Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Aile Çocuk ve Ev Hali Klubü > Hamilelik > Hamilelik Sorular

Uyarılar

Hamilelik Sorular Hamilelik ile ilgili makaleler sorular

Diyabetlide Gebelik

Hamilelik ve Hamilelik Sorular Diyabetlide Gebelik Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Diyabetlide Gebelik Gebeliğin fizyolojisinin gereği bazı hormonlar gebelikte bebeğin gelişimi için normalden daha fazla salgılanır. Bu hormonların salgılanması kan şekerinin yükselmesine neden olur. Bu etki özellikle gebeliğin 24. haftasından sonra hızlanarak artar. Bu nedenle diyabetli anne adaylarının karşılaşacağı güçlükler hakkında ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hamilelik Sorular telkin cd indir izle İstanbul Hamilelik Sorular nerededir kimdir Hamilelik Sorular çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hamilelik Sorular hipnoz Hamilelik Sorular olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hamilelik Sorular hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hamilelik Sorular kuantum düşünce kitap haberi

Diyabetlide Gebelik

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 05-01-2009, 02:57 AM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Diyabetlide Gebelik

Diyabetlide Gebelik





Gebeliğin fizyolojisinin gereği bazı hormonlar gebelikte bebeğin gelişimi için normalden daha fazla salgılanır. Bu hormonların salgılanması kan şekerinin yükselmesine neden olur. Bu etki özellikle gebeliğin 24. haftasından sonra hızlanarak artar. Bu nedenle diyabetli anne adaylarının karşılaşacağı güçlükler hakkında gebelik öncesinde ve gebelik süresince bilgilendirilmesi ve her aşamada diyabet uzmanı, doğum hastalıkları uzmanı ve diyet uzmanından oluşan bir ekip tarafından düzenli ve dikkatli izlenmesi gerekir.



Özellikle son 3 ayında daha belirgin olmak üzere, tüm gebelik süresince vücut tarafından üretilen hormonlar ve enerji gereksinimindeki artış nedeniyle vücudun insülin gereksinimi artar. Bu dönemde diyabetli annede şeker hastalığına bağlı olarak gözlerin, böbreklerin ve kalbin hasar görmesi hızlanır, doğum sırasında karşılaşılabilecek sorunlar biraz daha artar ve bu anneler çoğu kez sezaryen ile doğum yapar. Bebek açısından en büyük riskler ise bu bebeklerde doğuştan bazı sakatlıkların ortaya çıkabilmesi ve bunların birkaç organda olabilmesi, doğum sırasında bu bebeklerde ağır kan şekeri düşüklüğü, solunum bozuklukları ve çok iri doğmaları sonucu bebek ölümlerinin normallere oranla 3 misli fazla olmasıdır. Gebelik sırasında kan şekerlerinin açlıkta 60-80 mg, toklukta 120-150 mg düzeyini aşmaması hedeflendiğinden, artmış insülin gereksinimini karşılamak amacıyla verilmesi gereken insülin dozları da artırılmalı. Gebelik süresince hatta gebelikten 6-8 hafta önce kan şekeri değerlerinin bu düzeylerde tutulması anne ve bebekte gelişebilecek sorun olasılığını azaltacaktır. Bu nedenle anne olmak isteyen bir diyabetli bu düşüncesini doktoruyla paylaşmalı. Sıkı bir tedavi ile hastanın kan şekeri arzu edilen düzeylere getirildikten sonra hamile kalmasına izin verilmeli. Hamilelik sırasında hastaya diyabetolog, diyet uzmanı ve obstetrisyen tarafından çok yakın bir takip ve tedavi programı uygulanmalı, hamilelik süresince şekerinin belirtilen düzeylerde tutulması sağlanmalı, doğum anından itibaren de çocuk hastalıkları doktoru, çocuğu yakın takibe almalıdır.



Gebelik Öncesi Kontroller



Çocuk sahibi olmak isteyen bir diyabetli, bebeğinin sağlıklı doğabilmesi için, her şeyden önce kendisinin sağlıklı olması gerektiğini unutmamalıdır. Kan şekeri normal sınırlarda seyreden bir diyabetlinin gebeliği için hiçbir engel bulunmaz, ancak ilk koşul iyi bir hazırlık dönemi geçirilmesi ve gebeliğin planlı olmasıdır. Diyabetli anne adayı, gebeliğe hazırlanmalı ve gebelik takipleri bir ekip anlayışı içinde gerçekleştirilmelidir. Anne adayı bu ekibin en önemli üyesidir. Bir diyabet uzmanı, kadın doğum uzmanı (pediatrist), diyetisyen ve diyabet eğitim hemşiresi ise ekibin diğer bireyleridir.



Gebelikten en az 6 ay öncesinden başlayarak HbA1C düzeyi kontrol edilmeli ve HbA1C'nin bu süreç içerisinde yüzde 6,5'in altında olması, gebelik öncesi dönemde açlık kan şekerinin 80-120 mg/dl, 2.saat tokluk kan şekerinin ise 80-140 mg/dl arasında seyretmesi gereklidir. Bu düzeyleri sağlayabilmek için iyi bir beslenme planı yapılmalı ve insülin miktarları her öğünden önce ölçülen kan şekerine göre ayarlanmalıdır.



Tip 1 diyabetlilerin her biri günde 3 kez mutlaka yapılan kısa etkili (kristalize) ve 1-2 kez yapılan orta etkili (NPH) insülinle tedavi edilmelidir. Günde en az dört kez kan şekeri ölçümü yapılması zorunludur. Eğer anne adayı tip 2 diyabetli ise, kullandığı şeker düşürücü ilaçlar kesilip benzer şekilde bir insülin tedavisi planlanmalıdır.



Gebelik annedeki diyabete özgü komplikasyonları ağırlaştırabilir. Bunun yanı sıra bazı komplikasyonların varlığı fetusun sağlığını risk altına sokabilir. Bu nedenle, gebelikten önce göz dibi muayenesi, böbrek, kalp ve dolaşım sistemi kontrolleri yapılmalı, sinir sistemi tutulumu (nöropati) varlığı araştırılmalıdır.



Eğer diyabetik göz tutulumu (retinopati) varsa, gebelik sırasında ilerleyebileceği düşünülerek takipler sıklaştırılmalı ve vakit geçirmeksizin lazer tedavisi uygulanmalıdır. Gebelikte oluşan değişiklikler diyabetik böbrek hastalığının ilerlemesine ve yüksek tansiyon (hipertansiyon), ağır protein kaybı gibi ciddi durumlara da yol açabilir. Gebelikten önce bütün bu riskler anneye anlatılmalıdır. Eğer herhangi bir diyabet komplikasyonu varsa önce tedavi edilmeli sonra gebelik planlanmalıdır. Gebelik heyecan verici ama aynı zamanda özveri isteyen bir süreçtir. Diyabetli anne, bebeği için yaşam tarzını değiştirmeyi göze almalı ve bazı alışkanlıkların başında gelir. Özellikle diyabetli kadınlarda sigara son derece zararlıdır ve yalnızca anneyi değil, bebeğin gelişimini de olumsuz yönde etkiler. Bebek sahibi olmayı planlayan diyabetli vakit geçirmeden sigara içmeye son vermelidir. Alkol alımı da bebek için çok zararlıdır. Anne kesinlikle alkol kullanmamalıdır.





Gebelikte Sırasında Takip Nasıl Olmalıdır?



Gebelik süresince hedeflenen kan şekeri değerleri, açlıkta, yani öğünlerden önce (90 mg/dl, yemekten 2 saat sonra 120 mg/dl)'dir. Kan şekerinin dengeli gitmesi açısından beslenmenin önemi büyüktür. Alınan kalori miktarı gebelikle artan gereksinimleri karşılamalı, yeterli miktarlarda karbonhidrat, protein, yağ, demir, kalsiyum, folik asit içermelidir. Günlük kalori üç ana ve üç ara öğüne bölünmelidir. Özellikle gece alınan ara öğün gece kan şekeri düşmesini önler ve bebeğin gece boyu gıda gereksinimini karşılar.





Kan Şekeri Takibi ve İnsülin Dozu Ayarlanması



İnsülin gereksinimi gebelik boyunca değişiklikler gösterir. İlk 3 ayda kusma ve bulantılar, karbonhidrat alımını kısıtlayarak, insülin ihtiyacını azaltabilir. Ancak özellikle sonra insülin gereksinimi giderek artar ve doğumdan önce en üst düzeye ulaşır. Gebelik süresince şeker ölçümü önemlidir. Haftada en az iki gün her öğünden önce iki saat sonra ve yatmadan önce kan şekeri ölçülüp kaydedilmelidir. Her öğünden önce kısa etkili, gece yatmadan önce orta etkili insülin yapılmalı, gerekirse sabaha orta etkili insülin eklenmelidir. Her 4 haftada bir HbA1C ölçülmeli, bu değer yüzde 6,5'i aşmamalıdır.



Genellikle 5-10 günde bir insülin dozunu arttırmak gerekir. Değişiklikleri, tuttuğunuz günlüğün yardımıyla, doktorunuza danışarak yapabilirsiniz. Araya giren bir hastalık varlığında şeker ayarı hızla bozulabilir. Kan şekeri takibi bu dönemlerde sıklaştırılmalı ve idrarda keton bakılmalıdır.



Özellikle şeker 200 mg/dl'nin üzerinde ise keton takibi mutlaka yapılmalıdır. İdrar keton çıkmasının bir diğer nedeni de, yetersiz karbonhidrat alımı olabilir. Bu durumda açlıkta kan şekeri düşüktür ve idrarda keton saptanır. Alınan kalorinin arttırılması ile sorun kolayca çözümlenir.



Eğer kan şekeri yüksekse ve keton varsa, vakit geçirmeksizin doktorunuza başvurmalısınız. Gebelik öncesinde gözde kanama yada böbrek hastalığı saptanmışsa, gebelik sırasında sorunlar ilerleyebilir ve lazer tedavisi gerekebilir. Şekeri yüksek seyreden diyabetli annelerin bebekleri normalden daha büyüktür. Çok erken doğmadıkça günümüzde bu bebeklerde solunum sıkıntısı sendromu nadiren görülmektedir. Bebeklerin doğum sonrası kan şekeri düzenli olarak kontrol edilmelidir. Çünkü hipoglisemi dediğimiz kan şekeri düşüklüğü diyabetli annelerin bebeklerinde diyabetli olmayan annelerin bebeklerine göre daha sık görülür.



Doğum sonrası insülin gereksinimi hızla azalır. Eğer doz değişikliği yapılmazsa hipoglisemi riski oluşur.



Doğumdan sonra da kontrolleri düzenli olarak sürdürmeli ve her zaman, ideal kiloda, sağlıklı olmaya özen göstermelisiniz. Anne olmak son derece mutluluk verici, ama bir o kadar da sorumluluk isteyen bir yaşantıdır.



Bebeğinizin her şeyden çok size ihtiyacı olduğunu unutmamalısınız.



Diyabetli olmayan annelerde olduğu gibi diyabetli annelerde de emzirme teşvik edilmeli ve bebeğin emeklilik döneminde annenin günlük ihtiyacına göre beslenme planı yeniden düzenlenmelidir.p>





Doğumdan Sonra Annede Görülen Değişiklikler



Doğumdan sonra annenin ihtiyaç duyduğu insülin miktarı değişecektir. Doğumdan hemen sonraki 24-48 saat içinde hastanın alması gereken insülin miktarı çok azalır. Bu dönemden sonra ise gebelik sırasında olduğu kadar olmasa bile insülin ihtiyacı tekrar artamaya başlar.



Doğumdan sonraki ilk 6-12 hafta içinde birçok annede istenmeyen kan şekeri düzensizlikleri ortaya çıkar bu sürpriz değildir. Çünkü kişide hala gebeliğin, doğum ve emzirme gereksiniminin ve psikolojik değişmelerin etkisi devam etmektedir. Bu gibi düzensizliklerle karşılaşıldığında en iyi yöntem doktorla temas kurmaktır, ancak tüm bu düzensizliklerin doğum sonrası normal değişimler olduğunu hatırlatmak hastayı psikolojik gerginliklerden kurtarır.



Bebeğin dünyaya gelmesiyle annenin hayatında büyük değişiklikler olur. Ancak dört temel diyabet tedavi kuralından üçü aynı kalmalı. İnsülin, kendi kan şekerini düzenli olarak ölçme ve yemek planı. Bu dönemde yorgunluk, program düzensizliği, özellikle sezaryenle doğumlardan sonra hereketlerin kısıtlanması gibi nedenlerle en azından ilk haftalar için kan şekerinin düzenli tutulmasında dördüncü temel öğe olan egzersiz gerektiği gibi yapılamayacaktır.





Doğumdan Sonra Annede Görülen Değişiklikler



Gebelik sırasında ve sonrasında bazen 5 haftaya kadar varabilen sık kan şekeri ölçümleri daha sonra doktorunuz tarafından azaltılacaktır. Kan şekeri ölçümünün ilk 2 hafta günde 4, daha sonra günde 2 defa yapılması uygun olacaktır. Ancak birçok hasta bu dönemde daha rahatlayıp düzenli test yapmayı ihmal etmektedir. Bu ciddi bir ihmaldir. Kan şekerini düzenli bir şekilde takip etmek çok önemlidir. Hormonal değişiklikler, psikolojik düzensizlikler, uyku düzeninin bozulması ve aşırı yorgunluk, yüksek veya düşük kan şekeri belirtilerini değiştirebilir veya maskeleyebilir. Bundan dolayı diyabetik annelerin sadece belirtilere dayanarak kan şekerini tahmin etme yoluna gitmemeleri, düzenli olarak kan şekerlerini ölçmeleri gerekmektedir.



Hipogliseminin (kan şekerinin düşmesi) anne için özel bir önemi vardır. Yorgunluk, zihinsel işlevlerde karışıklık, konuşmanın bozulması, olayları değerlendirmede bozukluk nedeni hipoglisemidir. Hipoglisemi bebeğin bakımı için gerekli dikkati ve enerjiyi sağlayamamaya ve dolayısıyla bebeğin bakımında aksamalara neden olacaktır. Bu nedenle Hipoglisemi bulguları ortaya çıktığı zaman, hemen kan şekerinin ölçülmesi ve tedavinin zaman geçirmeden yapılması gereklidir. Hipoglisemi belirtileri çok ani ortaya çıkıp hızla ilerleyebildiğinden bazen gıda aramak için geçen süre tehlikeli olabilir. Bunu önlemek için evin bebek odası, banyo, yatak odası ve oturma odası gibi birkaç odasına şeker tabletleri, meyve suyu, kesme şeker koymak gerekebilir. Ayrıca yakın çevresindeki kişiler hipogliseminin belirtilerinin neler olduğunu ve hipoglisemi ile karşılaştıklarında neler yapmaları gerektiğini bilmelidirler. Telefonun yanına hastanın eşinin telefon numarasını, hastane ve doktorun numarasını içeren bir mesajın görünür bir şekilde asılması faydalı olacaktır.



Aç karnına uykuya dalmak veya şekerleme yapmak tehlikeli hipoglisemilere neden olabileceğinden hastaların bundan kaçınması gerekmektedir.



Ayrıca hipoglisemiye karşı hala en iyi korunma yönteminin düzenli ara ve ana öğünleri yemek, uygun insülin miktarının uygulamak ve belirli aralıklarla kan şekerini düzenli olarak ölçmek olduğu unutulmamalıdır.



Bebeğin ilk haftalarda düzenli bir programının olmaması, annenin bu nedenle uyku düzeninin altüst olması, bebekle uğraşırken annenin yemek saatlerini ihmal etmesi, zamanında ana ve ara öğünleri almada bazı karışıklıklara neden olacaktır. Ayrıca sezaryen yapılmış olan kişilerde hareket güçlüğü de olacağından bu anneler daha çok basit gıdalar hazırlamaya eğilimlidirler. Gerek gıda içeriği, gerekse yemek zamanlaması diyabet tedavisinde temeldir. Örneğin, çocuğu beslerken ayakların ucuna uzunca bir yastık konup çocuğun dizlerin üzerinde yatırılması, sezaryen yerindeki ağrıyı, bel ve omuzlara düşen basıncı azalttığı gibi anne elleri serbest kaldığından kolayca gıda alabilir. Bebeğin gıda programını ayarlarken annenin kendisini ihmal etmemesi gerektiği, annenin sağlığının bebek için çok önemli olduğu hatırlanmalıdır.



Eskiden insüline bağımlı (Tip 1) diyabetik hastaların çocuk sahibi olmaları tavsiye edilmezdi. Ancak, gerek diyabet gerekse doğum hekimliği alanındaki ilerlemeler eski düşüncelerin doğru olmadığını göstermiştir. Anne yaptığı doğumdan sonra uyması gereken basit ama yararlılığı tartışılmaz önerilere uyduğu sürece bebeği ile sağlıklı, mutlu ve keyifli bir yaşam sürecektir.





Bebeğin Anne Karnında Kötü Beslenmesi Diyabet İçin bir Risk mi?



Tip 2 diyabeti tek bir nedene bağlamak doğru değildir. Anne karnında ve yaşamın ilk yıllarındaki beslenme şartları kadar kalıtım ve erişkin yaşlardaki yaşam tarzının da rolü vardır.



Tip 2 diyabet, sıklığı giderek artan, yaygın bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'nün veri ve tahminlerine göre dünyada 170 milyon diyabetli vardır ve bu rakamın 2025 yılında ise 300 milyona çıkması beklenmektedir. Tahminler, gelişmekte olan ülkelerin başı çekeceğini ve 21. yüzyılda bu ülkelerde adeta bir diyabet salgını yaşanacağını göstermektedir. Bu patlamadan modernleşme ile birlikte toplumda kolaylıkla benimsenen yaşam tarzı değişiklikleri; bir başka deyişle, sağlıksız beslenme, sedanter (oturgan) yaşam biçimi ve bunlara bağlı olarak gelişen şişmanlık sorumludur.



DSÖ'nün 1997 yılı raporunda gelişmiş batı ülkelerinde diyabetin önümüzdeki çeyrek yüzyılda % 45 oranında artacağı, halbuki ülkemiz gibi gelişmekte olan toplumlarda bu artışın % 200'e varacağı belirtilmiştir. Bu raporda dikkati çeken bir başka husus ise batı toplumlarına kıyasla, gelişmekte olan ülkelerde diyabetin giderek daha genç yaşlarda ortaya çıkacağıdır. Bunun izahı çok açık değildir. DSÖ Genel Direktörü, Dr. Nakajima'nın da hak verdiği bir düşünceye göre doğurganlığın nispeten yüksek olduğu bu ülkelerde, genç nüfus çoğunluktadır. Endüstrileşme ile birlikte gençlerin modern yaşam tarzını benimsemeleri daha kolaydır. Böylece, sedanter mesleklerde çalışan, günlük yaşamında egzersiz alışkanlığı olmayan, daha çok televizyon seyreden, ayak üstü atıştırarak kalorisi yüksek hazır yiyeceklerle beslenen (hamburger-cips-kola kültürü), giderek daha çok alkol ve sigara kullanan bir nesil gelişir. Böyle bir toplumda şişmanlık ve diyabetin daha erken yaşlarda ortaya çıkması doğal karşılanmalıdır.



