Küçük Şeyler'den AlıntılarSerbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Trafik Canavarı Tamamen Canavar mı?
Size bir sorum var: Tek arabalık dar bir yolda gidiyorsunuz. (İki yana park etmiş araçlar yolu daraltmış.) Yolun sonunda kırmızı ışık yanıyor, ışıkta bir araba durmuş. Mecburen siz de durdunuz, çünkü hem kırmızı yanıyor hem ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi | |
|
14-01-2012, 10:25 PM
|
#61 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar
Trafik Canavarı Tamamen Canavar mı?
Size bir sorum var: Tek arabalık dar bir yolda gidiyorsunuz. (İki yana park etmiş araçlar yolu daraltmış.) Yolun sonunda kırmızı ışık yanıyor, ışıkta bir araba durmuş. Mecburen siz de durdunuz, çünkü hem kırmızı yanıyor hem de önünüzdeki araç durmuş. Bu sırada üçüncü bir araç gelip arkadan size çarpıyor. Acaba "Efendim bu durumda bendeniz yüzde yüz haklıyım!" der misiniz?
Bence siz, yukarıda belirtilen durumda hukuksal açıdan yüzde yüz haklısınız; ancak ahlaki açıdan yüzde yüz haklı değilsiniz. Size arkadan çarpan adamın davranışında bir miktar sizin de tuzunuz vardır. Hatta bu olaydan kilometrelerce uzakta bulunan bendenizin de çarpma olayında tuzu/katkısı var. Bakınız niçin:
Yirmi yaşıma geldiğimde ehliyet için başvurdum. O yıllarda ehliyet çok zor alınıyordu. Sınavlar çok zordu; arabayla geri giderek 8 çizmenizi isterlerdi. Hemen herkes pek çok defa girdikten, araba kullanmayı iyice öğrendikten sonra ehliyet alırdı. Sonra, seksenli yıllarda bir mucize oldu, özel kurslar açıldı ve ehliyet almak birden kolaylaştı. Adeta kontağı çevirebilenlere ehliyet verilmeye başladı. Kimse bu duruma itiraz etmedi. Örneğin o yıllarda ben öğretim üyesiydim; hiçbir yere, "Bu ülkede trafik kazaları zaten çok olur, ehliyet bu kadar kolay alınırsa kazalar artar." diye iki satır yazı yazmadım. Çevremdeki herkes, bu arada ben de ehliyet almak kolaylaştı diye sevindik. Şehirlerimizde metro yoktur, apartmanlara park yeri yapılmaz... Bütün bunlara toplumca itiraz etmedik. Bu durumda, size arkadan çarpılmasında, siz dahil herkesin biraz sorumluluğu vardır. En azından ahlaken sorumluyuz. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. | Offline
| |
16-01-2012, 11:17 AM
|
#62 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Mafyaya Destek Olmuşluğunuz Var mıdır?
Başlıktaki soruya herhalde pek çoğunuz "Hayır" dediniz. Emin misiniz? Eğer sokaktaki dilenci çocuklara, en az bir defa para verdiyseniz -pek çoğumuz hatalı olduğunu bildiğimiz halde dayanamayıp bu işi yapıyoruz- siz dilenci mafyasına destek oldunuz demektir. O çocukların sokaklarda açıkça ihmale ve istismara uğramalarının nedeni aileleri, dilenci mafyası, bu durumu önleyemeyen ilgili kuruluşlar olabilir. Ama onlara bilinçsiz şekilde para veren bireyler de bu işin sürmesine destek oluyorlar diyebiliriz. Bir şehirde iki yıl kimse dilenci çocuklara para vermese, bu trajedi biterdi. (Dilenci çocukların kazandıkları para, ne okumalarına ne de kaliteli yaşamalarına katkıda bulunuyor. Yalnızca dilenci mafyasına katkıda bulunuyor.)
Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da, olayların ahlaki sorumluluğunu üstlenmediğimizde olup biten işlerin tamamen başkalarının sorumluluğunda olduğunu düşünüyoruz ve değişmeye/gelişmeye kişisel katkıda bulunamıyoruz. | Offline
| |
16-01-2012, 11:20 AM
|
#63 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Toparlama
İnsan, birtakım çelişkiler/ikilemler yaşar. Bu kaçınılmazdır. Ancak eğer, yaşamının bir parçası olan çelişkilerini fark ederse, kararsız kalma, acı çekme ihtimali azalır, üstelik toplumun gelişmesine katkıda bulunur. Ya hep-ya hiç, diğer bir ifadeyle yüz-sıfır, insan ilişkilerini zedeleyen, gelişmeyi engelleyen önemli bir ikilemdir. Yüzde yüz haklıyım anlayışı, çözümsüz çatışmalar doğurabilir, ben-merkezci olmamıza yol açabilir. "Yüzde yüz haklıyım." anlayışından vazgeçmek, bireyin acı çekme ve acı çektirme ihtimalini azaltacak, insanları daha duyarlı hale getirecektir. Ya hep-ya hiç, diğer bir ifadeyle yüz-sıfır,
insan ilişkilerini zedeleyen, gelişmeyi engelleyen önemli
bir ikilemdir. | Offline
| |
16-01-2012, 11:28 AM
|
#64 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar "HEM ŞOFÖR MEHELLİ, HEM BEŞ KURUŞ" (VEYA "YÜZ ALTIN SENDROMU")
Psikolojide Bilişsel Davranışçı Yaklaşım adı verilen bir yaklaşım var. Özetle şunu söylüyor: Duygularımızı ve davranışlarımızı ortaya çıkaran şey, dış faktörler değil, zihnimizin bir köşesine kaydetmiş olduğumuz kalıp düşüncelerdir. Kimi kuramcılar, söz konusu düşüncelerden bazılarının akılcı/gerçekçi olmadığını ve bunların sıkıntı yaratan duygulara ve davranışlara yol açtığını, ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtmektedirler.*
* Bilişsel Davranışçı Yaklaşımın genel çerçevesi içinde, "Ben yetersizim" şeklindeki bir kalıp düşünce/temel inanç, ana inançlara, ara inançlar ise "Ben bu sınavdan geçemem." şeklindeki otomatik düşünceye yol açar, sıkıntı yaratır. Duygularımızı ve davranışlarımızı
ortaya çıkaran şey, dış faktörler
değil, zihnimizin bir köşesine kaydetmiş olduğumuz
kalıp düşüncelerdir.
Sıkıntı yaratan kalıp düşüncelere birkaç örnek: "Herkes bana iyi ve kibar davranmalıdır."
"Her zaman her işte başarılı olmalıyım; kusursuz olmalıyım."
"Hayat bana istediklerimi hemen vermeli, istemediklerimi vermemeli."
Yukarıdaki cümlelerden üçüncüsü, belki ilk ikisini de kapsıyor. Üçüncü cümlede, dünya ve onun bir parçası olan toplum, bana benim istediğim gibi davransın talebi var. Şüphesiz bu ben-merkezci bir tavır ve gerçekçi değil.
"Hayat bana istediklerimi tam olarak vermeli." düşüncesinin akılcı olmadığı ve bu düşüncenin duygularımızı ve davranışlarımızı nasıl etkilediği, son yıllarda Albert Ellis tarafından ortaya atılmış, incelenmiş. Ancak bundan yüzyıllar öncesinde insanlar Ellis'in görüşüne paralel sayılabilecek görüşler ileri sürmüşler. Örneğin Epiktetos, "Olaylar önemli değildir; asıl onları algılama şeklimiz önemlidir." demiş. Epiktetos'un bu görüşü, Bilişsel Davranışçı Yaklaşımı özetlemektedir. | Offline
| |
16-01-2012, 11:32 AM
|
#65 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar
Akılcı olmayan düşüncelerimizi, mükemmeliyetçiliğimizi -biraz da açgözlülüğü- irdeleyen, eleştiren bir Bektaşi fıkrası var. Şöyle: Bektaşi'nin Altınları
Bektaşi'nin biri bir gün "Tanrım, bana gökten yüz altın at. Bak ama, doksan dokuz olsa kabul etmem." demiş. Tanrı'dan yüz altın isteyen, aşağısına razı olmayan Bektaşi, bir anlamda, "Hayat bana istediklerimi hemen vermeli, istemediklerimi vermemeli." demektedir.
Söz konusu akılcı olmayan düşünceye ilişkin bir de Erzurum hikâyesi var. Önce hikâyeye bakalım, sonra da yorumlayalım. Hem Şoför Mehelli, Hem Beş Kuruş
Rivayete göre, 1940'larda geçmiş bir olay: O zamanlar taşımacılık kamyonla yapılıyor. Bir kamyon yolcularını yüklenirken Erzurum yakınlarındaki Köprüköy'e gidecek bir yolcu gelir. Şoför ile yolcu arasında şu konuşma geçer: Yolcu: "Dadaş, hele beni bir Köprüköy'e götür." Şoför: "He geç." Yolcu: "Kurban, kamyonun üzerine binmeyeyim, sovuktur, rüzgârdır; şoför mehelline oturayım." Şoför: "Tamam geç." Yolcu: "Şoför mehelli kaç kuruştur?" Şoför: "Yirmi beş kuruş." Yolcu: "Ben beş kuruş versem olmaz mı?" Şoför: "Dadaş, hem şoför mehelli hem Körpüköy hem beş kuruş; bu nasıl iş?"
Galiba pek çoğumuz, -belki de hepimiz- Bektaşi gibi hayattan yüz altın istiyoruz. Veya dadaş gibi, hayat bizi şoför mahallinde, Köprüköy'e beş kuruşa götürsün istiyoruz. Bu istediğimiz olmadığında da küçük aksiliklere esef ediyoruz, öfkeleniyoruz. Yüz altın sendromu yüzünden hem kendimizi hem çevremizi huzursuz ediyoruz. | Offline
| |
16-01-2012, 11:35 AM
|
#66 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Diyelim Anahtarınızı Unuttunuz
Diyelim bir sabah evden çıktınız ve anahtarı evde unuttuğunuzu fark ettiniz. Üç kat merdiven çıkıp anahtarı alacaksınız. Bu durumu olgunlukla kabullenir misiniz, yoksa kendinize esaslı miktarda kızar mısınız? Sanırım çoğunluk, "Allah beni kahretsin, Allah benim belamı versin." diye söylene söylene çıkıyor merdivenleri.
Niçin kızıyorsunuz kendinize? Bugüne kadar pek çok defa anahtarlı çıktınız evden; bu başarınızdan ötürü hiç kendinizi kutladınız mı? Hayır. Doğru şeyler yaptığımız zaman kendimizi kutlamayız, hatalı bir şey yapınca kızarız. Niçin? Bunun nedeni hayattan yüz altın beklememiz olmalı. | Offline
| |
16-01-2012, 11:37 AM
|
#67 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Diyelim Öğrencisiniz
Diyelim öğrenciyiz, bize iyi bir gelecek sağlamaya katkısı olacak diye lisede veya üniversitede okuyoruz. Hem okuyoruz hem de durmadan derslerin ağırlığından, sınavların sıklığından şikayet ediyoruz. Hiç okumasak sıkıntı da olmaz ama iyi bir gelecek umudu da suya düşer. Yani hem sıkıntıya girmeyeceğimiz bir öğrencilik yaşamımız hem de iyi bir geleceğimiz olsun istiyoruz. Farkında olmadan hem şoför mahallinde oturmak hem beş kuruş ödemek istiyoruz. Ne yazık ki bu kadar cömert bir dünyamız yok. Pratikte fazla cömert olmayan dünyayı, çok cömert hale getirmek istediğimizde kopya çekeriz. Bu durumda hem şoför mahalli hem beş kuruş olur. Ama ne yazık ki kopya, dürüst bir yol olmadığı gibi uzun vadede kârlı da değildir. | Offline
| |
16-01-2012, 11:42 AM
|
#68 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Diyelim Bir İşyerinde Çalışıyorsunuz
Bazı iş yerlerinde patron asgari ücreti, maksimum performansı, çalışanlar ise asgari performansı, maksimum ücreti tercih ediyor. Sonuçta iki taraf da yüz altın'cı oluyor.
Diyelim bir işyerinde çok yoğun çalıyoruz. Ama bunun karşılığında da iyi sayılabilecek bir ücret alıyoruz, üstelik kendimizi geliştirmemiz, gerçekleştirmemiz de mümkün oluyor. Buna rağmen zaman zaman tablonun genelini unutup çok çalışmaktan yakınıyoruz. Daha az ücrete daha az çalışmayı gerektiren bir iş bulabiliriz; ama bunu asla istemeyiz. Yine, hayattan, istediklerimizi tam olarak vermesini, istemediklerimizi vermemesini, her şeyin kusursuz olmasını istedik demektir. Diğer bir ifadeyle, hem şoför mahalli hem beş kuruş. Ne yazık ki ikisi bir arada olmuyor. Aslında, hem az çalışmak hem de çok kazanmak mümkündür. Bunun yollarından birisi üçkağıtçılık, hortumculuktur. Bunları yaptığınızda, hem şoför mahalli hem beş kuruş olur. Olur da, dürüst olmaz; uzun vadede kârlı olmaz. Torunlarınıza kötü bir miras, üçkağıtçı bir dünya bırakmış olursunuz.
