PERŞÖMENLERHayatım Değişti Klubü ve Hayatım Değişti Kafesi PERŞÖMENLER Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız 2 numaralı parşömen: Sevgi!...
Bugünü yüreğimdeki sevgiyle selamlayacağım.
Her türlü girişimdeki başarının en büyük sırrı budur. Güç, bir kalkanı delebilir ve hatta hayata son verebilir ama insanların kalbini yalnızca sevginin görünmez gücü açabilir. Sevgiyi en büyük silahım yapacağım. Seslendiğim hiç ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hayatım Değişti Kafesi telkin cd indir izle İstanbul Hayatım Değişti Kafesi nerededir kimdir Hayatım Değişti Kafesi çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hayatım Değişti Kafesi hipnoz Hayatım Değişti Kafesi olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hayatım Değişti Kafesi hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hayatım Değişti Kafesi kuantum düşünce kitap haberi | |
|
18-11-2007, 11:56 PM
|
#1 (permalink)
| Guest | PERŞÖMENLER 2 numaralı parşömen: Sevgi!...
Bugünü yüreğimdeki sevgiyle selamlayacağım.
Her türlü girişimdeki başarının en büyük sırrı budur. Güç, bir kalkanı delebilir ve hatta hayata son verebilir ama insanların kalbini yalnızca sevginin görünmez gücü açabilir. Sevgiyi en büyük silahım yapacağım. Seslendiğim hiç kimse onun gücüne karşı savunma yapamaz.
Düşüncelerime karşı koyabilirler; sözlerimden kuşku duyabilirler; kıyafetimi beğenmeyebilirler; yüzümü reddedebilirler ve hatta pazarlıklarım kuşku doğurabilir; ama sevgim, nasıl güneşin ışınları en soğuk çamuru bile eritiyorsa, onların yüreklerini öyle yumuşatacaktır.
Bugünü yüreğimdeki sevgiyle selamlayacağım.
Peki bunu nasıl yapacağım?
Bundan böyle her şeye sevgiyle bakacağım ve yeniden doğacağım.
Güneşi kemiklerimi ısıttığı için seveceğim; ama yağmuru da ruhumu temizlediği için.
Işığı, bana yol gösterdiği için seveceğim; ama bana yıldızları gösteren karanlığı da.
Mutluluğu, yüreğimi büyüttüğü için seveceğim; ama ruhumu açtığı için kedere de dayanacağım.
Ödemem gerekli olan her şeyi şükranla ödeyeceğim; ama engelleri de bana meydan okudukları için selamlayacağım.
Bugünü yüreğimdeki sevgiyle selamlayacağım.
Peki nasıl konuşacağım?
Düşmanlarımı öveceğim ve onlar dostlarım olacak; dostlarımı yüreklendireceğim ve onlar kardeşlerim olacak. Her zaman övgü nedenleri araştıracağım. Hiçbir zaman dedikodu, karalama yapmayacağım. Eleştirmeye yöneldiğim zaman dilimi ısıracağım; övmek istediğimde ise damlardan bağırmayacağım.
Kuşlar, deniz, bütün doğa, yaradan için övgü müziği ile konuşmuyor mu? Ben, onun çocuklarına aynı müzikle konuşamam mı? Bundan böyle bu sırrı hatırlayacak ve hayatımı değiştireceğim.
Bugünü yüreğimdeki sevgiyle selamlayacağım.
Peki nasıl davranacağım?
İnsanların bütün davranışlarını seveceğim, çünkü her biri gizli de olsa, hayranlık duyulacak özelliklere sahiptir. Kalplerinin etrafına ördükleri kuşku ve nefret duvarını sevgiyle yerle bir edecek, yerine, sevgim ruhlarına girebilsin diye, köprüler kuracağım.
Haris olanları seveceğim, çünkü onlar bana esin verir. Başarısızlığı seveceğim, çünkü bana öğretir.
Kralları seveceğim, ne de olsa onlar da insandır. Alçak gönüllüleri seveceğim, çünkü onlar kutsaldır.
Zenginleri seveceğim, ne de olsa yalnızdırlar. Yoksulları seveceğim, çünkü o kadar çoklar ki.
Gençleri seveceğim, inançları için. Yaşlıları seveceğim, paylaştıkları bilgelikler için.
Güzelleri seveceğim, gözlerindeki mahzunluk için. Çirkinleri seveceğim, ruhlarındaki barış için.
Bugünü yüreğimdeki sevgiyle selamlayacağım.
Peki başkalarının davranışlarına nasıl tepki göstereceğim?
Sevgiyle. Sevgi, nasıl benim insanların kalbini açmak için silahım ise, aynı zamanda benim nefretin oklarına ve hiddetin mızraklarına karşı kalkanımdır. Zorluklar ve cesaretsizlikler yeni kalkanıma çarpıp en yumuşak yağmurlara dönüşecektir. Kalkanım beni pazar yerinde koruyacak ve yapayalnız iken bana destek olacaktır. Ümitsizliğimi yok edecek, böbürlenmemi eğeleyecektir. Kalkanım kullanıla kullanıla daha da güçlenecek, beni daha iyi korur hale gelecektir, ta ki ben bir gün onu bir kenara bırakıp her türlü insanın arasında engelsiz yürümeye başlayıncaya kadar. Bunu yaptığımda adım hayat piramidinin en tepesine yazılacaktır.
Bugünü yüreğimdeki sevgiyle selamlayacağım.
Karşılaştığım herkese nasıl davranmam gerekiyor?
Tek bir şekilde. Sessizce, içimden ona seni seviyorum diyeceğim. Sessizce söylenmiş de olsa, bu sözler, gözlerimde ışıldayacak, alnımdaki kırışıklıkları yok edecek, dudaklarıma gülümseme getirecek ve sesimde yankılanacaktır. Ve kalbi açılacaktır. Yüreği benim sevgimi hisseden birisi sunduklarımı nasıl reddedebilir ki?
Bugünü yüreğimdeki sevgiyle selamlayacağım.
Ve her şeyden önce kendimi seveceğim. Kendimi sevince, bedenime, ruhuma ve kalbime giren her şeyi şevkle inceleyeceğim.
Hiçbir zaman etimin arzularına esir olmayacağım, tam tersine, vücudumu itidal ile temiz tutacağım.
Aklımın hiçbir zaman günahkârlık ve ümitsizlikle çelinmesine izin vermeyeceğim; tam tersine, onu bilgiyle ve yüzyılların bilgeliği ile yücelteceğim.
Ruhumun hiçbir zaman kendini beğenmişliğe ve doymuşluğa kapılmasına izin vermeyeceğim; tam tersine, kendimi dinleyecek ve dua ile onu besleyeceğim.
Kalbimin hiçbir zaman küçülmesine ve acıyla dolmasına izin vermeyeceğim, tam tersine, onu paylaşacağım, o büyüyecek ve yeryüzünü ısıtacaktır.
