Küçük Şeyler'den AlıntılarSerbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Hem Gurur Hem Öfke
Seminerlerimden birisini izleyen bir babaya ait bir anıyı aktarmak istiyorum. Kendisinden izin aldım.
Bu beyin oğlu on altı yaşındayken bir gün annesine çıkışmış, sesini yükseltmiş. Bunun üzerine baba oğlunu yandaki odaya çekip sağ elinin işaret parmağıyla ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi | |
|
14-01-2012, 08:50 PM
|
#51 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Hem Gurur Hem Öfke
Seminerlerimden birisini izleyen bir babaya ait bir anıyı aktarmak istiyorum. Kendisinden izin aldım.
Bu beyin oğlu on altı yaşındayken bir gün annesine çıkışmış, sesini yükseltmiş. Bunun üzerine baba oğlunu yandaki odaya çekip sağ elinin işaret parmağıyla onun omzunu ittire ittire, "Bana bak, bir daha annenle öyle konuşma"
demiş. Delikanlı, "Baba tamam, haklı olabilirsin, ama bir daha öyle el hareketi yapma" diye karşılık vermiş. Bey şöyle dedi: "Hocam, anlattığınız gibi, o an hem öfke duydum hem de gurur. Bir yandan öfkelendim, ama bir yandan da, o ana kadar fark etmediğim müthiş bir şeyi fark ettim; benim küçük oğlum, meğer kaşla göz arasında büyümüş, aslan olmuş, güçlenmiş. On yaşındayken onu parmağımla itekleseydim böyle bir şeyi asla söyleyemezdi. Şimdi onurlu, babayiğit bir delikanlı olmuş. Hem kızdım hem gurur duydum. Kızsam mı diye düşündüm; sonra vazgeçtim, sesimi çıkarmadım. İyi ki bir şey dememişim."
Gençlerin ana babalarına, ana babaların çocuklarına yönelik ikilemli/çelişkili duyguları olabilir. Çocuklarımıza kızabiliriz. Saldırmadan, küsmeden, uygun lisanla ifade edelim. Fakat madem aynı anda onlarla gurur duyabiliyoruz, o halde gurur duyduğumuzu da ifade edelim. Böyle yaparsak, doğru davranmanın ötesinde, dürüst de davranmış oluruz. Dürüstlük türlerinden birisi, içimizdeki mevcudu, sansürlemeden dışarıya sunmaktır. Dürüst olma yollarından birisi,
içimizdeki duyguları sansürlemeden
dışarıya ifade etmektir.
İkilemlerimiz olabilir; ikilemleri ifade etmek de bir dürüstlüktür.
İkilemlerimiz olabilir; bu doğaldır. Ancak bunları fark etmeyi ve gerektiğinde ifade etmeyi de doğal kabul etmek gerekir. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. | Offline
| |
14-01-2012, 08:54 PM
|
#52 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Ötekini İkileme Sokmak
Kendi içimizde ikilemlerin bizi sıkıntıya soktuğu yetmiyormuş gibi, bir de tutar birbirimizi ikilemlere iteriz. Örneğin "Eğer dostumsa iki eli kanda olsa gelmeli" deriz. Varsın, gerisini o düşünsün. (Ellerini mi yıkasın, polise dert mi anlatsın, yoksa kalkıp sizin düğününüze mi gelsin; artık ona kalmıştır.)
En kötüsü de bazen eşler birbirlerine "Ya ben, ya işin" ya da "Ya annen ya ben" derler. İki seçenekten birisini seçmek zorunda kalmak zordur, bazen ruh sağlığımızı bile bozabilir. Oysa yaratıcı düşündüğümüzde yeni yollar bulabiliriz, "hem bu hem o" diyebiliriz. İki seçenekten birisini seçmeye zorlamak, zorlanmak, yaratıcılık değildir. Üçüncü seçeneği oluşturmak ise yaratıcılıktır. Üçüncü seçenek uzlaşma getirebilir. İki seçenekten birisini seçmeye zorlamak,
zorlanmak, yaratıcılık değildir. Üçüncü seçeneği oluşturmak ise yaratıcılıktır.
İnsan, bazen çok gaddar olabiliyor. Ötekini ikileme sokmak kimi zaman işkenceye dönüşebiliyor. Gerçek yaşamda ve onun uzantısı olan sanatta bunun örneklerine rastlamak mümkün. Sophie'nin Seçimi adlı filmde olduğu gibi. (Bu filmde Nazi subayı, bir anneye geriye dönüşü olmayan bir kapının önünde, iki çocuğundan birisini yanına almasını söyler. Kadın seçmediği çocuğunu sonsuza kadar göremeyecek ve onun akıbetinden haberdar olamayacaktır.) Tanrı, insanı insandan korusun!
Biz yetişkinler, birbirimize eziyet ettiğimiz yetmezmiş gibi, bir de -belki de mazoşist yanımızı tatmin için- çocukları ikileme itmeye çalışırız. (Buna bayılanlarımız vardır.)
Kimimiz, bir çocukla ayaküstü sohbet etmek istediğimizde, aklımıza daha yaratıcı bir soru gelmediği için "Söyle bakiim, anneni mi daha çok seviyorsun, yoksa babanı mı?" diye sorarız. (Bu soru inanılmaz bir sohbetçilik örneğidir.) Şimdi çocukcağız ne cevap versin? Annemi mi desin, babamı mı? Tut ki cevap verdi. Bu cevap ne işimize yarayacak? En fazla çocuğu sıkıntıya sokmaya yarayacak. | Offline
| |
14-01-2012, 09:00 PM
|
#53 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar İkilemlerimiz ve İki Mantık
Özetleyerek ifade edecek olursak, olayları "1 veya 0" diye değerlendiren bir düşünce şeklimiz vardır. Buna, günlük yaşamda "Aristo mantığı" diyoruz. Bu ifade, "ya hep ya hiç" anlamı taşır. Bu düşünme şekline göre, bir şey ya doğrudur ya yanlış, ya siyahtır ya beyaz. Griler yoktur.
Kuantum fiziği ortaya çıktığında, "1-0" mantığının atomaltı parçacıklarda geçerli olmadığını gösterdi. Örneğin, fotonun ya dalga ya parçacık olması gerekirdi eski bakış tarzına göre. Üçüncünün imkânsızlığı ilkesinden ötürü, aynı anda hem dalga hem parçacık olamazdı. Oysa kuantum fiziği, onun hem dalga hem parçacık olduğunu gösterdi.
Fizikteki bu gelişme, insanı ve günlük olayları değerlendirmede de yepyeni bir bakış tarzı kazandırdı bize. Bugün, günlük yaşamda, bazen Aristo, bazen kuantum mantığı kullanabileceğimizi düşünüyoruz. Özellikle insan ilişkilerinde sürekli Aristo mantığı kullanmak çatışmaları ve stresi artıran bir yaklaşım oluyor.
Aristo mantığı kullanmak, düşünceleri doğrular -yanlışlar, insanları iyiler- kötüler diye katı sınıflara sokma anlamı taşıyor. Televizyonlardaki açık oturumlarda katılımcılar belki de böyle yaptıkları için sabahlara kadar uzlaşamıyorlar. (Çatışan tarafların bitirdiği açık oturum hiç görmedim; oturumu yöneten, "süremiz bitti" diyerek programı sonlan diriyor.) Oysa "1-0" diye düşünmek yerine, grileri de dikkate alsak, bu mantığı öğrenmeye başlasak, 1 ile 0 arasında çok sayıda değer bulunabileceğini düşünsek, uzlaşma ihtimali artacaktır.
Size bir soru soracağım, sadece Aristo mantığıyla "Evet" veya "Hayır" deme hakkınız var. Açıklama yapmanız yasak. Soru:
"Dünyada inek kutsal mıdır, değil midir?"
Bu soruya açıklama yapmaksızın, sadece "evet" veya "hayır" diye cevap vermeniz işe yaramaz. Oysa aynı soruya kuantum mantığı ile "1 ve 1" diye cevap verebilir; "Hem evet hem hayır" diyebilirsiniz. Bu dünyada inek bazı ülkelerde kutsaldır, bazılarında değildir. | Offline
| |
14-01-2012, 09:05 PM
|
#54 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Sanık Bunalınca
Bazı filmlerde görürsünüz, tanıklar, zanlılar avukatların, savcıların sorularına yalnızca "evet" veya "hayır" diye cevap verebilirler, açıklama yapmaları yasaktır. Bu kuralın bazı yararları bulunabilir. Ancak bir hukukçu, bu kuraldan yararlanıp ustaca sorular sorarak tanığı zor duruma düşürebilir, ağzından istediği cevapları alabilir.
Sürekli "evet-hayır" diye cevap vermek zorunda kalan bir tanık -veya bir zanlı- çok bunalmış, hakime "Sayın hakim, izin verirseniz sayın avukata bir soru soracağım; ama o da benim gibi yalnızca evet veya hayır diyebilsin." demiş. Fıkra bu ya, hakim de izin vermiş. Bunun üzerine tanık avukata dönüp
"Sayın avukat, hâlâ uyuşturucu kullanıyor musunuz?" diye sormuş. Avukat "Hayır" deyince tanık keyifle hakime dönüp "Başka sorum yok" demiş.
Bu fıkradaki avukatın işi zordur. Açıklama yapamadığı sürece, evet de dese, hayır da dese, -en azından- bir zamanlar uyuşturucu kullandığı düşünülecektir. Bu yüzden avukatın evet-hayır dışında cevap verme hakkı olmalıdır.
Günlük yaşamda bazen 1-0 şeklindeki Aristo mantığını, bazen de 1-1 şeklindeki kuantum mantığını kullanmakta yarar vardır. Aslında zaten bu mantığı dolaylı olarak yaşamın her alanında kullanıyoruz. "Ya istiklâl ya ölüm" bir Aristo mantığıdır. Elektrikteki seri devreler bir Aristo mantığıdır; tek bir düğme açıldığında akım kesilir. Bir siperler savaşı olarak tarihe geçen Birinci Dünya Savaşı'ndaki müdafaa hattı fikri bir Aristo mantığıdır. Bunların yanı sıra paralel devreler kuantum mantığına daha yakındır; paralel devreler ya hep ya hiç değildir. Galiba "Hattı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır." fikride kuantum mantığına uygundur. | Offline
| |
14-01-2012, 09:52 PM
|
#55 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar YÜZDE YÜZ HAKLI OLUNUR MU?
Hiç Yüzde Yüz Haklı Oldunuz mu?
Şu an geçmişte yaşadığınız ve kendinizi yüzde yüz haklı gördüğünüz birkaç çatışmayı hatırlamanızı rica ediyorum. Evde, trafikte veya işyerinizde, haklılık konusunda, kendinize yüz, çatıştığınız kişiye sıfır puan verdiğiniz en az bir çatışma düşününüz.
Bu çatışma konusunda yüzde yüz haklı olduğunuza emin misiniz?
Bence emin olmayın. Bugüne kadar yaşayarak öğrendiğim şeylerden birisi şu: Taraflardan birinin yüz, diğerinin sıfır olduğu hiçbir çatışma yoktur. Bakınız niçin? Öncelikle şunu düşünmek gerekir: Sizin "Yüzde yüz haklıyım" iddianızın matematiksel olarak doğru olabilmesi için çatıştığınız kişinin de kendisini yüzde yüz haksız görmesi gerekir. Eğer o kişi kendini yüzde on bile haklı görüyor ise ortaya bir işlem hatası çıkar. Bir seçime katılan adayların aldıkları oy oranları toplandığı zaman sonuç yüz olmalıdır. Yüzden büyük çıkarsa bir işlem hatası var demektir. Haklı olma konusunda da öyle. (Kavga eden pek çok kişi kendini yüzde yüz haklı gördüğü için, ortada yüzde iki yüzlük bir hakkaniyet durumu var gözüküyor. Bu, sanal bir durum olmalı. Yüzde iki yüz kağıt üzerinde olur da pratikte imkânsızdır.) Taraflardan birinin yüz, diğerinin sıfır olduğu hiçbir çatışma yoktur. | Offline
| |
14-01-2012, 09:58 PM
|
#56 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Annem mi, Haklıydı Babam mı?
Ben küçükken annemle babam birbirlerine güzel sıfatlarla seslenirlerdi; "Hayatım, canım!" gibi. Ancak tartıştıkları, kavga ettikleri de olurdu. Tartıştıkları zaman üzülürdüm.
O yıllarda, tartıştıklarında hangisi haklı diye düşündüğümde, bana hep annem haklı geliyordu. O günkü değerlendirmeme göre, bütün tartışmalarda annem yüzde yüz haklıydı, babam ise yüzde yüz haksız.
Büyüdüm, evlendim. İlk aylarda eşimle kavgamız yoktu; tartışmadık bile. Bebeğimiz doğduktan sonra bu durum değişti. İkimiz de doktora yapıyorduk, bebeğin bakımı, doktoru, aşısı, evin sorumlulukları ağır geldi. Tartışmaya, kavga etmeye başladık.
O günlerde "Kim haklı?" diye baktığımda, yüzde elli ben, yüzde elli eşim haklı gibi geldi. Olabilir. Sonra bir gün, birden bire bir şeyi fark ettim: Annemle babamın tartışmalarında meğer yüzde elli annem haklıymış, yüzde elli babam. O yıllarda babam hayattaydı. Bunu ona söyledim; "Baba ben küçükken seni hep haksız, annemi haklı görürdüm, şimdi anladım ki meğer yüzde elli sen haklıymışsın, yüzde elli de annem." Bunu duyan babam, "Tabii oğlum" dedi, "Ben sana hep söylerdim, büyüyünce, baba olunca anlarsın diye, bak anladın". Evet, anladım.
Yüzde yüz haklı, galiba yoktu. | Offline
| |
14-01-2012, 10:01 PM
|
#57 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar "Kabul Et Haksızsın!"
Şu ifade kulağınıza tanıdık gelecek mi? Bazen karı koca tartışırlar ve kadın öfkeli, incinmiş bir halde parmağını eşine uzatarak, "Kabul et haksızsın; kabul et, bişicikler demeyeceğim!" der. Burada evin hanımı, "Ben tamamen haklıyım, sen sıfırsın" demek istiyor olmalı. İyi de, evin beyi de kendini tamamen -yüzde yüz- haklı görüyor. Erkek kendini biraz olsun haklı görmese çatışmaya girmez.
