ARTIK ÜNLÜ OLMAK ÇOK KOLAY!

[hakan_oz]

Yeni zengin’ kavramı eskidi, sıra ‘yeni ünlüler’i incelemekte

Bundan 20 sene önce, Perihan Abla dizisinin yıldızı Perihan Abla’ya çok hayrandım. Benim hayatımdaki en önemli ‘ünlü’ oydu ve hatta bir keresinde onunla tanışaabilme fırsatı doğduğunda aileme yalvarıp okulu bile kırmıştım

Bundan 20 sene önce, Perihan Abla dizisinin yıldızı Perihan Abla’ya çok hayrandım. Benim hayatımdaki en önemli ‘ünlü’ oydu ve hatta bir keresinde onunla tanışaabilme fırsatı doğduğunda aileme yalvarıp okulu bile kırmıştım. Buram buram parfüm kokan kürk paltosuna dokunmanın bende yarattığı mutluluk etkisini hiç unutmam. Bir de herkes gibi Ajda’ya hayrandım. Ertesi gün okulun olduğu bir gece verdiği konseri izleyebilmek için ne kadar çırpındığımı ve sonunda izni alıp, ‘süperstar’ı sahnede uzun, dalgalı saçları ile gördüğümdeki mest oluşumu da unutamam. Bir keresinde de Zeki Triko Cindy Crawford’u Türkiye’ye getirmişti. Ve ben yine ne yapıp ne edip küçük boyumla defileyi izleyenler arasındaki yerimi almıştım. Hatta sonra hayranlığımı dizginleyemeyip, büyük gelmesine rağmen, onun defilede giydiği gazete desenli mayonun aynısını kendime aldırmıştım.

20 sene önce ülkemizde ve dünyada ünlüler parmakla gösterilecek kadar azdı. Etkileri ise çok büyüktü. Amerikalıların şimdi ayırdığı gibi ‘A List celebrity’ (A sınıfı ünlü) kavramları yoktu. 10 sene öncesinde ise, Türkiye’de Kral TV ve özel radyo kanalları patlaması ile, bir şarkıcı-ünlü patlaması yaşandı. Bildiğimiz ‘esas’ ünlülerin yanında, yepyeni şarkıcılar ve onlardan ayrı düşünülemeyen video klipleri ile tanıştık. Bu furya senelerce bu şekilde sürdü.

Son bir kaç yılda ise, yarışma ve dizi patlaması sonucunda, yepyeni başka ‘ünlüler’ girdi yaşamlarımıza. ‘Ünlü’nün tanımı oldukça değişti. 5 dakika televizyonda gözükenler, kendilerini bu işlere senelerini vermiş, elle tutulur gözle görülür hayran kitlelerine sahip insanlarla bir görmeye başladılar. Dahası, bu ‘yeni ünlüler’in ekipleri de kendilerini ‘ünlü’ olarak konumlandırmaya başladı. Aranjörler, prodüktörler... Onlar da kapalı mekanlarda güneş gözlükleriyle dolaşmaya başladılar.

Bizim binamıza da tam olarak ne iş yaptığını anlayamadığımız, ama ‘çok ünlü’ intibası veren biri taşındı mesela. Evini stüdyoya çevirip tüm gün bangır bangır kayıt yapan, bizlerle asla asansöre binmeyip diğer asansörün gelmesini bekleyen ‘çok önemli’ bir komşumuz var artık. Komşumuz gibi etrafta birçok ‘ünlü’ var son zamanlarda. Sizin de karşınıza çıkmıştır. Gittiğiniz lokantada, sinemada, spor salonunda... Yüzü kesinlikle tanıdık gelmiyordur, ama etraftan beklediği saygı ve ilginin sonucunda, acaba hangi dizinin oyuncusu, ya da hangi yarışmanın birincisi diye düşünmeden edemiyorsunuzdur. Fakat sözde ününün nereden geldiği sizin için pek bir şey ifade etmiyordur... Çünkü devir zaten herkesin ünlü olma devridir!

Milyonlara sadece gazeteye, dergiye, televizyona çıkarak ulaşılmıyor artık. Youtube’da videosu yüzbinlerce defa seyredilen birinin, yüzlerce diziden bir tanesinde minik bir rolü olan birinden daha etkili olduğu iddia edilebilir.
Ünlü olmanın tanımı da, tıpkı zenginliğin tanımı gibi değişmek zorunda artık. Eskiden ünlü demek; başarılı, belirli bir hayran kitlesine sahip ve birçok kritere uyan kişi demekti. Artık sırf ülkemizde değil; dünyada da o kadar çok yeni ve değişik kategoride ünlü var ki, bu kişiler kullanılarak ortaya yepyeni bir ünlü endüstrisi bile çıktı. Mesela ‘Young Hollywould’ kategorisine giren aktrislerin giydikleri kıyafetler Chanel’den Top Shop’a birçok markanın imajını desteklerken, ünlü People dergisi formatının büyük kısmını her türlü ünlüden beslenerek oluşturuyor. Ünlülerin sayısı ve çeşidi arttıkça onlardan beslenen sektörler de artacak. O yüzden, ‘nerede o eski ünlüler’ gibi bir yaklaşım elbette ki yersiz olur.

Perihan Ablaların yaşattığı masum günlerden uzakta, yeni ünlülerin minik ışıltılarının bazen farkına bile varamadığımız bu çağda sanırım dikkat etmemiz gereken nokta; kavram karmaşaları arasında kimsenin hakkını yememek ya da kimseye hak ettiğinden fazlasını vermemek.