Altıncı His Yönetimi Bilgi Çağı´nda her türlü bilgiye erişim açıktır" diye durmadan sloganlar atılsa da insanın ihtiyaç duyduğu pek çok bilgiye erişmek mümkün değildir. Eğer ihtiyaç duyulan her türlü bilgiye erişebilseydik, her zaman doğru karar alırdık. Örneğin, şehirlerimizi, hatta viyadüklerimizi fay hattının üstüne kurmazdık. Ne zaman yatırım yapacağımızı, ne zaman tararruf yapacağımızı kesin olarak bilirdik. Tüketicinin tam olarak hangi yıl ve hangi ürünlerden vazgeçeceğini bilseydik, ona göre önlem alırdık. Hangi hisse senedinin ne zaman yükseleceğini ve ne zaman düşmeye başlayacağını hala bilmiyoruz. O kadın ya da adamın bize iyi bir eş olup olmayacağını bilmiyoruz. Hiçbir konuda kritik bilgilere sahip değiliz. İnternetteki ve kitaplardaki bilgilerin çok önemli bir kısmı bizim özel sorularımızın cevabı değil. İhtiyaç duyulan bilgiye hiçbir zaman tam olarak erişemiyorsak, istediğimiz sonuçlara götürecek doğru kararları nasıl alacağız? Lester Thurow, ekonometrinin bittiğini 1980 yılında söylemişti. Yönetim otoritelerinin otoritesi Peter Drucker, 21.Yüzyıla girerken yöneticilerin ve insanların en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden birinin "sezgi" olduğunu belirtiyor. Bilgi açığını kapatabilmek için sezgili olmak gerekli. Ancak yeni bir soru gündeme geliyor? İnsan Altıncı Hissini ya da sezgilerini nasıl güçlendirir? Sanırım, yüzyılın sonunda önümüzde kalan temel soru budur. Benim iki yıl kadardır yaptığım görüşme ve çalışmaların sonucunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Sezgi Yeteneğinin Geliştirilmesi Sezginin karşılığı olarak sözlükler, açık bir kanıt ve bilgi olmadan, olmuş ya da olacak bir şeyi kestirmek diyor. Bu tanımı tersine çevirirsek bize yardımcı olabilir; sezgi, dolaylı kanıt ve bilgilere dayanarak olmuş ya da olacak bir şeyi kestirmektir. Demek ki sezgi yeteneğinin geliştirilmesi için dolaylı kanıt ve bilgileri toplama ve yorumlama yeteneğimizin geliştirilmesi gerekiyor. Elimizdeki araçlara bir bakalım. Deneyimlerden Yararlanma Geleceğin geçmişin birebir tekrarı olacağını düşünmek, istisnai durumlar haricinde oldukça yanıltıcıdır. Ancak geleceğin de her zaman geçmişten tamamen kopuk olacağını düşünmek de ayrıca yanıltıcıdır. Çünkü geçmişte oluşan nedenler, gelecekteki sonuçlara yol açarlar. Geleceğin ya da bugünün içinde geçmişteki olaylara benzer özellikleri olan olaylar bulunur. Çok değişik deneyimlerden geçmiş insanlar, eğer yaşadıkları deneyimlerin ayırıcı özelliklerini fark etmişlerse, daha sonra bilgi sahibi olmadıkları olaylar hakkında analoji/benzerliklerden yararlanma yoluyla öngörülerde bulunabilirler. Özellikle belirli bir uzmanlık alanındaki deneyimlere dayalı bilgiler, aynı alanda gerçekleşen ya da gerçekleşecek olaylara ilişkin isabetli öngörüler sağlayabilir. Ancak deneyimin süresinin içinde söz konusu uzmanlık alanına ilişkin eşik gelişmeler dahil değilse, radikal değişimleri kestirmek güçtür. Bir spor yazarı yirmi beş otuz yıllık gözlemden sonra yaşadığı deneyimlerin ayırıcı özelliklerini belirlemişse, bu ayırıcı özellikler bileşkesiyle yapılacak bir karşılaşmaya ilişkin özellikler arasında benzerlik kurabiliyorsa sonuca ilişkin isabetli bir öngörüde bulunabilir. Bu hesaplama ve kestirim, aslında beynin yaptığı, rakamlar kullanmadığı gizli bir matematik hesabıdır. Beynin Gizli Hesapları İnsan beyni sürekli olarak hesap yapar, örneğin beyin herhangi bir kapıyı açmak gerektiğinde ne kadar güçle kapıya asılmak ya da itmek gerektiğini, tokmağın üç boyutlu uzayda nerede olduğunu ve elin ona hangi rotadan giderek ulaşacağını hesaplar. Bunu yaparken biz rakamları düşünmeyiz, ama beyin bunu hesaplar ve çoğu zaman da isabet ettirir. Düşünsenize açamadığınız kapı sayısı açabildiklerinizin kaçta kaçı? İşte size hiç rakam kullanmadan insan beyninin mükemmele yakın kestirim yaptığının kanıtı. Empati Kurmak Belirli bir olayın nereye varacağını öngörebilmek için, bu olayda rol alan insanların nasıl davranışlar göstereceğini tahmin etmek gerekir. Bunu yapabilmenin tek yolu empati kurmak, diğer bir deyişle kendimizi başkalarının yerine