Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Mutluluk Bir Seçimdir Hepimizin gerçekleşmesini istediğimiz rüyalarımız var. Hepimiz içimizin derinliklerinde başka insanlardan farklı olduğumuza, özel ve özgün olduğumuza inanmak istiyoruz. Suyun aktığı yerden hoşlanmıyorsan o suya atlama.Hepimizin gerçekleşmesini istediğimiz rüyalarımız var. Hepimiz içimizin derinliklerinde başka insanlardan farklı olduğumuza, özel ve özgün olduğumuza inanmak istiyoruz. Şu anda sahip olduklarımızdan çok daha fazlasına layık olduğumuzu ama nedense şansın bize yardım etmediğini düşünüyoruz belki.Gençlik yıllarında geleceğimizle ilgili neler neler hayal ediyoruz. Bu hayallerimizin bir gün mutlaka gerçekleşeceğine inanıyoruz.Ve yıllar geçiyor. Bir gün uyanıyor ve bakıyoruz ki gelecek dediğimiz şey bugün olmuş. Gençken asla gelmeyeceğini düşündüğümüz orta yaşlı yüz, dökülmeye başlayan saçlar, saçlarda artan beyazlık aynada bize bakıyor. Aynadaki yüzde buruk bir tebessüm ya da sadece buruk bir ifade var.Günlük yaşamın kaygı ve koşuşturmalanyla geçen yılların rüyalarımızı bulandırdığını fark ediyoruz. Gücümüzün zaman hırsızı kaygılarla azaldığını hissediyoruz. Yaşamın acımasızlığına öfke duyup, "kaderimize" razı oluyoruz.Ömrümüzün geri kalan kısmını mümkün olduğunca en az acıyla yaşayarak tamamlamaya razı oluyoruz. Bu tablo, pek de birbirinden farklı olmayan senaryolarla dünya nüfusunun yüzde doksan yedisinin hayatını yansıtıyor. Peki, yaşamdan haz alan, içindeki potansiyeli ortaya çıkaran, yeteneklerini kullanan, varlığıyla sadece kendisine değil, başkalarına da yaran olan, dünyayı daha yaşanılacak bir yere dönüştürmeye katkıda bulunan yüzde üçlük grubun farkı ne? Bu grubun farkı, fark yaratmalarından kaynaklanıyor. Bu grup başarılı ve mutlu insanların grubu."Başarılı ve mutlu" derken neyi kast ediyorum? Şimdi sana bazı sorularım olacak. Bu soruların hepsine başarılı ve mutlu insanlar "evet" yanıtını veriyor. Bakalım sen de evet diyecek misin? Yaptığın işten doyum alıyor musun? Üretken ve yaratıcı mısın? Kendine ve çevrene yararlı mısın? Mutlu ve geliştirici bir ilişki içinde olup bunu sürdürebiliyor musun? Bedeninin sağlığına önem veriyor musun? Var olan yeteneklerini kullanıyor musun? "Olmayan yeteneklerini" bile kazanmak için çaba gösteriyor musun? Daima olabileceğinin en iyisi olmaya özen gösteriyor musun? Kendine, başkalarına ve tüm yaşama saygılı bir kişi misin?Kaç tane "evet"in var?Kimi insan çok zor koşullar altında doğup büyüdüğü halde, yaptığı şeylerle bize ilham veriyor. Kimi insan ise, en iyi koşullarda yetiştiği halde, insanların yanına bile yaklaşmak istemediği biri olabiliyor. Yaşam, her saniye yapılan küçük ya da büyük seçimlerin sonucudur.
