Yaşamak nedir? Yaşamak farkında olmaktır. Zeka da temel olarak farkındalıkla başlar. Farkındalık nedir? Siz farkında mısınız şu anda? Soru öyle bir şey ki kime sorsanız “Evet” der. Ancak farkındalık öyle gizemli bir yapıdır ki herkes için başka anlamlara gelir.
Farkındalık; dünyanın farkındalığı, kendinizin farkındalığı ve farkındalığın farkındalığı gibi katmanlara bölünebilse de aslında tek bir farkediştir. Ancak beyin bir çok düzlemde iş yapabilir. Yani aynı anda farklı organlar farklı görevler nasıl yapıyorsa ve beyin her organın faaliyetini nasıl takip ediyorsa farkındalığında düzlemleri vardır. Gündelik hayatımızı id seviyesinde “ben” seviyesinde farkındalıkla yaşarız. Bu farkındalık sığ, tek yöne odaklanmış bir bakıştır. Merkezinde kişinin kendisi vardır. Dinler ve “Ben şöyle düşünüyorum” der. Yer ve “Ben bu tadı aldım” der.
Oysa bilinen bir şey vardır ki canlılar aleminin farkındalığı ve “şimdi” bilinci oldukça değişik. Mesela hayvanların sürü farkındalığı var içlerinden bazılarının nöbetçi konumda algıladığı tehlike tümü için geçerli ya da bir kuş sürüsü havada uçarken aynı anda aynı hareketi yaparak sağa sola döner.
Bütünleşik bir farkındalıkları vardır. Beynin bu bütünsel / bireysel ve aynı zamanda çok katmanlı farkındalığı enteresandır. Hipnoz altında beyin bütünsel bir hafızayla kişi normalde hatırlamadığı ya da kavrayamadığı pek çok olay ve nesneyi çok iyi hatırladığını ve anladığını görür.
Farkındalık meditasyonun ve doğu gizemciliği ile batı ezoterizminin temelini oluşturur. İnsan kendisinde potansiyel olarak bulunan gelişmiş yetileri farkındalıkla açığa çıkarır. Çoğunlukla insanın sessizce bir yerde oturup herşeyi ama herşeyi önemli önemsiz demeden aklından geçen düşünceleri karışmadan izlemesi önerilir.
“Nehrin akışını izlemek” cinası bu farkındalık durumunu anlatır.
Algılayıcının gelişmişliğine bağlı olarak, dikkati en çok dağıtan unsurun ben merkezli gözlem yapmak olduğu kısa sürede görülür. Oysa ki “ben” gözlem sırasında görülen nesnelerden biridir. Objektif bir gözlemin öğelerinden biri olan ben temelde gözlemi sağlasa da bütünlüğün içinde yer alır.
Gözlenen ve gözleyen ve gözlem üçayağı aslında bir bütündür. Bu hal içindeyken beyin direnç göstermez son derece uyanıktır.
Elbetteki farkındalık başta söylediğim gibi çok farklı düzlemlerde ve her canlı için değişiktir. Bir yılanın gördüğü sekizinci renk bizim farkındalığımızda yer alabilir mi? Şu an için hayır. Dolayıısyla insanın potansiyel tanımları ve algı aralıkları içindeki sınırları tam anlamıyla kullanması bile yaşam kalitesini arttıracak.
“Görmedim”, “Dikkat etmedim”, “var mıydı?”, “Aa öyle mi hatırlayamadım” gibi beynin öznel düşünceleri ile kendisini gündüz vakti uyuttuğu düşünsel alanın dışına çıkaracaktır.
İradeye dayalı örneklenen ve dikkatle tanımlanan farkındalık yorucudur. O da bir farkındalık türüdür ama istenen farkındalık düzeyi içinde iradenin de beninde bir nehir damlası gibi olduğu bütünsel evrensel farkındalıktır.
Bunu yaşıyor olduğunuzda dünyayı sessizce izleyen kartalı, güneşin karşısında derin bir yoğunluk ve gevşemeyle duran kediyi ve rüzgarın hava akımlarında sallanan çiçeğin farkındalığını anlayacaksınız. Ve farkındalığın insana özgü olmadığını tüm evreni kaplayan tek bir farkındalığın zerrelerinden biri olduğunu da kavrayacaksınız.
alıntıdır.
kaynak:
http://www.gunesintamicinde.com/farkindalik/