 22
Tesekkür: 0
17 Mesajinıza toplam 61 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
BaNuCaN is an unknown quantity at this point
Standart diksiyon dersi (8)

VÜCUT HAREKETLERİ:

YÜZ - Yüzün anlatımı onun kaslarına hareket sağlayıp bir takım

kımıldanışlar oluşturmak değildir. İçten gelmeyen duygu ve düşünceleri yansıtmayan yüz kımıldanışlarından kesinlikle vazgeçmek gerekir.

Konuşmacının yüzü, içtenlikle, doğrulukla gizli anlamı kolayca yansıtan saf, temiz bir küçük çocuk yüzü gibi olmalıdır.

Kısacası, denilebilir ki iyi bir konuşmacı söylediği sözlerin anlamını yüzünde yansıtmasını bilir.

Yüz çizgilerinin görevi gerekli olduğuna göre; konuşmacının yüzünde bulunan bir sakatlık elbette ki anlatım yönünden bir güçlük ortaya koyar. Bu da belki bir estetik cerrahi ile giderilebilir. Yüzün çirkinliği söz konusu değildir. Öyle çirkin yüzlü konuşmacılar vardır ki sözlerini söylerken dinleyicilerini hayran ederek âdeta güzelleşir çirkinliklerini unuttururlar. Alkibiades, Sokrates'in sözlerini dinlediği zaman şöyle diyordu: "Ancak bilemediğimiz bir tanrısallık bu yüze yayılarak çok çirkin olan bu adamı insanların en güzeli yapıyor!"

Yüzünüz sözlerinizin anlatmak istediğine uygun bir anlatım taşımalıdır. Yoksa, sözlerinizle hiddeti anlatmak isterken yüzünüzde gülünç bir anlatım belirtisinin bulunması sözlerinizde bir anlatım aykırılığı meydana getirir.

Günlük yaşantımızda da öyle kimselere rastlarız ki. bu kimselerin söylediği sözlerin anlatmak istediği düşünce duygunun yansımasını yüzünde göremezsiniz. Onların yüzleri tek yönlü bir maske gibidir; dinleyenlere bir düşünceyi, bir duyguyu yansıtmaz. Sakın, siz de dinleyici önünde böyle bir yüz takınmayınız. Bu yönde güvendiğiniz kişilere kendinizi kontrol ettiriniz; ve onların eleştirilerini gözönünde tutunuz.

Gülümsemeyi de öğrenmelisiniz. Bazı kişiler ağzı bir yana çarpıtmayı gülümseme sanırlar. Bu doğru bir yöntem değildir. Gülünç, tuhaf bulduğunuz şeylere karşı gülümsemekten, gülmekten çekinmeyiniz. Neşeli olmak çekinilecek, utanılacak bir hareket değildir. Yeter ki yerinde ve zamanında olsun...

Aynı zamanda ciddi bir yüz takınmasını da öğrenmek gerekir. Yalnız bu hareket de asık suratlı olmak demek değildir. Dinleyicilerde böyle asık suratlı konuşmacılara cana yakın bulup dinlemezler. Bu hareketin de ölçüsünü bulmak gereklidir.

Saçların uzun olup alnı ve yüzü daraltması da dinleyici üzerinde iyi bir etki yapmaz; çünkü yüzün tam anlatımını vermesine engel olur. Gözler ruhun aynasıdır. Onlar içten gelen duygulan dinleyicilere yansıtır. Gözlerinizi dinleyicilerin üzerinden kaçırmayınız. Gözlerinizi daima kırpıştırmayınız. Bu davranış, ya tikiniz olduğunu ya da dinleyicilerden ürktüğünüz izlenimini verir.

Salonda yalnız bir yöne bakarak sözlerinizi söylemeyiniz. Dinleyicilerde salonda bulunan bir tanıdığınıza sözü yönelttiğiniz kanısını uyandırır.

Başın duruşunun da anlatıma katkısı olur. Örneğin, başın arkaya doğru, çenenin kalkık duruşu, kendini herkesin üstünde görme, başın Öne eğik oluşu kuşku ve sıkılganlığı anlatır.

Omuzların düşük duruşu, yorgunluk ve bitkinlik anlatımı verir. Ellerin anlamlı hareketleri için Romalı hatip Quintilianus şöyle diyordu: "Ellere gelince, onlar, sözcüklere verilmek istenilen anlamı tamamlar ve sayılamayacak kadar hareket niceliğine sahiptir. Eller, kimi zaman sözsüz de anlatımı verebilir.

Böylece eller hemen hemen dile gelir, konuşur, söyleşirler, soru sorarlar, isterler, söz verirler, çağırırlar, kovarlar, gözdağı verirler, yalvarırlar, okşarlar, dehşeti, korkuyu, sevinci, kederi, duraksamayı, itirafı, pişmanlığı, ölçüde çokluğu, azlığı ve saymakla tükenmeyen düşünce ve duyguları biçimlendirerek anlatırlar.

Yer ve kişilerin yerini tutan yer zarfları ve zamirler için elimizle işaret etmek ihtiyacını duymaz mıyız?

İşte elle yapılan jestler, milletleri ve halkları ayıran dillerin bu şaşırtıcı çeşitliliği karşısında, bütün insanların ortaklaşa dilinin bir türü olarak biçimlenmiş görünür bana."

Bilirsiniz ki, dilini bilmediğiniz bir kişi ile ancak yüz, el kol ve vücut hareketleriyle anlaşabiliriz. Bazı jest ayrılıkları olmakla beraber,el kol hareketlerinin milletlerce ortaklaşa kullanılan yönleri çoktur. Konuşmacının hiç jest yapmaması anlatımı zayıflatır. Bununla beraber,gülünç anlamsız jestler yapmaktansa hiç jest yapmamak daha yerinde olur. Eğer jest yapmak konusunda beceriksizseniz, hareketlerinize bir düzen vermiyorsanız, dik durarak kollarınızı bağlayınız veya ellerinizi ceketinizin ceplerine sokunuz, ama pantolonun ceplerine değil, onları arkanızda veya islediğiniz gibi yanlarınıza sallandırarak bırakabilirsiniz. Yalnız, yeleğinizin kolluk altına baş parmağınızı sokarak bir salon şarlatanı gibi değil.

Yapılmaması gereken hareketler:

1-Kollarınız vücudunuza yapışık olarak kesik kesik hareketler yapmayınız.

2-El kol hareketlerinizi de çok çabuklaştırmayınız?,. Eskiden sessiz filmlerdeki Şarlo'nun hareketleri gibi.

3-Pek çok jest yapmayınız. Jestleriniz kuvvetini kaybetmesin.
Örneğin, çoğunlukla ilkokullarda manzume okuyan bir öğrenci gibi.

4-Kontrolsüz jestler yapmayınız. Örneğin, bir coşkuyu, bir taşkınlığı belirtmek isterken masanın üzerindeki sürahiyi devirmeyiniz.

5-Çok sinirli jestler yapmayınız. Sinirlilik birinden diğerine geçici olduğu için dinleyiciye de hemen ulaşır.

6- Aynı jestleri sık sık yineleyip durmayınız. Bir konuşma süresi
boyunca, yorulmadan, usanmadan aynı jestleri yinelemeyiniz.

7- Görünmeyen bir tulumbadan su çeker gibi sağ elinizi boyuna
hareket ettirmeyiniz.

8- Anlatmak, açıklamak islediğiniz bir sözden sonra o söz ile

ilgili jesti yapmayınız. Bu hareketin gülünç olduğunu bilen komedi oyuncuları çok kez ondan yararlanırlar. Jestler onları anlatan sözlerden bir veya iki saniye önce gelir.

9- İstem dışı olarak ortaya çıkan tiklerinizden vazgeçmeğe çalışınız. Örneğin, ne başınızın tepesini, ne kulağınızı, ne de herhangi bir yerinizi kaşımayınız. İkide bir gözünüzü kırpmayınız, yine ikide bir de parmaklarınızı burnunuza götürmeyiniz. Sonra tırnaklarınızı da kemirmeyiniz.

Birkaç jest örneği verelim:

1-ALLAH’tan veya gökyüzünden söz ederken: Sağ elinizin işaret parmağını uzatıp kolunuzu dikey olarak kaldırınız.

2-Dinleyicilere sözü yönelttiğiniz zaman: Yine sağ elinizin işaret parmağını uzatıp kolunuzu onlara doğru tutarak vücudunuzu hafifçe öne eğiniz.

3-Bir şeyler saymak gerektiği zaman: Sağ elinizi açık tutup sol elinizin işaret parmağı ile küçük parmağınızdan başlayarak hem sayar ve hem de saydığınız parmağınızı kapatırsınız.

4-Belirli bir konuyu ele aldığınız zaman: Konuşmacının eskiden beri kullandığı jesti kullanınız, kol yarı uzatılmış, işaret parmağı ve başparmak birleştirilip yuvarlak bir şekil verilir. Yalnız, bu jesti de çok kullanmamalı. Yoksa can sıkıcı bir etki yapabilir.

5-Bir şey tartmak ve onun karşılaştırmasını göstermek için: Bir terazinin iki kefesinin hareketini iki eliniz ile taklit ederek alçalıp yükselmesini gösteriniz.

6-Meydan okumak için: Yumruğunuz sıkılmış olarak göz hizasında hareket ettiriniz.

7-Bir şey doğrular veya yemin ederken: Sağ elinizi açık olarak göğsünüzün üzerine koyunuz.

8-Salonda olan çeşitli gürültü, patırtının önüne geçmek için:
Dinleyicilere (Durunuz!) işareti veriniz.Bu hareket onlara karşı sağ kolu uzatıp el ayasını göstererek parmakla birbirine bitişik yapılır.

9-Dehşet ve korkuyu belirtmek için: Vücudunuz, geriye doğru çekilmiş olarak kollarınız da sizden ileriye uzanmış ellerinizle bir şey itiyormuş durumunda bulundurunuz.

10-Pek büyük bir şeyi anlatmak için: İki kolunuzu yukarı kaldırarak birbirinden uzaklaştırınız.

11-Avuç içlerini birbirine yaklaştırarak darlık, uzaklaştırılarak genişlik anlatılır.

12-Eller gözlerle beraber yukarı doğru kaldırılırsa yükseklik,avuçlar ve bakışlar yere doğru uzanarak derinlik belirtilir.

13-Avuç içi yatay ve yere dönük olursa düz olan şeyi anlatır.

14-Yuvarlak biçimi belirtmek için iki el birden yuvarlak çizer.

15-Dolambaçlı, eğri büğrü şeyleri anlatmak için elin hareketleri eğri büğrü çizgiler çizer.

16-Avuç aşağı dönük ve hafif çukurlaştırılmış olarak yukarı uşağı kısa kısa hareketler yapılırsa ağırlığı belirtir.

17-Avuç aşağı dönük olarak el, göğüs hizasından dışarı doğru hızlı hızlı sallanırsa çabukluğu belirtir.

18-Tek olarak gösterilen işaret parmağı bir, işaret ve orta parmak iki, buna yüzük parmağını da ekleyerek üç sayısı gösterilir.

19-Parmaklar bükülmüş olarak işaret parmağı baş parmağa sürtülürse para işareti yapılmış olur.

20-Eller birleştirilerek parmaklar birbiri içine geçirilirse yalvarma anlamı verir.

Burada genel olarak kullanılan jestlerden söz edilmektedir, toplumda belirli mesleklerin de değişik jestleri vardır.

Bunlar daha çok tiyatro oyuncularını ilgilendirir. Bununla beraber, el kol jestlerinde, özellikle işaret eden ve tanımla-yan jestlerde ölçülü davranıp aşırılığa gitmeyerek gerçeklik ve açıklık sağlamak gereklidir.

Konuşmanın Aktarımı



Şimdiye dek konuşmayı oluşturan etmenlerden "Türkçenin Ses Dizgesi"ni, "Yapı ve Türeyişini", "Vurgu ve Tonlamayı" öğrendik. Sıra bu öğrendiklerimizin ışığında konuşmayı aktarmaya, sunmaya geldi. Bunun için de "ses"i iyileştirmek, nitelikli kılmak, sesin denetimini sağlamak, konuşma hızı gibi konuları görmemiz gerekecek. Görelim:

l- Sesin Yüksekliği (Fazla bağırmak veya yavaş konuşmak)



En geneliyle olağan bir ses, dinleyicisi tarafından rahatlıkla duyulan sestir. Bu da konuşmanın yapıldığı ortama, yaş ortalamalarına, kültürel konumlarına, az sayıda veya çok sayıda olmalarına vs. göre değişir. Sözgelişi çocukların oluşturduğu bir dinleyici kitlesiyle, yaşlıların oluşturduğu bir topluluğa aynı sesle ulaşmamalıyız. Örneğin dinleyicilerimiz sadece gençlerden oluşan bir topluluksa çok enerjik bir sesle konuşmalıyız...

Sonuç

Ne hızla bağıran ne uyuşuk olan bir ses tonu kullanmalıyız. Dinleyicisine konumca denk düşen ve kendi düşüncelerimizin gücüne uyan bir ses idealdir.



Konuşma Hızı



Olağan konuşma hızı, uzmanlar tarafından dakikada 125-175 sözcük olarak saptanmıştır. Bu hız hece uzunluğu ve susku öğelerinin birleşmesinden doğar.



Hece uzunluğu



Ünlü harflerin sesleri konuşmada tonu oluşturur. Bu tonları uzatmak bizim elimizdedir. İşte bir ünlünün söylenmesi sırasında geçen zamana hece uzunluğu denir.

Susku



Anlamlı ve amaçlı olarak yerinde yapılan susma işlemine denir. Amaçlı bir eylemdir. Daha önce söylediğimiz bir şeyi pekiştirmiş oluruz. Dinleyicinin bunu düşünmesine olanak sağlarız. Ya da söyleyeceğimiz yeni şeye dinleyicinin hazır olmasını sağlarız. Böylelikle, bu yeni "şey" daha çarpıcı ve etkili olur. Suskuyu bazen dinleyicide coşkusal bir tepki uyandırmak, bazen de dinleyicinin dikkatini yoğunlaştırmak için yaparız.

Konuşmada tartım



Konuşmada hareketi, canlılığı anlatır. Bu kişiden kişiye değişen, kişiye özgü yanı olan bir oluşumdur.



Konuşmada Tempo (Hız)



Tempo ile konuşma hızı kastedilir. Bunun da dakikada 125-175 sözcük arasında olduğunu belirtmiştik. Yani dakikada 125 sözcükten az söylersek tempomuz (hızımız) çok yavaş; 175 sözcükten fazla söylersek tempomuz çok hızlı sayılır.

Bu bağlamda konuşmanın akıcı olabilmesi için aşağıdaki uyarılara kulak verelim.

Konuşmamız dinleyicinin anlamasına yeterli yavaşlıkta olmalı; fakat, ilgisini dağıtacak denli de olmamalı bu yavaşlık. Konuşmamıza karşı ilgiyi sürdürme becerisini de belli bir hızla sağlamalıyız.

Konuşma temposu ayrıca konunun içeriğine ve grup, toplum karşısında ya da karşılıklı konuşma durumuna göre de değişir. Örneğin, coşku yanı ağır basan bir konu ile bilimsel yanı ağır basan karmaşık bir konunun temposu bir olamaz. Birincisi hızlı bir tempoyu gerektirirken, ikincisi daha yavaş bir tempoyla sunulur. Yine iki kişi karşılıklı konuşurken olması gereken hız ile topluluğa karşı yapılan konuşma esnasındaki hız arasında fark olacaktır.

Grup, topluluk karşısındaki tempo, karşılıklı konuşmaya göre daha az olmalıdır.

ALIŞTIRMALAR



l- Sınıfta veya bir toplulukta (aile olabilir) belli bir konu üzerinde hazırlayacağınız üç dakikalık bir konuşma yapın.

Sesinizi kullanma becerinizi saptamaya çalışın.

Genel kusurlarınızı, çevrenizdekilere sorup öğrenmeye çalışın. (Örneğin; eee, şey, ooo, ıh, ah...vb. sesler çıkarma
gibi kusurlara düşüp düşmediğinizi sorabilirsiniz.)

Sınıf arkadaşlarınızın ya da çevrenizdekilerin sesinizi değerlendirmesi koşuluyla beş dakikayı geçmeyen bir makaleyi, fıkra ya da denemeyi yüksek sesle okuyunuz. (Seçeceğiniz parçalar dinleyicilerin ilgisini çekecek bir konuda olmalıdır. )

ÜSLÛP

(Anlatım-Anlatış-Eda)

Türkçe sözlük "anlatım"ı şöyle tanımlar: Anlatmak eylemi, zihinde tasarlanan bir konuyu söz ya da yazıyla bildirme, ifade. Anlatış ise anlatma tarzıdır. Eda için ise "Bir anlatış yorumu, tarz, davranış, üslûp, söyleyiştir." demek mümkün.

Yukarıda sözünü ettiğimiz yol, ifade tarzı, usul, üslûbu ortaya çıkarır. En genel ifadesiyle üslûp, özel bir yapış yoludur. Kişiye özgü, bir duyuş, düşünüştür; bunları ifade etme farklılığıdır. Daha çok kişilikle ilgili bir oluşumdur.

Ûslûb-u beyan, ayniyle insan.

Kişilik, (şahsiyet) bir kimsenin kendine göre bir özelliği olması durumudur. Yaratılış ve öz yapının bir bileşimidir.

Doğuştan gelen özellikler, gözlem, deneyim, eğitim, öğretim, çevre, çevrenin ve kültürün etki veya tepkileri kişiliği oluşturur.

Doğaldır ki her insan, kişiliğine uygun, ona ters düşmeyen eylem ve davranışlarda bulunur. Konu, dil olduğunda da aynı şey geçerlidir. Dilin dışa dönük eylemi sayılan söyleme tavrının da kişiliğe uygun olması gerekir.

"Üslûp", dediğimiz şey de budur zaten, öyle bir "şey" ki bazen anlatılandan da çok önem kazanan bir etkinlik,

Üslûpla ilgili bir fıkra anlatıp konuyu tamamlayalım:

Zamanın birinde, ilçelerden birine çok iyiliksever bir kaymakam atanır. Kaymakamın bu özeliği dilden dile, kulaktan kulağa yayılır. İşte o günlerden birinde, eşeğinden başka hiçbir şeyi olmayan çok yoksul bir köylünün sevgili eşeği ölmüştür. Zavallı köylünün ağlayıp sızlamalarına dayanamayan öteki köylüler, gidip iyiliksever kaymakama başvurmasını, bu denli iyiliksever bir kaymakamın kendisine mutlaka bir eşek alıvereceğini söylerler. Bunun üzerine adamcağız ilçenin yolunu tutar. Varır çalar kapısını iyiliksever kaymakamın. Herkese iyi davranan kaymakam, ona da çok içten davranır:

-Buyur baba, derdin nedir?

-Sana eşek demeye geldim.

İlk kez böyle bir sözle karşılaşan kaymakam köpürür, adamı dışarı atar. Atar atmasına ya, sonradan da pişman olur. "Belki bir derdi vardı adamın." diye düşünür. Geri çağırtır köylüyü. Yeniden kaymakamın yanına gelen köylü, kaş yara göz çıkara anlatır derdini.

Kaymakam "Baştan böyle söyleseydin ya baba!" der. Köylü bu kez "Bırakmadın ki söyleyeyim. Ormandan domuz çıkar gibi üstüme geldin." deyince kaymakamın tümden tepesi atar ve köylüyü kovar.