Mutluluk Nedir?Önce mutluluk derken neyi kastettiğimiz üzerinde anlaşalım. Çoğumuz bir çocuğumuz olduğunda kendimizi mutlu hissederiz. Piyangodan para çıktığında mutlu hissederiz. Okuldan başarıyla mezun olduğumuzda, istediğimiz gibi bir işe girdiğimizde mutlu oluruz. Asık olduğumuzda kendimizi mutlu hissederiz. Ama tüm bunlar dış etkenli mutluluklardır ve bir süre sonra mutluluk duygusu yerini başka duygulara bırakır. Bu tür mutlu duygular geçicidir. Tüm duygular doğası icabı geçicidir. Ne kızgınlık, ne hüzün, ne neşe, ne sevinç süreklidir. Aynı gün içinde birçok duyguyu peş peşe yaşarız. Mutlu olmak günün yirmi dört saati lay lay lom bir yaşam sürmek değildir. "Tek istediğim mutlu olmak" derken ise doyumlu bir yaşam istediğimizi ifade ederiz. Doyumlu yaşamı olan insanlar da tüm duygulan yaşarlar; olumlu ve olumsuz duyguları. Ama doyumlu yani mutlu insanla mutsuz ya da pek mutlu olmayan insan arasındaki fark, bu duyguların hangi oranda yaşanıldığıdır. Kendini mutlu hissetmeyen insanın ağırlıklı olarak yaşadığı duygular olumsuz duygulardır. Nedir bu duygular? Kıskançlık, kendini yetersiz hissetme, kendini önemsiz ve değersiz hissetme, yalnızlık, sevildiğini hissedeınemek, sevememek, acizlik duygusu, kibir, kendini başkalarıyla kıyaslama gibi düşük frekanslı duygular. Bu düşük frekanslı duyguların enerjisi düşük olduğu için bedenimizin enerji ihtiyacına yetişemez. Kendimizi yorgun, halsiz, bıkkın ve bitkin hissederiz. Olumsuz duygular günlük yaşamda ağırlık ve süreklilik kazandıkça, kendimize, başka insanlara, yaşama karşı nefret ve öfke duymaya başlarız. Kıskançlık had safhaya gelir. Bu gidişatın sonu depresyondur. Depresyon, nefretin içe yönelmesidir. Bu duygunun frekansı öylesine düşüktür ki, parmağımızı kımıldatacak gücü kendimizde bulamayız. Miskinlik, kronik depresyon mutsuzluğun göstergesidir. Mutsuz insanlar sıkça "içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor" demez mi? Yaşadığı duygular ona bir şey yapacak enerjiyi veremez ki. Yaşama küsmektir bu. Ama yaşam enerjidir. Enerji kullanıldıkça artar, kullanılmazsa azalır... ve sonunda yok olur. Duygusal açıdan ölü insanların kendilerini yaşayan ceset gibi hissetmesi bu yüzdendir.Mutlu insanın günlük yaşamındaki duygular pozitif ağırlıklıdır. Nedir bu pozitif duygular? Sevecenlik, neşe, cömertlik, sevdiğini ve sevildiğini hissetme, şükran duygusu, heyecan, coşku gibi enerji veren duygular. Olumlu duygular, frekansı yüksek duygulardır. Bu yüksek frekans vücudumuzda dolaşırken bizi de enerjik ve canlı kılar. Mutluluk, yüksek enerjinin varlığımızda doiaşmasıdır.Duygular, Düşünce Enerjisinin Hissedilişidir Evrende her şey enerjidir. Madde, düşünce, duygular. Frekans sayılarındaki fark, enerjinin adını değiştirir sadece. Örneğin saniyede 16'ya kadar titreşen enerjiye madde derken, 16 ile 32 arasında titreşen enerjiye ses deriz. Titreşim sayısı yükseldikçe, elektriğe, renklere, ışığa dönüşür.Düşünce de enerjidir. Düşüncelerin beyinsel elektriği, sinir sistemi vasıtasıyla vücutta dolaşırken enerji üretir. Bu enerjinin bütün varlığımızda hissedilişine duygu diyoruz. Olumsuz düşüncelerin düşük frekanslı enerjisi varlığımızda olumsuz duygular olarak hissedilir. Olumlu düşünceler ise yüksek frekanslarıyla varlığımızda dolanırken kendimizi iyi ve enerjik hissederiz.Bu nedenle düşüncelerimizin neye odaklandığı önemli. Düşünce neye odaklanırsa onu önce enerji, sonra yaşamında deneyim olarak üretir. Bu deneyime uygun olayları, insanları, koşulları yaydığın enerji doğrultusunda yaşamına mıknatıs gibi çekersin. Neden? Düşündüklerinin yarattığı duyguların deneyimini yaşayarak kazanmak için.Bu yüzden "ne yaparsan kendine yaparsın". Kendinle ve başkalarıyla ilgili olumlu ya da olumsuz düşüncelerini önce kendi bedeninde duygu olarak hissedersin. Bu duygular, seni kalitesine göre zehirler ya da besler.Tüm hastalıklar düşünce ve duygu zehirlenmesinin vücutta yarattığı tahribatlardır.Öfkeli insanların nefesinin ve dilinin zehir saçtığını biliyor musun? Zehir derken mecazi anlamda kullanmıyorum. Gerçek zehir. Öfkeli insanların dilinde yılanın dilinde bulunan zehrin benzeri oluşuyor. Aynı zehre kızgın boğaların bedeninde de rastlanıyor. Öfkeli bir insanın nefesi, içinde böcek olan bir tüpe üflendiğinde böcek ölüyor. Sıkça öfkelenen insanın bedeninde ürettiği zehirle kendisini nasıl zehirlediğini düşün. Komşun, rakibin, düşmanın hakkındaki olumsuz düşüncelerin önce seni zehirler. Sen kendini mutsuz hissedersin. Esas düşmanın kendin olursun. Ve yavaş yavaş tükendiğini hissedersin. Kendin ve başkaları hakkında düşündüğün olumlu düşünceler ise önce seni besler. Kendini mutlu hissedersin. Kendinle dost olmaya başlarsın. Gittikçe geliştiğini, çoğaldığını hissedersin. Yaşamdan doyum almanın hazzını yaşarsın. Ve yaşamın üretken hale gelir. Kendine ve başkalarına katkıda bulunmanın hazzını ve hafifliğini yaşarsın. Çünkü olumlu düşüncelerin bedeninde ürettiği olumlu duyguların yüksek frekanslı enerjisi seni gerçekten hafif hissettirir.Olumsuz duygular bedeni ağırlaştırır ve yavaşlatır. Olumlu duygular ise bedeni hafifletir, tüm fonksiyonlarını hızlandırır. Buna metabolizma da dahil."Şişman insanlar mutlu ve neşeli insanlardır" mitine doğrusu pek inanmıyorum. Şişmanlığın nedeni duygusal açlığı yemekle gidermeye çalışmaktır. Kimi yemekle gidermeye çalışır, kimi içkiyle. Şişman insan yiyeceğin olmadığı yerde eğlenebileceğini bile hissedemez. Tıpkı alkol bağımlılarının alkolsüz bir eğlenceyi düşünmeyecekleri gibi. Duygusal açlık olumsuz düşüncelerin ve duyguların zihni doldurmasından kaynaklanır. Bu düşük enerjili duygular, metabolizmayı da yavaşlatır kişinin tüm bedensel fonksiyonlarını ve hareketlerini yavaşlattığı gibi. Sonuç: kısır döngü. Şişman insanların bazıları, olumsuz duygularını gizlemek için neşeli, şen şakrak görünebilirler. Bu maskeyi yıllar boyu da giyebilirler. Hatta gerçek duygularıyla yüzleşmekten kaçınmak için kendilerine bin bir yalan da söyler ve kendi yalanlarına inanabilirler... Ama şişmanlık bir sağlık göstergesi değildir. Burada, özellikle kadınların kendilerini cinsel bir obje olarak algılamamaları çok önemli. Hedefimiz güzel vücut değil, sağlıklı vücut olmalı. Bunun için öncelikle sağlıklı düşünce ve duygulara sahip olmalıyız.Sağlıklı düşünce ve duygular, bedene sağlık olarak yansır. Sağlığa kavuşmanın başlangıcı mutlu olmayı seçmektir. Mutluluk Kitabı - Nil GÜN - Kuraldışı Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |