CARPE DİEM / ANI YAKALASerbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar CARPE DİEM / ANI YAKALA Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız HAYATIN SIKINTILARI
Bir zamanlar, tahta oymacılığıyla uğraşan, hayatın sadece yüzeyinde kalmayıp, hakikatlerini de hissetmeyi beceren yaşlı bir usta yaşardı. Bu ustanın, her şeyden şikayet eden bir çırağı vardı. Çırak başına gelen en küçük sıkıntıdan bile şikayet ediyordu. Hayat onun için ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi | |
|
24-05-2012, 09:21 PM
|
#11 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2012
Mesajlar: 1,224
Tesekkür: 1,705
1,237 Mesajinıza toplam 3,648 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA HAYATIN SIKINTILARI
Bir zamanlar, tahta oymacılığıyla uğraşan, hayatın sadece yüzeyinde kalmayıp, hakikatlerini de hissetmeyi beceren yaşlı bir usta yaşardı. Bu ustanın, her şeyden şikayet eden bir çırağı vardı. Çırak başına gelen en küçük sıkıntıdan bile şikayet ediyordu. Hayat onun için sanki sırf kötülüklerden, sıkıntılardan ve mutsuzluklardan ibaretti.
Ustası bir gün çırağı tuz almaya gönderdi. Adeti olduğu üzere, çırak söylene söylene denilen şeyi yaptı. Döndüğünde “Şimdi tuzun ne gereği vardı?” gibisinden bir edayla tuzu ustasının önüne koydu.
Usta ona şimdi bir avuç tuzu bir bardak suya döküp karıştırmasını söyledi. Çırak yine suratı asık bir şekilde söyleneni yaptı. Usta “Şimdi de o suyu iç” diye emretti. Çırak, önce kaşlarını çattı. Bir bardak tuzlu suyu içmesini nasıl isterdi ki ustası? Ama ona olan saygısından , zorlanarak da olsa bardaktan bir yudum aldı almasıyla tükürmesi bir oldu.
“Tadı nasıldı?” diye sordu usta.
“Acı!” diye kızgınlıkla cevap verdi çırak.
Usta anlamlı anlamlı gülümseyerek çırağı bu defa köyün kenarındaki tatlı su gölünün kıyısına götürdü. Çırağına aynı şeyi burada yapmasını bir avuç suyu göle atmasını ve gölden su içmesini söyledi.
Çırak söyleneni yaptı, suyu göle atıp gölün tatlı suyundan kana kana içti. O ağzının kenarlarından akan suyu eliyle silerken ustası sordu:
“Tadı nasıldı?”
“Bal gibi tatlı!” diye karşılık verdi çırak.
“Tuzun tadını alabildin mi?”
“Hayır”
Bunun üzerine, bilge usta, suyun yanında diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve ona ömrü boyunca unutamayacağı şu dersi verdi:
“Evladım! Hayatımızdaki sıkıntılar tuz gibidir, ne azdır ne de çok. Sıkıntıların miktarı hep aynıdır. Ancak, bu sıkıntıların kişiye ne kadar ıstırap vereceği onun neyin içine konulacağına bağlıdır. Bir sıkıntının, ıstırabın olduğunda yapman gereken şey duygularını genişletmektir. Bardak olmayı bırakıp göl olmaya çalışmaktır. O anda göremesen bile, o sıkıntıların sonucundaki güzellikleri görebilmektir.” Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
__________________ sen neye hazırsan o da sana hazırdır... | Offline
| |
26-05-2012, 04:23 PM
|
#12 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2012
Mesajlar: 1,224
Tesekkür: 1,705
1,237 Mesajinıza toplam 3,648 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA Güneş her sabah verilmiş bir söz gibi doğuyordu. Gerçek neydi biliyor musunuz? Her şey.
__________________ sen neye hazırsan o da sana hazırdır... | Offline
| |
27-05-2012, 01:52 AM
|
#13 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 510
Tesekkür: 700
405 Mesajinıza toplam 1,139 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA Ben bu Carpe Diem olayını pek doğru bulmuyorum. Anı değerlendirmek tabii ki önemli ama bu felsefe geçmişi geleceği bırak hayat boş salla coş tarzında tavsiye veriyor. Oysaki geçmişini bilmeyenler, onu bilenler altında ezilmeye mahkumdurlar demiş Atatürk. Geçmişini bırakan bir insan, geleceğe emin adımlarla gitmek için anı nasıl yakalayabilir? Bence geçmişe ve geleceğe gereken önem verilmeli ve bunu yapmanın da ancak şuan olabileceğini idrak etmeli insan. Aksi taktirde CARPE DİEM felsefesi bataklığa götürür :) | Offline
| |
27-05-2012, 09:24 PM
|
#14 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2012
Mesajlar: 1,224
Tesekkür: 1,705
1,237 Mesajinıza toplam 3,648 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA herkesten önce herkesin düşüncesine saygım var.
ben carpe diem den geçmişi unutmayı anlamıyorum. hatta size şu anlamda katılıyorum. yaşadığımız herşeyin bir sebebi ve anlamı vardır .. bizi biz yapan değerlerdir.. ve yaşamamış olmayı istemezdim hiç.. başka bir konu başlığının altına yazdığım bir kıssadan hikayeyi burada da paylaşmak isterim..
BÜYÜ DÜKKANI
Uzak diyarlardan birinde bir ülkede yemyesil tepelerin arasinda kisin bembeyaz bir kar örtüsü ile baharda rengarenk kir cicekleri ile kaplanan bir vadi vardi.Ortasindan küçük bir irmagin gectigi bu vadi "Buyulu
Vadi" olarak anilirdi. Ona bu adi veren isevadideki ilginç bir dukkan ile bu dukkanda yasananlardi.Ünü ülkenin dort bir yanina yayilmis olandukkanin adi "Büyü Dükkani" idi.Buyu Dukkani'nin sahibi ak
sacliaksakalli bir ihtiyardi. Burasi ayni zamanda onun yasadigi yerdi. Bu nedenle dukkanin disaridan goruntusu tipki bir ev gibiydi. Uc tarafinda da yesil cerceveli pencerelerin oldugu tamami ahsaptan yapilmis olan bu binaya bir verandadan giriliyordu. Iceri girer girmezilginc esyalarla donanmis oldukca genis bir oda ile karsilasiyordunuz. Buyuk bir kütüphane uzerlerinde cok sayida esyanin bulundugu raflar masa ve konsollar
dukkanin dort bir tarafini kapliyordu. Ancak bu kalabalik goruntu icinde cok etkileyici bir duzen goze carpiyordu. Butun esyalar belli bir estetik icinde duruyor ve bu estetik hicbir zaman bozulmuyordu. Buyu Dukkanini cevreleyen pencereler icerdeyken bile gunun aydinligina ve vadinin
güzelligine hakim olmaniza izin veriyordu. Dukkanin icinde arka taraftaki bolmeye acilan bir kapi vardi. Bu bolmede mutfak banyo ve yatak odasi bulunuyordu. Dukkana gelen musterilerarka tarafa acilan
kapiyi daima kapali gorurlerdi.Her insanin yasaminda cok istedigi ancak sahip
olamadigi birseyler vardir. Ya da sahip olup kaybettigi seyler.. Bazen de sahip oldugu ancak kurtulmak istedigi seyler... Iste butun bunlaro ulkede yasayan insanlarin bir kismi icin Büyü Dükkani'na gelme nedeniydi. Bu
dükkanda isteklerinizisinirlamak zorunda degildiniz. Müsterilerhayaledebildikleri herseyi isteme ve alma hakkina sahiptiler.
Tabiibedelini ödedikleri takdirde...Her yerde oldugu gibi bu dükkanda da almak
istediginiz seyin bir bedeli vardi. Bu bedelin ne olacagidükkan sahibiyle
yaptiginiz pazarlik sonucunda ortaya çikardi. Ancak Büyü Dükkani'nda maddi bedellerin hiç bir hükmü yoktu. Bazi müsteriler birseye sahip olmak için denebilecek
tek bedelin para olabilecegi düsüncesiyle cepleri kabarik gelirlerdi.
Oysa burada yapilan pazarliklar günlükyasamdakilerden biraz farkli olur ve
pek çok müsteriyi sasirtirdi.Dükkan sahibi yasli adam her sabah gün agarirken
kalkar kendine büyük bir fincan kahve yapar ve bir insanin isteyebilecegi
her seyin var oldugu dükkaniyla gurur duyarak kahvesini yudumlardi.Kahvenin
ardindan gelen zevkli bir kahvaltidan sonra da pencerelerinin perdelerini
sonuna kadar açaraksallanan koltuguna oturur ve içeri dolan gün isiginin yardimiyla okumaya baslardi. Büyü Dükkan'inda satici olmak bilgelik isterdi.O güne kadar dükkana gelen hiçbir müsteriyi geri çevirmemisti
dükkan sahibi. Herkesçok istedigi bir seye sahip olmak ugruna onca yolu göze
alarak gelir ve mutlaka alabilecegi en iyi seyi almis olarak çikardi.Ama genellikle aldigi sey istedigi seyden çok farkli olurdu.. Yasli adam ara sira okudugu kitaptan basini kaldirir yolu gören pencereye bir göz atardi. Eger bir müsteri geliyorsa onu ta uzaktan yakalayipdükkana yaklasana kadar izlemeyi severdi.Bu onun için zihinsel bir hazirlik süreciydi.Bu süre
içinde zihnini biraz sonra gelecek olan müsteriyi iyi anlayabilmek
için bosaltirdi.Sabah disari baktiginda yagan karin yolu iyice kapattigini
gördü. Bu havada gelen giden olmaz diye düsünüp hüzünlendi. Büyü
Dükkani hemen hergün bir müsteri agirlardi.Ancakyilda birkaç kere de olsa
kimsenin ugramadigi günler olurdu. Yasli adam o gününde bunlardan biri
olmasindan korktu. Nedense issizlik içini ürpertmisti. Tam o sirada uzakta bir
kararti gördü.Kar beyazinin kamastirdigi gözlerini kirpistirip tekrar
baktiginda bunun yaklasmakta olan bir insan oldugunu anladi. Içini bir sevinç
kapladi.Gidip sobasina bir odun atti ve tam pencerenin karsisindaki
sallanan koltuga oturupmüsterisini beklemeye koyuldu. Kis mevsiminin bu soguk
gününde epeyce üsümüsyorgun düsmüs olmaliydi. Kapinin önüne gelinceye
kadargözlerini hiç ayirmadan izledi onu. Iyice kulak kabartti. Üç basamakla çikilan ahsap zeminli verandadaki ayak seslerini ve onlara eslik eden gicirtiyi duymaktan çok hoslanirdi. Bekledigi kisinin ayak sesleri
ikinci basamakta kesildi.Müsteri çalmadan kapiyi açmamayi prensip edinmisti
yasli adam. Çünkü hemen herkes o kapinin önünde durup bir kez daha
düsünürdü. Kapiyi çalmaktan vazgeçip dönenleraz da olsa olmustu. O
gün de ayni seyi yapti. Sonunda kapi çalindi.
Açtiginda karsisinda soguktan kizarmis elleriyle atkisini çikarmaya
çalisan bir erkek gördü."Iyi sabahlar girebilir miyim?" diye sordu
müsteri.Dükkan sahibi müsterisini içeri aldiktan sonraisinmasi için
ona bir kahve ikram etti.Sessizce kahvesini içerken etrafi seyreden
adamkarsisinda oturan yasli saticinin ikna edilmesi pek güç olmayan biri oldugunu düsündü.Herhalde o da müsterisini anlar onun hakli istegini geri çevirmek istemezdi.Acaba Büyü Dükkani'ndan çikarken istedigi gibi bir alisveris yapmis olacak miydi? Bir süre söze nasil baslayacagini bilemedi. Belki de dükkan
sahibinin bir seyler söylemesi gerekirdi. Ancak karsisinda sabirli bir ifade ile
müsterisinin gözlerinin içine bakarak oturan saticinin alisverisi baslatmaya niyetli olmadigini anladi. Bu sabirli bekleyis onda hem cesaret hem de yumusak bir etki yaratti. Anlasilan baslangiç sözleri
kendisinden bekleniyordu.Sonunda fazla düsünmeden aklindan ilk geçeni
söyleyiverdi."Ününüzü duyunca çok uzaklardan kalkip geldim buraya... Istedigim seyi bir tek sizin dükkaninizda bulabilecegimi
söylediler. Karsiliginda ne isterseniz vermeye hazirim."
"Istediginiz seyin ne oldugunu ögrenebilir miyim ?"
"Bakin ben elli bes yasindayim. Yani yolun yarisini
geçeli çok oldu. Söylemeye dili varmiyor ama yolun sonuna yaklastim
galiba.
Bu gerçege tahammülüm yok. Ben bugüne kadarki hayatimi geri istiyorum.
Mümkün mü ?" "Elbette mümkün. Biliyorsunuz dükkanimda her sey
mevcut. Ancak tam olarak ne istediginizi anlayabilmem için bana geri
istediginizhayatinizi biraz anlatabilir misiniz?"
Dükkan sahibinin sordugu soru müsteriyi iç dünyasina
döndürmüstü. Gözünün önünden geçen sahnelerin kendi yasamina ait
oldugunu
kabul etmek için kendini zorluyordu. Bütün görüntüler bir kargasa ve
telas
içinde birbirlerine karisarak geçip gittiler ve geride yalnizca issiz
bir hüzün biraktilar.Hüznünün yüzüne yansimasina engel olamayan
müsteri
yasli saticinin sorusu karsisinda ancak sunlari söyleyebildi:
"Geçmis yasamimda birçok hata yaptim. Bunlar için pismanlik
duyuyorum...
Yanlis kararlar verdim kayiplara ugradim. Zamani hovardaca harcadim.
Bir
gün bir de baktim kihayat yanimdan geçip gidiyor.Panige kapildim ve
bir
çare aramaya basladim. Dostlarimla konusmayi denedim. Beni teselli edip
derdimi unutturmaya çalisanlar da oldu yardim etmeye çalisanlar da.
Ama
hiçbiri kar etmedi. Kendimi çok mutsuz hissediyordum. Derkenbir gün
birisi
bana sizden ve Büyü Dükkani'ndan söz etti. Bunu uyar duymaz sanki
içimde
bir isik yandi. Büyük bir umutla hemen yollara düsüp size geldim.
Kendimi
çok çaresiz hissediyorum. Lütfen elli bes yilimi bana geri verin."
"Yani siz pismanlik duydugunuz hayatinizi yeniden yasamak mi
istiyorsunuz?"
"Elbette hayir. Söylemek istedigim bu degil. Ben yalnizca kaybettigim
yillarimi geri istiyorum. Eger bir sansim daha olursa ayni hatalari
tekrarlamayacagim." "Herhalde bunu çok istiyorsunuz."
"Evet hem de her seyimi verecek kadar." "Peki benim size verecegim
elli
bes yilin karsiliginda siz bana ne verebilirsiniz?"
"Ne isterseniz?" "Sanki bunun için herseyden vazgeçmeye hazir
gibisiniz."
"Hiç kuskunuz olmasin. Su anda sahip oldugum herseyden vazgeçebilirim.
Yeter
ki geride biraktigim yillarimi bana geri verin." Yasli adam ellerini
sakallarinda dolastirirkenkendini sallanan koltugunun devinimlerine
birakmisti. Bir süre düsündü.Müsterisinin sabirsizlikla
pazarligin bitmesini beklediginden emindi. Büyü dükkanina gelen
kisiler
genellikle bir an önce istediklerini alip gitmek için acele ederlerdi.
Bu
nedenle yasli adampazarligin basindaki düsünce yolculuklarinda yalniz
kalirdi. Su anda da sessizligin yalnizca kendi isine yaradigini
biliyordu.
Koltugu ile birlikte öne dogru egilerek müsterisinin gözlerinin içine
bakti
ve agir agir konusmaya basladi:"Beyefendi her ne kadar siz elli bes
yil
karsiliginda bana herseyinizi vermeye hazir olsaniz da ben sizden bir
tek
sey isteyecegim.""Dileyin benden ne dilerseniz." "Belleginizi..."
"Anlamadim?" "Belleginizi dedim...Elli bes yilin yasantisini içinde
barindiran belleginizi istiyorum." "Ah evet anladim. Ilginç bir
bedel...
Kabul ediyorum.Tamam alin bellegimi.""Emin misiniz?" "Neden olmayayim?
Elli
bes yil kazanacagim." "Belleginizi içindeki her seyle birlikte bu
dükkanda
birakip gideceksiniz. Elli bes yilin tek bir anini hatirlamayacaksiniz.
Buraya neden geldiginizi bile ..." "Daha iyi ya! Her seye yeniden
baslayacagim. Zaten geçmisi hatirlamak istemiyorum ki!" "O halde
korkarim
elli bes yil sonra buraya tekrar gelirsiniz. Tabii o zaman benim
yerimebir
baskasi size yardimci olur." "Hayir hayir... Emin olun ki su dakika
bellegimi size birakip elli bes yilimi geri alacagim ve dükkaninizi
bir
daha dönmemek üzere terk edecegim. Ve yine söz veriyorum su ana kadar
yaptigim hatalarin hiç birini tekrar
etmeyecegim.""Isterseniz baska sözler vermeyin. Çünkü az sonra
belleginizle birlikte bütün hepsini burada birakip gideceksiniz."
Yasli adamin son sözleri müsterinin duraklamasina neden olmustu. Bu
sözlerin anlamini kavrayabilmek için birkaç saniye düsünmek zorunda
kaldi.
"Nasil yani? Buradan çiktigimda hiçbir sey hatirlamayacak miyim?
Sizinle
konustuklarimizi bile öyle mi?"
..................................
"Yani hiçbir seyi mi ? Buraya neden geldigimi sizin kim oldugunuzu ve
hatta...!""Ne yazik ki!"
Yasli adam su anda pazarligin sonuna geldiklerini hissediyordu.