Bir başka görüş ise bazı toplumların genetik (kalıtımsal) açıdan farklı olması ile açıklanmaktadır. Bu teoriye göre, geçmişte savaş ve kuraklık gibi nedenlerle sık sık kıtlık dönemleri yaşamış olan bazı ilkel kabileler, zaman içinde bu zorlu yaşam koşullarına uyumlu bir genetik yapı kazanırlar. Bolluk dönemlerindeki gıdalarla aldıkları enerjiyi kıtlık dönemleri için depo ederler. Böylece, vücutları insülin gibi gıdalarla alınan enerjiyi kullandıracak hormonlara karşı direnç kazanır. Amerikan Pima yerlileri örneğinde olduğu gibi, toplum kısa sürede bolluk ve refaha erişirse bile, enerji depolanmayla devam eder, ayrıca insanlar daha az hareket etmeye başlar. Aynı genetik yapı bu sefer erişkin tip diyabet, şişmanlık ve diğer süregen (kronik) hastalıklara yatkınlığın artmasına neden olur. Bu teoriye tıpta genetik tutumluluk hipotezi adı verilmiştir.



Son yıllarda buna bir de bünyesel tutumluluk teorisi eklenmiştir. Bu teoriye göre daha anne karnından başlayarak yaşamın ilk yıllarında maruz kalınan beslenme güçlüklerine karşılık, kişinin vücudunun geliştirdiği enerjiyi tutumlu kullanma yeteneği, yaşamın sonraki yıllarında bazı hastalıkların gelişmesini kolaylaştırır. Kısacası, eğer yaşamın ilk yıllarında iyi beslenememiş iseniz, bünyeniz kendisini az gıda almaya ve az hareket etmeye programlayacaktır. Kişi büyüdüğünde yaşam şartları değişir ve refah düzeyi artarsa, küçük yaşlarda kazanılmış olan bu program değişmeyeceğinden birey için bir dezavantaj olmaya başlayacak ve diyabet gibi, obezite gibi hastalıkların gelişmesine yol açacaktır. Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan bir raporda, Dünya'nın pek çok yöresinde 2,5 kg'ın altında doğan bebek oranının hala çok yüksek olduğu ve 3 yaşına kadar olan beslenme noksanlıklarının büyüme ve gelişmeyi ciddi olarak etkileyeceği bildirilmiştir.



Bütün bunlardan kolaylıkla anlaşılacağı gibi, tip 2 diyabeti b ir tek nedene bağlamak doğru değildir. Yaşamın ilk yıllarındaki beslenme şartları kadar kalıtım ve erişkin yaşlardaki yaşam tarzının da rolü yadsınamaz. Bu durumda bilimsel araştırmaların hastalığın tedavisinin de ötesinde, hastalığın kaynağına yöneltilmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Gelecek nesillerin sağlıklı olması için çocuklarımızın, özellikle de kız çocuklarının ve gebelerin beslenmesine öncelikli olarak önem vermemiz gerekmektedir.





Diyabetlide Hamilelik Öncesi Bakım



Hamilelikte kan şekeri düzeyi ne kadar iyi kontrol edilirse, anne karnındaki bebeğin normal gelişme şansı o kadar yükseliyor.