KONUŞMA TÜRLERİ

1. Günlük, Kişisel ve Toplumsal İlişkilerimiz Sırasındaki Konuşmalar

Gelişigüzel, rastgele konuşmalardır. Söz gelişi bir konferans gibi, bir söylev gibi amacı önceden saptanmamıştır. Bir ön hazırlık, zihinsel bir tasarlama yapılmamıştır bu tür konuşmalarda. Her gün evde, okulda, sokakta, kahvede, iş yerinde, dolmuş kuyruğunda tanıdık, tanımadık birçok kimseyle gerçekleştirdiğimiz yüz yüze etkinliklerdir. Merhabalaşırız. Soru sorarız. Bir soruya yanıt veririz. Şuradan buradan laflarız, daldan dala atlarız. Bunlar için de önceden bir hazırlığa gerek yoktur. Sözcük dağarcığımız zengin olmasa da, Türkçe’yi çok iyi bilmesek de anlaşırız. Anlaşmasına anlaşırız ama, çağdaş gelişmede bugün ulaşılan noktayı, eğitim-öğretim düzeyinin yüksekliğini giderek de yükseleceğini kültürel, sanatsal etkinliklerinin, iletişimin ulaştığı boyutu dikkate alacak olursak işimizin kolay olmadığı gerçeğini de anlarız. Günlük konuşmaların siyasetten, dine, sanattan, askerliğe… vb. uzanan konu çeşitliliğini de hesaba katarsak işin önemi daha bir belirginleşir. Kaldı ki en sıradan konuşmalarda bile konuşmamızın kıvrak, işlek işlevsel olmasını hedeflemeliyiz.

Ne kadar kendiliğinden olursa olsun günlük konuşmalarda da dikkat edeceğimiz bir çok nokta olacaktır kuşkusuz. Bunların başında da “içtenlik” gelir. Bu konudaki şu görüşlere katılmamak mümkün mü?

“Konuşmamızın zevkle dinlenmesini istiyorsanız, kalbinizin sesine dikkat edin, zekânız kendisine dikkat etmeyi bilir. Konuşma sanatı, bir anlamda zevk verme sanatıdır. Ben diyorum ki, her şeyden önce, zevk verme ve zevk alma kabiliyetimizi geliştirmeliyiz. Hiçbir şeyden zevk almayan insanlarla geçinmenin ne denli güç bir iş olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Alçak gönüllülük, tahammül, sevecenlik, incelik, hoşnut olmak ve hoşnut etmek isteği; konuşmanızı bir davranış biçimi olarak niteleyen bütün bu saydıklarım söyleyeceklerinizin özünden önce söyleyiş biçimini vurgulamaya yöneliktir. Çünkü insanî ilişkilerin böylesine yozlaştığı, ortak inançların ve değer yargılarının bu derece yıkıntıya uğratıldığı bir dünyada ve toplumda o niteliklerden güç almadan yaşamak olanağı yoktur.”

(A. Aingler)

“Günlük konuşmalarımız, insanî ilişkilerimizde sevinç, güven ve mutluluk yaratma amacına yönelik olmalıdır; her söylediğimiz, hele hele söyleyişimiz, karşılıklı anlayışın gelişmesine, doyuma erişmemize yardımcı olmalıdır.” (A. T. Weaver-A.G. Ness)

Ayrıca şu noktaları da aklımızdan çıkarmamalıyız:

1-Hep kendimiz konuşmamalıyız. Karşımızdakinin isteklerine de yer vermeliyiz. Ona bunu anlatma fırsatını tanımalıyız.

2-Övünmekten kaçınmalıyız. Hep “Ben böyleyim, şöyleyim…” le başlayarak kendimizden söz etmemeliyiz.

3-Jest ve hareketlerimize, sesimizin tonuna, kullandığımız sözcüklere özen gösterip her türlü abartıdan kaçınmalıyız.

4-Konuşmayı, herkesin kendi görüşlerinde inatlaşması, direnmesi olarak değil; bir duygu, düşünce alışverişinde bulunmak olarak algılamalıyız.

5-Bir konudaki haklılığımızı, kararlılığımızı, kırıcı olmadan da anlatmanın yollarını bulmalıyız ya da aramalıyız. Bu amaçla kaba, argo sözcük ve değimleri kullanmaktan kaçınmalıyız.

II-PLANLI VE AMAÇLI KONUŞMALAR

FIKRA ANLATMAK

Bu ince anlamlı,nükteli,küçük öykücüklerin içinde neler yok ki…Güldürü,iğneleme,eleştri,yergi,ders verme…Bazen bunlardan biri ya da birkaçı yer alırken bazen de tümü birden yer alır.Bunlar çoğunlukla halk tarafından oluşturulurlar.Ünlü kişilerin başlarından geçen ilginç olayların da fıkra sayıldığı olur.

Her türlü sözlü ya da yazılı etkinliklerimizde bunlardan yararlanabiliriz. Söz gelişi günlük konuşmalarda kullandığımız gibi, bir konferansta ya da açık oturumda da anlatımı çarpıcı ve canlı kılmak için kullandığımız olur.

Olur olmaz anlatıldığında bırakınız olumlu etkisini, bezdirdiği, sıktığı da olur. Bu yüzden fıkra anlatımının da kendince kuralları vardır. İşte birkaçı:

1-)İçinde bulunduğumuz ortamla anlatılacak fıkra arasında sıkı bir bağlantı olmalıdır. Yeri ve zamanı iyi hesaplamalıdır.

2-)Konuyu iyice kavrayıp, gereksiz ayrıntılardan ayıklanmış bir anlatımı yeğlemeliyiz.

Anlatıcı olarak biz kesinlikle gülmemeliyiz.

Fıkrayı anlatırken sık sık açıklayıcı öğelerle araya girmemeliyiz. Hele fıkranın bitiminde nükteyi açıklamak gibi bir duruma asla düşmemeliyiz.

Dilerseniz içinde bulunduğumuz ortam ve fıkra arasındaki bağlantı için şu fıkrayı örnek olarak düşünelim.

Seçkin davetlilerden oluşan bir grup içinde her nasılsa avcı kardeşimiz de bulunur. Bulunur bulunmasına ya, sıkıntıdan patlayacak gibi de olur, çünkü hiç kimse “av” konusunu açmamaktadır. Bizimki de başka konularda konuşacak, söyleşecek durumda değildir. Ne yapsın… Aniden “Daaan!” diye bağırır. Herkes şaşkınlıkla ne oluyor gibisinden bakarken, bizimki devamla şöyle der” “Dan!” “dedim dedim de aklıma geldi, geçenlerde ava gitmiştik…”

ÖRNEKLER



Nasrettin Hoca Fıkraları

1- Hoca, merkebini kaybetmiş. Çarşıda pazarda,"Bulana yularıyla, semeriyle müjde olarak vereceğim." diye bağırıyormuş. Adamın biri demiş ki: "Hoca, mademki vereceksin, ne diye bulmak istersin?" Hoca, "Bre cahil!" diye çıkışmış "Bulma zevkini tatmayayım mı?“



2- Bir dostu, Hoca'yı yalancı şahitliğe götürmüş. Davacı, dava ettiği adamdan "buğday" istiyormuş. Kadı, Hoca'ya "Bu adam buğdayını verdi mi, alacağı var mı, siz ne dersiniz?" diye sormuş. Hoca, "Arpayı tamamıyla verdi, bir tane bile alacağı yok." demiş. Kadı söze dikkat etmeden hükmü vermiş.

Mahkemeden çıktıkları vakit, Hoca'yı şahitliğe götüren "Yanıldın, 'buğday' diyecektin 'arpa' dedin, iyi ki kadı dikkat etmedi." demiş. Hoca adama şöyle karşılık vermiş:

-İşin aslı yalan olduktan sonra ha arpa olmuş, ha buğday …

3-Hoca, bir gün erenlerden olduğunu söyler orada bulunanlardan birisi der ki:

"Bir keramet göster, öyleyse." Hoca "Ne istersin" diye sorar. Adam, 'Şu karşıdaki dağı çağır' ayağına gelsin." der. Hoca, üç kere, "Gel ya mübarek!" diye seslenir. Tabiatıyla dağda bir kıpırtı bile olmaz. Hoca derhal dağa doğru yürümeye başlar. Adam, "Ne yapıyorsun Hoca?" der, "Hani dağ gelecekti, sen mi gidiyorsun?"