Evde veya işyerinde yüzde yüz haklı olduğunuza inansanız bile, bunu ille de karşınızdakine söyletmeyin, haklı olduğunuzu tescil ettirmeyin, bir anlamda haksızlığını karşınızdakinin gözüne sokmayın, onun burnunu sürtmeyin. Eğer böyle yaparsanız, yani yüzde yüz haksız olduğunu karşınızdakine itiraf ettirirseniz, bu durumun kokusu ilerde kötü çıkar genellikle. Yüzde büyük ölçüde, söz gelişi yüzde doksan beş haklı olabilirsiniz ama karşınızdakine de bir yüzde beş pay bırakın; onun da kendince bir nedeni vardır, onu böyle davranmaya iten kendi dışında nedenler bulunabilir. Evde veya işyerinde yüzde yüz
haklı olduğunuza inansanız bile,
bunu ille de karşınızdakine söyletmeyin. | Offline
| |
14-01-2012, 10:10 PM
|
#58 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Çocuğunuz Yalan Söylerse
Bazen çocuklar, gençler yalan söylerler. Ana babalar da bu yalanı yakalar. İşte bu an kimi ana baba, adeta lüfer yakalamış gibi sevinir. Ana babanın gözünde çocuk/genç yüzde yüz haksızdır, sığınacak hiçbir limanı, mazereti yoktur, bir anlamda batmıştır, bitmiştir. Ana baba, bu kesin galibiyetin tadını çıkararak parmağını çocuğa uzatır ve mağrur bir eda ile "Sus, ayıbınla otur, bana yalan söyledin!" der. Ana baba burada muhtemelen, "Ben yüzde yüz haklıyım, sen sıfırsın" demektedir.
Olabilir; çocuğun/gencin yalan söylemesinde kendi payı yüksektir. Fakat bu yalanda ana babanın hiç mi payı yoktur? Bence, çocuklarımızın söyledikleri her yalanda, biraz olsun bizim de tuzumuz vardır? Bakınız niçin:
1. Çocuğumuz yalan söylemiş ise, yalan söylemeyecek yapıda güçlü bir çocuk yetiştirememişiz demektir. Yalana başvurmayacak kadar güçlü bir yapısı yoksa, bu durum, biraz onun sorumluluğudur, biraz da bizim.
2. Çocuklarımız, bazı hatalarını yalana başvurmadan açıkça ifade ettiklerinde, bu durumu her zaman olgunlukla karşılar mıyız? Galiba hayır. En azından bazılarımız, samimi itiraflar karşısında bazen bağırır, bazen de bayılırız. Bu tavrımızla da çocuklarımızı istemeden yalana iteriz.
3. Biz büyükler -kendimizce haklı nedenlerle- bazen çocukların yanında başkalarına yalan söyleriz. Bazen de "onlara küçük beyaz yalanlar söylenir" diye çocuklara yalan söyleriz. Gün gelir bizim, belli durumlarda yalan söylediğimizi anlarlar. Onlar da belli durumlarda -kendilerince haklı gerekçelerle- yalan söylerler. (Çocuklara küçük beyaz yalanlar söylenebilir düşüncesi tamamen yanlıştır.)
Sonuç: Yukarıda ifade edilenler, yalan söyleyen çocuklara aldırmayalım, hoş görelim anlamına gelmiyor. Yalan söylediklerini fark ettiğimiz zaman, üzüldüğümüzü, rahatsız olduğumuzu belirtelim. Ancak, kendimizi yüzde yüz haklı görüp önlenemez bir öfke içine girmeyelim. Çocuğumuzun yalanını yakaladığımızda kendimizi yüzdeyüz haklı görürsek, öfkemiz de yüzde yüz olur. Eğer çocuğunuz size yalan söylem işse bu yalanda sizin de payınız vardır. Bu gerçekten yola çıkarak olaya baktığımızda, daha ılımlı olabiliriz. Ilımlı olduğumuz zaman ise çocuğumuzu arzu ettiğimiz yönde değiştirme, geliştirme şansımız artar. Onların bir yalanlarına bugün aşırı öfkelenirsek, yarın daha dürüst olmalarına değil, daha iyi kamufle edilmiş, daha organize yalanlar söylemelerine yol açarız. Eğer çocuğunuz size yalan söylemişse bu yalanda sizinde payınız vardır. | Offline
| |
14-01-2012, 10:16 PM
|
#59 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar "Yalan Yakalamak" İyi Bir İfade mi?
