Aşkence! Bir gün zamanın solcu gençlerinden birisi anlatmıştı… Bir işkence öyküsüydü aslında… Farklı görüşlere sahip bir kaç kimsenin memleket paydasında buluşarak, bir kaç on sene öncesini bugünün gözüyle değerlendirdiği, ancak dertlenilip de neler çektik kısmına geldikleri kısımdı… Bir işkence öyküsüydü aslında.
Bahsi geçen kişiyi bir bahane ile götürmüşler yerin bir kaç kat altına… Tehlikenin nereden geleceği de belli değil, kimin ne yapacağı da… Bağlısınız. Gözleriniz bağlı… Muhtelif yerlerinize muhtelif darbeler iniyor… ama… diyordu… ama kulaklarınıza bağıran başka insanların sesi geliyor, siz de bağırmaya başlıyorsunuz ve bağırmaktan utanmıyorsunuz artık…. Belki en güzel yeri buydu o acılı hikayenin…
Ancak rahatsız edici bir benzerlik taşıyordu, bütün süreç, hepimizin bildiği ya da bildirildiği… Düşünüp durdum da hani, bu benzerlik, yakınlık neye idi, hangi duyguya. Zira açıktı aslında, duymazdan gelsem de tahminperest yürek ve beyin sentezimin bana bağırdığına…
İşkence her yönüyle aşka benziyordu… Bu cümleyi ilk başta yadırgarsınız ama… Ya da aşk acısının herkesin bildiği o derbederdar acısını aklınıza getiriverirsiniz… Oysa o değil söylemek istediğim… Sadece acı temelli olmayan, ciddi bir benzerlik var.
Mesela aynen anlatılan o öyküde olduğu gibi bağırmaktan utanmazsınız. Gururun üstüne çıkıveren ve bağırmaktan, ağlamaktan utanmadığınız, hani o ayrılma korkusunun kavuşmuş olmanıza rağmen o saate damgasını vurduğu an… Hatta bir de iki, üç, beş küçük sorun varsa ama bu sorun o kadar içinizde, hatta gözünüzün önünde olduğu için size dağ gibi, taş gibi, kocaman ve sarp bir kaya gibi gelirse… gitme demekten affet demekten utanmadığınız, korkmadığınız an… Gurur mu? Onun yanında ne dir ki gurur? Elinizin kiri… İşte bu yüzden bağırmaktan utanmazsınızdır da aslında.
Gözünüz de eliniz de bağlıdır. Karşılaştığınız şeyin büyüklüğüne, yüceliğine, güzelliğine gözleriniz dahil hiçbir beden parçanız inanamaz ve gizleseniz mi yoksa herkese haykırsanız mı daha az üzüleceğinizi, telaş edeceğinizi bilemezsiniz. Gözleriniz bağlıdır. Hani kör aşık derler ya. Ondan başka herkes onun hemcinsinden çok sizin hemcinsinizdir, o ise tek karşıtlığınızdır. Issız ya da ıslı bir ada ya da anakara da olsa, her koşulda ancak ona bağlısınızdır. Eliniz kolunuz da bağlıdır zira, tepki veremezsiniz maşuğu olduğunuzdan başkasına. Her şey ikinci sınıftır, ona hissettiğiniz ve kalbinizin birinci sınıf mevkiinden bir pınar gibi fışkıran duygularınızın yanında… Kal dese dayanamaz kalır ancak git dese durup durup kal denmesini bekler ve gidemezsiniz. Gitseniz bile gözünüzü arkada unutursunuz… İşte bu yüzden gözünüz de eliniz de kolunuz da ve hatta ayaklarınız da bağlıdır aslında.
Yerin bir kaç altı gibidir yaşamınızı sürdürdüğünüz her yer. Sesinizi kimsenin duyabileceğine, sizi anlayabileceğine inanmazsınız. Aşkınızı anlatırsınız eşe dosta ama kimsenin sizin hissettiklerinizi kavrayabileceğine ihtimal veremezsiniz. Ne övgüler, ne methiyeler de düzer de derlersiniz ama boştur, anlamazlar, anlatamazsınız ne kadar büyük olduğunu aşkınızın ve ne kadar mükemmel olduğunu onun. Sesinizi de kimse duymaz. Ola ki küçük bir kavga ardından büyük bir ayrılık korkusunu taşırsanz, bu defa sizi telkin etmek, sakinleştirmek için telaş etmene gerek yok diyen eşin dostun sesi duyulmaz. Hele gerçekten bir de ortada anlaşılmayan bir nokta varsa, yedi cihana bela gelse, size haberi gelmez, gelse de o haberle ilgilenilmez. Tek derdiniz, tek meseleniz de odur… Rutubetlidir yer altı kadar, sevginizin taştığı zaman ya da hüznünüzü tutamayıp ağladınız zaman gözlerinizde oluşan rutubet kadar. Islaktır hep yanaklarınız. İşte yerin bir kaç kat da altındasınızdır aslında.
Ve muhtelif yerlerinize darbe üstüne darbe de iniverir. İki dakika ses vermez ise iki saat hayata küsebilirsiniz, çünkü kalbinize bir ağrı girmiştir. Sanki üç beş kişi durmadan tekmelemektedir. Ya da onun size söylediği bir sevgi sözü vuruverir bedeninize. Tansiyonunuz yükselir… Ateş basar. Haykırmak istersiniz… Ya da bir şeylerden emin olmadığını söyleyiverir. Artık çarmıha gerilmişsinizdir, yeniden sizden emin olana kadar. İşte bu yüzden muhtelif yerlerinize darbe üstüne darbe de indiriverir.
Ve ömür boyu unutmazsınız… yaralarınızı… hissettiklerinizi… bir çok sahne gözünüzün önünden gelip geçer…
Ve bir gece rakı sofrasına oturup da dertlenirseniz, muhtemelen her ikisini de anlatabilirsiniz. Sizi dinleyen gençler merakla dinler, pay çıkarır… İyi anlatmayı becerirseniz belki bu gençlerden birisi de aşkı iliklerine kadar hissettiği zaman gider bir yazı kaleme alıverir.
Ben Aşkence koydum ismini ama belki o daha başka isimlendirir…
Bir tek farkı var galiba bu işkence ile aşkın birbirinden. Biri hemen bitsin istersiniz, biri sonsuza kadar sürsün. Tüm acılarına rağmen… Bir de aşk… bir çok yönüyle tatlıdır...
Tevfik Uyar
12.06.08 Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |