Dondurmam Gaymak İstanbul Film Festivalinden bu yana galadan galaya koşan, şimdiden çeşitli festivallerde bol bol izleyiciyle buluşmuş olan Dondurmam Gaymak nihayet İstanbulda gösterime giriyor. 2007 Oscar törenine Türkiyenin göndereceği film olarak belirlenen, neredeyse tamamı halktan seçilmiş oyuncu kadrosuyla dikkat çeken film büyük merakla bekleniyordu. Yüksel Aksu mütevazi bir altyapı, doğal bir sinemacılık benimsediği ilk uzun metraj yönetmenlik deneyiminde şimdiden filminin meyvelerini toplamaya başladı. Film, yerli ödüller bir yana, New Yorkta düzenlenen Queens Film Festivalinden En İyi Yönetmen ve En İyi Komedi dallarında iki ödülle döndü. Dondurmam Gaymakın bu beklenmedik başarısını kutlarken, film hakkında söylemek istediğim birkaç şeyi belirtmeden edemeyeceğim.
Öncelikle filmde ‘Bir Ege Geyiği başlığının da desteklediği gibi bir sinema tadından çok bir Ege tadı var. Dahası, Ege insanı, Egelilerin şivesi, Ege köylerinden görüntüler var... Film, renkli Türk kültüründen bir seçmece ve bir kültür turu yapısında kurulmuş ve ilerliyor. Filmin bel kemiğini oluşturan ana hikayede, ‘hakiki dondurmasını motoruyla köy köy gezerek satan bir dondurmacının, zengin dondurmacı zincirlerine meydan okuyuşu anlatılıyor. Sonrasında, kapitalist düzene ayak uydurarak çektiği yerel televizyon reklamının sonuçlarını alamadan bir çocuk çetesinin gazabına uğrayan Dondurmacı Ali, paket dondurma satan dondurma zincirlerinin peşine düşüyor. Bu öykü ekseninde dönen film, hikaye örgüsünü ilerletmeyen ve geliştirmeyen bir dizi dondurma satma sahneleriyle yöreyi tanıtmak, Türk köylüsünün doğallığını sergilemek ve ballandırmak için bir bahane gibi.
Dondurmam Gaymakın "Egenin filmi... Bizim filmimiz... Aile filmi..." gibi tabirlerle anılması olağan. Çünkü halkın içinden, halkın kendinden bulacağı bir öyküsü, karakterleri ve esprileri var. Ama sinema açısından değerlendirildiğinde, yazar-yönetmenin kapitalizm karşıtı görüşünü, öykünün çatışma noktalarını ve karakterlerin motivasyon ve hedeflerini defalarca vurgulayan yavan diyalogları, uzun ve didaktik demeçleri ve basit mizahıyla film, vahim bir senaryoya sahip. Gerek kurgu, gerek görüntüleriyle de kendine has bir dili yakalayamadığını da eklemek gerekir. Filmin en önemli artısı ise Türkiyenin toplumsal ve kültürel renkliliğini bir anlamda tanıtma değeri taşıması. Bir diğeri de, özellikle Amerikan ve Türk sinemasının genelde dışarda bıraktığı sıradan halkı sinemaya aktif olarak dahil etmesi, temsil etmesi ve sonuç olarak geniş kitlelere karşı sinemayı ve sinemacılığı ulaşılabilir, sempatik ve değerli kılması. Aksunun yurtdışında da güvenebileceği en önemli başarısı bu.
Filmin en çok konuşulan yönü, Muğlada geçen öykünün çoğu Muğlalı, hem de birkaçı hariç oyuncu bile olmayan bir oyuncu kadrosuyla çekilmiş olması. Her fırsatta "Bir de şu tipi koyalım... Bir de böyle bir şey olsun... Bir de burayı gösterelim" mantığıyla çekilmiş sahnelere yer veren film, aynı zamanda köylü karakterler bolluğu içinde. Eğer bunun aslında Dondurmacı Alinin filmi olduğu ikide bir yinelenmeseydi, bu filmi en azından bir insan panaroması olarak algılamak mümkün olabilirdi. Ve oyuncular çoğu zaman yapmacık kaçan oyunlarla yönlendirilmeseydi, halk doğal halinde laflarını okusaydı; örneğin Nuri Bilge Ceylanın İklimlerindeki gibi doğaçlama tekniğinin getirdiği gerçeklikten yararlanılabilseydi; ve en önemlisi de ‘gerçekleri söyleyen film yapma kompleksinden sıyrılınabilseydi, filmin o çok övülen doğallığı ‘gerçek bir doğallıktan kaynaklanabilirdi. Dondurmam Gaymak günün sonunda kurmaca bir film olduğu için ‘doğallık ve ‘gerçekçilik iddiasına saplanmayıp, ‘öyleymiş gibi yapılmasında sakınca olmazdı. Hatırlatmak gerekir ki sinema, kurmaca doğası itibariyle yalan söylemenin meşru olduğu bir hikaye anlatma aracı olduğu için, geçerli yöntemler kullanılarak ‘gerçeklik etkisi pekala sağlanabilir.
Aksu oyunculuk açısından riskli olan halkı kullanma kararını, yönetiminin yanı sıra montajıyla da kotarabilirdi, oturmayan yerleri yontabilir, kimi yerleri gizleyebilirdi. Yönetmesi özellikle güç olan çocuk ve yaşlı karakterler filmdeki zayıf oyunculuklara en bariz örnekler. Özellikle diyaloglar akarken karşıdaki oyuncuların tepki planları doğru zamanlamalarla yerleştirilseydi, oyuncuların acemilikleri bu kadar göze batmazdı. Ek olarak, Donrumacı Ali ustayı canlandıran Turan Özdemir ve karısını oynayan Gülnihal Demir, filmin geneline hakim bağrış çağrış hengamesinin sevimsiz kahramanları. Zaten alabildiğine gürültülü olan filmde bu iki oyuncunun abartılı mimik ve hareketlerinin olumlu bir katkısı olduğu söylenemez.
Ne yazık ki Yüksel Aksuyu bu filmle yakaladığı ‘amatör ruh için alkışlamak yerinde görünmüyor. Çünkü Dondurmam Gaymak amatör ruhtan çok amatörlüğün baskın olduğu bir film olmuş. Oysa ki profösyonelce tasarlandığı açık olan ve bunun içinden amatör ruhunu –hedef buysa– hissettiren bir film övgüye değer bulunabilirdi.
Bana öyle geliyor ki Dondurmam Gaymak, yaratıcısı Yüksel Aksunun beyaz perdeye yansıtmakta anlaşılan çok hevesli olduğu politik ve estetik düşünce ve prensiplerine bahane olmuş; bu uğurda sinema kurban edilmiş. Konu seçimi ve oyuncu kadrosuyla radikal görünen film ne yazık ki yaratıcılarının ve katılımcılarının samimiyeti ve iyi niyetinin ötesinde, sinemasal açıdan bir lezzet yelpazesi sunmaktan uzak. Dondurmanın nasıl yapılması gerektiği sinemaya ve kapitalist topluma dair binbir göndermeyle tarif ediliyor iyi güzel de, iş film yapmaya gelince birkaç malzeme maalesef eksik. Yine de film ekibini gösterdikleri çaba ve cesaret için, ayrıca Türk ve dünya sinemasına kazandırdıkları örnek için tebrik ediyorum. Oscarda başarılar...
Selin Sevinç
selinlesinema@gmail.com Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |