Hinduizm, Şintoizm, Konfüçyüsçülük, Caynizm, Şamanizm, Taoizm gibi batıl Uzak Doğu dinlerinin Asya ülkelerindeki köklü bir etkisi vardır. Ancak bu etki sadece Asya kıtası ile sınırlı değildir. Zaman içinde Batılı toplumlarda da Uzak Doğu öğretileri taraftar toplamıştır. Bu etki bazı çevrelerin bilinçli propagandaları ile başlamış ve bu batıl dinler kısa sürede Batı kültürünün çok önemli bir parçası haline gelmiştir.
Uzak Doğu dinlerine olan ilginin birkaç önemli sebebi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi mistik ayinlerin, ritüellerin, törenlerin insanlara gizemli özelliklere sahip olduğu izlenimi verecek şekilde lanse edilmesidir. Bu dinlerin mensuplarının yaşam şekilleri, giyinişleri, batıl itikatları, felsefeleri ve garip ayinleri Batılı toplumların yaşamları boyunca karşılaştıkları hayat şeklinden çok farklıdır. Bu farklılığın cazip bir üslupla sunulması bazı Batılılarda büyük bir merak ve ilgi oluşturmaktadır. İşte, bu batıl dinleri seçen ya da bazı öğretilerini uygulayan insanlar da genelde inandıkları ya da mantıklı buldukları için değil, yoğun bir şekilde telkin edilen sözde "gizemli" havadan etkilendikleri için bu kararı vermektedirler. Ancak Uzak Doğu dinlerinin Batılı toplumlarda yayılmasının ardında "ilgi çekme" heyecanının yanısıra çok daha köklü bir sebep bulunmaktadır: Bu dinlerin materyalist, putperest ve inkarcı düşünce yapıları.
** New Age Hareketinde büyü ve sihir çok büyük bir yer kaplamaktadır. Uzak Doğu dinlerinin tüm büyü ritüelleri, Şamanizm gibi büyü temelli batıl inanışları ve tarih boyunca süregelmiş her türlü okült inanış bu batıl dinle tekrar dünya gündemine getirilmiştir. Oysa, fal, büyü gibi inanışlar Allah'ın haram kıldığı çirkin ahlaksızlıklardır. Allah Maide Suresi'nde "Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse, bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz." (Maide Suresi, 90) şeklinde buyurmaktadır. Hz. Musa'nın büyücülerle karşılaşmasının anlatıldığı ayetlerde ise "büyücüler, kurtuluşa ermezler" (Yunus Suresi, 77) ve "büyücü ise nereye varsa kurtulamaz" (Taha Suresi, 69) şeklinde bildirilmektedir. Yani büyüyü bir kurtuluş, huzur, refah ya da başarı yolu olarak görenler çok büyük bir aldanış içindedirler. Çünkü Allah dilemedikçe hiçbir insanın bir diğeri için zarar ya da yarar dilemesi mümkün değildir. Allah Bakara Suresi'nde bu durumu şu şekilde haber verir:
... Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 102)
** Falcılık, tarot kartları, ruhlarla bağlantı kurarak gelecekten bilgi alma aldatmacası, medyumluk ve kehanette bulunma gibi batıl inanışlar New Age kültürünün önemli bir bölümünü oluştururlar. Zaten Guru ismini verdikleri kişiler de genelde ruhlarla bağlantı kurdukları, medyumluk yaptıkları, tarot kartları ile geleceği söyleyebilecekleri gibi yalanlara başvurarak insanları kandırmaya çalışan kimselerdir. Oysa gaybı da ve müşahade edilebileni de sadece Allah bilir. Neml Suresi'nde de bildirildiği gibi "... Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka kimse bilmez... " (Neml Suresi, 65) Allah Cin Suresi'nde ise şu şekilde buyurur:
O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.) Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer. (Cin Suresi, 26-27)
Ayetlerde de belirtildiği gibi Rabbimiz razı olduğu kullarına gayb bilgilerini vahyedebilir. Bunun dışında hiçbir insanın kendi çabası, çalışması, ruhlarla bağlantı kurmaya çalışması o kişiyi gaybe dair bir bilgiye ulaştırmaz. Oysa New Age gibi hareketlere kapılan bazı insanlar çevrelerinde dikkat çekebilmek, sivrilebilmek için medyumluk, kahinlik gibi özelliklere sahip oldukları yalanının arkasına saklanırlar. Bu yolla insanları kandırmayı, onlardan saygı ve ilgi görebilmeyi, maddi çıkar elde etmeyi umarlar.
İnsanların birkaç kağıt parçasına, taşlara, kristal kürelere bakarak geleceği söyleyebilmeleri, Allah'ın dilemesi dışında, mümkün değildir. Çünkü "Gaybın anahtarları O'nun Katında'dır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır." (Enam Suresi, 59)
** Günümüzde New Age inanışları belli çevreler tarafından birer moda akımı haline getirilmeye çalışılmaktadır. Özellikle de kamuoyu tarafından tanınan kişiler kullanılarak bu sapkın uygulamaların benimsenmesi için süslü propaganda çalışmaları yapılmaktadır. Televizyon programlarında, gazete ve dergilerde insana hiçbir yarar sağlamayacak batıl öğretilerinin reklamı yapılmakta ve bu telkinin etkisinde kalan bazı insanlar ise özenti içinde ve ne yaptıklarını dahi bilmeden aynı şeyleri uygulamaya başlamaktadırlar. Son zamanlarda kamuoyunu kaplayan "Reiki" modası da aynı aldatmacanın bir ürünüdür. Toplum içinde dikkat çekmek, orijinal olup ilgi toplamak isteyen kişiler bu batıl öğretinin propagandasından etkilenmektedirler. Oysa reiki de diğer sapkın Uzak Doğu inanışları gibi büyük bir kandırmacadır.
Putperest bir toplum olan Japonlar, reikinin evrendeki birçok enerjiden biri olduğuna inanır ve reikiyi "evrensel yaşam ve şifa enerjisi" olarak kabul ederler. Bazı kişilerin reiki enerjisine sahip olduğunu, bununla insanlara sözde şifa verdiğini ve dilerlerse bu enerjiyi başkalarına verebildiklerini iddia ederler.11 Reiki enerjisine sahip olduğu yalanını ortaya atan kişi ellerini yukarıya açarak garip hareketler yapmaya başlar. Daha sonra bir başka kişiye -ya da hayvana- dokunarak ona enerji transferi yaptığını iddia eder. Oysa reikinin bir büyü dini olan Şamanizmdeki şeytan çıkarma ve şifa ritüellerinden hiçbir farkı yoktur. Şaman rahipleri de sahip olduğunu iddia ettikleri güçlerle insanlara şifa verdikleri yalanını ortaya atmakta, sapkınca büyü ve muska gibi batıl yollara başvurmaktadırlar. Akıl ve mantık sahibi hiçbir insanın inanmayacağı bu saçma inanışlar çok büyük birer sahtekarlıktan ibarettirler. Çünkü hiçbir insanın Allah'ın dilemesi dışında bir insana şifa vermesi mümkün değildir. Şifayı veren Allah'tır. Allah dilediği takdirde "Şafi" sıfatı ile, verdiği hastalığı ortadan kaldırır. Allah dilemedikçe tüm dünyanın doktorları, en gelişmiş teknolojik aygıtlar, keşfedilen en son ilaçlar ya da Uzak Doğu dinlerinin tüm batıl inanışları biraraya gelse yine de o kişinin hastalığının iyileşmesi imkansızdır. Kuran'da Hz. İbrahim'in samimi duası şu şekilde bildirilmektedir:
"Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur. (Şuara Suresi, 80)
Dolayısıyla reiki gibi batıl inanışlar ancak bir kandırmacadan, aldatmacadan ibarettir. İnsanın Allah'tan başka hiçbir dostu, yardımcısı, velisi yoktur. Allah'ın dışında hiçbir gücün insana bir zarar vermesi ya da bir yarar sağlaması mümkün değildir.
** New Age inanışındaki batıl uygulamalar saymakla bitirilmeyecek kadar fazladır. Taşların ve minerallerin çeşitli güçlere sahip olduğunu düşünmek de bu yanılgılardandır. Bu batıl inanışın takipçileri kuvars kristalinin tedavi ve büyü alanlarında çok etkili olduğunu kabul ederler. Hematit taşının karar verme gücü verdiğine, elmasın bedeni temizleyerek negatif kuvvetleri yok ettiğine, mercanın nazara iyi geldiğine inanırlar.12 Bunun gibi daha pek çok taşa ve minerale bu gibi saçma güçler atfederler. Oysa bu inanışların hepsi saçma ve batıl inanışlardır. Herhangi bir taşın ya da bir nesnenin bir insanı koruması, ona güç vermesi, olumsuzlukları ortadan kaldırması kesinlikle mümkün değildir. İnsan ne kadar uğraşırsa uğraşsın, hangi yöntemlere sarılırsa sarılsın Allah'ın dilemesi dışında başına gelecek herhangi birşeyden korunamaz. İnsan için tek koruyucu Rahman olan Allah'tır. Kuran'da bu durum şöyle bildirilmiştir:
İnsanların yoga, meditasyon, reiki gibi yöntemlere başvurmalarının nedenlerinden biri de yaşadıkları hayatın karmaşasından, sıkıntılarından, stresinden uzaklaşabilmek, huzuru ve güveni bulmaktır. Nitekim bu gibi batıl uygulamaların reklamlarında da genelde "iç huzur, ruhsal denge, iç barış..." gibi kavramları kullanmaktadırlar. İnsanlar da, içinde yaşadıkları materyalist toplumdaki acımasız, sevgisiz, çatışmacı, rekabeti ve bencilliği teşvik eden hayattan uzaklaşmak için bu batıl inanışları bir kurtuluş yolu olarak görme yanılgısına düşmektedirler. Oysa bu batıl inanışların insanlara iç huzuru ve ruhsal dengeyi sağlaması mümkün değildir. Tam aksine Uzak Doğu dinleri insanları taş ve tahtadan yapılmış putlardan yardım bekleyen, büyü ve batıl ritüellerle sorunlarına çözüm bulabileceğini zanneden, akıllı ve mantıklı hareket etme yeteneklerini kaybetmiş kimseler haline getirmektedir. Uzak Doğu felsefelerinin etkin olduğu toplumlardaki dini (pagan) topluluklarda bu psikolojik tahribatı, umursuzluğu, hayatın gerçeklerinden uzaklaşmış şizofrenik ruh halini görmek mümkündür.
Buraya kadar olan anlatımlarda da görüldüğü gibi, New Age tamamen dünya hayatını ve insanı temel alan bir akımdır. Allah inancını reddederken insanı sözde ilahlaştırır (Allah'ı tenzih ederiz) ve kutsal özelliklere sahip bir varlık olarak kabul eder. Nitekim bu akımın ünlü savunucularından kabul edilen bir dönemlerin ünlü şarkıcı ve aktrislerinden Shirley MacLaine bir yazısında: 'Kimseye ya da hiçbir şeye değil, yalnızca kendinize tapabilirsiniz, çünkü ilah sizsiniz"21 derken, (Allah'ı tenzih ederiz) New Age'in sapkın inanışlarını da ortaya koymaktadır.
Öncelikli hedefi insanları Allah inancından uzaklaştırmak ve ateist bir toplum meydana getirmek olan New Age ideologlarına göre insan kendinin rehberi ve yargıcıdır. Bu sapkın inanışa göre meditasyon, yoga, reiki, ruhlarla bağlantı kurma, kristal gibi taşların yardımıyla sözde mükemmelliğe ulaşacaktır. Hatta aynı inanış bu kimseleri çok daha sapkın bir noktaya kadar sürüklemektedir. Bu yanılgı sözde ilah konumuna sahip olan insan için "doğru - yanlış", "günah - sevap" diye kavramların olmamasıdır. Yani New Age inanışına göre insanın yaptığı herşey doğrudur. Michigan Üniversitesinin Teoloji bölümünden Prof. H. Wayne House bir makalesinde çarpık New Age inanışına göre sözde ilah kabul edilen kişinin bir diğer kişiyi yargılayamayacağına, doğru ve yanlış diye bir kavram olamayacağına dikkat çeker.22 Bu çarpık mantığa göre dünya üzerindeki tüm cinayetlerin, işkencelerin, soygunların, yağmaların, zulümlerin, adaletsizliklerin de "yargılanamaz" sayılması gerekmektedir. Oysa bu iddiayı ortaya atanlar yanılmaktadırlar. Çünkü insan başıboş ve sorumsuz değildir. Onu yaratan, her anını gözleyen, tüm düşüncelerini bilen ve öldükten sonra onu sorgulayarak yaptığı herşeyin karşılığını verecek olan bir Yaratıcımız vardır. Ve Yaratıcımız olan Allah insanı hayvanlardan farklı olarak bir ruh, akıl, irade, muhakeme ve yargı yeteneği ile yaratmıştır. Yani bir insan içinde her türlü eyleme karşı bir istek veya dürtü duysa dahi sahip olduğu bu özelliklerle onu engelleme gücüne sahip olarak yaratılmıştır. Örneğin bir olay karşısında şiddetle öfkelenen, iradesi zayıf bir insan kendini ve karşısındaki insanı hayvan gibi görürse, ona hiç düşünmeden zarar verebilir, acımasızca davranabilir. Karşısındakinin küçük bir çocuk, savunmasız bir insan olması hiç fark etmez. Ancak, Allah'ın kendisine verdiği ruhu taşıdığını bilen, akıl ve vicdan sahibi insan her türlü durumda öfkesine hakim olur. Muhakemesi, yargısı, vicdanı her an açık olur. Allah'a hesabını veremeyeceği en küçük bir harekette bulunmamak için gayret gösterir. Bunun aksini yapanlar ise bir suç işlemektedirler. Yanlış ve günah olanı seçmelerinin nedeni, Allah'a iman etmemeleri, yaptıklarından dolayı Allah'a hesap vermeyeceklerini zannetmeleri ve bu nedenle sakınmamalarıdır. Çünkü Allah bir ayetinde insanlara hem kötülüğün hem de kötülüklerden sakınmanın ilham edildiğini bildirir. (Şems Suresi, 7-10). Dolayısıyla insan doğru ve yanlışı bilmekte, vicdanının sesini dinlemediği için yanlış olanı seçmektedir. Her insan Allah'ın kendisine bahşettiği ruhu taşır ve kendisini yoktan var eden Yaratıcımıza karşı sorumludur. Ayetlerde şu şekilde bildirilir:
Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden (sülale'den), basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona Ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz? (Secde Suresi, 7-9)
Allah, Kuran'da kendisini başıboş zannedenlere yaratılışlarını ve ölümden sonra tekrar dirileceklerini şöyle hatırlatır:
İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor?
Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi?
Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir 'düzen içinde biçim verdi.'
Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.
(Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir? (Kıyamet Suresi, 36-40)
İnsanı ilahlaştıran, güç ve kudret sahibi bir varlık olarak kabul eden insanlar, gerçekte ne kadar aciz olduklarını görmezden gelmektedirler. Gözle görülmeyecek kadar küçük olan bir virüs karşısında dahi çaresiz kalan, vücudunda kusursuzca işleyen sistemlere en ufak bir müdahalede dahi bulunamayan, Allah'ın yazdığı eceli bir saniye dahi değiştiremeyen bir insanın ilahlık iddiasında bulunması akıl ve mantıkla çelişen büyük bir sapkınlıktır. Her insan Allah'ın "ol" demesiyle var olmuştur. Dünya hayatında Rabbimiz her insanı denemeden geçirmektedir ve tüm yaptıklarıyla mutlaka hesaba çekecektir.
Kuran'da Hz. Hud'un kavminin de Allah'a iman etmemekte direnen, kendi ilahlarına ibadette kararlı olan, müşrik bir kavim olduğu haber verilir. Ayetlerde Hz.Hud'un inkarcı topluluğa şu hatırlatmalarda bulunduğu bildirilir:
Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir) (Hud Suresi, 56)
--------------------------------------------------------------------------------
1- Wilbur Bruinsma, "The New Age Movement and Entertainment",
http://www.rsglh.org/new_age_movement.htm
2- C. C Martindale S. J., "Theosophy: Origin of the New Age",
http://www.ewtn.com/library/NEWAGE/THEOSOP1.TXT
3- "Helena Blavatsky", Encyclopedia Britannica 2002, Expanded Edition DVD-ROM
4- Rama P. Coomaraswamy MD, "Are Traditional Catholics a Cult?"
http://www.coomaraswamy-catholic-wri...20a%20Cult.htm
5- Alan Morrison, "From Old Gnosticism to New Age, A Historical Analysis of the Mystery of Iniquity from the 6th Century to the Present"
www.diakrisis.org/OldtoNewGnosticism.htm
6- John Carlo Rosales, "A Closer Look at the New Age Movement",
http://www.ewtn.com/library/NEWAGE/CLOLOOK.TXT
7- "Quotes on Hinduism",
http://www.atributetohinduism.com/quotes1_20.htm#Q13
8- "Annie Besant", Encyclopedia Britannica 2002, Expanded Edition DVD-ROM
9- "Theosophy, Woven From andInto the Fabric of SanatanaDharma", Hinduism Today, Haziran 1995,
http://www.hinduismtoday.com/archive...995-6-03.shtml
10- Alan Morrison, "From Old Gnosticism to New Age, A Historical Analysis of the Mystery of Iniquity from the 6th Century to the Present",
www.diakrisis.org/OldtoNewGnosticism.htm
11- "Reiki: Enerjiyle İyileştirme Tekniği Nedir?",
http://www.beyazyildiz.com/reiki/reiki.htm
12- "DoğalTaşlar ve Mineraller, Taşların Dili",
http://www.beyazyildiz.com/taslar/taslar.htm
13- Thomas H. Huxley, Evolution and Ethics, s. 74; Vijitha Rajapakse "Buddhism in Huxley's Evolution and Ethics: A note on a Victorian Evaluation and Its Comparativist Dimension", Philosophy East and West, cilt 35, no. 3 (Temmuz 1985), s. 298
14- Thomas H. Huxley, Evolution and Ethics, s. 90; Vijitha Rajapakse "Buddhism in Huxley's Evolution and Ethics: A note on a Victorian Evaluation and Its Comparativist Dimension", Philosophy East and West, cilt 35, no. 3 (Temmuz 1985), s. 3011
15- Rhys Davids, Buddhism, s. 79; Vijitha Rajapakse, "Buddhism in Huxley's Evolution and Ethics: A note on a Victorian Evaluation and Its Comparativist Dimension", Philosophy East and West, cilt 35, no. 3 (Temmuz 1985), s. 299
16- Jason DeBoer, "Sublime Hatred: Nietzsche's Anti-Christianity",
http://www.absinthe-literary-review....es/fierce6.htm
17- Robert G. Morrison, "Nietzsche and Buddhism: A Study in Nihilism and Ironic Affinities", Reviewed by David R. Loy.
http://ccbs.ntu.edu.tw//FULLTEXT/JR-EPT/loy.htm
18- Michael Baigent, Richard Leigh, Henry Lincoln, Messianic Legacy, London: Corgi Books, 1991, s. 184
19- Francisco Ayala, "Nothing in Biology Makes Sense Except in the Light of Evolution: Theodosius Dobzhansky, 1900-1975", Journal of Heredity, (V. 68, No. 3, 1977), s. 3.
20- Theodosius Dobzhansky, Changing Man, Science, cilt 155, 27 Ocak 1967, s. 409,
21- Krystyna Potyrala," New Age New Era",
http://www.sekty.iq.pl/english/
22- Wilbur Bruinsma, "The New Age Movement and Entertainment,
http://www.rsglh.org/new_age_movement.htm. James Dotson, "Challenge of New Age Teachings Faced Early Church, Speaker Asserts", cilt XI, No. 5, May 1998,
http://www.thebaptistbanner.com/arch...0New%20Age.htm
23- American Humanist Association tarafından dağıtılan tanıtım broşüründen; Henry M. Morris, The Long War Against God: The History and Impact of the Creation/Evolution/Conflict, 8th Edition, Michigan: Baker Book House, March 1996, s.116
24- Julian Huxley, The Coming New Religion of Humanism, The Humanist, Ocak-Şubat 1962, s. 118
25- Phillip E. Johnson, Darwin on Trial, 2. Baskı, Illinois: Intervarsity Press, 1993, s. 131
26- John Newport, "The Worldview Crisis and the New Age Movement",
http://www.thebaptistbanner.com/arch...0New%20Age.htm
27- Jeremy Rifkin, Algeny, New York: Viking Press, 1983.
ALINTIDIR