Küçük Şeyler'den AlıntılarSerbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Bamsı Beyrek Masalı
Dede Korkut masallarından Bamsı Beyrek özetle şöyle: Bamsı Beyrek ile Banıçiçek beşik kertmesidirler, ancak birbirlerini tanımamaktadırlar. Ayrı ayrı avlanırlarken yolları kesişir, aralarında anlaşmazlık çıkar. Güreşe tutuşurlar. (Güreşleri düello niteliğindedir.)
Bamsı Beyrek'in kırk yiğidi, Banıçiçek'in kırk ince belli ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi | |
|
16-01-2012, 07:01 PM
|
#101 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Bamsı Beyrek Masalı
Dede Korkut masallarından Bamsı Beyrek özetle şöyle: Bamsı Beyrek ile Banıçiçek beşik kertmesidirler, ancak birbirlerini tanımamaktadırlar. Ayrı ayrı avlanırlarken yolları kesişir, aralarında anlaşmazlık çıkar. Güreşe tutuşurlar. (Güreşleri düello niteliğindedir.)
Bamsı Beyrek'in kırk yiğidi, Banıçiçek'in kırk ince belli kızı güreşi seyretmektedir. Bamsı Beyrek çok uğraşır ama güreşi kazanamaz; ne yapsa Banıçiçek cevabını vermektedir. Güçleri denktir.
Bamsı Beyrek kırk yiğidinin kendisini ayıplamasından korkar, tutup Banıçiçek'in emceğini (göğsünü) sıkar. Bu durumdan rahatsız olan Banıçiçek bir an duralayınca, Beyrek dalıp tuş eder onu.
Bamsı Beyrek güreşi kazanmıştır. Ama nasıl? Banıçiçek'i kadınlığıyla vurarak kazanmıştır. Beyrek bence, kadını kadınlığıyla vurmuştur. Başlangıçta güçleri denkti. Beyrek küçük bir farklılıktan, rakibinin bir cinsel özelliğinden yararlanarak onu yendi. Aslında, Banıçiçek de erkeklere özgü bir özellikten yararlanıp belden aşağısına vursaydı Bamsı Beyrek'i yenebilirdi. Ama ayıp olurdu, Bamsı Beyrek de ayıp etmiştir.
Galiba Bamsı Beyrek'in bu tavrını, bilinçli veya bilinçsiz olarak pek çoğumuz sürdürüyoruz. Beyrek ne yaptı? Kadını kadınlığıyla vurdu. Eğer bugün biz, sadece kadın olduğu gerekçesiyle bir elemanımızı yükseltmezsek ya da kreş açmak zorunda kalmamak için belirli sayının üzerinde kadın işçi çalıştırmazsak, Beyrek gibi kadınları kadınlıklarıyla vurmuş oluruz.
Kültürümüzün müstesna öğelerinden birisi olan Dede Korkut masallarındaki tüm diğer mesajlar gibi, Bamsı Beyrek masalında da derin, zengin ve ince bir mesajın verildiği kanısındayım. Kıssadan hisse: Zekada veya güçte
kadınlarımızla başa baş olmaktan gocunmayalım; ve
Kadınlarımızı kadınlıklarıyla vurmayalım.
Bamsı Beyrek ile Banıçiçek sonuçta evlenirler. Masallarda veya gerçek yaşamda Bamsı Beyrekler, eşlerinin gücünden rahatsız olmamalı, eşlerinin gücünü kendi şereflerini tehdit eden bir şey olarak görmemeliler. Dilerim bu gelecekte gerçekleşir. Ancak az sayıda da olsa geçmişte bunu gerçekleştirenler oldu. Örneğin babam... Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. | Offline
| |
16-01-2012, 07:04 PM
|
#102 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Annemin Değeri, Babamın Şerefi
Babam, Birinci Dünya Savaşı yıllarında anasız babasız büyümüş bir çocukmuş. Üniversitede okuyamamış. Kendi imkânlarıyla sanat okulunu bitirip dökümcü olmuş .Hatırladığım kadarıyla kendine son derece güvenen bir insandı.
Babam, üniversite mezunu (İstanbul Edebiyat Fakültesi mezunu) bir kızla, annemle evlendi. (Evlendiler.) Evliyken annem, babamın da desteğiyle Hukuk Fakültesi'ni de bitirdi; yıllarca hem öğretmenlik hem avukatlık yaptı.
Sanat okulu mezunu bir erkek, iki fakülte mezunu bir kadın. Şimdi beklenir ki bu erkek, bu durumdan rahatsızlık duysun, eşiyle yarışa kalksın. Babam bunu asla yapmadı. Karısına değer verdi. Yüzüne karşı veya arkasından, onu hep övdü. Onunla gurur duydu. Bir anne veya baba, kendisinden daha tahsilli çocuğuyla nasıl gurur duyarsa, babam da annemle öyle gurur duydu.
Ben bu yönden babama çektim. Eşimin güçlü bir kadın olmasıyla, bilgili olmasıyla, istatistiği benden daha iyi bilmesiyle, yaşamda benden daha becerikli olmasıyla gurur duydum. (Ondan iyi yaptığım şeylerden ötürü oda benimle gurur duyuyor.) Yalnız eşimle değil, annemle, kayınvalidemle, İffet hocamla, Işık hocamla, Yıldız hocamla, Türk ve dünya tarihindeki, bilim ve sanat tarihindeki güçlü kadınlarla, Nene Hatun'la, Bayan Curie'yle, Halide Edip Hanımla gurur duydum. Tarihimizde güçlü kadınlar olması, erkeklerin şerefine halel getirmez. Aile içinde de öyle. | Offline
| |
16-01-2012, 07:12 PM
|
#103 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar SİNERJİ
Bir evlilikte çiftlerden birisi, eşinin değerinin, kendi değerine/şerefine zarar vermediğini düşünürse, o evlilik sinerjik olmaya hazır demektir. Bir şirkette, elemanlar iş arkadaşlarının değerinin, kendi değerlerine/şereflerine zarar vermediğini düşünürlerse, o iş yeri sinerjik olmaya hazır demektir. Sinerji nedir?
Sinerji kısaca şu demek: Ortak bir sonuca katkısı olabilecek birkaç etkenin belirli bir etkileşim sonucunda, bu etkenlerden her birisinin tek tek sergileyebileceği etkilerin toplamından daha güçlü bir etki üretmeleri durumuna "sinerji" adı verilir. Başlangıçta daha çok tıp alanında ilaçların etkileşimi konusunda kullanılan bu kavram, günümüzde gelişim psikolojisinde (psikomotor davranışların ortaya çıkmasında) ve örgütsel davranışların incelenmesinde önemli bir yere sahiptir. Sinerji günümüzde daha çok, ortak bir amaca yönelmiş insanların işbirliğini açıklamada kullanılmaktadır; ancak ortaya çıkışı da dikkate alındığında bu kavramı, aşağıda da belirtileceği üzere, doğayı, nesneler dünyasını yorumlamada da kullanabiliriz.
Sinerji bir anlamda işbirliği yoluyla güç artırımı demektir. Diyelim ki bir kişi "a" kadar enerji kullanıp "5" miktarında üretim gerçekleştiriyor, ikinci kişi de böyle. Ancak bu iki kişi işbirliği yaptıkları zaman, yine her biri "a" kadar enerji harcayacak, ancak toplamlarında 5x2=10 kadar değil, 10'dan fazla, söz gelişi 14 düzeyinde üretim gerçekleştirebileceklerdir.
İki kişi sinerji sergilediklerinde, bazen enerjiden, bazen malzemeden, bazen zamandan tasarruf edebilirler, sonuçta da üretimlerinin bazen kalitesi, bazen miktarı, bazen de her ikisi birden artar.
Sinerji kurumları ileriye götürür. Eğer bir işyerinde, bir ailede veya bir ülkede sinerji varsa gelişme kolaylaşır, takım olmak, "biz" olmak kolaylaşır.
