Kayıt ol Yardım Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Uyarılar

Küçük Şeyler'den Alıntılar

Serbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Çocuğa Dayak Ahlak Dışı mı? Maalesef evet. Çünkü, "Çocuğun iyiliği için" diye mantığa büründürsek bile, bir yetişkinin bir çocuğu dövmesi demek, güçlünün zayıfı dövmesi demektir. Güçlünün zayıfı dövmesi ise genelde istenmeyen bir şeydir, ahlaki bakımdan kabul edilmez. Güçlünün zayıfa fiziksel ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi

Küçük Şeyler'den Alıntılar

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 16-01-2012, 05:25 PM   #91 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Çocuğa Dayak Ahlak Dışı mı?


Maalesef evet. Çünkü, "Çocuğun iyiliği için" diye mantığa büründürsek bile, bir yetişkinin bir çocuğu dövmesi demek, güçlünün zayıfı dövmesi demektir. Güçlünün zayıfı dövmesi ise genelde istenmeyen bir şeydir, ahlaki bakımdan kabul edilmez. Güçlünün zayıfa fiziksel güç uygulaması, toplumlarda göre geldiğimiz bir şey. Doğada bu durum doğaldır; güçlünün zayıfı ezmesi, yemesi ahlak dışı değildir. Çünkü doğada "ahlak" kavramı yoktur. Neokortekse, dile, dilin refakat ettiği bilince sahip insan, ahlak anlayışına da sahiptir. Ve insanlar için güçlünün zayıfı ezmesi, işlevsel olabilir, ancak ahlaki değildir.

Güçlünün zayıfı ezmesi doğada doğaldır.
Ancak bu durum,
insanlar arasında doğal değildir,
ahlak dışıdır.


Bir baba düşünün: Gün boyu ev dışında bir çok kişiye sinirleniyor; ama kendini tutuyor. Gittiği resmi dairedeki kadın memura sinirleniyor, içinden bir tokat atmak geçiyor belki ama asla böyle bir şey yapmıyor. Sokakta, işyerinde insanlara kızıyor, içinden vurmak geçiyor ama vurmuyor. Niçin vurmuyor? Çünkü sağa sola birer tokat atarsa çok masraflı olur, karşılık verirler, mahkemeye düşer.

Aynı baba evine geliyor ve on yaşındaki oğlu canını sıkıyor, o da kalkıp bir tokat atıyor. Niçin? Çünkü oğluna tokat atması masrafsızdır; babaya pahalıya mal olmaz. Çocuk karşılık veremez, mahkemeye veremez. Evde biri çocuğu dövmenin maliyeti yoktur. İşte bu yüzden çocuklarımızı dövmek ahlak dışıdır. Adamına göre davranıyoruz; karşımızdaki adam güçlüyse, arkası sağlam ise öfkemizi kontrol ediyor, saygılı davranıyoruz. Eğer karşımızda küçük bir adam, küçük bir hanım varsa, gücümüzü kullanıp onu eziyoruz. Bu tavır ahlak dışıdır.

Yaptığı sporun felsefesini kavramış bir tekvandocu bir boksör sokakta dövüşmez; üzerine gelirlerse, kendini korumadan önce uyarır. Böyle davranan bir sporcu, güçlünün zayıfı ezmesinin ahlak dışı olduğunun farkındadır.

Sokakta güçlünün zayıfı, evde ana babanın çocuğu veya erkeğin karısını dövmesi ahlaki değildir. İşyerinde amirin, bana gücü yetmez rahatlığı içinde memura hakaret etmesi ahlaki değildir.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 05:59 PM   #92 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Ceza ve Ödül Yerine Geribildirim


Eğitim psikolojisi alanında, farklı uzman görüşlerinden kaynaklanan çeşitli modalar yaşandı bugüne kadar. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı'nda otorite altında insanların umulmadık saldırganlıklar sergilediklerini gözlemleyen uzmanlar, savaşı izleyen yıllarda, otoriteden uzak, tamamen serbest çocuklar yetiştirilmesini önerdiler. Ancak görüldü ki, "sıfır otorite" çocuk eğitiminde yararlı olmuyor. Çocukların ifadelerinden de anlaşılıyordu ki, çocuklar, ana babalarının baskıcı olmayan rehberliklerine ihtiyaç duyuyorlardı. Neyi yapıp neyi yapamayacaklarının kendilerine söylenmesini, ancak bu konuda ısrarcı ve katı davranılmamasını istiyorlardı.

Yine bir dönem, çocukların ödül ve ceza ile eğitilmesi gerektiği -bu aslında tarihin başından beri yaygın bir görüştü- önerildi. Daha sonra uzmanlar çocukların yalnızca ödülle eğitilebileceğini ileri sürdüler. Cezaya karşı bir tavır sergilendi. Son zamanlarda ise "Ne ceza olmalı ne ödül; yalnızca geribildirimle çocuk yetiştirilebilir." görüşü yaygınlaştı. Öfkeli çocuklara mola uygulaması, bu görüşün bir uzantısı oldu.

Günümüzdeki yaygın görüş, ödüle ve cezaya başvurmadan, yalnızca geribildirimle çocukların eğitilebilecekleri yolunda.

Geribildirim nedir? Bir davranışın sonucu hakkında çevreden edinilen bilgiye "geribildirim" adı verilir. (Yukarıda da belirtildiği üzere, bazı geribildirimler yaptırım niteliği de taşıyabilir.) Bu bilgiyi, yani geribildirimi, çocuk bazen kendi kendine edinir, davranışının sonucunu kendi kendine değerlendirir. Örneğin odasını topladığında, bu durumun kendine kolaylık sağladığını fark eder. Kendi kendine aldığı bu tür geribildirimler çocuğun bağımsız, kendine güvenli olmasını kolaylaştırır.

Bazen de çocuğa geribildirimleri çevresi verir. Çocuğunuz odasını topladığında ona "aferin" derseniz, bu ifade içinde yoğun olarak ödül bulunan bir geribildirim sayılır.

Aşağıda tartışılacağı üzere, yerinde kullanılmayan ödülün birtakım sakıncaları vardır. Eğer odasını toplayan çocukla bu davranışının ne işe yaradığını konuşursanız, örneğin ona, "Artık aradığın kitabı kolayca buluyorsun, bu yüzden de sabahları çantanı rahat hazırlıyorsun, okula geç kalmayacaksın." derseniz, ona geribildirimi vermiş olursunuz. Verilen bu geribildirim aynı zamanda bir ödülde içerir. Aslında her geribildirim, aynı zamanda bir ödül veya eleştiri içerir. Ancak her ödülün içinde, bu ödülün niçin verildiğine dair açık bir bilgi, yani geribildirim bulunmayabilir. Burada şunu belirtmek isterim: Ödül cezadan, geribildirim ise ödülden üstündür. Ödül ile geribildirim arasında, geribildirimin lehine küçük bir farklılık bulunabilir. Ancak bu farklılık uygulamada önemli farklar yaratabilir.

Ödül-ceza-geribildirim üçlüsünde benim tercihim, çocuklara "sıfır ceza, az ödül, bol geribildirim" vermektir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 06:05 PM   #93 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Ödülün Sakıncaları

Çocuklarımıza ödül verelim, ancak ödül verirken şunları bilmekte yarar var:

1. Çocuğa küçükken, bazı şeyleri öğretirken, örneğin tuvalet alışkanlığını kazandırırken aferin gibi, şeker gibi dış ödüller verilebilir. Ancak çocuğun yaşı büyüdükçe, dış ödüllerin yerini iç ödüller almalıdır; çocuk kendi davranışlarının sonucunu değerlendirebilmen, bazı şeyleri başardığında kendisiyle gurur duymalıdır.

2. Ödül, çocuğu, ödül verene bağımlı kılabilir. Çocuk kendisi istediği için veya gerekli olduğu için değil, birileri ödül verdiği için bazı şeyleri yapmaya yönelebilir.

Bağımlı kılıcı özellikleriyle dış kaynaklı ödüller, vicdan gelişimini ve bireyselleşmeyi engelleyebilir.

3. "Sınıfı geçersen sana şunu alırım." şeklindeki haberli ödüller, bir tür rüşvet sayılabilir. Rüşvete alışan bir elemanın, rüşvet olmadığında işini aksatması gibi, ödüle alışan çocuklar da, ödül olmadığında istenen davranışları sergilemeyebilirler.

4. Her ödül, her aferin, aynı zamanda bir eleştiri de içerir. "Bugün çok şıksın." mesajının altında, dünkü kıyafete ilişkin bir eleştiri de bulunmaktadır. Bazen uzun saçlı bir genç erkek saçını kestirir, komşu teyzeler, "Aman pek efendi oldun." derler. Burada da saçını kestirmeden önce efendi olmadığı görüşü örtük şekilde dile getirilmektedir.

5. Okullarda, işyerlerinde ödül, kişilerin motivasyonunu artırabilir; ancak dikkatli verilmezse bazı ödüller küskünler de yaratabilir. Özellikle okullarda, kimi öğrenci kurdeleyi erken hak eder, bir diğeri nice sonra okumayaçıkar. Kurdeleyi geç takan öğrencinin bu durumdan zarar görmesini önlemek için öğretmenin birtakım telafi edici önlemler alması gerekecektir. Hem okumaya erken çıkanı mağdur etmeyecek hem geç çıkanı mahzun etmeyecek önlemler gereklidir.

Kurumlarda ödül verilirken,
hem ödülü hak edenler mağdur edilmemeli,
hem de ödül alamayanlar mahzun edilmemelidir.


6. Ödül karşılığında istenen davranışları sergileyen bir çocuk, ödüle doyduğunda veya ödülü kendi gayretiyleelde ettiğinde sizi dinlemeyecek, isteneni yapmayacaktır.

Çünkü ödül, bizi, yaptığımız işin doğruluğuna değil, kârlı olduğuna inandırır.

Ödül, bizi, yaptığımız işin doğru olduğuna değil,
kârlı olduğuna inandırır.
Geribildirim ise bize doğru yolda
olduğumuzu gösterir.


Çocuklarımıza, birbirimize ödül verelim, ancak dikkatli olalım.

Bu bölümde iletilen görüşlerin uygulaması sayılabilecek bir romandan, Küçük Ağaç'ın Eğitimi'nden söz etmek istiyorum.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 06:12 PM   #94 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar

Bu arada arkadaşlar Küçük Ağaç'ın Eğitimi bölümüne geçmeden önce özellikle belirtmek istediğim bir şey var. Ben bu kitabı yani Küçük Ağaç'ın Eğitimi'ni lisedeyken okumuştum ve bu zamana kadar okuduğum en mükemmel kitaplardan birisi diyebilirim. Hem de gönül rahatlığıyla...

Okuduğum kitaplardan kolay kolay etkilenmem ancak bu zamana kadar beni daha fazla etkileyen bir kitap olmadı. Arkadaşlarıma da hediye ettiğim ya da tavsiye ettiğim bir kitaptır. Daha önce konusunu da açmıştım.

http://www.hayatimdegisti.com/forum/...n-egitimi.html

Linkte detaylı bilgi yok. Çünkü önceden açmış olduğum başlık silindiği için kendi yazdıklarım da silinmişti.

Bu kitapta da Küçük Ağaç'a değinilmesi benim çok hoşuma gitti. Hepinize bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.

Muhteşem...

Zaten birazdan fikir edineceksiniz.
__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 06:27 PM   #95 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



KÜÇÜK AĞAÇ'IN EĞİTİMİ

Küçük Ağaç'ın Eğitimi adlı romanda, bir Kızılderili dede, Küçük Ağaç isimli torununu eğitmektedir. Daha doğrusu, torununun gelişmesinde ona rehberlik/koçluk etmektedir. Yazar romanda, belki Kızılderili aileleri gözleyip aynen yansıtmış, belki de eğitim psikolojisi alanında edindiği bilgilerden yola çıkarak olayı kurgulamış. Hangisi, bilmiyorum. Ancak romanda sergilenen aile-içi iletişim biçimi etkileyici.

Küçük Ağaç'ın dedesi, torununa hiç ceza vermemektedir; ödül de vermemektedir. Zaman zaman geribildirimler vererek, davranışlarının ne işe yaradığı konusunda rehberlik etmektedir. Küçük Ağaç ise pozitif geribildirimler aldıkça kendisiyle gurur duymaktadır. (Dede burada, kendisine güvenen yetişkin tavırlı bir insan yetiştirmektedir.)

Dede, mısırı kazanda, belirli yöntemlerle kaynatarak viski yapmaktadır. Bir gün Küçük Ağaç, kaynatma işlemi bittiğinde dedesine "Kazanı ben temizleyebilir miyim?" diye sorar. Dedesi de "olur" der.

Küçük Ağaç, uzun süre uğraşıp kazanı temizler. Dedesi gelip bakar, "aferin" demez; çünkü aferin ödüldür. Dede "Küçük Ağaç, sen kazanı çok iyi temizlemişsin, bulaşık kalmamış, yarın viskimiz kötü kokmayacak. Ayrıca, bize zaman kazandırdın; kasabaya daha çabuk gidip geleceğiz." der. Burada dede geribildirim vermiştir. Küçük Ağaç, ailesine katkıda bulunduğu için kendisiyle gurur duyar.

Dede, verdiği geribildirimlerle, torununun davranışlarının ne işe yaradığını fark etmesine katkıda bulunmuştur. Küçük Ağaç davranışlarının ne işe yaradığını kendi kendine fark etse, iç kaynaklı geribildirim alsa, belki daha iyi olurdu. Ama henüz küçüktür ve bir büyüğün rehberliğine ihtiyacı vardır. Dede, Küçük Ağaç'a geribildirim vererek, neyi iyi yaptığını fark etmesi konusunda ona rehberlik etmiştir. (Neyin "iyi" olduğu görecelidir. Ancak insanların, göreceli olanları öğrenmeye de ihtiyaçları vardır. Üstelik dedenin yukarıda kazan konusunda verdiği mesajlar, göreceli olmaktan çok, yere, zamana göre pek fazla değişmeyecek bilgileri içermektedir.)

Eğer Küçük Ağaç kazanı iyi temizlemeseydi, dedesi büyük ihtimalle onu azarlamayacaktı. O zaman geribildirimi bir ihtimal şöyle verecekti: "Küçük Ağaç, şurası kirli kalmış, bu yüzden yarın viskimiz kötü kokabilir."

Önceki bölümde, insanların, hayvanların davranışlarını ceza vererek şekillendirmenin, sınırlı bir etkiye sahip olduğunu, fazlaca işlevsel olmadığını belirttik. (Ceza, yapmamayı, korkmayı, fobi edinmeyi kolaylaştırıyordu; karmaşık şeyleri ceza ile öğretmek kolay değildi.) Özellikle insanların düşüncelerini ve bunun bir uzantısı olarak davranışlarını şekillendirmek istiyorsak, onlara kabul edici iletişim ortamları sağlamalı, uygun geribildirimler vermeli ve özellikle iltifat/ödül yöneltmeliyiz. "İnsanların düşüncelerini şekillendirmeye hakkımız var mı?" sorusu ayrı bir konu. Hakkımız var veya yok, pek çoğumuz, özellikle ana babalar ve öğretmenler bunu yapıyoruz. Toplumsal değerler doğrultusunda galiba, aşırıya kaçmadan yapmak da zorundayız. (Eğer "Ben toplumun değerlerinin ödüllerle kişilere benimsetilmesine karşıyım." derseniz, bu da başka bir değerdir, toplumun üyelerinden birisi olan siz, kendi değerinizi ortaya koymuş olursunuz.) Madem eninde sonunda, şu ya da bu değeri öne çıkarıp çocuklarımızın düşüncelerini ve davranışlarını şekillendirmeye çalışıyoruz, o halde bu işi usulüne uygun yapalım. Madem eninde sonunda, doğru veya yanlış insanları yönlendireceğiz, bari onlara acı vermeden, cezalar vermeden yapalım. Ceza yerine geribildirimler verelim, ödüller verelim, iltifatlar edelim. Yalnızca kendi isteklerimiz doğrultusunda onları şekillendirmek için değil, insan oldukları için iltifat edelim. Çağdaş, demokratik değerlere uygun davranabilmeleri için iltifat edelim. Bazen, yerine göre, Küçük Ağaç'ın dedesi gibi yeni yollar deneyelim. Romandan bir olay:

Dede bir gün yaban hindisi avına gideceğini söyler. Küçük Ağaç da heveslenir, katılmak ister. Dede "Geleneklerimize göre, bir erkek hindi avına gideceği zaman, güneş doğmadan kendi kendine uyanmalıdır. Onu kimse uyandırmaz. Eğer kendi kendine uyanabilirsen gelirsin." der.

Küçük Ağaç o güne kadar hiç, güneş doğmadan kendi kendine uyanmamıştır. Ava gidemeyeceğini düşünerek umutsuz bir şekilde yatar. Ancak o gecenin sabahında dede, barakada gürültü yapmaya başlar. Sağa sola vurur, çarpar, gürültüyle öksürür. Küçük Ağaç gürültüden uyanır. Henüz güneş doğmamıştır. Hemen giyinip avluya çıkar. Dedesi şöyle bir bakıp "A kalktın mı?" der. Küçük Ağaç kendisiyle gurur duyarak "Evet!" der. Birlikte ava giderler.

Burada ne olmuştur? Şu galiba: Dede pas vermiştir, Küçük Ağaç ise gol atmıştır. Burada iyi bir ekip/takım vardır.

Kazanı temizleme konusunda Küçük Ağaç topu kendisi ele geçirip gol attı diye düşünebiliriz. Ama hindi avı konusunda topu kendisi ele geçirememiştir; dedesi ona pas vermiştir. Küçük Ağaç da bu pası değerlendirerek gol atmıştır.

Şimdi sevgili ana babalara sormak isterim: Gerektiğinde çocuklarınıza pas veriyor musunuz? Yoksa, sabırsızlık ederek topu ayağınıza geçirip onlar adına gol mü atmaya çalışıyorsunuz? Eğer ödevlerini/projelerini siz yapıyorsanız, onlar adına gol atmaya çalışıyorsunuz demektir. Yok, eğer ödevlerine kaynak bulmada yardımcı oluyor, neyin nasıl yapılacağı konusunda onlarla birlikte sesli düşünerek olayı sorgulamalarına rehberlik/katalizörlük ediyorsanız, onlara pas veriyorsunuz demektir.

Çocuklarımız kendileri gol attıklarında, kendilerine güvenleri artar, benlik saygıları yükselir, beceri geliştirirler, bağımsız olmayı öğrenirler. Onlara destek olmak, rehberlik etmek yerine, bir şeyleri onlar adına planladığımızda, onlar adına kararlar aldığımızda, kendilerine güvenmeyen, kendi ayakları üzerinde duramayan, hayat boyu sürekli birilerinin desteğine ihtiyaç duyacak bir insan yetiştirmeye başladık demektir.

Zaman zaman bazı okullarda (daha çok ilköğretimde) bazı velilerin öğretmenlerin yüzüne karşı şöyle söylediğini duymuşumdur: "Hocam hep söylüyorum, matematik, fen, ingilizce senin temel derslerin diyorum. Sen onlara çalış, öteki derslerin ödevlerini getir, ben yapayım diyorum." Bu tavır yanlıştır; birkaç açıdan yanlıştır, haksızlıktır; hem öteki derslere karşı haksızlıktır hem de çocuğa karşı haksızlıktır. Çocuğa haksızlıktır, çünkü çocuk, eğer iyi okutulursa tüm derslerde yaşamı boyunca kullanabileceği temel beceriler kazanabilir. İlerde bir gün yönetici olacak bir çocuk, beden eğitimi dersinde ekip olmayı, resim dersinde organize etmeyi, müzik dersinde uyum sağlamayı öğrenebilir. Velinin bu tavrı, çocuğa olduğu kadar resme, müziğe, beden eğitimine, kompozisyona da haksızlıktır. Çünkü eğer bu derslere de iltifat etmezsek, sanata, spora ve topluma da haksızlık etmiş oluruz. Marifet iltifata tâbidir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 06:37 PM   #96 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



MOLA: TAMAMEN DURMAMAK İÇİN DURMAK

Genel anlamıyla mola, bir yolculuk sırasında dinlenmek için yolculuğa ara vermek demektir. Yolculuklarda, özellikle kara yolculuklarında mola vermek gerektiğini biliriz de, yaşam yolculuğu sırasında da bazen mola vermek gerektiği pek çoğumuzun aklına gelmez. (Kara yolculuğu sırasında mola vermek gerektiğini herkesin bildiğinden emin değilim; nice sürücü, bir günde dokuz saatten, aralıksız olarak ise beş saatten fazla araba kullanmama kuralını bilmiyor; nicesi de direksiyonun başından uzun süre kalkmamayı yiğitlik sayıyor.)

Evet, yaşam yolculuğu sırasında, yerinde ve zamanında mola vermek, yaşamımızın kalitesini ve süresini artırabilir. Molasız çalışmak, bir gün tamamen durmaya, en azından tükenmişliğe (burnout sendromuna) yol açabilir. Bu yüzden, tamamen durmamak için arada, kısa ya da uzun molalar vermekte yarar vardır. İşkolik olduğumuz zaman mola, zaman kaybı gibi gelebilir.

Ancak işlevsel bir yaşamda, yerinde kullanılan molalar, kısa vadede zaman kaybı gibi gözükse de, uzun vadede kazanç getirir. Bu yüzden bir gün tamamen durmamak için, küçük durmaların gerekli olduğunu unutmamak gerekir. Mola küçük bir şeydir; ancak büyük şeyleri, bazen bütün bir hayatı kurtarabilir.

Yukarıdaki üç bölümde, ceza-ödül-geribildirim-yaptırım dörtlüsünü ele aldık, doğada ödül ve ceza bulunmadığını, geribildirimler bulunduğunu, "yaptırım (müeyyide)" denen şeyin ise, geribildirimi bir adım ileri götüren insana özgü bir tür geribildirim olduğunu belirttik. Mola bir tür yaptırımdır.

Mola iki ana konuda verilebilir: Bunlardan birisi, zihinsel veya bedensel yorgunluk olduğunda, dinlenme amaçlı mola vermektir, diğeri ise öfke kontrolü amacıyla mola vermektir. Bu bölümde, öfke kontrolü amacıyla verilen molalardan, özellikle çocuklara verilen molalardan söz etmek istiyoruz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 06:40 PM   #97 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Genel Öfke Kontrolünde Mola

Mola, tarihin eski çağlarından beri, farklı adlarla da olsa, öfke kontrolünde kullanılan bir yaptırım şekli. Bu anlamda mola, öfke duygusu ile öfkeli davranış arasına belli bir mesafe koymak demektir. Çeşitli tarzlarda uygulanır. Örneğin kültürümüzde "La havle... " diye başlanıp yedi-sekiz saniyelik bir la-havle çekilir. Şimdilerde öfkelenenlere yirmiye kadar saymaları öğütleniyor. Bazı sporlarda, örneğin buz hokeyinde hırçınlaşan oyuncuları belirli bir süre için saha dışına alıyorlar. Bunlar, kişilerin kendi kendilerine verdikleri veya dışarıdan verdirilen molalardır.

Kötü giden evliliklerde, boşanmaya yönelmeden önce çiftin evliliğe mola vermesi önerilebilir. Bu geçici ayrılık dönemi bazen, kadının ve erkeğin sakinleşmesine, evliliklerinin artılarına ve eksilerine sakin bir gözle bakabilmelerine yol açar. Boşanmak üzereyken mola veren, birkaç aylık ayrılık döneminden sonra evliliklerini başarıyla yürütmeyi beceren çiftler vardır. Soluklanma genellikle işe yarar.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 06:48 PM   #98 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Çocuklara Mola

Batı ülkelerinde mola çocuklara yaygın olarak uygulanıyor. Ülkemizde, okullarımızda molanın uygulanması konusunda lehte, aleyhte görüşler var.(Molanın uygulanıp uygulanmaması, uygulanacaksa nasıl uygulanacağı konusunda, geneldeki tartışmaların yanı sıra, bir okuldaki öğretmenlerin, o okula özgü yapıyı da dikkate alarak karar almalarında yarar var.)

Mola kısaca şu: Hırçınlaşan, öfkeli davranışlar sergileyen çocuklar veya gençler, bir süreliğine ortamın dışına çıkarılır. Örneğin salonda hırçınlık yapıyorsa bir başka odaya gönderilir. Sınıfta saldırganca davranışta bulunuyorsa, okulun bu iş için ayrılmış bir odasına gönderilir. Bu odalarda sakinleştikten sonra eski ortama dönerler.

Sınıfta öğretmenin, yaramazlık eden öğrenciye "Git, kat muavinini gör" demesi mola sayılmaz. Bu tür sözler, olsa olsa ceza-tehdit karışımı bir şey sayılmalıdır.

Çocuklara mola uygularken dikkatli olmak gerekir.

Burada molayı bütün yönleriyle ele almayacağız. Yalnızca iki noktayı vurgulamak istiyorum: Mola, sadece öfkeli davranışlar sergileyen, disiplini bozan çocuklara uygulanmalıdır. İstediğimiz şeyleri yapmayan çocukların molaya gönderilmesi yanlıştır. Yemek yemedi, ödev yapmadı diye çocuğu molaya gönderirsek, mola değil, hapis cezası olur bu.

Mola konusunda dikkat edilmesi gereken diğer nokta, çocuğun mola için gittiği yerin, geldiği yerden, belirgin şekilde daha çekici olmamasıdır. Mola yeri, ne fazla renkli bir ortam ne de hapishane benzeri bir tecrit odası olmalıdır. Mola yeri, yalnızca sakinleşmek için kısa süre durulan bir ortam olmalıdır.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 06:53 PM   #99 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Ailemizde Bir Mola Uygulaması


Küçük kızımız dört-beş yaşlarındaydı; zaman zaman, özellikle de sofrada hırçınlık ediyordu. Eşim meslektaşımdır; kitaplardan okuduk, değerli bir çocuk psikologu arkadaşımıza danıştık, mola uygulamaya karar verdik. Birkaç defa hırçınlık yaptığında, olayı kendisine açıklayarak odasına gitmesini söyledik.

Mola uygularken kitaplarda yazmayan bir şey ekledik. Birlikte yemek yerken onu molaya göndereceğimiz zaman "Odana git, sakinleş, gel; sen gelene kadar biz diğer yemeğe geçmeyeceğiz, seni bekleyeceğiz." dedik.

Diğer yemeğe geçmememizin üç gerekçesi vardı: Birincisi, diğer yemeğe geçmeyip onu bekleyerek, kendisini yalnız hissetmemesini sağlamak, grubun/ailenin bir parçası olduğunu hissettirmek istedik; ailede birinin bir sıkıntısı varsa, bunu herkes paylaşmalıydı, ikinci neden, sofradakilerin kendisini bekliyor olmaları, üzerinde bir baskı yaratsın ve bir an önce sakinleşsin düşüncesiydi, üçüncüsü ve belki de asıl neden, o olmadan yemeğin boğazımızdan geçmemesiydi.