Karsisinda
oturan müsterinin yüzünde gördügü aydinlanmapazarlik sahnelerinin en
hoslandigi görüntüsüydü. Son sözleri müsterisinin söylemesini istedigi
için
bir süre sessiz kaldi ve bekledi. Bu seferki sessizliginmüsterisinin
isine
yaradigindan emindi. Onun aydinlanan yüzünün ortasinda parlayan
gözbebekleri yasli satici için sessizligin içinden çikacak sesli bir
coskunun habercisi gibiydi.Gerçekten de konusmaya baslayan müsterisi
onu
yaniltmadi:"Sanirim ne demek istediginizi simdi anliyorum. Eger ellibes
yilin bedeli bu ise pes ediyorum. Bellegimden vazgeçemem. Bu neye
benziyor
biliyor musunuz? Bir kadinin çok istedigi bir tokayi saçlari
karsiliginda satin almasina...Çok ilginç bir insansiniz. BanaBüyü
Dükkani'ndan almak istedigimden çok farkli bir seyle çikacagimi
söylemislerdi de inanmamistim. Ben bugüne kadar ki yasamimi almak için
gelmistim ancak bugünden sonraki yasamimi alip gidiyorum. Size tesekkür ederim.""Bir sey degil. Güzel bir pazarlikti. Hosça kalin." Yasli adam müsterisini gözden kaybolana dek gülümseyerek
izlerkenaklindanSantayana'nin
bir sözü geçiyordu:
"Geçmisi hatirlamayanlar onu bir kez daha yasamak zorunda kalirlar"
__________________ sen neye hazırsan o da sana hazırdır... | Offline
| |
29-05-2012, 12:39 PM
|
#15 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2012
Mesajlar: 1,224
Tesekkür: 1,705
1,237 Mesajinıza toplam 3,648 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA bir sihirli değneği yıllarca beklerken,,üzerimize parlayan yildiz kaymalarıni farkeddemeyen her saniyeyi mutluluk penceresinin önündeki ince duvarda adım adim yürürken assagi düşmemek için o uçuruma bakarak geçirdik,,bu kez de bulutları kaçırdık yürüyüp gittiler öylece her misafir bulut gibi..bizse Iyi bir misafirperver olamadık.. Ne zaman gözlerimizin körlüğünden assagi düşecek olduk,,mutluluk biz çarpmadan zemine uzattı ellerini yakalayıp baska bir yere tuttu fırlattı..geri geldik..bu bir savaştı,varoluş savaşı..mutlulukla acının bitmeyen savaşii,,ve biz bu savasin kahramani..
DINMEYECEK,,BITMEYECEK..ve biz assagi bakarken kacirmayacagiz misafir bulutları..
Onları da boyayacagiz,,boya kalemlerimiz hep ellerimizde olucak
GÜN BIZE MERHABA DER..
cansuyu
__________________ sen neye hazırsan o da sana hazırdır... | Offline
| |
30-05-2012, 11:29 PM
|
#16 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2012
Mesajlar: 1,224
Tesekkür: 1,705
1,237 Mesajinıza toplam 3,648 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA Önce evlendiğimizde hayatın daha iyi olacağına
inandırırız kendimizi. Evlendikten sonra, bir
çocuğumuz doğduktan hatta ardından bir tane daha
olduktan sonra hayatın daha iyi olacağına inandırırız
kendimizi.
Sonra çocuklar yeterince büyük olmadıkları için kızar,
onlar büyüyünce daha mutlu olacağımıza inanırız.
Bundan sonra, ergenlik dönemlerinde çocuklarla
uğraşmamız gerektiği için öfkeleniriz. Kendimize,
çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu
olacağımızı, yeni bir araba alınca, güzel bir tatile
çıkınca, emekli olunca, yaşantımızın dört dörtlük
olacağını söyleriz. Gerçek ise şu andan daha iyi bir
zaman olmadığıdır. Eğer şimdi değil ise ne zaman?...
Hayatınız her zaman mücadelelerle dolu olacaktır. En
iyisi bunu kabul edip her ne olursa olsun mutlu olmaya
karar vermektir.
En sevdiğim sözlerden biri Alfred D. Souza' ya aittir.
Der ki; "Uzun zamandan beridir hayatın -gerçek
hayatın- başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım.
Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle
erişilmesi gereken birşey, bitmemiş bir iş, hizmet
edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat
başlayacaktı. Sonunda anladım ki bu engeller benim
hayatımdı."