Sinerjik iletişimde her zaman enerji tasarrufu, üretim artımı gözetilmemelidir. Bezen birkaç kişinin mutluluğu, dostluğu paylaşmaları, bir tür sinerji sayılabilir. | Offline
| |
16-01-2012, 07:14 PM
|
#104 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Bir Karikatür: Dostumsun
Boyları, yaşlan, kiloları eşit iki mahkum vardı karikatürde. Çizgili mahkum elbisesi giymişlerdi. Her ikisinin de ayak bileğine zincirle bağlı bir demir küre gözüküyordu. (Bu demir küreler, günlük yaşamında mahkuma eziyet olsun diye konulmuştur.) Şimdi her bir mahkum kendi küresini taşımak zorundadır. Ancak bu iki mahkum birbirilerinin kürelerini taşıyorlar. Bu durumda fiziksel anlamda hiçbir şey değişmiyor. Kendi kürelerini taşısalar aynı enerjiyi harcayacaklar. Fiziksel anlamda bir sinerji yok. Ama duygusal anlamda müthiş bir sinerji, inanılmaz bir paylaşım var. Bu mahkumlar, kendi kürelerini taşımak yerine birbirlerinin kürelerini taşıyarak birbirlerine "Sen benim dostumsun" mesajını veriyorlar. Bu mahkumlar ortak bir kaderi paylaşmak zorunda olabilirler. Birbirlerinin kürelerini taşıdıkları zaman kaderlerine yeni bir boyut katıyorlar. Bizlere verdikleri mesaj belki de şu: Yapılabilecek bir şey kalmamış gibi göründüğünde, yine de yapılabilecek bir şeyler vardır. Yaşamın ayağınıza, sırtınıza vurduğu yükü, bazen düşüncelerinizle, duygularınızla hafifletebilirsiniz. Ben böyle yorumladım bu karikatürü. (Ellerinde karikatürün kopyası olan dostlarımın göndermelerini rica ediyorum. Böyle bir karikatür çizebiliriz; ancak sanatçının imzası olmadan uygun olmaz.)
Yukarıda dile getirilen karikatürde iki insanın sinerjik iletişimi, ürün veya para değil, dostluk üretiyor. Hem ürün hem dostluk üreten bir başka sinerjik iletişim de imece. Yapılabilecek bir şey kalmamış gibi göründüğünde,
yine de yapılabilecek bir şeyler vardır.
Yaşamın ayağınıza, sırtınıza vurduğu yükü,
bazen düşüncelerinizle, duygularınızla hafifletebilirsiniz. | Offline
| |
16-01-2012, 07:19 PM
|
#105 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar İmecede Sinerji
Geleneksel kültürümüzde "imece" adı verilen bir etkinlik vardı. (Azalmakla birlikte hâlâ yaşıyor.) Bir kadın, tarhana, tavudka, kurut, yatak-yorgan gibi kışlık hazırlıklarını tek başına diyelim on beş günde ancak yapabilecektir. Mahalle veya köydeki on kadın, sırayla her gün bir evde toplanır, maniler, türküler söyleyerek, on beş günlük işi bir gün içinde yapıverirlerdi. İmece denilen bu etkinliğin, bir sinerjik etkileşim olduğunu düşünebiliriz.
İmecede zaman tasarrufu olabilir, farklı bilgilerden, farklı bakış tarzlarından ötürü, ürünlerde kalite artışı görülebilir. Bunlar olmasa bile imece, en azından katılanlar arasında birlik ve beraberlik duygusunu artırabilir, yalnızlığı giderebilir. | Offline
| |
16-01-2012, 07:23 PM
|
#106 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar
Doğada, Nesnelerde, Sandalyede Sinerji
Sinerjik etkileşim yalnızca insanlara özgü de değil. Hayvanlar da bunu beceriyorlar. Örneğin arılar, karıncalar, aslanlar... Belki bazı nesnelerin işlevleri de bir tür sinerjik etkileşim sayılabilir. Bu düşünceden hareketle, doğada, nesnelerde, örneğin bir sandalyenin bacakları arasında bir tür sinerji bulunduğunu söyleyebilir miyiz? Sinerji, işbirliği/dayanışma yoluyla güç artırımı demekti. Bir sandalyeyi oluşturan parçalar, bir araya geldiklerinde, tek başlarına oldukları zamana kıyasla daha işlevsel olurlar.
Bir sandalyenin ortasına otursanız ve ayaklarınızı yerden kaldırırsanız, dört bacaktan her biri sizin ağırlığınızın yüzde 25'ini taşır. Eğer bu dört bacaktan birisini kesersek, vücudunuzun yüzde 25'i değil, tümü birden devrilir yere. Bu durumda şunu düşünebilir miyiz: Sandalyenin her bacağı, ağırlığınızın hem yüzde 25'ini hem yüzde 100'ünü taşımaktadır. (Bu durum, kuantum fiziğindeki, bir elektronun aynı anda iki farklı enerji durumunda bulunabileceği bilgisine benzemektedir.) Bunun yanı sıra, sandalye, her bir bacağının tek tek taşıyabileceği yükün dört katından fazlasını taşımaktadır. Bir sandalyeyi oluşturan parçalar,
bir araya geldiklerinde, tek başlarına oldukları
zamana kıyasla daha işlevsel olurlar.
Bütün bunlara baktığımızda, sandalyenin dört bacağı arasında muhteşem bir sinerji bulunduğunu düşünebiliriz.
Sandalye örneğinden yola çıkarak, doğadaki ya da yapay çevredeki pek çok şeye bu gözle bakmak mümkündür. Ekolojik dengede de bir tür sinerji bulunduğunu düşünebiliriz. Coğrafi koşullar, bitkiler ve hayvanlar, karşılıklı dayanışma içinde, tek başlarına yapamayacakları olağanüstü bir şey yapmakta, büyük bir güç ve güzellik yaratmaktalar. | Offline
| |
16-01-2012, 07:25 PM
|
#107 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar Evlilikte Sinerji
Bir çiftin evliliklerindeki payları yüzde kaçtır? Yüzde 50-50 mi? Tam değil. Kadının evlilikteki payı hem yüzde 50 hem yüzde 100'dür. Erkeğinki de öyle. Sandalye örneğine benzer şekilde. Eğer kadının ve erkeğin evlilikteki payları yüzde 50 ve yüzde 100 olmazsa, söz gelişi yüzde 51 ve yüzde 49 olursa o evlilik sağlam durmaz. Sandalyenin bacaklarından birisi diğerlerinden uzun olursa, o sandalyede sağlam durmaz.
Bir kadın ile erkek arasındaki sinerji, hem biyolojik anlamda çoğalmaya hem de mutluluğa yol açar. | Offline
| |
16-01-2012, 07:29 PM
|
#108 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar İşyerinde Sinerji
İşyerlerinde, bireyler ve birimler arasında sinerji bulunmalıdır. Ancak bunu her zaman görmek mümkün olmuyor. Bazı şirketlerde üretim biriminin, zaman zaman kendini fazla önemsediğini, en azından satış biriminden üstün gördüğünü duyabilirsiniz. Aynı anda satış birimininde kendini üstün gördüğünü, "Ben satamazsam onların üretmesi neye yarar, depolar dolar taşar, üretimi kısmak zorunda kalırlar." dediğini işitebilirsiniz. Üretim ve satış birimlerinin bu tavırları sinerjik değildir.
Acaba bir şirketteki birimleri sandalyenin bacakları gibi düşünebilir miyiz? Diyelim ki bir şirkete ait üretim, pazarlama, bilgi işlem ve insan kaynakları bir sandalyenin dört bacağı gibi bir bütünü oluşturmaktadır. Her birinin bütün içindeki payı yüzde 25'tir ve yüzde 100'dür. Sandalyenin dört bacağından hangisinin diğerlerinden daha önemli olduğunu söyleyemediğimiz gibi, bir şirketi oluşturan birimlerden hangisinin diğerlerinden daha önemli olduğunu da söyleyemeyiz. Tek başlarına önemli bir işlev sergileyemeyecek olan birimler, bir araya gelip sinerjik bir iletişim oluşturduklarında, büyük bir güce sahip bir şirket ortaya çıkarabilirler.
Giderek artan bir şekilde iş dünyasında sinerjiden, ekip olmaktan söz ediliyor. Ekip olmak önemli şüphesiz. Ancak ekip olmayı olmazsa olmaz bir şart kabul etmek, ekip olamayanların işe yaramaz olduklarını düşünmek, her halde bir abartı olsa gerek. Her konuda olduğu gibi bu konuda da aşırılıktan kaçınmak, gerektiğinde istisnaları kendi sınırları içinde değerlendirmek doğru olmalı. Yerine göre yöneticilerin, ekip çalışmasına yatkın olmayan kişileri, kendi yetenekleri ve tercihleri doğrultusunda, bireysel olarak çalışabilecekleri işlere yönlendirmeleri yararlı olabilir.
Moreno'nun Sosyometri'sinde, birlikte çalışan, yaşayan insanlara, kiminle birlikte çalışmak, yaşamak istedikleri sorulur. Araştırmalar, karşılıklı olarak birbirlerini seçen kişilerden oluşan ekiplerde verimin arttığını, hata oranının düştüğünü göstermektedir. Bu konudaki klasik çalışmalar ışığında yeni araştırmalar yapılmasında, günümüzde işyerlerinde pek dikkate alınmayan sosyometrik tercihlere önem verilmesinde yarar vardır. Sinerjik etkileşim için, ekip olabilmek için, çalışanların sosyometrik tercihlerinin sorulması, bu alanda yeni ufuklar açabilir. | Offline
| |
16-01-2012, 07:44 PM
|
#109 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar
YILDIRMA (MOBBING), İŞYERİ FOBİSİ, KURUM DEPRESYONU
Genellikle küçük sorunlar bir araya gelir, önemli sorunlara yol açar, bunlar da sinerjik etkileşimi, ekip olmayı zorlaştırır veya imkânsız kılar. Küçük birikimler büyük patlamalara, damlalar sellere sebep olur. Küçük birikimlerin yol açtığı büyük sorunlardan üç tanesinin adını belirtecek olursak şunları sıralayabiliriz: Yıldırma, kurum depresyonu ve işyeri fobisi... Bunlar, birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıkabilecekleri gibi, birbirleriyle karşılıklı etkileşim içinde de görülebilirler.
Söz konusu bu üç kavramı, gelecek kitapta ayrıntılı olarak ele alacağız. Şimdi kısaca, niteliklerinden ve bunlara ilişkin araştırmamdan söz etmek istiyorum.
Mobbing karşılığı olarak dilimizde ilk kez "İşyerinde duygusal taciz" denildi; daha sonra ben "İşyeri zorbalığı" ifadesini kullandım. Son olarak meslektaşlarımla "yıldırma" kelimesi üzerinde karar kıldık. Yıldırma kısaca şu: Bir işyerinde, bir apartmanda veya bir mahallede birlikte yaşayan bir grup insan, çok küçük bazı farklılıklarından ötürü (bu farklılıklar, ille de olumsuz özellikler olmak zorunda değildir), içlerinden birisini, bilinçli/kasıtlı olmaksızın kurban olarak seçerler ve giderek artan bir tempoda onu beceriksiz, geçimsiz olarak algılamaya başlayıp itici davranışlarıyla bu kişiyi gerçekten de beceriksiz, geçimsiz, mutsuz, sorunlu bir insan haline getirirler; o kişiyi psikolojik ve fiziksel anlamda ciddi olarak zedelerler.
İşyeri fobisi kavramı tarafımdan ortaya atıldı. Okul fobisine benzer bir oluşumun işyerlerinde de ortaya çıktığı kanısındayım. Çeşitli nedenlerden kaynaklanabilecek işyeri fobisinin niteliği ve ülkemizdeki yaygınlığı araştırılmaya değer bir konudur.
Bilimsel literatürde kurum/örgüt depresyonu (organizational depression) adı verilen şey, ana çizgileriyle bireyin depresyonunu hatırlatır nitelikte. Kimi kurumlarda ortaya çıkan kurum depresyonunda, kurumdaki genel havada umutsuzluk vardır; elemanlarda kurumu değersiz görme, kurumu ve birbirlerini suçlama eğilimi yaygındır. Özellikle kurumun geleceğine ilişkin motive edici beklentiler yoktur, karar verme sıkıntısı vardır.
Kurum depresyonu içinde bulunan kurumlarda, dilimizdeki ifadesiyle kurum üyelerinin üzerine ölü toprağı serpilmiş gibidir. Vizyon ya hiç yoktur ya da unutulmuştur. Kurum genelde yeniliklere açık değildir. Yeni katılan bir kişi, henüz depresif havaya kapılmamış olsa ve herhangi bir yenilik önerse, diğer üyelerin tepkileri genelde "İlginç, ama bizde olmaz; genel müdür sıcak bakmaz; daha önce denedik olmadı." şeklindedir. Bu tür kurumlarda ne önerirseniz önerin, ne hikmetse daha önce bir kere denenmiş (!) ama işe yaramamıştır. Kısacası yapacak bir şey yoktur.
Kurum depresyonu, ölçülebilir, teşhis edilebilir bir sorundur. Giderilmesinde, bilişsel-davranışçı yaklaşımdan ve hobi terapiden ağırlıklı olarak yararlanılabileceği görüşündeyim. | Offline
| |
16-01-2012, 07:52 PM
|
#110 (permalink)
| Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar HOBİ TERAPİ
Okuma terapisi (biblioterapi), filmterapisi (sineterapi) adı verilen yaklaşımlar var. Birincisinde belirli kitapları okuyan, ikincisinde ise film izleyen bir grup bunu bir uzmanın denetiminde tartışır. Söz konusu uzmanın, etkileşim grupları konusunda bilgi sahibi bir psikolog, psikiyatrist veya psikolojik danışman olması gereklidir. Bu yaklaşımlar, tedavi amaçlı uygulanabileceği gibi, rehberlik/psikolojik danışma kapsamında ruhsal gelişim sağlamak amacıyla da kullanılabilir. Kullanım amacı ne olursa olsun, grubu yönetecek liderin psikoloji, rehberlik veya psikiyatri alanında uzman olması vazgeçilmez şart olmalıdır. Bu alanlar dışında uzmanlaşmış kişilerin yönetecekleri tartışma grupları da şüphesiz yararlı olabilir, ancak başka bir şey sayılır; biblioterapi veya sineterapi sayılmaz.