Sağlıklı bir doğum gerçekleştirebilmek için hamilelik süresince bir hekim tarafından kontrol altında olmak doğabilecek sorunları önlemek ve ortadan kaldırabilmek adına oldukça önemlidir. Bu durum tüm kadınlar için geçerli olmakla birlikte diyabetli anne adaylarının konuya ayrı bir önem vermeleri gerekiyor.



Hamileliğin ileri dönemlerinde doğum öncesi bakım için gelen, diyabeti olan kadınlarda hamileliğin kaçıncı haftada olduğunu bilmek ve doğum için en uygun zamanı tahmin etmek zordur. Ulutulmamalıdır ki hamilelikte diyabetin önemli komplikasyonları kötüye gidebildiği gibi, diyabetli kadınların bebeklerinde ciddi doğumsal kusurlar görülebilir. Bu kusurlar hamileliğin ilk 10 haftasında oluşur. Birçok kadın su sürede hamile olduğunu bile fark etmeyebilir veya doğum öncesi bakıma henüz başvurmamış olabilir. Bu nedenle diyabetli kadınların hamileliklerini planlayarak yapmaları şarttır.



Erken hamilelikte kan şekeri düzeyi ne kadar iyi kontrol edilirse, fetusun normal gelişme şansının o kadar yüksek olduğu biliniyor. Bu nedenle en iyi sonucu alabilmek için diyabetli kadınlar hamile kalmadan önce mutlaka bir hekim tarafından kontrol edilmelidir.





Hamilelik Konusunda Tartışmalar



Hamilelik ve hamilelikten korunma yolları konusunda özellikle kız çocukları ve doğurgan çağdaki kadınların eğitilmeleri ve bu kişilerin genç yaşlardan itibaren konuşla ilgili soru sormaya teşvik edilmeleri gerekiyor. Bunun yanında kadınların hamileliğin anne üzerindeki etkilerini eşleriyle de paylaşmaları ve konuşmaları yarar sağlar. Ayrıca, diyabetin doğmamış çocuk üzerindeki etkileri, bunların uzun dönemde ortaya çıkışı, kan şekeri düzeyinin hamileliğin her aşamasında iyi ir şekilde kontrolü gibi konulara eşler arasındaki ortak paylaşımla karar verilmelidir. Eşlere hamilelikte bakım programının anlatılmasının yanında yazılı olarak bilgilendirmeleri de olumlu sonuçlara ulaşmalarında etkili olur.





Hamilelik İçin Uygunluğun Araştırılması



Diyabetli anne adaylarının hamilelik kararı aldıktan sonra tam bir tıbbi kontrolden geçirilmeleri gerekir. Bu kontrollerde müstakbel annenin obstetrik, jinekolojik geçmişi ve kullandığı ilaçların listesi alınmalıdır. Ayrıca anne adayı diyabetin uzun dönemde ortaya çıkan sorunları açısından taranmalıdır. Retinopati hamilelikte daha hızlı gelişeceğinden bu komplikasyon hamilelikten önce tedavi edilmelidir. Böbrek fonksiyonları araştırılmalı ve yüksek tansiyon saptanırsa hamilelik sırasında kullanımı güvenli olacak ilaçlarla tedavi edilmelidir. Çok nadir olarak ciddi kalp hastalığı olan kadınlarda hamilelik sorun çıkaracağından sakıncalı bulunabilir, böyle problemli olanlara gebelik önerilmez.