"Yalan yakalama" ifadesi bence peşinen gerginlik yaratan bir ifade. Bu ifade galiba içimizdeki avcılık isteğinden kaynaklanıyor. Kaçıp kurtulmaya çalışanlara sessizce yaklaşıpbir avcı atikliği ile onları yakalamak istiyoruz. Evlerde ve iş yerlerinde, yaş tahtalara basmamak için, bir kedi, bir panter gibi adımlarını yavaş ve yumuşak atan avcılara benziyoruz. (Eğer avcılık yaparsanız, avları yok ettiğinizi düşünebilirsiniz; ama bir yandan da avları kaçmaya, korunmaya teşvik edersiniz.) Olaylara bakış tarzlarımız ile onları adlandırma şeklimiz arasında karşılıklı ilişki vardır; birisi değişince diğeri de değişebilir. Bu durumda, "yalan yakaladım" yerine "yalanı fark ettim" veya "gerçeği sakladığını fark ettim" diye düşünsek nasıl olur?
Not: Konuyla ilgisi yok ama istemediğim bir çağrışıma yol açmasın diye şunu belirtmek isterim: Ben, genelde avlanmaya, bu arada özellikle ülkemiz gibi doğal yaşamı büyük ölçüde tahrip olmuş topraklarda avlanmaya karşıyım. | Offline
| |
14-01-2012, 10:21 PM
|
#60 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Futbolda Bir Acı Anı
Beni üzmüş bir olayı paylaşmak istiyorum: Çocuktum, ikiünlü takımımız futbol ligindeki son maçlarınıyapacaklardı. A ve B takımları diyelim. Puanları eşit, averajla A takımı önde. Yani maç berabere biterse A şampiyon olacak, sonuç 1-0 B'nin lehine olursa da şampiyon o olacak. A takımından, yanlış hatırlamıyorsan Güven isimli bir oyuncu, heyecanlanıp gereksiz yere ceza sahasında topa elini sürdü. Penaltı verildi. B takımı penaltıyı gole çevirdi. B 1-0 galip gelerek şampiyon oldu.
A takımı ve taraftarları bu sonuç karşısında kahroldular. Eğer Güven topa gereksiz yere elini sürmeseydi biz şampiyon olacaktık diye hayıflandılar. A takımının antrenörü Güven'e çok kızdı ve hiç affetmedi. Yıllarca Güven'i sahaya çıkarmadı, yedekte tuttu. Güven'in A takımından başka bir takıma satılmasını istedi. Satmadılar, oynatmadılar. Böylece bir gencin hayatı mahvoldu.
A takımının antrenörü ve yöneticileri, pek çoğumuzun yaptığı bir hatayı yaptılar, yüz-sıfır diye düşündüler; bütün suçun Güven'de olduğuna inandılar. Penaltının ortaya çıkışında Güven'in payı/hatası vardı. Ancak antrenörün ve takımdan sorumlu olan herkesin de bu penaltıda payı vardı. Örneğin, futbolcuları maç öncesinde rahatlatmayı beceremediler, belki de bir ölüm-kalım mücadelesine çıktıkları mesajını vererek onları daha da gerdiler. (Üniversite sınavı öncesindeki bazı ana babalar gibi.) Ayrıca olayın doğasında gerginlik olduğunu, Güven'in bu gerginliğe kurban gittiğini düşünmediler. (Denk takımlar şampiyonluk maçına çıktıklarında, avantajlı başlayanlar çoğunlukla avantajsız konuma geçerler. Son maçlarda ilk golü atan taraf genelde maçı kaybedermiş.) Eğer bunları düşünselerdi, çok daha iyi olurdu. | Offline
| | | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | Küçük Şeyler'den AlıntılarSerbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Hem Gurur Hem Öfke
Seminerlerimden birisini izleyen bir babaya ait bir anıyı aktarmak istiyorum. Kendisinden izin aldım.
Bu beyin oğlu on altı yaşındayken bir gün annesine çıkışmış, sesini yükseltmiş. Bunun üzerine baba oğlunu yandaki odaya çekip sağ elinin işaret parmağıyla ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:23 PM.
|