Bu görüş açısı, mutluluğa giden bir yol olmadığını
gösterdi. Mutluluk yoldur, öyleyse sahip olduğunuz her
anın kiymetini bilin ve mutluluğu, vaktinizi
harcayacak kadar özel biriyle paylaştığınız için, ona
daha fazla değer verin. Unutmayın, zaman hiç kimse
için beklemez. Öyleyse; Okulu bitirene kadar, 100
milyar kazanana kadar, Çocuklarınız olana kadar,
Çocuklarınız evden ayrılana kadar, Işe başlayana
kadar, Evlenene kadar, Cuma gecesine kadar, pazar
sabahına kadar, Yeni bir araba, ya da ev alana
kadar, Borçlari ödeyene kadar, Ilkbahara kadar, Yaza
kadar, Sonbahara kadar, Kışa kadar, Maaş gününe
kadar, Şarkınız söylenene kadar, Emekli olana kadar,
Ölene kadar.....
MUTLU OLMAK IÇIN IÇINDE BULUNDUĞUNUZ 'AN' DAN DAHA IYI
BIR ZAMAN OLDUĞUNA KARAR VERMEK IÇIN BEKLEMEKTEN
VAZGEÇIN. MUTLULUK BIR VARIŞ DEĞIL, BIR YOLCULUKTUR.
"PEK ÇOKLARI MUTLULUĞU INSANDAN DAHA YÜKSEKTE ARARLAR,
BAZILARI DA DAHA ALÇAKTA. OYSA MUTLULUK INSANIN BOYU
HIZASINDADIR."
Unutmayın "YARIN KIMSEYE VAAD EDiLMEMIŞTIR."
Murathan Mungan
__________________ sen neye hazırsan o da sana hazırdır... | Offline
| |
31-05-2012, 11:40 PM
|
#17 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2012
Mesajlar: 1,224
Tesekkür: 1,705
1,237 Mesajinıza toplam 3,648 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA Bahar bulaştı ya hayata, ağaca, suya, içimde öyle bir seyahat kımıldıyor ki, diren direnebilirsen...
Yüreğim bavulunu toplamış çoktan; ruhum sırtlamış çantasını...
"Uzaklar" çekiyor içimdeki seyyahın tasmasını...
Marianne Faithful sanki şarkı değil, derdimin nedenini söylüyor radyoda:
"Saçlarında ılık rüzgarla/spor bir araba sürerek, Paris'e hiç gitmediğini/ 37 yaşında fark etti".
Buket Uzuner, yaşayageldiği hayatın anlamsızlığını 37'nci yaşgününde idrak eden bir kadının öyküsünü anlatıyor "Karayel Hüznü"nde... Bıkkın kadın, doğum gününün sabahında, büyük boy bir beyaz kağıda kırmızı rujla şu notu yazıp bırakıyor evdekilere:
"Bugün benim doğum günüm/Değişiklik olsun diye bu kez/Size domuz kanından nefis bir çorba hazırladım/İçine de zehir kattım/Ben Alpler'e gidiyorum/Çünkü 37 yaşıma girdim ve hâlâ Alp Dağları'na gidemediğimi ayrımsadım/Kalırsam, asla gidemeyeceğimi anladım/kalırsam düşlerimi, arzularımı hep ertelemek zorunda kalacağımı da.../hoşçakalın".
* * *
"Yaşamak değil/Beni bu telaş öldürecek" dediği gibi şairin; o telaşla, bırakın Paris yolunda ılık rüzgârlara taratmayı saçlarımızı, sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz...
Gözümüz saatte söyleştik hep, koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık. Hep yetişilecek bir yerler vardı, aranacak adamlar, yapılacak işler...
Bir sonraki günün telaşı, bir öncekinin terine bulaştı; başkalarının hayatı, bizimkini aştı.
Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine, kuşluk vakti, kızarmış ekmek kokusu veya yavuklu busesi ile uyanma düşlerini hababam erteledik.
20'li yaşlardayken 30'lara kurduk saatin alarmını, 30'larımızda 40'lara, belki sonra 50'lere...
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat, kuşlukta uyanma fırsatını sunduğunda size, artık uyku girmez oluyor gözlerinize...
Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda, söyleşecek, sevişecek kimsecikler kalmıyor yanınızda...
Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz; vakti gelip sandıktan çıkardığınızda bir de bakıyorsunuz ki, tedavülden kalkmış...
* * *
Jorge Luis Borges'in derlediği Babil kitaplığında Papini'nin "Ödenmeyen Gün" adlı bir öyküsü vardır. Güzel bir prensesin başından geçenleri anlatır:
22 yaşındayken bu prensese bir beyefendi sürpriz bir teklifle gelir. Hasta kızı için gençlik yılları aradığını söyler ve "Bana gençliğinizden bir yıl ödünç verirseniz, ömrünüz sona ermeden onu gün gün size geri ödeyeceğim" der.
Prenses henüz o kadar gençtir ki, cömertçe gözden çıkarır bir yılı; ödünç verir beyefendiye... 23 yerine 24 yaşına basar o yıl yaşgününde...
Yıllar yılı hatırlamaz verdiği borcu... Ancak ne zaman ki 40 yaşını aşar ve o dillere destan güzelliği bozulmaya yüz tutar; arar beyefendiyi ve 365 günlük alacağını tek tek tahsil etmeye başlar. Özellikle balo günleri, bütün çizgileri yok olmuş bir yüzle ve körpe bir bedenle girer salonlara... Gece odasına sızmayı başaran aşıkları, gece yarısından sonra yüzünün nasıl kırıştığını hayretle gözlerler... Her gençleşmenin ardından uyanış anı daha acı verici olur. Çünkü yaşı ilerledikçe, o hali ile 23 yaşı arasındaki fark daha da açılır. Fark açıldıkça "bir gün, bir saat, bir an olsun" gençlik aşısını tatmak daha güzel gelir.
Ancak sayılı gün çabuk geçer. Kalan günlerini hoyratça harcayan prenses, geri isteyebileceği sadece bir günü kaldığını fark eder: "Bir günlük ışık, sonra sonsuza dek karanlık..."
Ateşli bir sevgilinin bütün bedenini okşaması için o tek günü özenle saklar. Bu son yaşam parasını harcamak için çılgınca bir istek duysa da kıyamaz bir türlü...
Nihayet evine gelip, öyküsünü dinleyen ve dizlerine kapanarak gençliğinin son gününü kendisiyle geçirmesi için yalvaran bir adamın teklifini kabul eder.
"O gün" geldiğinde adam, en şık elbisesi ve titreyen yüreğiyle açar bahçe kapısını... Kadının villasına girer, iki kişilik hazırlanmış masada mumların yandığını görür. Bir süre bekledikten sonra meraklanıp prensesin kapısını tıklatır. Yanıt gelmeyince açıp girer. Dört bir yana savrulmuş görkemli giysilerle dolu odada prenses aynanın karşısında bir kanepeye uzanmıştır. Yüzü bembeyazdır. Gençliğinin dönmesini beklerken son nefesini vermiştir prenses... Adam bu ani ölümün nedenini yerde bulduğu mektupta okur. Satırlar, borçlu beyefendiye aittir:
"Soylu prenses!.. Size borçlu olduğum son gençlik gününü geri veremeyeceğim için çok üzgünüm. (..) En derin bağlılığımla..."
* * *
Erikler, kirazlar, çileklerle çıkageldi mi Haziran, pupa yelken kıpırdanır içim...
Saçlarını ılık rüzgarlara salıp uzak başkentlere spor arabalar süren coşkulu kadınların şarkılarını dinlerim Haziran'da... Ardında veda mesajları bırakarak hep ertelediği düşlerinin peşisıra yüksek dağlara tırmanan öfkeli kadınların öykülerini okurum. Ve geleceğe ödünç verdiğim yaşanmamış günlerimin yasını tutarım sessiz sedasız...
Yaşam... O hepimize borçlu olan hergele, öder inşallah bir gün hesabını... Yaşarız ertelediklerimizi, "gençliğimizin son günü" çalınmadan elimizden...
__________________ sen neye hazırsan o da sana hazırdır... | Offline
| |
03-06-2012, 08:01 PM
|
#18 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2012
Mesajlar: 1,224
Tesekkür: 1,705
1,237 Mesajinıza toplam 3,648 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA Yaşamaya Dair
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir
sincap
gibi mesala,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani,
bütün
işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derece, öylesine ki, mesala,
kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut, kocaman
gözlüklerin,
bembeyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin,
hem
de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni
buna
zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu
bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile,
mesala,
zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak, yani
ağır bastığından.
Nazım HİKMET
__________________ sen neye hazırsan o da sana hazırdır... | Offline
| |
05-06-2012, 11:27 AM
|
#19 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2012
Mesajlar: 1,224
Tesekkür: 1,705
1,237 Mesajinıza toplam 3,648 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA BUGÜN.. HAYATIMIZIN GERİ KALAN KISMININ İLK GÜNÜ..
__________________ sen neye hazırsan o da sana hazırdır... | Offline
| |
08-06-2012, 01:53 PM
|
#20 (permalink)
| Binbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2012
Mesajlar: 1,224
Tesekkür: 1,705
1,237 Mesajinıza toplam 3,648 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: CARPE DİEM / ANI YAKALA Eniştem; kızkardeşimin tuvaletinin en alt gözünü açtı ve ince kağıda sarılmış bir paket çıkardı.
"Bu" dedi, sıradan bir çamaşır değil..
Kağıdı açtı ve çamaşırı bana uzattı. Zarif ve ipekliydi. Kenarları elişi dantelle süslenmişti. Astronomik bir fiyat taşıyan etiketi hala üstündeydi. 'Jan bunu New York'a ilk gittiğimizde almıştı. Nereden baksan sekiz, dokuz yıl olmuştur. Hiç giymedi, özel bir gün için saklıyordu. Çamaşırı benden aldı ve cenaze evine götürmek üzere ayırdığımız diğer giysilerle birlikte yatağın üzerine koydu. Bırakırken eli bir an yumuşak kumaşı okşar gibi oyalandı. Tuvaletin gozunu hizla kapatti ve bana dondu ve dedi ki :
"Hiçbir şeyini özel bir gün için saklama. Yaşadığın her gün özeldir"
Cenazeyi izleyen günlerde enişteme ve yeğenime beklenmeyen bir ölümün arkasından yapılması gereken tüm üzücü işlerde yardımcı olurken sık sık bu sözleri hatırladım. Kardeşimin ailesinin yaşadığı şehirden California'ya dönerken uzakta yine bu sözleri düşündüm. Kardeşimin göremediği, duyamadığı veya yapamadığı bütün şeyleri düşündüm. Hala eniştemin sözlerini düşünüyorum ve hayatım değişti. Artık daha cok okuyor, daha az toz alıyorum. Balkonda oturup bahçemi seyrediyorum, uzayan çimlere aldırmadan. Ailem ve dostlarımla daha çok vakit geçiriyorum , iş toplantılarında daha az. Mümkün olduğu kadar sık hayatın katlanılması gereken bir dertler zinciri yerine zevk alınacak olaylar silsilesi olarak görülmesi gerektiğini hatırlatıyorum kendime. Her anın güzelliğini duyumsayarak yaşamak istiyorum. Hiçbir şeyimi özel günler için saklamıyorum. Kıymetli tabak çanağımı her 'özel' olayda kullanıyorum. Birkaç kilo vermek, tıkanan lavaboyu açmak, bahçemde ilk açan çiçek gibi özel olaylarda.. En pahalı ceketimi canım isterse süpermarkete giderken giyiyorum.
Teorime göre eğer zengin görünürsem, küçük bir torba erzak için o kadar parayı daha rahat ödeyebilirim. Pahalı parfümü özel partiler için saklamıyorum. Mağazalardaki tezgahların ve banka memurlarının burunları da en az parti parti gezen arkadaşlarımınkiler kadar iyi koku alır. 'Birgün' kelimesi dağarcığımdaki yerini kaybetti. Bir şey eğer görmeye, duymaya veya yapmaya değerse, onu şimdi görmek, duymak ve yapmak istiyorum. Hepimizin Yasayacağımıza garanti gözüyle baktığımız yarını Görmeyeceğini bilseydi eğer kızkardeşim,neler yapardı kimbilir ? Sanırım aile fertlerini veya yakın arkadaşlarını arardı. Belki eski birkaç arkadaşını arayıp aralarında geçen sürtüşmeler icin özür dilerdi. Belki bir lokantaya en sevdiği çin yemeğini ısmarlardı. Bunların hepsi birer tahmin... Kardeşimin neler yapamadan öldüğünü hiçbir zaman bilemeyeceğim. Ya ben ?.. Eğer sayılı saatimin kaldığını bilseydim, yapamadığım şeyler olduğu için kızardım. Yazmayı ertelediğim mektupları yazmadığım için kızardım. 'Bir gün ararım' dediğim dostları görmediğim için kızardım. Eşime ve kızıma onları ne kadar çok sevdiğimi yeterince sık söylemediğim için kızardım. Artık hayatlarımıza kahkaha ve renk katacak hiçbir şeyi yarına ertelemeye, duygularımı dizginlememeye çalışıyorum. Ve her sabah gözlerimi açtığımda kendime o günün özel bir gün oldugunu söylüyorum.
Her gün, her dakika her nefesin bizlere bir armağan olduğunu Unutmayalım lütfen!!!..... Hayatınıza giren ve hayatına girdiğiniz insanlar için bir armağansınız.
alıntı
__________________ sen neye hazırsan o da sana hazırdır... | Offline
| | | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | CARPE DİEM / ANI YAKALASerbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar CARPE DİEM / ANI YAKALA Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız HAYATIN SIKINTILARI
Bir zamanlar, tahta oymacılığıyla uğraşan, hayatın sadece yüzeyinde kalmayıp, hakikatlerini de hissetmeyi beceren yaşlı bir usta yaşardı. Bu ustanın, her şeyden şikayet eden bir çırağı vardı. Çırak başına gelen en küçük sıkıntıdan bile şikayet ediyordu. Hayat onun için ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:47 PM.
|