Bir süredir, kişilerarası iletişimle ilgili seminerlerimde, konferanslarımda zaman zaman astronomiyle, biyolojiyle ilgili kısa kısa bilgiler vermeye başladım. Bazen de müzik eşliğinde, Büyük Patlama'dan (belki böyle bir şey var) bu yana evrenin, dünyanın oluşumunu anlatıyorum. Bu uygulamaya "Evreni Hatırlama Egzersizi" adını verdim. Bunların tümünün izleyicilere iyi geldiğini, onları rahatlattığını, yaşama farklı bir gözle bakmalarını sağladığını, yaşama sevinçlerini artırdığını gözlüyorum. Bu gözlemlerden yola çıkarak ve biblioterapi, sineterapi kavramlarından esinlenerek "Hobiterapi" adını verdini bir yaklaşım ortaya koymayı düşünüyorum.
Hobi terapide, küçük gruplarda katılımcılara astronomi, biyoloji, arkeoloji, antropoloji, fizik, coğrafya gibi alanlarda veya el sanatları konusunda, herkes tarafından anlaşılabilir dilde, çoğunluğun ilgisini çekebilecek nitelikte bilgiler verilecek, küçük uygulamalar yapılacak, etkileşim grupları konusunda eğitim almış bir psikolog, psikolojik danışman veya psikiyatrist liderliğinde, gru püyelerinin duyguları-düşünceleri ele alınacaktır.
İnsanlar, coğrafya okuyor, teleskopla gözlem yapıyor veya el sanatlarıyla uğraşıyorlar; bunlar zaten hobi terapi oluyor diye düşünülebilir; ancak bu doğru olmaz. Bu tür uğraşlar, hobiler, uğraşana iyi geliyor olabilir, belirli bir terapötik etkileri bulunabilir. Ama burada söz konusu olan terapötik etki, kontrol altına alınmış, sistematik hale getirilmiş bir etki değildir; tesadüfi niteliktedir. Bu yüzden biyoloji okumayı, hobi edinmeyi, hobi terapi saymıyoruz. Hobi terapide, sistematik bir tarzda psikolojik müdahale, liderin bilinçli bir katalizörlüğü söz konusudur. Hobi terapinin işleyişi genel çizgileriyle şöyle olmalıdır:
Grup, etkileşim grupları konusunda uzmanlaşmış bir ruhsağlığı uzmanının liderliğinde toplanır. Astronomi, biyoloji... konularında yetişmiş bir uzman, grubun anlayacağı dilde bilgiler verir; veya grup lideri, astronomi, biyoloji... uzmanlarınca hazırlanmış bilgileri okuduktan sonra gruba aktarır; ya da grup üyeleri biblioterapide olduğu gibi grup öncesinde bu bilgileri kendileri okurlar. Bunun üzerine lider grup içinde paylaşım başlatır. Üyeler edindikleri bilgilere ilişkin duygularını, izlenimlerini paylaşırlarken, lider belirli psikoterapi/psikolojik danışma yaklaşımlarına uygun olarak grubu yönetir. Örneğin psikodrama yapabilir veya bilişsel-davranışçı yaklaşımı uygulayabilir. Gerekli bulduğunda eklektik bir yaklaşım izleyebilir. | Offline
| | | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | Küçük Şeyler'den AlıntılarSerbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Bamsı Beyrek Masalı
Dede Korkut masallarından Bamsı Beyrek özetle şöyle: Bamsı Beyrek ile Banıçiçek beşik kertmesidirler, ancak birbirlerini tanımamaktadırlar. Ayrı ayrı avlanırlarken yolları kesişir, aralarında anlaşmazlık çıkar. Güreşe tutuşurlar. (Güreşleri düello niteliğindedir.)
Bamsı Beyrek'in kırk yiğidi, Banıçiçek'in kırk ince belli ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:00 PM.
|