10.jpg
FİLTRELEME, AŞIRI GENELLEME, ETİKETLEME
Filtrelemede temel aksaklık ; belirli bir bütünü, bireyi, olayı, bir tek öğesine dayalı olarak, diğer öğeleri ya saf dışı ederek ya da onlara seçici bir körlük geliştirerek değerlendirme yapmamızdır.
Aşırı genellemede, herhangi bir özellik, bir bütünün ta kendisidir inancı yatar. Bir özellik, performans ya da davranış hakkında verilecek hüküm bütünün diğer niteliklerini görmeden- bütün hakkında bir hüküm olarak kabul edilecektir. Aşırı genelleme ile değer biçen birisi, sık sık, asla, her, her zaman, daima, hiç kimse, herkes, kesinlikle gibi sözcükleri kolaylıkla kullanabilecektir.
Çevremizin diline biraz kulak verecek olursak, aşırı genelleme yoluyla nice etiketlemeler yapıldığını görebiliriz. ‘Ayşe’nin yüzüne bakılmaz’, ‘Kocam alçağın tekidir’, ‘Ali değerli bir insandır’, ‘Beceriksizin tekiyim’, vb. toptancı etiketlemeleri duymuşuzdur. Duymanın da ötesinde, bu etiketlemeleri hem kendimize hem başkalarına uyguluyoruzdur.
KUTUPLAŞMIŞ DÜŞÜNCE
Herhangi bir konuda gösterdiğimiz başarı bizi başarılı yapacak, aynı konuda gösterebileceğimiz başarısızlık bizi öbür kutupta başarısız ilan ediverecektir. İlişkide bulunduğumuz bireylerle de aynı değerlendirme tarzını yürüttüğümüz zaman, ilişkilerimizde yüksek oranda bir değişkenlik gözleyebileceğiz. Ahmet bir davranışıyla bir gün gözümüzde melek olabilirken, bir başka gün canavar olup defterimizden siliniverecektir. Zamanla çevremiz bizim bu acımasız değerlendirme tarzımızdan tedirgin olup yavaş yavaş bizden uzaklaşabilir de. Ya biz? Biz de başkalarının bu acımasızlığı, bize yöneltebileceklerinin bilincinde olarak olumlu kutupta kalabilmek için adeta yırtınacağız.
ZİHİN OKUMA
Zihin okuyorsak, sürekli olarak sahip olduğumuzu varsaydığımız ve tiryakisi olduğumuz o BEN değerini, çevremizdeki bireylerin sözlü ya da sözsüz davranışlarına bakarak sessiz sedasız ve kendi kendimize gelin güvey olarak tartıp biçiyoruz demektir. Zihin okuyucular iyi senaristtirler. Ufacık bir hareketten yola çıkarak kimin ne düşündüğünü, ne hissettiğini ve ne yapacağını kafalarında bağlayıverirler. Zihin okuma, yansıtma olarak bilinen bir sürece bağlıdır. İnsanların bizim gibi hissedip tepki göstereceklerine inanırız. Bu bakımdan, insanları yeterince dikkatli gözleyip ve dinleyip onların bizden farklı olabileceklerini farketmeyiz bile.
FELAKET TELLALLIĞI / FACİALAŞTIRMA
Bizim için ufacık bir delikten, kayığın batacağı anlamı çıkıyorsa, facialaştırma yapıyoruz demektir. Bir baş ağrısı hızla yayılan bir beyin kanseridir. İşimizde bir başarısızlığımız kapı dışarı atılmamız demektir. Bu liste uzar da uzar. Facialaştırma ve felaket tellallığı eğiliminde olan bir hayal gücünün sınırı yoktur. Felaket tellallığı, kişinin değerini özellikle hatalardan uzak tutarak korumaya çalışacaktır. Zira, hatamızın bizi başkalarının gözünde kötü bir yere götürme yada bir zayıflık işareti olma yada bizi aptal yapma gibi felaketlere götüreceğine çok güçlü bir şekilde inanmış olacağız.
KONTROL YANILGISI
Kimin neyi kontrol ettiğine ilişkin düşüncelerimizi temelde iki şekilde aksatabiliriz. Ya çevre bizi kontrol ediyor, ya da biz çevreyi yanılgılarından birinde ısrar edebiliriz. Hangi kontrol yanılgısı olursa olsun BEN değerimizi riske attığımızı düşünecek ve onu korumaya çabalayacağız. Bir başkasının ihmali veya farklı tutumu sonucunda bir konuda başarısızlığa uğradıysak, başkalarını bizi başarısız yapıyorlar diye suçlayacağız. Başkaları bize iltifatlar yağdırdığı sürece BEN değerimizin arttığını hissedeceğiz. Çevresel kontrol yanılgısının aşırı karşıtı, kendimize atfettiğimiz kontrol yanılgısıdır. Buna göre çevremizdeki her şeyden, başkalarının duygularından ve davranışlarından sorumlu bir BEN değerimiz olduğuna inanıyor olacağız.
MELİ, -MALI’LAMAK
Bu aksak düşünce tarzında bizim için belirsizlik yoktur. Her şey açık ‘kanunlara’ bağlanmıştır. Hem kendimizin, hem de başkalarının nasıl olmamız gerektiği konusu bazı kanunların denetimindedir. Nasıl değer kazanacağımızın yolu belirlenmiştir.
. Bir alçakgönüllük, dürüstlük, onur, cesaret ve fedakarlık abidesi olmalıyız.
. Mükemmel bir eş, öğrenci, ebeveyn, öğretmen, insan vb. olmalıyız.... vb.
İşte biz bu ve benzeri tonlarca kanunlara uymalıyız ki o BEN’imizden hem biz hem de başkaları hoşnut kalsın.
alıntı