Mola uygulaması iyi sonuç verdi. Kızımızın sofradaki -özellikle ablasıyla arasındaki- hırçın davranışları büyük ölçüde azaldı. Ancak bir gün ilginç bir şey oldu. Bir akşam sofrada yemek yerken ben sesimi yükselttim. (Ben bu olayı, eşim sesini yükseltti diye hatırlıyorum; ancak eşim "Sen yanlış hatırlıyorsun, o sendin." diyor. Eşim daima haklı olduğu ve belleği de benden güçlü olduğu için, olayın öznesinin ben olduğumu belirttim.) Neyse ben sesimi yükselttim. Bir an küçük kızımın gözleri parladı ve "Baba çabuk odana git, sakinleş, öyle gel!" dedi.

O an, "Bu kural sizin için geçerli, büyükler için değil." demeyi düşündüm, ancak vazgeçtim. Daha sonra eşimle konuşup mola uygulamasında değişiklik yaptık. Yeni kuralımız şuydu: Sofrada sesini yükseltip gerginlik yaratan içeriye gidip sakinleştikten sonra dönecekti. Bu kural, yani mola uygulaması çocukların yanı sıra biz büyükler için de geçerliydi.

Sonra ne oldu? Yeni uygulamayı izleyen günlerde ailedeki herkes ayağını denk aldı; mola almamak için dikkatli davrandık.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 06:57 PM   #100 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



KADININ DEĞERİ, BAMSI BEYREK'İN ŞEREFİ

Kadın-Erkek Eşitliği

Pek çok konuda neyin küçük neyin büyük olduğu göreceli. Bu arada kadın ile erkeğin arasındaki farklılığın önemli mi önemsiz mi olduğu da göreceli. Biyolojik açıdan cinsiyetler arasında önemli farklılık -ama birbirini tamamlayan, yaşam için gerekli olan bir farklılık- bulunmaktadır. Ancak kadın ile erkek arasında, sosyal açıdan, kişilik özellikleri, yaşamdaki roller açısından, abartıldığı kadar önemli, zorunlu bir farklılık yoktur. İki cinsiyet arasında farklılık varsa da, bu farklılık "farklılık var" dendiği için, zamanla yapay olarak ortaya çıkmış farklılıklardır.

Kadın ile erkek arasındaki küçük biyolojik farklar yüzyıllar boyunca vurgulana vurgulana, sosyal açıdan büyük farklılıklar ortaya çıktı. Aşağıdaki Bamsı Beyrek masalını bu duruma örnek vereceğiz. Ancak daha önce şunu belirtmek istiyorum:

Erkek ile kadın arasında yapay olarak ortaya çıkarılmış farklılıkların bir benzeri, galiba asil-halk ayırımında da ortaya çıkıyor. Herhalde başlangıçta asillerle asil olmayanlar arasında küçük farklılıklar vardı. Lider/yönetici, eşitler arasında birinciydi, belki de kavgalarda bir adım önde dövüşüyordu. Sonra giderek fark açıldı; küçük farklılıklar zamanla büyük farklılığa dönüştü; asiller sınıfı çıktı ortaya, kastlar oluştu.

Asalet konusunda da, cinsiyetler arasında da, kendinizi inandırır, tarihsel süreci dikkate almazsanız, ciddi farklılıklar bulunduğunu ileri sürebilirsiniz. Kanımca Bamsı Beyrek bu konuda güzel bir örnek.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

« her şeyin teorisine cevap:e - kitap | Dua ve Allah ın isimlerini zikretmek »

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Küçük Şeyler'den Alıntılar

Serbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Çocuğa Dayak Ahlak Dışı mı? Maalesef evet. Çünkü, "Çocuğun iyiliği için" diye mantığa büründürsek bile, bir yetişkinin bir çocuğu dövmesi demek, güçlünün zayıfı dövmesi demektir. Güçlünün zayıfı dövmesi ise genelde istenmeyen bir şeydir, ahlaki bakımdan kabul edilmez. Güçlünün zayıfa fiziksel ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:28 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.