Bugünü yüreğimdeki sevgiyle selamlayacağım.
Bundan böyle insanlığı seveceğim. Bu andan itibaren damarlarımdan nefreti defediyorum, çünkü nefret etmeye zamanım yok, yalnızca sevgi için zamanım var.
Bu andan itibaren, insanların arasında bir insan olmak için gereken ilk adımı atıyorum. Başka özelliklerim olmasa bile, yalnızca sevgiyle bile başarı kazanabilirim. Dünyanın bütün bilgisi ve becerisi bende olsa bile, sevgi olmaksızın başaramam.
Bugünü sevgiyle selamlayacağım ve başaracağım...
__________________________________________________ __________________
Alıntı:Hıncal Uluç Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
| |
18-11-2007, 11:57 PM
|
#2 (permalink)
| Guest | Ynt: PERŞÖMENLER III Numaralı Parşömen.. Sebat!..
Başarana kadar sebat edeceğim. Arenada dövüşecek boğalar belli bir şekilde sınanırlar. Her biri güreş meydanına getirilir ve üzerlerine mızrak batıran pikadorlara saldırmalarına izin verilir. Boğanın cesareti, kılıçların acısına rağmen kaç kez hamle yapmaya yeltendiğiyle ölçülür. Bundan böyle yaşam tarafından sınanacağım her gün aynı şekilde davranacağım.
Israr edersem, denemeyi sürdürürsem, ileri hamle yapmaya devam edersem, başarılı olacağım.
Başarana kadar sebat edeceğim.
Ben bu dünyaya mağlup olmak için gelmedim, damarlarımda da başarısızlık akmıyor. Ben, çobanı tarafından güdülmeyi bekleyen bir koyun değilim. Ben bir aslanım ve koyunlarla birlikte konuşmayı, yürümeyi ve uyumayı reddediyorum. Başarısızlık mezbahası benim kaderim olamaz.
Başarana kadar sebat edeceğim.
Hayatın ödülleri seyahatlerin başında değil, sonundadır. Hedefime ulaşmak için kaç adım gerektiğini bilemem. Belki bininci adımda da başarısızlığa göğüs gereceğim ama başarı, yolun bir sonraki kavşağında olabilir. Köşeyi dönmeden önce, başarının ne kadar yakın olduğunu hiçbir zaman bilemem.
Her zaman yeni bir adım atacağım. Yararı olmazsa, başka bir adım, sonra bir başka adım daha atacağım. Gerçekten adım adım ilerlemek, hiç de zor değildir.
Başarana kadar sebat edeceğim.
Bundan böyle her günkü çabamı, koca bir meşe ağacına sapladığım tek bir kılıç darbesi olarak göreceğim. Tek bir darbe gövdeyi titretmez bile, ikincisi ve üçüncüsü de. Darbeler kendi başına önemsiz, sonuç getirmez gibi görünebilir. Ancak en sonunda, çelimsiz bir darbe ile meşe ağacı devrilebilir. Bugünkü çabalarım bunun içindir.
Dağları yıkayan bir yağmur damlası, kaplanı hırsla yiyip bitiren böcek, yeryüzünü aydınlatan yıldız, piramidi inşa eden köle gibi olacağım. Kalemi taş üstüne taş koyarak inşa edeceğim. Biliyorum ki, sebatla tekrar edilen küçük çabalar, her girişimi tamamlayabilir.
Başarana kadar sebat edeceğim.
Hiçbir zaman yenilgiyi düşünmeyeceğim. Vazgeçmek, yapamamak, aciz kalmak, işe yaramamak, umutsuzluk, geri çekilmek türünden sözcükleri lügatimden sileceğim, çünkü bunlar aptallara özgüdür.
Umutsuzluğa kapılmayacağım, ama bu ruh hastalığı bana bulaşsa bile, yine de çalışmaya devam edeceğim. Didineceğim ve dayanacağım. Ayaklarıma dolanan engelleri görmezlikten gelecek, gözlerimi başımın üzerindeki hedeflere dikeceğim, çünkü kuru çöllerin nerede bitip yeşil vadilerin nerede başladığını biliyorum.
Başarana kadar sebat edeceğim.
O eski ortalamalar yasasını hatırlayacak ve bunu kendi yararıma kullanacağım. Her başarısızlığımın sonraki denemede şansımı artırdığını bilerek ısrar edeceğim.
Duyduğum her "Hayır" sözü, beni "Evet"e biraz daha yaklaştıracak. Karşımdaki her çatık kaş beni yalnızca gelecekteki gülümser yüzlere götürecektir. Karşıma çıkan her talihsizlik içinde yarının şans tohumunu taşıyacaktır.
Gecem olmalı ki, gündüzün kıymetini bileyim. Sık sık başaramamalıyım ki, bin kere de kazanayım.
Başarana kadar sebat edeceğim.
Deneyeceğim, deneyeceğim ve yine deneyeceğim. Her engeli, yalnızca amacıma ulaşmada dolambaçlı bir yol, mesleğime yönelik bir meydan okuma olarak göreceğim. Bir denizci nasıl karşılaştığı her fırtınada su yüzünde kalabilme becerilerini daha da geliştirirse, ben de becerilerimi öyle geliştireceğim. Başarana kadar sebat edeceğim.
Bundan böyle işimde benden daha iyi olanların bir başka sırrını daha öğrenecek ve uygulayacağım. Her günbatımında, başarılı olsun olmasın, bir daha deneyeceğim. Düşüncelerim yorgun bedenimi eve çağırırken, o yöne gitmeye direneceğim. Yeniden deneyeceğim. Zafere yaklaşmak için bir daha deneyeceğim ve eğer başaramazsam, yeniden deneyeceğim. Hiçbir zaman bir günün başarısızlıkla bitmesine izin vermeyeceğim. Böylece yarının başarı ve kazanç tohumlarını atacak ve işi belli bir zamanda bırakanlara karşı muazzam bir üstünlük sağlayacağım. Başkaları mücadeleyi bıraktığında, benimki başlayacak ve hasadım bol olacak.
Başarana kadar sebat edeceğim.
Dünün başarısının bugün beni uyuşturmasına izin vermeyeceğim, çünkü bu başarısızlığı hazırlar.
İster iyi, isterse kötü olsunlar, geçen günün olaylarını unutacak, yeni doğan günü sanki en güzel günümmüş gibi güvenle selamlayacağım.
Nefes aldığım sürece ısrar edeceğim. Çünkü şimdi başarının en önemli ilkelerinden birisini öğrendim; eğer yeteri kadar ısrar edersem, kazanacağım.
Sebat edeceğim.
Kazanacağım.
_________________________________________________
Alıntı:Hıncal Uluç. |
| |
18-11-2007, 11:57 PM
|
#3 (permalink)
| Guest | Ynt: PERŞÖMENLER IV NUMARALI PARŞÖMEN: ÖZGÜVEN!
