Egomuzu Güçlendirmek
--------------------------------------------------------------------------------
bir çok kapısı olan bir odada yaşadığınızı düşünün..
bu kapılarının tokmaklarının hepsi dışarıdan açılıyor..
ama kapıların odaya bakan tarafında kapı tokmağı yok..
dolayısıyla biz odamızın kapılarını içeriden kendi seçimimizle kapayıp açamıyoruz..
ama bu kapılardan anneler, babalar, eşler, çocuklar, arkadaşlar istedikleri saatte istedikleri gibi kapıyı açıp odamıza girebiliyorlar..
bizim onlara; durun girmeyin, müsait değilim deme şansımız yok..
savunmasız ve güvensiziz..
gücümüz başkalarının elinde.
bu güvensizlik bu öfkeyle ;
ya içeri istediği gibi giren çıkan insanlara boyun eğiyor onların taleplerini yerine getirmeye çalışıyoruz..
ya da onlara hiddetle saldırıp boğuşarak içeri girmelerini engellemeye çalışıyoruz..
kendi savunmasızlığımıza olan öfkemizi onlara yönlendiriyor, saldırganlıklarla onlara gücümüzü göstermeye çalışıyoruz..
her iki halde de korku, kızgınlık, utanç ve suçluluk duygularını en sağlıksız şekilde ifade ediyoruz..
bireysel sınırlarımı korumadığımda 30.. 40.. 50.. yaşında bile olsam hala annem, babam, eşim, sevgilim, bana çocuk gibi davranmaya, üzerimde otorite kurmaya devam eder..
kendi hayatımla ilgili kararlarımı kendimin almasına izin vermezler..
bana ne yapıp ne yapmayacağımı söyleme hakkını kendilerinde görürler…
kendimi kurban gibi hissederim.. iş hayatında, sosyal çevremde insanlar bana saygısızca davranmaktan çekinmez..
onların beni değerli görmesi ve sevmesi için boyun eğiyorumdur oysa..
ya da onları hayatımdan tümüyle çıkarmaya çalışarak bağımsızlığımı ilan etmeye çalışırım..
ama onların baskıları, içselleştirdiğim mesajları hala içimde capcanlı durduğundan onlar yinede kapılardan istedikleri gibi girip çıkmaya devam ederler..
annem şekil değiştirerek kız arkadaşım.. eşim olarak.. babam şekil değiştirerek; eşim, patronum, sevgilim olarak yine kapılardan içeri dalarlar…
ben kendi sınırlarımı bilmediğim için başkalarının sınırlarına da saygı göstermeyi bilemem…
başkalarına saygısızca davranabilirim.. onların sınırlarını ihlal edebilirim..
başkalarının hayatlarını kontrol etmeye çalışabilirim..
saldırgan.. bağırıp çağıran.. agresif bir insan olabilirim..
benim gibi düşünmeyen.. benim gibi hissetmeyen.. benim gibi davranmayan insanlara tahammül edemem..
onları ezmeye ve aşağılamaya çalışırım..
gücümün yettiği insanları korku ile yönetmeye ve bana saygı göstermelerini sağlamaya çalışırım..
sınırları korumak kapı tokmaklarını dışarıdan söküp, içeriye takmaktır..
o zaman içeriye kimin ne zaman girebileceğine ben karar veririm..
kiminle yakınlık kuracağımı, kimi hayatımın dışında tutacağımı ben seçerim..
kendimi kurban olarak görmediğim için, odama girmesine izin verdiğim kişilerle
kendimi rahatça paylaşabilirim.. gerçek yakınlık kurabilirim..
kapı tokmağı içeride olduğunda; orada özsaygı vardır..
orada duygular rahatlıkla ve sağlıklı olarak ifade edilebilir..
bu duygu iyi. bu duygu kötüdür ayrımı yapılmaz..
kendime saygı duyduğum için başkalarına da saygı duyarım..
tüm duygular kendi doğal işlevlerini yerine getirdiği için orada sevgi bilinci de var olur..
doğal olarak böyle bir odaya sahipsem; değerlilik ve yeterlilik duygularımda gelişkin olur..
öz güvenli ve öz değere sahip bir birey olurum..
kapı tokmağının dışarıda olduğu odalar; korku, kızgınlık, utanç ve suçluluk duygularıyla doludur..
ama hiç de sağlıklı halleri ile değil.. bu odada kendimi; değersiz güvensiz, yetersiz, önemsiz, güçsüz ve yalnız hissederim..
içimdeki derin yalnızlık duygusunu; aşırı yiyerek, içerek, ilaçlar kullanarak, kendine hiç zaman ayırmadan aşırı çalışarak, aktivitelere boğularak uyuşturmaya çalışırım..
yetersizlik ve değersizlik duygumu bazen büyük başarılar elde ederek, büyük paralar kazanarak, uyuşturmaya, örtbas etmeye çalışırım.. ama yinede gecenin sessizliğinde yalnızlık girdabının derinlerine çekilirim..
gerçekte tüm sahip olduklarıma rağmen kendimi değersiz hissettiğim için gerçek yüzümün keşfedileceği korkusu ile kimseyle hatta varsa eşim, çocuklarımla bile gerçek yakınlık kuramam..
duygularımı gizler, insanları kendimden uzakta tutmaya çalışırım.. herkesle aramda mesafe vardır.. çünkü kendi özümle aram açıktır..
kapı tokmağı içerde olan odada pozitif egom güçlenir…
pozitif ego; bireyin kendi oluşturduğu sınırlar içerisinde ki varlığının tapınağıdır..
pozitif ego; kişiyi gelişkin kılar..
gerçek duygusal zeka da .. merak zekası da.. ruhsal zeka da pozitif ego temelinin üzerinde yükselir…
pozitif egosu güçlü kişi; kime ne zaman evet diyeceğini bilir..
<evet> leri de.. <hayır> ları da doğru şekilde kullanır..
kapı tokmağı dışarıda olan odada; negatif egom güçlenir..
negatif ego; bireyin sınırlarına dinamit koyar orada güç mücadelesi. duyguların olumsuz kullanımı, yapış yapış bağımlı ilişkiler ve yalnızlık vardır.. orada bir türlü büyümeyen yetişkin çocuklar vardır.. orada duygulardan korkmak ve duyguları zayıflık olarak algılamak, saldırganlık ya da aşırı duygusallık, alınganlık. pasif agresif davranışlar vardır..
negatif egosu güçlü kişi.. hyaır demek istediği halde evet der.. evet demek istediği halde sırf karşı çıkmamak adına hayır der.. evetlerde hayırlarda sınırları korumak adına değil… sevilmek ve kabul görmek yada güç mücadelesi ve negatif egonun sahte gücünü kanıtlamak için kullanılır…
insanlara doğru kullanılmadığı için çok zarar veren.. hayatlarını zehir eden duyguların başında korku, kızgınlık, suçluluk duygusu gelir.. ruhsal zekanın gelişmesi için önce bu duyguların içene yoğun bir merak duygusu ile dalmak gerekiyor..
çünkü ruhsal zeka duyguların armağanlarını keşfetmek ve onları kabul etmektir..
bireysel sınırların sağlam inşası duygu doğamıza saygı duymayı öğrenmeke mümkündür…
alıntıdır -nil gün