Hiçbirşey ülkesinde, hiçbirşey herşeymiş
Herşey hiçbirşey hiçbirşey, herşey hiçbirşey
Aşklar dostluklar arkadaşlık, hiçbirşey hiçbirşey
Dağlar nehirler ağaçlar, hiçbirşeymiş, hiçbirşey
Anılar, yarınlar, görüntüler hiçbirşey hiçbirşey
Hiçbirşey herşey herşeymiş, herşey hiçbirşey
Dev Bir Çiçek
Sonsuz bir yokluk, kıpırtısız,
sessiz alabildiğine, karanlık susuz
havasız, hiçbirşeysiz yokluk işte.
Olmayan zamanların, olmayan bir
yerinde ilk kez kıpırdadı, bir çift dudak,
bir çift göz, bir çift el
ve ilk varlığın tohumları atıldı yokluğun ortasına.
Ve bir çiçek büyüdü, renksiz, kokusuz, dikensiz,
yapraksız, yalnızca
bir çiçek ve büyüdü hiçbirşey istemeyerek, susuz,
havasız, ışıksız,
topraksız büyüdü, büyüdü, büyüdü,
düşüncelere sığabilen bütün
büyüklükleri aştı ve bütün güzelliklerin
gerçeğine ulaştı. Su istedi,
toprak istedi, hava istedi, ışık istedi.
Böcekler, başka çiçekler,
güzellikler ve en çok onu koklayabilecek insan,
bir can istedi,
sevgisini güzelliğini görecek bir can, yalnızca
bir can ve bu arzuyla
yanıp tutuştu durmadan. Isındı, ısındı tutuştu.
Kızarmış dev yapraklar
sıcacık bir doğumun mutluluğuyla kıvrıldı ve
milyonlarca yanardağı gibi
patladı. Dağıldı, paramparça yokluğun ortasına.
Ve şimdi görünce,
yalnızca sevgiden oluşan kendi parçacıklarının
sevgisizlikten
kuruduklarını, birbirine düşman olduklarını,
o dev çiçek ağlıyor, ağlıyor,
güleceği günü bekkliyor, bekliyor, bekliyor...