Ben tabiatın en büyük mucizesiyim.
Zamanın akmaya başlamasından bu yana aklımın, kalbimin, gözlerimin, kulaklarımın, ellerimin, saçlarımın, ağzımın bir başka eşi yoktur. Daha önce benim gibi bir kimse doğmadı, bugün benim gibi bir kimse yok, yarın da benim gibi yürüyen ve konuşan ve tıpkı benim gibi düşünen bir kimse olmayacak. Bütün insanlar kardeşlerimdir, ama ben hepsinden farklıyım. Ben eşsiz bir yaratığım.
Ben tabiatın en büyük mucizesiyim.
Hayvanlar aleminden geliyorum, ama hayvani ödüller beni hiçbir zaman tatmin edemez. İçimde kuşaktan kuşağa taşınmış bir meşale yanıyor. Sıcaklığı ruhumu daha iyi olmaya tahrik ediyor, daha da iyi olacağım. Bu tatminsizlik alevini körükleyecek ve dünyaya eşsizliğimi ilan edeceğim.
Fırça darbelerimi hiç kimse tekrarlayamaz, yontularımın aynısını kimse yapamaz, hiç kimse yazımı taklit edemez, hiç kimse benim çocuğumu yapamaz ve gerçekten de; hiç kimse tıpkı benim gibi başarılı olamaz.. Bundan böyle bu farklılıktan yararlanacağım; bu benim için her yönden desteklenmesi gereken bir servettir.
Ben tabiatın en büyük mucizesiyim.
Artık, başkalarını taklit etmek için boş çabalarda bulunmayacağım. Tersine, eşsizliğimi ortaya koyacağım, eşsizliğimi ilan edecek, evet, onu satacağım. Artık farklılıklarımı vurgulamaya başlayacağım, benzerliklerimi saklayacağım. Bütün ötekilerden farklı olan ve bu farklılıktan gurur duyan bir insan.
Ben tabiatın eşsiz bir yaratığıyım.
Ben nadirim ve nadir olan her şey değerlidir. Onun için ben de değerliyim. Binlerce yıllık evrimin ürünüyüm ben. O nedenle, benden önce gelen bütün imparatorlardan ve bilgelerden hem maddi hem de manevi olarak daha iyi donatılmış durumdayım.
Ama eğer iyi yönde kullanmazsam, becerilerim, aklım, kalbim ve vücudum durgunlaşacak, çürüyecek ve sonunda yok olacaktır. Sınırsız potansiyele sahibim. Beynimin yalnızca küçük bir bölümünü kullanıyorum, kaslarımın yalnızca önemsiz bir kısmını geriyorum. Dünkü başarılarımı yüzlerce kat ve daha da fazla artırabilirim; bugünden başlamak üzere, bunu yapacağım.
Artık hiçbir zaman dünün başarılarıyla tatmin olmayacağım, gerçekte sözünü etmeye değmeyecek kadar küçük eylemlerle övünmeye bundan böyle izin vermeyeceğim. Sahip olduğumdan daha fazlasına sahip olabilirim, sahip olacağım! Beni yaratan mucize doğumumdan sonra niçin sona ersin ki?
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.
Bu dünyaya tesadüfen gelmedim. Bir amaç için buradayım ve bu amaç, bir kum tanesi kadar küçülmek değil, bir dağ kadar büyümektir. Bundan böyle bütün kuvvetimi hepsinden daha büyük bir dağ olmaya yöneltecek, potansiyelimi, o merhamet çığlıkları atıncaya kadar zorlayacağım.
İnsanlık ve kendim hakkındaki bilgilerimi artıracağım. Üslubumu ve nezaketimi sürekli iyileştireceğim, çünkü bunlar herkesi cezbeden şekerlerdir.
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.
Gücümü zamanın meydan okumalarında yoğunlaştıracağım, eylemlerim başka her şeyi unutmama yardım edecektir. Evdeki sorunlarım evde kalacaktır. İşimdeyken ailemi düşünmeyeceğim, yoksa bu zihnimi karartır. Aynı şekilde, işimdeki problemler iş yerinde kalacaktır. Evimdeyken mesleğimi düşünmeyeceğim, yoksa bu sevgimi azaltır.
İşyerinde aileme yer yoktur, evimde de işyerine. Her ikisini de birbirinden ayıracak ve böylelikle her ikisiyle de evli olacağım. Her ikisi ayrı olmalıdır, yoksa mesleğim ölür. Bu, yılların çelişkisidir.
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.
Bana, görmem için gözler, düşünmem için akıl verilmiş. Ve hayatın artık idrak etmek istediğim büyük sırrı eninde sonunda odur ki, bütün sorunların, cesaretsizliklerim ve ıstıraplarım, gerçekte tebdili kıyafet etmiş olanaklarımdır. Bundan böyle onların kuşandığı kıyafetle aptallaşmayacağım, çünkü gözlerim açıldı. Giysinin ötesine bakacak ve kanmayacağım.
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.
Hiçbir yabani hayvan, hiçbir bitki, hiçbir rüzgar, hiçbir yağmur, hiçbir kaya, hiçbir göl benimle aynı geçmişe sahip değildir, çünkü ben sevgiyle yaratıldım ve bir amaç için doğuruldum. Eskiden bu gerçeği dikkate almazdım, ancak bundan böyle bu, hayatımı biçimlendirecek ve yönlendirecektir.
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.
Tabiat yenilgi bilmez. Sonunda galip gelir, ben de öyle. Her zaferle bir sonraki mücadele daha kolaylaşır.
Kazanacağım, başaracağım, çünkü ben eşsizim.
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.
__________________________________________________ ____________
Alıntı:Hıncal Uluç |
| |
18-11-2007, 11:59 PM
|
#4 (permalink)
| Guest | Ynt: PERŞÖMENLER 5 Numaralı Parşömen: Bugün!
Bugünü son günümmüş gibi yaşayacağım. Bana bahşedilen bu son değerli günde ne yapmalıyım?
İlk önce, hayat kabını öyle sıkı kapatmalıyım ki, tek bir damlası bile kumlara akmasın. Bir anını bile dünün talihsizliklerine, yenilgilerine, dünün ıstıraplarına yakınmakla harcamamalıyım; niçin iyiyi kötüye feda edeyim ki?
Kum saatindeki kum tanecikleri yukarı doğru akabilir mi?
Güneş battığı yerden doğabilir, doğduğu yerden batabilir mi?
Dünün sıkıntılarını hafifletebilir ve düzeltebilir miyim? Dünün yaralarını geriye çağırıp iyileştirebilir miyim? Dünden daha genç olabilir miyim?
Ağızdan çıkan kötü sözleri, indirilen darbeleri, verilen acıları geriye alabilir miyim?
Hayır.
Dün ebediyen gömülmüştür ve bir daha dünü düşünmeyeceğim.
Bugünü son günümmüş gibi yaşayacağım.
Peki o zaman ne yapmalıyım?