koyarak onlar gibi düşünmeye ve hissetmeye çalışmaktır. Kendini bir başkasının yerine koyabilmek, onun gibi düşünüp hissetmeye çalışmak çok zor olmakla birlikte insanın zekasına zeka katar. Kendinizi ne kadar fazla insanın yerine koyup onlar gibi düşünüp onlar gibi dünyayı algılayabiliyorsanız, bir anlamda onların zekalarının potansiyeline de erişiyorsunuzdur. Belirli bir olaya ilişkin yapılacak isabetli bir tahminin temelinde, o olayın içinde rol alan insanların nasıl düşündüğünü, ne şekilde hareket edeceklerini ve gelişmeler karşısında verecekleri tepkileri öngörebilmek vardır. Çünkü bütün bunlar söz konusu olayla ilgili sonuçları etkileyecektir. Bir şirket toplantısında belirli bir gündeme ilişkin sonucu sezebilmek için, gündemi, bağlamı ve toplantıya katılacak insanların ne şekilde düşündüğünü, alacakları yeni bilgiler karşısında düşüncelerini ne şekilde düzenleyeceklerini bilmek gerekir. "Bilmek" hiçbir zaman tam anlamıyla mümkün olamaz. Ancak insanın geldiği ve içinde olduğu koşulları, önceki tutum ve davranışları değerlendirerek böyle bir öngörüde bulunulabilir. Senaryolarla Düşünmek Geleceği ya da bilinmeyeni sezmenin yollarından biri senaryolarla düşünmektir. Senaryo kurabilmek için bir olayın gelişimini aşama aşama kafada canlandırmak gerekir. Bu sırada eldeki açık ve dolaylı bilgiler gündeme gelir ve gelecekle ilgili hiç senaryo geliştirilmeyen bir duruma kıyasla çok daha isabetli öngörülerde bulunulur. Daha önce gitmediğiniz bir adresi ne kadar sürede bulacağınız, hangi adımlardan geçerek adrese yaklaşacağınızı senaryolaştırarak tahmin edilebilir. Satış rakamlarının nereye ulaşacağını sezmek gelecek yıl içinde rakiplerin ve pazarın hangi aşamalarda ne tür ardışık ya da kesintili adımlar atacağını ve bunlara sizin ne tür karşılık vereceğinizi öngörmek sonucunda oluşur. Bütünün özelliklerini ve bütünü oluşturan parçaların özelliklerini bilmek Bütünün özelliklerini ve bütünü oluşturan parçaların özelliklerini bilmek onların etkileşimlerini kestirmeye imkan verir. Ormanı ve ağaçları görme sanatı benzetmesi, biraz daha genişleterek ve özelleştirerek uygun bir benzetme olabilir. Ormanın bulunduğu coğrafya ve bu coğrafyayı etkileyen unsurlarla birlikte, ormandaki her bir unsuru (ağaçlar, bitkiler, hayvanlar vbg.) kendi özellikleriyle değerlendirmek gibi. Diğer bir örnek de, işletme içinde bir kimya mühendisinin kendi uzmanlığı hakkında derinlemesine bilgi sahibi olması ve uzmanlığıyla hizmet verdiği işletmenin ne şekilde işlediğini ve hangi pazarda çalıştığını bilmesi olabilir. Bu şekilde elindeki bir projenin sonucu kestirebilir. Varsayımları Bir Kenara Bırakmak İnsanın geleceği ya da bilinmeyeni sezebilmesi için açık ya da dolaylı bilgiye ihtiyacı olduğu kadar, mevcut bilgi ve varsayımlara kuşkuyla bakmaya da ihtiyacı vardır. Geleceği ya da bilinmeyeni sezmenin önündeki en büyük engel, geçerliliğine kuşku duymadan inandığımız bilgilerdir. Eğer bu bilgiler gerçeği yansıtmıyorsa, bu bilgi ve varsayımlara dayalı sezgiler de bizi yanıltacaktır. Sezgileri güçlü bir insan, bütün olasılıklara açıktır; en doğru bildiği şeyin tamamen yanlış olabileceği varsayımını göz önüne almadan geleceğe ve bilinmeyene ilişkin özgür bir değerlendirme yapamaz. Aklında Soru Olmak İnsanın her gün karşılaştığı sayısız bilgi, nesne ve insan vardır. Ortada bir soru ya da sorular olmadığı sürece, söz konusu bilgi, nesne ve insanlar birbirinden bağımsız, sezgili bir insan için işe yaramaz bilgi öbekleridir. Ancak aklında soruları olan insanlar, çevrelerinde cevaplara ilişkin bilgi, nesne ve insanları ayırıp sınıflayabilir. Sınıflanmış dolaylı bilgileri, geleceği ya da bilinmeyeni sezmek için kullanabilir. Bağlantı Kurabilmek Geleceği ya da bilinmeyeni sezebilmenin ön şartlarından biri de; özellikle dolaylı bilgilerle öğrenilmek istenen konuyu birbirine bağlayabilmektir. Sezgi Yeteneği konusunda benim sezebildiklerim bunlar. Sezgi konusundaki düşüncelerinizi benimle paylaşmanızı isterim. Bu konu gerçekten geliştirilmeye ve sezilmeye muhtaç gibi görünüyor.
-ALINTI- Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |