Güç, namus, iffet

[bluemoon24]

Selamlar Arkadaşlar;



Bizim felsefe üzerine kurulu bir mail gurubumuz vardı. Mail grubunda Kadın-Erkek ilişkileri tartışılmıştı. Bunun üzerine ben bir kaç yazı yazmak zorunda kalmıştım. Bu yazılardan biri olan " Güç-Namus-İffet" yazısını buraya koyuyorum.



GÜÇ, NAMUS, İFFET.



Şimdi gelenek ile ilgili soruları sıralamıştım daha önceki mailde. Neydi ana tema? Gelenekteki kadının edilgen ve güçsüz olduğu üzerineydi. Bunun karşısında modern dönemde kadının rolü nasıl olmalıydı? Kadın modern dönemde edilgen değil etken (etken olmasa bile eşit olmalıydı.), güçsüz değil güç sahibi,ana değil bizatihi kadın olmak.



Şimdi acaba modern dönemde, hatta şu yaşadığımız postmodern dönemde gerçekten böyle bir şey oldumu? Şimdiden şunu belirteyim ben şu an için Türkiye açısından postmodernliğin konuşulmasını oldukça absürd bulan birisiyim. Daha modern olmadan postmodern olmak ancak bizim gibi toplumlar için sözkonusu olabiliyor. Tabi ayağımız yerden kesik yaşadığımız için böyle olması çok doğal. Oku biraz Focoult, Derrida, Deleuze, Baudrillard haydi ya Allah postmodern gemisine atla ve postmodern olduk. Şu çok nefret ettiğim ve ettiğimiz Mine Kırıkkanat'ın dediği gibi; bana saldıranlar daha modern olmadan postmodern olan kişiler. Hani bu kadından müthiş nefret ederim ama bu söylediğine hak vermiyor değilim. Daha geleneğin sorgulanması yapılmadan, modernliğin ne olduğu anlaşılmadan, batıda gelişen literatür takibi üzerinden atlıyoruz bizim olmayan bir gemiye, ulaşmak istediğimiz bir yer var ama bu yerin ne olduğunu bilmiyoruz bir bakmışızki atlantiğin ortasında denize dökülüvermişiz. Haydi kurtar kuratarabilirsen. Hatta ben bu yüzdendir ki modern kadını kendini postmodern tanımlayan kadından daha yeğ tutarım. İlkesel olarak da böyle, kadının durduğu sağlamlık olarakda böyle bakıyorum. Ki zaten kimsenin postmodern olduğuda yok aslında. Taksim istiklal caddesinde günde üç kez kıyafet değiştirerek turlamakla kimse postmodern olmuyor. Veya sözümona apolitik olmakla kimse postmodern olmuyor. Zihinlerde bir değişim olmadan görüntü üzerinden eğer postmodern olunabilseydi şimdiye değin çoktan modern olmuştuk. Biz daha modern bile değiliz. Bizim yaşadığımız ne idüğü belirsiz aptalaca bir şey. Hani bizim modern dönemde alimlerimiz mi var? Bilim adamalarmız mı var? Filozofumuz mu var? Müzisyenlerimiz mi var? Edebiyatçılarımız mı var? Doğru düzgün bir sanayimiz mi oldu ki biz modern olduk. Bunların hiç biri batıdaki gibi bizde yaşanmış değil. Tamam illada batıdaki gibi yaşanması da gerekmiyor ama biz ne batıdaki gibi bir süreci yaşayabiliyoruz, nede kendimize ait kılabileceğimiz bir modernlik tecrübesi ortaya koyabiliyoruz. Peki elimizde ne var? Oldukça fazla dert yığını. Türk-Kürt, Kadın-Erkek, Sünni-Alevi, Örtülü-Örtüsüz, Köylü-Şehirli eğer ciddi bir modernlik tecrübesi ortaya koyabilseydik şimdiye değin bu tür ikilemlerin arasından bir güç devşireblirdik. Ama hepimizin gördüğü gibi böyle bir şey gerçekleştiremedik. Zaten benim derdim de bundan sonra bunu ortaya koyabilirmiyiz? Koyamazmıyız meselesidir. Bu konuda çokda ümitli değilim. Daha dibi bulmadık bir çok meselede. Bizim için bir şeylerin olması dibi bulmak ile yakalanıyor galiba. İlla birbirimizi boğazlayacağız. Nasıl bir mentalite bunu kavramakta çok güçlük çekiyorum.



Şimdi ben açıkça söyleyeyim benim için güç kavramı merkezde duran bir kavramdır. İktidar olabiliyormusunuz, olamıyormusunuz bu çok önemli bir mesele. Güç kavramına olumsuz anlamlar yüklemiyorum ben. Bilinç sahibi bir müslümanında güç kavramına olumsuz anlamlar yüklemesine gerek yok zira hak kavramı onu olumsuz olan durumdan yalıtmak için sigorta görevi görür. Yeterki biz adil olmayı başarabilelim. Şimdi ben geleneksel hayatta kadının güçsüz, periferide duran bir yerde olduğunu düşünmüyorum. Bizim toplumumuz için böyle bir şeyden bahis açamayız. Bizim toplumumuz için (Türk, Kürt, Laz.........) eğer bahis açılabilirse ancak şöyle bir bahis açılablir her iki cinste güçlüdür. Biz her iki cinsinde güçlerini temerküz ettirdikleri alanları ancak konuşabliriz. Bu öyle bir şeyki yazılı kaynaklarda yazılan olmsuz şeyler bile bizi öteki noktaya çekmeye yeterli değil. Kanımca yazılan olmsuz şeyler pratik hayatta uygulanma imkanı bulmamıştır. Son zamanlada yaşanan olumsuz şeylerde gelenek ile modernlik arasında yaşadığımız gerlimden dolayı yaşanmıştır. Böyle olmasa idi Alev Alatlı herhalde şu iddada bulunmazdı "Türk tolumu ataerkil değil anaerkildir". Yaptığım değerlendirmeyi tabiki Alev Alatlı üzerinden meşrulaştırmaya çalışmıyorum ama yaptığı değerlendirmeyi anlamsız bulanda biri değilim. Kadın ana vasfı ile hangi toplumda bu kadar güç sahibi olmuştur çok merak ediyorum doğrusu. Bizim şu türküleri bir gözden geçirin hemen hemen bir çok türküde anaya referans vardır. Kendi yarini merkzde tutan başka bir toplum varmı? Bir çok türküde neredeyse yar kutsanır durumdadır. Kadir- mevlam ile birlikte anılır. Kendi yarini bu mertebede tuttuğu içindir ki onun iffetine laf asla getirtmeye çalışmaz. Aile saadetinin bozulmaması için ailesinden bahsetmeyi sevmez. Kadında bu bilnçtedir zaten. Erkek namusuna söz getirtmez, kadında iffetine. Belki görünürde erkek vardır ama geride onu berlirleyen kadındır. Hepimiz şu sözü duyduk değilmi? Ya şu genci şununla evlendirelimde onu çekip çevirsin. Şimdi bu yaklaşım öyle hafifsenecek bir yaklaşım değil. Toplumsal dengeyi korumakta önemli bir etkendir. Gelenketeki aile bu görevi ne kadar iyi yerine getirmişse o kadar sağlam nesli devam etmiştir. Lütfen şu neslin devamına dikkat kesilelim. Zira biz müslümanlar için bu durum çok önemlidir. Biz müslümanlar için doğacak çocuğumuza şeytanın müdahalesinin olmaması için cinsel beraberlikte besmele getiren insanlarız. Evet gelenekte kadın erkeğe bağımlıdır ama erkeğin bağımsız-kayıtsız olduğunu kim iddaa edebilir? Erkekte kadının erkeğe bağımlı olduğu kadar kadına bağımlıdır. Ben bu durumu şöyle okusam bir problem varmı acaba? Kadının bu derece erkeğine bağımlı olması onun iffetinin garantisi, erkeğin bu derece kadınına bağımlı olması onun da namusunun garantisi olmuştur.



GELENEKTE; KADIN İFFETİNİN PEŞİNDEDİR ERKETE NAMUSUNUN.



Yaşadığımız modern süreç içinde kadının iffetinden, erkeğin namusundan ne kadar söz açabliriz? Yukarıdaki geleneğe dair konuştuklarımız tabiki salt kadın-erkek ilişkisi ile açıklanacak bir şey değil. Şununda bilincindeyim eğer o şekilde bir şey yürümüşse sosyal şartların ona müsait olması sözkonusudur. Bizim modernlik sürecimiz sosyal şartlarımızı baltaladığı için kadın-erkek ilişkisi de dengesini kaybetmiştir. Modernlik tecrübemizde ne kadın güçlüdür, ne de erkek. Halide Edip'in eğitimine ve yaşantısına bakın, birde söylediği söze bakın aradaki gerilimi bizzat göreceksiniz. "Kadınlar kendilerine hükmedebilen erkeklerden hoşlanır" Peki erkeğin durumuna bakın tam efemine tipler olup çıkmışlardır. Ne erkek kadınının iffetini dengeleyebiliyor ne de kadın erkeğinin namusunu dengeleyebliyor. Neslin devamına bakın, yetiştirilen çocuklar cinsiyetlerini kaybeder olmuşlardır. Erkek çocuk kadını (annesini) her alanda aktif gördüğü için belli bir kadınsılık temayülü ile karşı karşıya kalabiliyor. Kız çocukta Erkeği (babasını) bir çok alanda pasif gördüğü için erkeksilik temayülü kazanabiliyor. Modernlik tecrübemizde ilişkiler bırakın ters-yüz olmayı kaotiklikten başka bir şey ifade etmez. Ters-yüz olmada bile bir denge bulmanız mümkündür. İşte ben bu yüzdendir ki daha önceden şu soruyu sormuştum. Nasıl bir modernlik? Eğer kendi değerlerinizi aslına uygun olarak modernize etmezseniz efendim feminst müslümanda olur, maskülanist müslümanda olur. Belki satanist müslümanda olur. Kimbilir. Bizim derdimiz feminist bir kadın veya maskülanist bir erkek değil, iffetine sahip olabilecek güçlü bir kadın, namusuna sahip olabilecek güçlü bir erkek prototipi ortaya koymaktır.



BAKALIM MODERNLİK TECRÜBEMİZ BÖYLE BİR ŞEYİ BAŞARABİLECEK Mİ?



ÖNEMLİ BİR HABER: Şükrü Saraçoğlu stadından Güntekin Onay aktarıyor: Türkiye süper liginde şu anda oynanan maçta maçın ilk yarısını Manisagelenek spor Ankaramodern spor karşısında bir (rakamla=1) sıfır (rakamla=0) önde kapattı. Ama ikinci yarıda Ankaramodern sporun oyunu dengeye getirme çabalarını görüyoruz. Bakalım Ankaramodern sporun bu atakları oyunu lehlerine çevirmeye yetebilecekmi? Teşekkürler Güntekin Onay.



Efendim Herkese Selamlar;





Sağlıcakla Kalın.