Dünü unuturken, yarını da düşünmeyeceğim. Şimdi'yi niçin belki'ye feda edeyim?
Yarının kumları, bugününkilerden önce akabilir mi?
Güneş bu sabah iki kez mi doğacak?
Bugünün yolunda yürürken yarının işlerini yapabilir miyim? Yarının altınlarını bugünün kesesine koyabilir miyim?
Yarının çocuğu bugün doğabilir mi?
Yarınki ölüm, gölgesiyle bugünün sevincini karartabilir mi?
Kendimi, hiçbir zaman tanık olmadığım olayların üzerinde görebilir miyim?
Hiçbir zaman gündeme gelmeyecek sorunlarla kendime eziyet edebilir miyim?
Hayır!
Yarın, dünle birlikte gömülüdür ve ben bir daha onu düşünmeyeceğim.
Bugünü, son günümmüş gibi yaşayacağım.
Sahip olduğum her şey bugündür ve bu saatler şu anda sonsuzdur. Güneşin doğuşunu idam cezası ertelenmiş bir mahkûm gibi sevinç çığlıklarıyla selamlayacağım. Kollarımı, o paha biçilmez armağana, yeni bir güne doğru uzatacağım. Aynı şekilde, daha dün, gün doğuşunu selamlayan ama artık bugün hayatta olmayanları düşündüğümde şükredeceğim.
Ben gerçekten de talihli bir insanım ve bugünün saatleri hak edilmemiş ikramiye gibiler. Benden çok daha iyi olanlar ayrıldıkları halde, bana niçin fazladan bir gün bahşedildi? Onlar amaçlarına ulaştılar da benimki henüz başarılmadı mı? Tabiatta bir amaç var mı? Bu benim fazladan bir günüm mü?
Bugünü, son günümmüş gibi yaşayacağım.
Yalnızca bir tek hayatım var ve hayat bir zaman ölçüsünden başka bir şey değildir. Eğer birini harcarsam, ötekini de yok etmiş olurum.
Bugünü harcarsam, hayatımın son sayfasını da yok etmiş olurum. O nedenle, bugünün her anını bağrıma basıyorum, çünkü bir daha geri gelmeyecek. Yarın çekilmek üzere bugün bankaya yatırılamam; kim rüzgârı tuzağa düşürebilir ki?
Bugünün her anına iki elimle sarılıp sevgiyle okşayacağım, çünkü değerine paha biçilemez. Karşılığında bütün altınlarını vermeye hazır ola n yaşlı adam, bir nefes satın alabilir mi? Gelecek saatlere ne kadar bir fiyat biçebilirim ki? Onları paha biçilmez kılacağım.
Bugünü, son günümmüş gibi yaşayacağım.
Zaman öldürme araçlarından kesinlikle kaçınacağım. Sürüncemede bırakmayı eylemle yok edeceğim. Kuşkuyu inancın altına gömeceğim. Korkuyu güven ile dağıtacağım. Boşboğazlara kulak vermeyecek, işlemeyen ellerle oyalanmayacak, aylakların bulunduğu yere gitmeyeceğim. Bundan böyle biliyorum ki, aylaklığa fırsat vermek, sevdiklerimin yiyeceğini, giyeceğini ve sevgisini çalmaktır. Ben sevgi dolu bir insanım ve bugün sevgimi ve büyüklüğümü kanıtlamak için son günümdür.
Bugünü son günümmüş gibi yaşayacağım.
Bugünün görevlerini bugün yerine getireceğim.
Bugün, çocuklarımı okşayacağım; yarın olmayabilirler, tabii ben de. Bugün kadınımı tatlı öpücüklere boğacağım; yarın olmayabilir, tabii ben de.
Bugün ihtiyaç içindeki dostuma destek olacağım, yarın yardıma çağırmayabilir ya da ben sesini duyamayabilirim.
Bugün kendimi adayıp çalışacağım, yarın ne verecek bir şeyim de ne alacak bir kimsem kalmayabilir.
Bugünü, son günümmüş gibi yaşayacağım.
Eğer bu benim son günümse, benim en büyük anıtım olmalıdır. Bugünü hayatımın en iyi günü yapmalıyım. Bugün her dakikayı sonuna dek içeceğim. Tadına bakacak ve şükredeceğim. Her bir saatini sayacak, her dakikasını değerli bir şeyle dolduracağım. Hiç çalışmadığım kadar çalışacak, kaslarımı bağırtıncaya kadar yoracak ve sonra devam edeceğim. Bugünün her dakikası, dünün saatlerinden daha bereketli olacak. En son günüm, en iyi günüm olmalı.
Bugünü, son günümmüş gibi yaşayacağım.
Ve eğer son günüm değilse, diz çöküp şükredeceğim.
_______________________________________
Alıntı:Hıncal Uluç. |
| |
19-11-2007, 12:00 AM
|
#5 (permalink)
| Guest | Ynt: PERŞÖMENLER 6 numaralı parşömen: Duygularım
Bugün duygularımın efendisi olacağım.
Sular yükselir, sular çekilir. Kış gider yaz gelir. Yaz biter soğuk basar. Güneş doğar, güneş batar. Dolunaydan sonra ay karanlığa bürünür. Kuşlar gider. Çiçekler açar, çiçekler solar. Tohum ekilir, hasat toplanır. Tabiatın ruh hali çevrimidir, ben de tabiatın bir parçasıyım, öyleyse, gelgit gibi, ruh halim de yükselir ve alçalır.
Bugün duygularımın efendisi olacağım.
Her güne dünkünden farklı bir ruh haliyle uyanmam, tabiatın pek anlaşılmamış bir oyunudur. Dünkü sevinç bugünün üzüntüsü olur; oysa bugünün üzüntüsü yarının sevincine büyür. İçimde bir çark sürekli üzüntüden sevince, övünmeden yerinmeye, mutluluktan hüzne doğru dönüp durur. Çiçekler gibi açmış bugünün sevinci solacak ve kedere dönüşecektir. Ama bugünün üzüntüsünün de yarının sevincini öyle içerdiğini hatırlayacağım.
Bugün duygularımın efendisi olacağım.
Peki bu duygulara günümü verimli kılacak şekilde nasıl hakim olacağım? Eğer ruh halim uygun değilse, o günüm başarısız olacaktır. Ağaçların ve bitkilerin çiçeklenmesi havaya bağlıdır ama kendi havamı ben yaratır ve içimde taşırım. İnsanlara yağmur, kasvet, karanlık ve kötümserlik verirsem, onlar da yağmurla, kasvetle, karanlıkla ve kötümserlikle tepki gösterirler. Eğer insanlara neşe, heves, aydınlık ve gülümseme götürürsem, onlar da neşe, heves, aydınlık ve gülümsemeyle davranırlar. Yarattığım hava, hasadı üretir ve altın tarlasına dönüşür.
Bugün duygularımın efendisi olacağım.
Her günümün mutlu ve verimli bir gün olabilmesi için duygularıma nasıl hükmedeceğim? Yüzyılların şu sırrını öğrenerek: Düşüncelerinin davranışlarına hükmetmesine izin veren zayıftır; davranışlarının düşüncelerini denetlemesini sağlayan ise güçlü. Her gün uyandığım zaman üzüntü, kendine acıma ve başarısızlık güçleri tarafından fethedilmeden önce, şu savaş planını uygulamaya koyacağım:
Canım sıkılıyorsa, şarkı söyleyeceğim.
Üzüntülüysem, güleceğim.
Hastaysam, iki kat emek harcayacağım.
Korkuyorsam, ileri atılacağım.
Aşağılık duygusuna kapılmışsam, yeni giysiler giyeceğim.
Kararsızsam, sesimi yükselteceğim.
Kendimi yoksul hissediyorsam, beni bekleyen zenginliği düşüneceğim.
Kendimi yetersiz buluyorsam, geçmiş başarımı anımsayacağım.
Kendimi önemsiz görüyorsam, hedeflerimi düşüneceğim.
Bugün duygularımın efendisi olacağım.
Bundan böyle şunu biliyorum ki, ruh hali her zaman iyi olanlar, yeteneksiz olanlardır, ben yeteneksiz değilim. Beni parçalayacak güçlere karşı sürekli savaşacağım günler olacak. Umutsuzluk ve üzüntü gibilerini farketmek kolaydır, oysa öyleleri vardır ki, bana gülümseyerek ve el uzatarak yaklaşırlar, ama beni mahvedebilirler. Bunlara karşı da hiçbir zaman kontrolümü kaybetmemeliyim.
Kendime aşırı güveniyorsam, başarısızlıklarımı anımsayacağım.
Yemeğe düşmüşsem, geçmişteki açlığımı düşüneceğim.
Kendimden hoşnutsam, rakiplerim gözümün önüne gelecek.
Büyüklüğün tadını çıkardığım anlarda utanç anlarını unutmayacağım.
Kendimi çok güçlü hissediyorsam, rüzgarı durdurmaya çalışacağım.
Çok büyük servet kazanırsam, aç bir mideyi düşüneceğim.
Aşırı gururlu olmuşsam, bir anlık zayıflığı anımsayacağım.
Becerilerimin çok üstün olduğunu düşünüyorsam, yıldızlara bakacağım.
Bugün duygularımın efendisi olacağım.
Bu bilgiyle aynı zamanda hitap ettiğim insanların da ruh halini anlayacak ve farkedeceğim. Bugün gösterdikleri kızgınlığa ve sinirliliğe anlayış göstereceğim, çünkü artık biliyorum ki, yarın değişecekler ve onlara yaklaşmak bir sevinç olacaktır.
Artık bir insan hakkında bir görüşte hüküm vermeyeceğim. Beni bugün nefretle karşılayanı yarın almaktan geri durmayacağım. Bugün belki bir kuruş verip altın arabayı almayabilir, ama yarın bir tahta parçasına evini verebilir. Bu sırrı bilmem, benim için büyük servetin anahtarı gibidir.
Bugün duygularımın efendisi olacağım.
Bundan böyle insanların ve kendimin ruh halindeki gizemi tanıyacak ve tanımlayacağım. Şu andan itibaren içimde uyanacak her türlü kişiliği denetlemeye hazırım. Duygularıma pozitif eylem aracılığıyla hükmedeceğim ve duygularıma hükmettiğim zaman, kaderime de hükmedeceğim.
Bugün ben kaderime hükmediyorum.. Ve benim kaderim mesleğimde dünyanın en iyisi olmaktır!
Kendi kendimin efendisi olacağım.
Muhteşem olacağım.
_________________________________________________
Alıntı:Hıncal Uluç. |
| |
19-11-2007, 12:00 AM
|
#6 (permalink)
| Guest | Ynt: PERŞÖMENLER 7 numaralı parşömen: Gülmek
Dünyaya güleceğim.
İnsan dışında hiçbir canlı gülemez. Ağaçlar, yara aldıkları zaman kuruyabilir, tarlalardaki yabani hayvanlar açlıkla, acıyla bağırabilirler; ancak yalnızca ben gülmekle ödüllendirilmiş bulunuyorum ve bunu istediğim zaman kullanabilirim. Bundan böyle gülme alışkanlığını edineceğim.
Gülümseyeceğim, anlayışım artacak; kıkırdayacağım, sorumluluklarım hafifleyecek; güleceğim, hayatım uzayacak, çünkü uzun yaşamanın sırrı budur ve bu sır şimdi benim oldu.
Dünyaya güleceğim.
Her şeyden önce, kendime güleceğim. Çünkü kendisini çok ciddiye alan bir insan kadar gülünç bir şey yoktur. Hiçbir zaman ruhumun tuzağına düşmeyeceğim. Tabiatın en büyük mucizesi olmama karşın, yine de sadece zaman rüzgarlarına savrulmuş bir kum taneciği değil miyim? Gerçekten de, nereden geldiğimi ya da nereye gittiğimi biliyor muyum? Bugünle ilgili endişelerim on yıl sonra aptalca gelmeyecek mi? Günün önemsiz olaylarının beni alt üst etmesine niçin izin vereyim? Bugün güneş doğmadan önce, yüzyılların ırmağında önemsiz gibi gözükmeyen ne olmuş olabilir?
Dünyaya güleceğim.
Gözlerimden yaşlar akıtacak ya da lanetler yağdıracak kadar beni kızdıran insanlar ve olaylar karşısında nasıl gülebilirim? Ne zaman keyfim kaçacak olsa, derhal aklıma gelecek kadar güçlü bir alışkanlık haline gelinceye kadar, üç sözcüğü tekrarlayacağım. Atalarımdan kalma bu deyiş beni her türlü çapraşık durumdan çıkartacak ve hayatımı dengede tutacaktır:
"Bu da geçer."
Dünyaya güleceğim.
Çünkü dünyevi olan her şey gelip geçicidir. Yüreğim daraldığı zaman, bunun da geçeceğini düşünerek teselli olacağım. Başarı ile şişindiğim zaman, bunun da geçici olması nedeniyle kendimi uyaracağım. Yoksulluktan boğulduğum zaman, kendime bunun da geçici olduğunu söyleyeceğim. Zenginlik kazandığımda da kendime bunun geçici olduğunu söylemeliyim. Evet, piramitleri yapanlar nerede? Piramidin taşları altında gömülü değil mi? Ve bir gün piramit de kumum altına gömülmeyecek mi? Eğer her şey geçici ise, niçin bugün için endişe duyayım ki?
Dünyaya güleceğim.
Bugünü gülücüklerle resmedeceğim. Bu geceyi şarkılarla çerçeveleyeceğim. Mutlu olmak için hiçbir zaman gayret göstermeyeceğim, bunun yerine kederli olamayacak kadar meşgul olacağım. Bugünün mutluluğunun tadını bugün çıkaracağım. Çünkü o, kutu içinde saklanabilecek bir tohum değildir. O, şişede saklanacak şarap da değildir. Yarın için biriktirilemez. Tohumu aynı gün ekilmeli, hasadı aynı gün biçilmelidir.
Bundan böyle bunu yapacağım.
Dünyaya güleceğim.
Ve gülücüklerimle her şey olduğuna varacaktır. Başarısızlıklarıma güleceğim ki, yeni düşlerin bulutlarında kaybolsunlar. Başarılarıma güleceğim ki, gerçek değerlerine büzülsünler. Kötülüklere güleceğim ki, ben tatmadan yok olsunlar. İyiliklere güleceğim, büyüyüp bollaşacaklar. Her gün, yalnızca gülerek başkalarını güldürdüğüm zaman, zafer olacaktır.
Dünyaya güleceğim.
Bundan böyle gözyaşlarım yalnızca terden akacaktır, çünkü keder ya da pişmanlık veya düş kırıklığı gözyaşlarının çalışma yaşamında hiçbir değeri yoktur, oysa her gülümseme bir altınla değiştirilebilir ve yürekten sarfettiğim her güzel söz kaleler inşa eder.
Dünyaya güleceğim.
Hiçbir zaman kendimle ve dünyamla alay etmeyi unutacak kadar önemli, bilge, vakur, güçlü olmama izin vermeyeceğim. Bu konuda her zaman bir çocuk kalacağım, çünkü ancak bir çocuk olarak kalırsam başkalarına tepeden bakamam ve başkalarına tepeden bakmadığım sürece de haddimi bilirim.
Dünyaya güleceğim.
Gülebildiğim sürece yoksul olmam. Bu, o zaman, tabiatın en büyük armağanlarından birisidir ve ben bunu artık har vurup harman savuramam. Yalnızca gülerek ve mutlulukla gerçek başarı haline gelebilirim. Emeğimin meyvelerinden yalnızca gülerek ve mutlulukla zevk alabilirim. Eğer bu böyle olmasaydı, başarısız olmak çok daha iyi olmaz mıydı; mutluluk, yemeğe tadını veren şarap değil midir? Başarıdan zevk almak için mutluluğa sahip olmalıyım ve kahkahalar bana hizmet eden odalıklardır.
Dünyaya güleceğim.
Mutlu olacağım.
Başarılı olacağım.
________________ |
| |
19-11-2007, 12:01 AM
|
#7 (permalink)
| Guest | Ynt: PERŞÖMENLER 8 Numaralı parşömen.. Değerimi katlamak..
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
İnsan dehasına değen dut yaprağı, ipek haline gelir.
İnsan dehasına değen killi toprak, kalelere dönüşür.
İnsan dehasına değen selvi ağacı, sandık olur.
İnsan dehasına değen bir avuç koyun postu, krallara giysi olur.
Eğer yaprak, kil, odun ve post insan eliyle yüz kat, bin kat değer kazanabiliyorlarsa, aynı şey niçin benim adımı taşıyan toprak için geçerli olmasın?
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
Kendisini üç gelecek bekleyen bir buğday tanesi gibiyim. Buğday tanesi, bir çuvala konduktan sonra bir domuza yedirilmek üzere ahıra boşaltılabilir. Ya da ekmek yapılmak üzere öğütülebilir. Ya da altın başağının bir taneden binlerce üretmesi için toprağa ekilebilir. Ben, tek bir farkla, bir buğday tanesi gibiyim. Buğday tanesi, domuza yedirilmek, ekmek için öğütülmek ya da çoğaltmak için toprağa ekilmek arasında bir seçim yapamaz. Oysa ben seçebilirim. Hayatımı ne bir domuza yedirteceğim, ne de başkaları tarafından parçalanıp yenilmek üzere başarısızlık ve ümitsizlik taşları arasında öğüteceğim.
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
Büyüme ve çoğalması için buğdayın toprağın karanlıklarına ekilmesi gerekir. Başarısızlıklarım, ümitsizliklerim, cahilliğim ve becerisizliklerim, olgunlaşmak için dikildiğim karanlıktır. Nasıl ki buğday tanesi yağmurla, güneşle, ılık rüzgarlarla beslenir, filiz sürüp serpilirse, vücudumu ve aklımı, düşlerimi gerçekleştirmek için öyle beslemeliyim. Buğday tanesi başak vermek için tabiatın lütfunu beklemek zorundadır. Ben ise beklemek zorunda değilim, çünkü kendi yazgımı seçme gücüne sahibim.
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
Peki bunu nasıl yapabilirim? İlk önce, günle, haftayla, ayla yılla ve hayatımla ilgili hedefler koyacağım. Nasıl ki buğday tanesinin kabuğunu çatlatıp filiz vermesi için yağmur yağması gerekiyorsa, hayatımın önüne billurlaşması için öyle hedefler koymalıyım. Hedefler koyarken, geçmişteki en iyi icraatımı dikkate alacak ve bunu yüzle çarpacağım. Gelecekteki yaşantımın kuralı bu olacaktır. Hedeflerimi hiçbir zaman çok yüksek görmeyeceğim. Mızrağımı aya doğrultup yalnızca bir kartala saplamak, onu kartala doğrultup yalnızca kayaya çarpmaktan daha iyi değil midir?
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
Hedeflerimin yüksekliği, tam isabet sağlayıncaya kadar sık sık tökezlesem bile, beni korkutmamalıdır. Tökezlersem, doğrulacağım, düşüşlerin beni endişelendirmeyecektir, çünkü tam isabet sağlamak için herkes tökezlemek durumumdadır. Yalnızca bir solucan tökezlememe özgürlüğüne sahiptir. Ben, solucan değilim. Ben, soğan bitkisi değilim. Ben, koyun değilim. Ben; insanım. Başkaları, killeriyle bir kulübe yapa dursunlar. Ben, benimkiyle bir kale inşa edeceğim.
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
Güneş nasıl buğday taneciğinin fide vermesi için toprağı ısıtırsa, bu parşömenlerdeki sözler de benim hayatımı öyle ısıtacak ve düşlerimi gerçek kılacaktır. Bugün, dün yaptığım her eylemi aşacağım. Bugünün dağına gücümün yettiği kadar tırmanacağım, yarın ise bugünkünden daha da yükseklere varacağım, öbür gün ise yarından da yükseklere. Başkalarının yaptıklarını geçmek önemli değildir, önemli olan kendi yaptıklarımı aşmamdır.
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
Ilık rüzgar nasıl buğday tanesinin olgunlaşmasına yön verirse, rüzgarlar da benim sesimi başkalarına taşıyacak ve sözlerim hedeflerimi açıklayacaktır. Bir kere ağzımdan çıktılar mı, artık itibarımı kaybetmeden geri dönemem. Kendi peygamberim gibi olacağım; söylediklerimle alay etse bile, herkes planlarımı, düşlerimi bilecek ve böylece söylediklerim tamamlanmış eylemlere dönüşünceye kadar kaçmak için hiçbir mazeretim olmayacak.
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
Çok geri hedefler koymak gibi bir suç işlemeyeceğim.
İşi, başarısızlığa izin vermeden yerine getireceğim.
Elimi her zaman erişebileceğim yerin daha yükseğine uzatacağım.
Pazardaki performansımla hiçbir zaman memnun olmayacağım.
Her zaman hedeflerimi, gerçekleşir gerçekleşmez yükselteceğim.
Her zaman hedeflerimi dünyaya açıklayacağım.
Ancak, başarılarımı hiçbir zaman ilan etmeyeceğim. Bırakayım insanlık beni övsün ve ben de bu övgüyü tevazuyla kabul etme bilgeliğine sahip olayım.
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
Bir buğday tanesi yüzle çarpıldığında yüz adet başak üretir. Bunu on kez yüzle çarparsanız, yeryüzündeki bütün kentleri doyurursunuz. Bir buğday tanesinden daha üstün değil miyim?
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
Bunu yapacak, sonra yine değerimi yüze katlayacağım, tekrar tekrar. Büyüklüğüm karşısında, bu parşömenlerdeki sözlerin bende yarattığı gibi, şaşkınlık ve hayranlık duyulacak.
_______________________________________________
Alıntı:Hıncal Uluç |
| |
19-11-2007, 12:02 AM
|
#8 (permalink)
| Guest | Ynt: PERŞÖMENLER 9 Numaralı Parşömen: Eylem
Düşlerim değersiz, planlarım yanıltıcı, hedeflerim imkansızdır. Eylem ile tamamlanmadıkça, tümünün hiçbir değeri yoktur.
Şimdi harekete geçeceğim.
Ne kadar ayrıntılı ve büyük ölçekli olursa olsun, sahibini bir milim öteye götürmüş bir harita hiçbir zaman olmamıştır. Ne kadar adil olursa olsun, suç işlenmesini önleyebilmiş, parşömene yazılı bir kanun hiçbir zaman olmamıştır. Benim elimde tuttuğum parşömen gibi, bir kuruş para getirmiş ya da tek bir övgüye yol açmış bir parşömen hiçbir zaman olmamıştır. Haritayı, parşömeni, bu deri parçasını, düşlerimi, planlarımı, hedeflerimi yaşayan bir güce dönüştürecek ateş, yalnız ve yalnızca eylemdir. Başarımı besleyecek ve sulayacak olan şey, eylemdir.
Şimdi harekete geçeceğim. Beni geride tutan ağırdan almanın kaynağı korkudur ve artık ben bütün cesur yüreklerin derinliklerinde kazılı olan bu sırrı keşfettim. Artık biliyorum ki, korkuyu yenmek için duraksamadan davranmalıyım, o zaman kalp çarpıntılarım geçecektir. Artık biliyorum ki, terör aslanını sakin bir karıncaya dönüştüren şey, eylemdir.
Şimdi harekete geçeceğim. Bundan böyle ateşböceğinin yalnızca kanat çırptığı, hareket ettiği zaman ışık saçabildiğini unutmayacağım.
Bir ateşböceği olacak, alevim gün ışığında bile güneşe rağmen görülebilecektir. Varsın başkaları kanatlarıyla övünüp duran, ama yaşamak için bir çiçeğin sadakasına bağlı olan kelebekler gibi olsunlar.
Ben ateşböceği gibi olacağım ve ışığım dünyayı aydınlatacak.
Şimdi harekete geçeceğim. Bugünün görevlerini ihmal edip yarına bırakmayacağım, çünkü o yarının hiçbir zaman gelmeyeceğini biliyorum. Eylemlerim mutluluk ve başarı getirmeseler bile, derhal davranmalıyım, çünkü harekete geçip başarısızlığa uğramak, davranmayıp debelenmekten daha iyidir.
Mutluluk, benim eylemimin topladığı meyve olmayabilir, ancak eylem olmaksızın asmadaki bütün üzümler çürür.
Şimdi harekete geçeceğim.
Şimdi harekete geçeceğim.
Şimdi harekete geçeceğim.
Şimdi harekete geçeceğim. Bundan böyle bu sözleri sürekli tekrarlayacak ve onlar bir alışkanlık haline gelinceye ve onları izleyen eylemler de göz açıp kapama gibi bir içgüdüye dönüşünceye kadar, her an, her gün, gün gün yineleyeceğim.
Bu sözlerle aklımı, başarım için gerekli olan her eylemi yerine getirecek duruma getirebilirim.
Bu sözlerle aklımı, başarısızlığın uzak durduğu her görevi ifa edecek hale getirebilirim.
Şimdi harekete geçeceğim.
Bu sözleri sürekli tekrarlayacağım.
Uyandığımda bu sözleri tekrarlayacak, başarısızlık bir saat daha uyurken, yatağımdan kalkacağım.
Şimdi harekete geçeceğim.
İş yerime geldiğimde tekrarlayacak, başarısızlık geri çevrilme olasılığını düşünüp taşınırken, hemen ilk işime yöneleceğim.
Şimdi harekete geçeceğim. Kapalı bir kapı gördüğümde bu sözleri tekrarlayacak, başarısızlık dışarıda korku ve ürpertiyle beklerken, kapıyı çalacağım. Şimdi harekete geçeceğim. Günah beni çağırırken bu sözleri tekrarlayacak ve kendimi şeytana uymaktan kurtaracağım.
Şimdi harekete geçeceğim.
Vazgeçip ertesi gün yeniden başlamaya eğilimli olduğum zaman, bu sözleri tekrarlayacak ve hemen yeni bir işe uzanacağım.
Şimdi harekete geçeceğim.
İş dünyasındaki değerimi belirleyen ve çoğaltan yalnızca eylemdir ve ben eylemlerimi katlayarak değerimi çoğaltacağım.
Başarısızlığın yürümekten korktuğu yerlerde yürüyeceğim. Başarısızlık dinlenmek istediği zaman çalışacağım.
Başarısızlık sustuğu zaman konuşacağım. Başarısızlık bir kişiye hitap etmek için planlar yaparken, mallarımı satın alabilecek on kişiye sesleneceğim. Başarısızlık çok geç demeden önce yaptım diyeceğim.
Şimdi harekete geçeceğim.
Sahip olduğum her şey şu andır.
Yarın ise tembellerin emeğine ayrılmıştır. Ben tembel değilim.
Yarın, kötünün iyiye dönüştüğü gündür. Ben kötü değilim.
Yarın, zayıfların güçlendiği zamandır. Ben zayıf değilim,
Yarın başarısızlığın kazandığı gündür. Ben başarısızlık değilim.
Şimdi harekete geçeceğim. Aslan acıktığı zaman yemek yer. Kartal susadığı zaman su içer. Harekete geçmezlerse, ikisi de yok olup giderler. Ben başarıya açım. Mutluluğa ve huzura susamışım. Harekete geçmezsem, başarısızlık ve sefalet dolu uykusuz gecelerde yitip giderim. Kendime emredeceğim ve kendi emirlerime uyacağım.
Şimdi harekete geçeceğim.
Başarı beklemez. Eğer ertelersem, başkasıyla nişanlanır ve onu ebediyen kaybederim.
Şimdi zamanı.
Şimdi yeri.
Ve işte ben.
Şimdi harekete geçeceğim.
__________________________________________________ ___________________________________________
Alıntı:Hıncal Uluç |
| |
19-11-2007, 12:03 AM
|
#9 (permalink)
| Guest | Ynt: PERŞÖMENLER 10 Numaralı parşömen: Dua
Büyük bir felaket ya da keder anında Allahına sığınmayacak kadar imanı zayıf olan var mıdır? Tehlike, ölüm ya da olağan deneyim ve kavrayışı aşan muamma karşısındayken onun adını haykırmayan var mıdır? Tehlikeye maruz kalan bütün canlıların ağzından fışkıran bu derin içgüdü nereden geliyor?
Elinizi başkasının gözleri önünde hızla hareket ettirin, kirpiklerini kırpıştırır. Birisinin dizine hafifçe vurun, bacağı havaya fırlar. Korkunç bir olayla karşılaşan kişi, aynı derin refleksle haykırır "Allahım!"
Tabiatın bu en büyük gizemini kavramak için hayatımın dine adanması gerekmiyor. Yeryüzünde yürüyen insan dahil bütün yaratıklar, yardıma çağırma içgüdüsüne sahiptir. Bu içgüdüye, bu armağana niçin sahibiz?
Haykırışlarımız bir çeşit dua değil midir? Tabiat kanunlarının işlediği bir dünyada kuzunun, katırın, kuşun ve insanın yardıma çağırma içgüdüsüne sahip olması, bunu duyacak ve cevap verecek ilahi bir gücün bulunması akıl ermez bir şey değil midir?
Bundan böyle dua edeceğim.. Ancak yardım talebim yalnızca yol gösterilmesi için olacaktır.
Hiçbir zaman bu dünyanın maddiyatı için dua etmeyeceğim. Yiyecek getirmesi için bir hizmetkâra seslenmiyorum. Bir hancıdan oda vermesini istemiyorum. Hiçbir zaman altın, aşk, sağlık, zafer, şöhret, başarı ya da mutluluk istemeyeceğim. Yalnız ve yalnızca bunlara sahip olabilmem için bana yol gösterilmesi adına dua edeceğim ve dualarım her zaman kabul edilecek.
Aradığım yol gösterme gerçekleşebilir ya da gerçekleşmeyebilir, ama her ikisi de bir cevap değil midir? Bir çocuk babasından ekmek ister ve ekmek yoksa, baba çocuğa cevap vermiş sayılmaz mı?
Bana yol gösterilmesi için dua edeceğim ve diyeceğim ki:
Her şeyi yaradan, bana yardım et. Çünkü bugün çıplak ve yapayalnız, dünyaya çıkıyorum ve senin bana yol gösteren elin olmaksızın başarıya ve mutluluğa giden yoldan uzaklaşabilirim.
Ne altın, ne giysiler ve hatta ne de yeteneğime uygun olanaklar istiyorum. Onların yerine bana olanaklarıma uygun yetenekler kazanmada yol göster.
Aslana ve kartala dişleriyle ve pençeleriyle nasıl avlanıp kazanacaklarını öğrettin. Bana sözlerle nasıl avlanacağımı ve sevgiyle nasıl kazanacağımı öğret ki, ben insanların arasında bir aslan ve işyerimde bir kartal olabileyim.
Bana engeller ve başarısızlıklar arasında alçakgönüllü kalmada yardım et, ama zaferle gelecek ödülü gözlerimden saklama.
Başkalarının yapamadığı görevler ver bana; onların başarısızlıklarından başarı tohumları toplayabilmem için yol göster. Ruhumu dindirecek korkular ver bana; kuruntularımla alay edecek cesareti bahşet.
Hedeflerime ulaşmaya yetecek kadar gün ihsan eyle bana; bugünü son günümmüş gibi yaşamama yardım et.
Sözlerimi meyve vermeleri için yönlendir; kimse iftiraya uğramasın diye dedikodudan alıkoy beni.
Tekrar tekrar deneme alışkanlığı ile beni disiplinli kıl; ortalamalardan yararlanmanın yolunu göster bana. Bana olanakları tespit etme çevikliğini bahşet; gücümü artıracak sabır ver.
İyi alışkanlıklarla yıka beni ki kötüleri boğulsun gitsin; başkalarının zayıflıklarına karşı merhamet ver. Her şeyin gelip geçici olduğunu öğrenmem için bana acı ver; bugünkü şükranlarımı saymam için bana yardım et.
Beni nefrete maruz bırak ki o yabancım olmasın; yabancıları dostlara dönüştürmek için kasemi sevgiyle doldur.
Bütün bunlar senin iradendir. Asma kütüğüne sımsıkı tutunmuş küçük ve yalnız bir üzüm tanesi olmama rağmen beni herkesten farklı kıldın. Demek ki, benim için özel bir yer ayrılmış bulunuyor. Bana yön ver. Yardım et. Bana yol göster.
Bu dünya bağında filiz sürmem için tohumum senin tarafından seçilip atıldığında benim için ne öngördüysen, hepsini olabileyim.
Bana yardım et.
Allahım, bana yol göster.
__________________________________________________ ___
Alıntı:Hıncal Uluc. |
| |
19-11-2007, 12:47 AM
|
#10 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 742
Tesekkür: 29
190 Mesajinıza toplam 493 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: PERŞÖMENLER
__________________ bilge insan güneşi gösterir..anlayan güneşe..anlamayan bilgenin parmağına bakar.. | Offline
| | | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | PERŞÖMENLERHayatım Değişti Klubü ve Hayatım Değişti Kafesi PERŞÖMENLER Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız 2 numaralı parşömen: Sevgi!...
Bugünü yüreğimdeki sevgiyle selamlayacağım.
Her türlü girişimdeki başarının en büyük sırrı budur. Güç, bir kalkanı delebilir ve hatta hayata son verebilir ama insanların kalbini yalnızca sevginin görünmez gücü açabilir. Sevgiyi en büyük silahım yapacağım. Seslendiğim hiç ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hayatım Değişti Kafesi telkin cd indir izle İstanbul Hayatım Değişti Kafesi nerededir kimdir Hayatım Değişti Kafesi çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hayatım Değişti Kafesi hipnoz Hayatım Değişti Kafesi olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hayatım Değişti Kafesi hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hayatım Değişti Kafesi kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:21 PM.
|