Metabolik Kontrolün En İyi Hale Getirilmesi



Hamilelikten önce diyabeti olan kadınlar sık sık kan şekeri düzeylerini test etmeli ve normale en yakın HbA1C seviyelerini elde edebilmek üzere insülin dozlarını ayarlamalıdır. Bunu yaparken hipoglisemi riskine karşı da dikkatli olmak gerekiyor. Birçok kadın için her yemekten önce alınan üç doz kısa etkili insülin ve yatmadan önce de tek doz orta etkili insülin uygun sonuçlar verir. Bunun yanında başka tedavi yöntemleri de mümkün olabilir. Elbette kan şekerinin ne kadar iyi kontrol edilebildiği, kullanılan insülinin çeşidinden daha önemlidir. Tip 2 diyabeti olan kadınlar eğer uygulanabiliyorsa sadece düzenli beslenme yoluyla sağlıklı kalabilirler. Yalnızca beslenme ile kan şekerinin uygun seviyelerde tutamıyor veya bunu için ağızdan alınan ilaçlar kullanılıyorsa gebelik süresince insülin enjeksiyonları önerilmelidir. Diyabetiklerle, gebelikte keton testleri ve ketoasidozdan sakınmanın önemi konuşulmalıdır. Hipogliseminin tanısı, önlemesi ve tedavisi hakkında bilgi verilmeli ve bu kadınların eşleri glukagon (kandaki şeker düzeyini yükselten enjeksiyon yoluyla kullanılabilen bir hormon) kullanımında eğitilmelidir. Anne adaylarının hepsi en iyi düzeyde kontrol sağlanıncaya kadar düzenli olarak izlenmelidir.





Yaşam Biçim Önerileri



Diyabetli anne adaylarının sağlıklı beslenmeleri sağlanmalı ve karbonhidrat porsiyonları konusunda önerilerde bulunarak eğitilmeleri sağlanmalıdır. Bir diğer önemli ve üzerinde durulması gereken konu da folik asit takviyesidir. Sigara içen kadınların, hamilelikten önce bu alışkanlıklarını bırakmaları, fazla kilolu kadınların kilo vermeleri konularında uyarılmaları gerek. Kişinin kızamıkçık geçirip geçirmediği araştırılmalı ve guatr (tiroid) fonksiyonu da ölçülmelidir.





Hamile Kalınan Zamanın Tayini



Diyabetlilerden menstrüel döngülerinin (adet dönemlerinin) kayıtlarını tutmaları istenir. Bu kişiler erken hamilelik testleri uygulamalı ve pozitif sonuç alır almaz diyabet tedavisiyle ilgilenen hekimine haber verilmelidir.



Acı ağaç, Ahlat, Akkuş ağacı, Maydanoz, Armut, Asma, Civanperçemi, Yerelması, Erik, Gül, Günlük, Kereviz, Yulaf, Muz, Nar



Kozmetikler 'hormon dengesini' bozuyor





Menopozda hormon tedavisi karmaşası





Çocukların aşırı spor yapması hormon sistemini bozuyor...





Uzun yaşamın sırları





Aşkı evlilik değil tiroit öldürüyor







Nodüler Guart, Tiroid Hastalıkları, Tiroit, Tiroit Yetmezliği Yapan Hashimato Hastalığı, Turner Sendromu, Diyabet ve Alkol, Çocukluk Döneminde Diyabet ve Özellikleri, Keto-Acidosis, Hipotiroidi Nedir?, İyot ve Tiroit, Tiroit Glandının Yeri, Yapısı ve Fonksiyonları, Tiroit Tümörlerinde Radyoiyot (Atom) Tedavisi, Levotiroksin Tedavisi, Gizli Şeker

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Diyabetlide Gebelik

Hamilelik ve Hamilelik Sorular Diyabetlide Gebelik Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Diyabetlide Gebelik Gebeliğin fizyolojisinin gereği bazı hormonlar gebelikte bebeğin gelişimi için normalden daha fazla salgılanır. Bu hormonların salgılanması kan şekerinin yükselmesine neden olur. Bu etki özellikle gebeliğin 24. haftasından sonra hızlanarak artar. Bu nedenle diyabetli anne adaylarının karşılaşacağı güçlükler hakkında ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hamilelik Sorular telkin cd indir izle İstanbul Hamilelik Sorular nerededir kimdir Hamilelik Sorular çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hamilelik Sorular hipnoz Hamilelik Sorular olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hamilelik Sorular hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hamilelik Sorular kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:05 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.