mutlulugun sırından alıntı
Vahdette Kesret
Kararlı yapıları kararsız hale; kararsız yapıları da kararlı hale getirmek mümkün olabilir mi?
Olamaz. Bu kontrolü, Allah'ın o insan aklının alamayacağı mükemmellikteki otomatik sistemleri gerçekleştiriyor. Bunu insanoğlunun yapması, bu aşamada mümkün görünmüyor.
Aynaya bakıyorsunuz, orada kendinizi görüyorsunuz. Kaç kişi görüyorsunuz? Bir kişi görüyorsunuz. Bu bir kişi, her şeyden evvel, bir fizik vücudun kendisi olarak kendisini temsil eder. Aynı özelliklerin sahibi olarak görünen nefsi temsil eder. Aynı özelliklerin sahibi olarak görünen ruhu temsil eder. Daha bir görüntü. Başlangıç itibariyle, kendi bünyesine eşdeğer görüntüde olan nefsi de, ruhu da temsil eder. Aynaya baktığınız zaman, kendinizi görürsünüz. Ama o sırada ruhunuzu görseydiniz, aynı özelliğin sahibi olduğunu görecektiniz. Nefsinizi görseydiniz, onun da aynı görüntüde olduğunu görecektiniz. Evvelâ üç vücudunuzun birden temsilcisidir fizik vücudunuz, bütün aynalarda.
Ama bununla bitmiyor. İki hücreden hayata başlıyorsunuz ve bu hücre, siz büyüyüp gelişene kadar, bu iki hücre, iki yüz trilyon hücre oluyor. Bütün insanlar yaklaşık olarak iki yüz trilyon hücre ihtiva ederler. Bu iki yüz trilyon hücrenin her biri, 23 çift kromozom taşır. Her kromozom, sizi her şeyinizle yeniden inşa edebilecek olan bütün özelliklerin sahibidir.
Öyleyse; 200 Trilyon x 2 tane 23, yani 46 = 9.2 katrilyon siz, bir tek görüntünüzle temsil ediliyorsunuz. Her saçınızın teli, yüz binlerce sizi ihtiva eder, milyonlarca sizi ihtiva eder ve bu sebeple artık adlî tıp, DNA moleküllerinden hareket ediyor. Bir tek saç teli, o kişinin bütün özelliklerini veriyor. Başka bir saç teli ile karşılaştırdığınız zaman, aynı özellikler, tıpa tıp diğer saçlarda da olduğu için, bu bir delil hüviyetinde artık.
Öyleyse aynada gördüğünüz fizik vücudunuz, tekliği temsil eder, kendisi. Ama muhtevasına ve derûnuna baktığınız zaman; orada kesreti görürsünüz, çokluğu görürsünüz. Vahdet, aynaya baktığınız tekliktir. Ama onun içinde olan 9.2 katrilyon siz, işte o kesrettir. Bu, vahdette kesrettir.
Şimdi sizin küçüldüğünüzü, küçüldüğünüzü, sonsuz bir küçüklüğe ulaştığınızı düşünelim. Eğer oradan kendinize bakabilmiş olsaydınız, bu kâinatın aynını görecektiniz. Allahû Tealâ, kalp gözünüzü açtıktan sonra, eğer salâh makamının Allah'a köle olma noktasına ulaşabilirseniz, sizi mutlaka "Adem"den kâinata baktırır. Adem'den; yani yokluktan, varlıklar âleminin ötesinden, varlıklar âlemine, kâinata baktığınız zaman, 250 milyar galaksisi ile bir sonsuz kâinat dizaynı görürsünüz. Ama bir şey dikkatinizi çekecektir; gördüğünüz şey, bir insan vücududur. Cinsiyetsiz bir insan vücudu göreceksiniz. O, 250 milyar galaksinin muhtevası, bir insan vücudu oluşturuyor. "Yedi tane gök katının sonunda, kader hücrelerine ulaşıyorsunuz." demiştik.
Bu kader hücreleri, insan vücudu şeklindeki bir kâinatın tam alnına isabet ediyor. "Alnımızın kara yazısı" falan diye laflar edilir halk arasında. İşte bunu ifade eder o. Bu kâinatın bütün dizaynı, işte böyle bir muhteva kazanıyor ve eğer siz sonsuz derecede küçülebilseydiniz ve oradan kâinata baksaydınız, sonsuz yıldızlardan oluşan sizi görecektiniz.
Şimdi gelin beraber düşünelim! İki yüz trilyon hücre var vücudumuzda. Bu iki yüz trilyonun her birisi atomlardan oluşur. Bu atomların her birisi, 3676 tane elektronla 3676 tane karşıt elektrondan oluşur ve böylece bir sonsuz diziyle karşılaşacaksınız. 250 milyar galaksinin, aslında sizin vücudunuzda atomlar olarak mevcut olduğunu idrak edeceksiniz.
İşte Adem'den kâinata bakıyorsunuz. Kâinatı insan vücudu şeklinde görüyorsunuz.
O insan vücudunun muhtevası ise, tam o 250 milyar galaksiyi ihtiva eden statü. İşte eğer bu sefer, o atomlardan kendinize bakabilmiş olsaydınız, o gördüğünüz trilyonlarca şeyin muhtevasına varacaktınız. Bir gün Allahû Tealâ, size o sonsuz kâinatın bir insan vücudu şeklinde tecelli ettiğini ispat ettiği zaman da, kesrette vahdeti teşekkül ettireceksiniz kafanızda, tecessüm edeceksiniz, şekillendireceksiniz. O zaman kesin olarak şunu idrak edeceksiniz ki; Allah'ın kâinatta en çok sevdiği mahlûk insandır. Kâinatı da bir insan vücudu şeklinde Allahû Tealâ yaratmış ve bu yaratışının ötesi hep insanlar için.
Öyleyse insan bir vahdette kesrettir, öyleyse insan bir kesrette vahdettir. Kâinat bir kesrette vahdettir, kâinat bir vahdette kesrettir. İşte şimdi biz, buradan kâinata bakıyoruz ve bir kesret görüyoruz. 250 milyar galaksiden oluşan bir korkunç, sonsuz büyüklükte bir kâinat. Ama şu anda biz kesretin içindeyiz. Aynı kâinata eğer, Adem'den kalp gözümüzle bakarsak, o kâinatın o kadar galaksisini bir insan vücudu şeklinde göreceğiz.
Birincisi kesrettir. Bizim şu anda kâinata bakışımız, kesrete bir bakıştır. Ama Adem'den aynı kâinata baktığınız zaman, bir tek insan vücudu görünecek karşınızda. İnsan vücudu şeklinde bir kâinat. İşte bu da kesretin vahdetidir. Eğer Adem'den bakıyorsanız, vahdette kesret söz konusudur. Eğer bizim dünyamızdan bakıyorsanız, kesrette vahdet söz konusudur.
sevgiyle kalın