Hoca hem yürür, hem cevap yetiştirir:

-Biz de gönül kibir olmaz dağ yürümezse abdal (derviş) yürür.

Bektaşî Fıkraları



Bektaşinin biri Mevlevî dervişine nasıl ayin yaptıklarını sorar. Mevlevî: "'Hak' deyip döneriz." der. Bektaşî güler. "Biz bir kere 'Hak' deyince artık dönmeyiz, dururuz." karşılığını verir.

***

Bektaşî dervişi, merkebini önüne katmış giderken yolda adamın biri "Böyle ikiniz birlikte nereye gidiyorsunuz?" diye sormuş.

Bektaşî soğukkanlılıkla, "Üçümüz için ot getirmeye" demiş.

Karadeniz Fıkraları



Bir toplulukta fıkra anlatılıyordu. Herkes kahkahalarla gülüyordu. Yalnız tek bir adam hiç gülmüyordu. Kaşları çatılmış, küskün gibi oturuyor, asık suratı kimsenin gözünden kaçmamıştı. Nihayet yanında ki dayanamadı ve bir aralık:

-Siz niçin gülmüyorsunuz? Yoksa rahatsız mısınız? diye sordu.

-Hayır, rahatsız deyilum. Fakat fıkra anlatana küsmi-şum da, onun içun eve gidince güleceğum...

Son örneğimizi de Dümbüllü İsmail'den verelim:



Dümbüllü İsmail Efendi şarkı söylerken seyircilerden biri sahneye salatalık atar.

Seyirciler, sanatçının bu münasebetsiz harekete nasıl karşılık vereceğini beklerler. Dümbüllü yere eğilir, salatalığı eline alıp:

"Biri kartvizitini yollamış," der.



Atalar Sözüne Bağlı Fıkralar

—Türkmen'e "Arı alır mısın?" demişler. "Paramla vızıltıyı neyleyim?" demiş.

—Katıra "Baban kimdir?" demişler,” At dayımdır." demiş.

—Haylaz çocuk "Babam bana öğüt verirken ineğin gözünde kırk sinek saydım." demiş.

—Odunlar baltayı dava edeceklermiş. Sapı içimizden diye vazgeçmişler.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

BaNuCaN isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-07-2008, 02:34 AM   #2 (permalink)
Teğmen
 
Üyelik tarihi: Jun 2008
Mesajlar: 53
Tesekkür: 0
17 Mesajinıza toplam 59 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
McDaniel is an unknown quantity at this point
Standart Ynt: diksiyon dersi (8)

Sevgili Banucan

tamda son günlerde internetten diksiyon ile ilgili dokümanlar arıyordum ki verdiğin bu bilgiler ve paylaştığın kaynaklar imdadıma hızır gibi yetişti.. Emeğine sağlık,çok teşekkürler..
__________________
Hiç bir şey için ümidini yitirme unutma ki ilik en sert kemikten çıkar..
McDaniel isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-07-2008, 07:16 PM   #3 (permalink)
Teğmen
 
Üyelik tarihi: Jul 2008
Mesajlar: 22
Tesekkür: 0
17 Mesajinıza toplam 61 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
BaNuCaN is an unknown quantity at this point
Standart Ynt: diksiyon dersi (8)

gerçekten de işinize yaramışsa eğer ne mutlu bana :)
BaNuCaN isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


diksiyon dersi (8)

Genel Kişisel Gelişim Cd'leri ve Diksiyon diksiyon dersi (8) Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız VÜCUT HAREKETLERİ: YÜZ - Yüzün anlatımı onun kaslarına hareket sağlayıp bir takım kımıldanışlar oluşturmak değildir. İçten gelmeyen duygu ve düşünceleri yansıtmayan yüz kımıldanışlarından kesinlikle vazgeçmek gerekir. Konuşmacının yüzü, içtenlikle, doğrulukla gizli anlamı kolayca yansıtan saf, temiz bir küçük çocuk yüzü ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Diksiyon telkin cd indir izle İstanbul Diksiyon nerededir kimdir Diksiyon çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Diksiyon hipnoz Diksiyon olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Diksiyon hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Diksiyon kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:14 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.