Hem iyi ücret alayım hem az çalışayım gerçekçi değil. Ancak bunun tersi bir durum varsa ve siz yakınıyorsanız, gerçekçi düşünmediğinizi söyleyemeyiz. Örneğin bir patron, nasıl olsa piyasada iş az, eli mahkum diye düşünüp asgari ücretin altında bir ücretle sizi günde sekiz saatin çok üzerinde çalıştırır, bu arada sigortanızı da yaptırmazsa ve siz de bu durumdan sızlanırsanız, gerçekçi düşünüyorsunuz demektir. Bu patronunuzun ayıbıdır. Patronunuz kısa vadeli kârdadır; ancak torunlarına haksızlığın, ahlaksızlığın arttığı bir dünya bırakacaktır. Torunlarının aynı sömürüye uğramayacağını kim garanti edebilir?
Diyelim işyerinizde bir hatanız oldu; herkes fark etti. Günlerce üzülür müsünüz? "Evet" dediğinizi duyar gibiyim. Peki bu hataya eşit bir başarınız oldu. Günlercemi sevinirsiniz, yoksa daha kısa bir süre mi? Eğer "evet" derseniz, demektir ki, yine kusursuz davranmayı, hayatın size kusursuzu vermesini istiyorsunuz.
Birkaç defa cerrahlar ameliyatta hastanın karnında makas, gazlı bez bırakmıştır. Bu kamuoyuna çok ilginç gelir, yıllarca söylenir. Ama aynı hekimler, her gün binlerce hayatı kurtarır, binlerce kişiyi ölümün kıyısından döndürür; bu ilginç gelmez. Bir eksi fark edilir, 9999 artı fark edilmez. Sanırım bu da bir yüz altın sendromu.
İşyerinde patronlar, amirler, elemanlarının binlerce artısını, gayretini görmezler de bir tek hataları olduğunda ortaya çıkıverirler. Çünkü yüz altın isterler, kusursuzluk isterler.
"Peki patron hiç mi eleştirmesin?" diyebilirsiniz. Hiç eleştirmesin veya siz kendi kendinizi hiç eleştirmeyin demiyorum. Hatamız olunca birbirimizi eleştirelim ama olumlu davranışlarımızı da vurgulayalım, övelim. Kendi kendimizi de gerektiğinde eleştirelim, davranışlarımızdan geri bildirimler çıkaralım; ama olumlu davranışlarımızı da fark edelim, onlarla gurur duyalım. Marifet iltifata tâbidir. Çevremizdekilere çiçek atalım; arada bir de kendimize atalım. Hatamız olunca birbirimizi eleştirelim ama olumlu
davranışlarımızı da vurgulayalım, övelim.
İş stresi herkesi rahatsız eder. Bu stresi tamamen yok etmenin bir yolu vardır. Gayet basit: İstifa etmek. Eğer istifa ederseniz, bazı açılardan çok rahatlarsınız. Ancak parasız kalırsınız. Bu dünyada hem şoför mahalli hem beş kuruş yok. Kamyonun üzeri beş kuruştur ama soğuktur. Şoför mahalli yirmi beş kuruştur ama sıcaktır. | Offline
| |
16-01-2012, 11:47 AM
|
#69 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Diyelim Evlisiniz
Evlerimizde de yüz altın bekliyoruz. Eşler birbirlerinden kusursuzluk bekliyorlar, dört dörtlük eş, dört dörtlük hayat istiyorlar. Hayat bana istediklerimi tam versin istiyorlar.
Örneğin kadın, hem eşinin akşam belli bir saatte gelmesini, mesaiye kalmamasını, tatillerde çalışmamasını, ama aynı anda da mevcut yaşam standartlarını aynen sürdürmek ister. Veya bir erkek aynı şeyleri karısından ister. Bu iki istek bir arada nasıl olur? Bir insanın hem az çalışması hem çok kazanması oldukça zordur. (Aynı anda dürüst olmak istediğimizde iyice zordur.) Bir insan ailesine daha fazla zaman ayırmak için fazla çalışmaktan ve fazla kazanmaktan vazgeçebilir. Ama bunların üçünü birden istemesi, kendini ve dünyayı zorlamak anlamına gelir; yüz altın istemek anlamına gelir.
