İ l e t i ş i m , kişinin kendisiyle ve diğer insanlarla yaptığı ses ,davranış, yüz mimikleri, vücut dili kullanılarak,duygu,bilgi, düşünce kavramlarının gönderilmesi algılanması değerlendirilmesi faaliyetidir. Sizin yada karşınızdakinin yapılan bu alış veriş sonucunda iyi yada kötü anlamda mutlaka bir etkileşim söz konusudur.Biraz daha açarsak farkında olmasak ta konuşmadan bile bir sürü iletişim kurduğumuz bir gerçektir. Karşımızdan gelen tanıdığımız kişiye bakarak elimizi sağ elimizi kalbimize koyup başımızı hafifçe eğmek nedir? Selam verilmiş olmaz mı karşımızdaki de aynı biçimde yada seslenerek(**ne haber?**merhaba**selamunaleyküm**günaydın**nasılsı n? ) size selam vermez mi?
Bazen de küçük bir tebessüm selam için yeterli olmaz mı?
Selamlaşmak insanın sosyal olmasının bir kanıtı değil mi? Konumuz selamlaşmak değil ancak birisi sizi görmesin diye kaldırım değiştirmeyin. Öğrenci yolda öğretmeniyle göz göze gelmemek için başka yerlere bakması iletişim korkusu olsa gerek.
Beşeri (insani) ilişkiler selamla başlar.Sizi küçültmez yüceltir.
İletişimi anlarsanız insanları da anlayabilir onlara kendinizi anlatabilirsiniz. Ne konuşacağınızı,nerede ,ne zaman ,ne kadar dinleyeceğinizi,dinleme kurallarını öğrenmeliyiz.
Kimsenin sözünü kesmeyin,cümlesini siz bitirmeyin. Yüzünüz ve vücudunuzun yönü dinlediğiniz kişiye doğru olmalıdır. Kişinin konuşmasına izin verin,bazı kapı aralayıcılar(konuyu destekleyen tekrarlamalar yapın) ör: anne ali sokakta topumu patlattı.) cümlesinde çocuğun kızgınlığını destekleyen kapı aralayıcı kullanın.( anne: belli ki sen Ali’ye çok kızmışsın.)dediğinde çocuk biraz daha öfkesini paylaşır ve rahatlar. Anne: ali aslında iyi bir çocuktur. Deseydi (kapı aralayıcı) kapanacak ve çocuk anneyle paylaşımı kesecekti.karşımızdaki kişi sevdiği birinden bahsediyor ve sizde onu daha çok konuşturmak istiyorsunuz.( kapı aralayıcı: sen bu kişiye ne çok seviyorsun.)olmalı. Kızgınlık varsa olumsuz aralayıcı ,mutluluk varsa olumlu aralayıcı kullanın ve konuşmasına,anlatarak ferahlamasına çalışın.
Dinlediğinizi onaylayan baş sallamak,evet,tabi,sonra ne oldu? Gibi sözcükler sıkça olmadan kullanılır.
Dinlediğiniz kişinin sözüne girdiğiniz anda o nerede kaldığını ,neye bağlayacağını unutur.böylece gerçek konu değil hazırlık konularını dinlemiş olursunuz.
İletişim de cep telefonu aracını kullanırken o telefon sizi ele geçirmesine nasıl da izin veriyorsunuz. Araç amaçlaşması bu sanırım.Zamanınızın ne kadar çoğunu o tuşlu alete veriyorsunuz.Bilgisayarda sizi ele geçirip suyunuzu çıkarmıyor mu? Sorguladınız mı neden diye,bunun adı
asosyalleşme yani toplumda yaşayan ama iletişim kuramayan kişilerin kaçışları hayal dünyamızın bizlerden koparılmasına izin vermeyin.Kitap okumaya başlayın elinize geçen tüm kitap ve gazeteleri okuyun. Okuduktan sonra tanıştığınız insanlarla daha rahat bilgi fıkra güncel olay vb paylaşımını rahatlıkla yaptığınızı göreceksiniz. kitap okurken canım sıkılıyor. Öyleyse sıkılana kadar oku sonra yine devam et.Birer ikişer sayfa oku bırak,sonraları o seni bırakmayacak alışkanlık yapıcı bir özelliği var okumanın. Hadi deneyin.ilginç konuları küçük kağıtlara yazıp aynı kitabın ilgili sayfasının içinde saklayın.
Bir konuyla ilgili hiçbir kaynaktan faydalanmadan birkaç sayfalık metin hazırlayın. Konu ne mi olsun. Ekmek su kömür araba elbise ...... ne isterseniz. Bakalım kaç sayfa yazabileceksiniz. Sonra da hangi konuysa ansiklopediden bulun bir onu okuyun aradaki farkı değerlendirin. Bu çalışmayı tam otuz konu için ayrı ayrı yapın. Yazarak anlatmanın sizi ne kadar zorladığına şahit olacaksınız.ancak yaptığınız her yazılı çalışma kelime haznenizi çoğaltarak anlatımlarda çok faydasını göreceksiniz.
Başkalarıyla iletişimin yanında farklı bir tür olan kendimizle iletişim nedir? Biraz açalım. Beynimize duyu organlarıyla algıladığımız dış uyarıcıları(cisim görüntüsü, ses,koku,bir paragraftaki okunanlar vb.)beynimizdeki geçici belleğimize alırız.
Sonra eski öğrendiklerimizle karşılaştırırız, ilkokulda öğretmeninizin V harfini yeni dış uyaran okula başlamadan öğrendiğiniz kuş yuvasıyla eşleştirmedik mi , bordo rengini bilmiyorsak buna en yakın renk olan kırmızıdır demedik mi? Eski öğretiler yenileriyle birleşip tanımlar ve ana belleğimize kaydederiz. Peki ya tanımlanamayan bir kelime bir nesne ile karşılaşırsak ne yaparız.Küçük yaşlarda sorun yok baba bu nedir? Dersiniz cevaplandırılır. Büyüdükçe işler değişir o zaman sormak ta ayıp gelir. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp demişler. Tanımlanamazsa bu konuyu bilmediğinizi dürüstçe söylemeniz yakın bir zaman da araştırıp öğreneceğinizi söylemeliniz doğru bir davranıştır.