Erkekler de eşlerinden yüz altınlık, kusursuz bir gayret bekliyorlar. Söz gelişi erkek açıkça söylüyor, açıkça söylemese bile davranışlarıyla şöylesine bir tablo sergiliyor: Eşi (yani kadın) para kazandığı bir işte çalışsın istiyor. Olabilir. Kadın aynı zamanda akşam kendisinden önce eve gelsin, çocuklarıyla ilgilensin, onların ödevlerini yaptırsın, yedirip içirip yatırsın istiyor. Olabilir. Erkek aynı zamanda, kendisi geç gelse bile sofra hazır, çorba dudak kıvamında/hemen içilebilir sıcaklıkta beklesin istiyor. Bu da olabilir. Erkek bir şey daha istiyor; gecenin bir yarısı karısı kapıyı açtığında sabahlıklı, gecelikli olmasın, şöyle bir güzel giyinmiş olsun istiyor. Hadi bu da olabilir. Ancak erkek bir şey daha istiyor, "Karım kapıyı açtığında, saat kaç olursa olsun güler yüzlü olsun." diyor. İşte bu olamaz. Dört başı mağrur olamaz; hem şoför mahalli hem beş kuruş olamaz; kadından ille de yüz altınlık davranması istenemez. Gün boyu yüzün doksan dokuzunu yerine getirmiş kadının, bir tane de eksiği olmasını kabullenmek gerekli; onun yüzünü asmasını, serzenişte bulunmasını hoş görmek gerekli. (Şüphesiz kadın da, söylenmeyi veya sızlanmayı abartmamalı. Eğer abartırsa, bu kez de o erkekten yüz altınlık bir gayret beklemiş olur.)
Eşimizden yüz altın beklemeyelim. Ama eğer yüzüncü altın yok diye, yani eşimiz bize kusursuz davranmıyor diye canımız sıkılırsa, bu durumda bu beklentimizi oturup konuşalım. Söz gelişi, ev dışında da çalışan, evi-çocukları çekip çeviren bir kadın akşam eşi geç geldi diye yüzünü asarsa, bundan rahatsız olan kocası, ortam uygun ise o an, değilse daha sonra bu olayı gündeme getirmeli, rahatsızlığını belirtmeli. | Offline
| |
16-01-2012, 11:50 AM
|
#70 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Evlilik Yıldönümlerini Unutan Erkekler
Nice ailede erkeğin evlilik yıldönümünü, eşinin doğumgününü unutması ciddi sorun yaratıyor. Evet bir erkek diyelim eşinin doğum gününü unuttu. Yıl içindeki önemli bir günü unuttu. Ama aynı erkek bir yılda 364 gün işi için, evi için çalıştı, çabaladı. Bu erkeğe o 364 gün için teşekkür edilmemiştir, ama o bir gün için esef edilir. Yine bir yüz altın beklentisi.
Özel bir günü unutan bir erkeğe eşi, kızmak yerine şöyle dese nasıl olur: "Sağ ol, 364 gün evini, beni hatırladın, bizler için çalıştın. Ancak evlilik yıldönümümüzü unuttun. Seneye dilerim 364'ü 365 yaparsın."
Ya da son ana kadar bekleyip eşinizin evlilik yıldönümünü unuttuğu kesinleştikten sonra söylenmek yerine, bir gün önceden hatırlatabilirsiniz. Bakınız artık polisler "Radar var!" diye tabela koyup önceden uyarıyorlar. Siz de peşin peşin uyarabilirsiniz.
(Not: Erkekler "Evlilik yıldönümümüzü unuttun" diye söylenmezler. Çünkü kendileri hatırlamazlar.) | Offline
| | | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | Küçük Şeyler'den AlıntılarSerbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Trafik Canavarı Tamamen Canavar mı?
Size bir sorum var: Tek arabalık dar bir yolda gidiyorsunuz. (İki yana park etmiş araçlar yolu daraltmış.) Yolun sonunda kırmızı ışık yanıyor, ışıkta bir araba durmuş. Mecburen siz de durdunuz, çünkü hem kırmızı yanıyor hem ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:52 PM.
|