Şehre dönüş (İstanbul)

[Bluesky24]

Eski dünyanın merkezi; tarihi zenginlikleri ve eşsiz manzarasıyla herkese kucak açıyor. İstanbul dendiğinde ilk akla gelen; yedi tepeye serpiştirilmiş medeniyetler mirası. Bu keyfi anlamak, bu şehri bir gün olsun yaşamaktan geçiyor.





Asya ile Avrupa kıtalarını bir köprü ile birbirine bağlayan İstanbul, iki kıta üzerine kurulu dünyada tek şehir olma ünvanını elinde tutuyor. Kurulduğundan beri önemli bir ticaret merkezi olma özelliğini hiç kaybetmeyen bu metropol, 2500 yılı aşan hareketli bir tarihe sahip. Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu'na başkent olmuş bu şehirde, 1600 yılı aşan bir sürede 120'den fazla imparator ve sultan hüküm sürmüş. Bu alanda da dünyada başka bir örneği bulunmuyor. İmparatorluklar başkentiyken, devlet ile birlikte dinlere de idari merkez olan İstanbul, sultan camileriyle süslü. Roma devrinden kalma surlar ile çevrili ve 7 tepe üzerine kurulu bu muhteşem kentin yapıları zaman içinde Türk sanatına uygun düzenlemelere uğradı. Harap halde bulunan kiliselerin bazıları da tamir ve tadilattan geçerek camiye çevrildi.







Romantik Kız Kulesi

İstanbul'un sembollerinden biri olan Kız Kulesi, Boğaz girişindeki kayalık üzerine kurulmuş küçük ve şirin bir masal adeta. Kızının yılan tarafından sokulacağını rüyalarında gören dönemin imparatoru, onu böyle bir sondan korumak için bu kuleyi yaptırmış ve kızını da buraya yerleştirmiş. Ancak getirilen meyve sepetinden çıkan bir yılan, beklenen trajediye sebep olmuş. Kız Kulesi, seyir balkonuyla da İstanbul'un en romantik lokantası olma özelliğini taşıyor.

Yaşayan bir tarih: Topkapı Sarayı

Eski İstanbul, 22 km uzunluğundaki surların çevrelediği yarımadanın 7 tepesi üzerine kurulmuş. Yarımadanın batı kenarı, surlarla çevrili Topkapı Sarayı'nın sahillerini oluşturuyor. Saray, adeta şehir içinde bir şehir gibi muazzam bir kompleks niteliğinde. Kaşıkçı Elması ve Sultan Süleyman'ın hançeri gibi paha biçilmez zenginlikteki eserler, Topkapı Müzesi'nin en büyük gurur kaynağını oluşturuyor.







Sekizinci harika: Ayasofya Müzesi

Dünyanın sekizinci harikası olan Ayasofya müzesi, iç duvarlarındaki eşsiz gizemi, sanat eserleri ve heybetli yapısıyla dünyanın ilgi odağı olmaya devam ediyor. Aynı tepenin düzlüğünde güzelliği kadar şöhretiyle de tanınan Sultan Ahmet Camii ve Yerebatan Sarayı Sarnıcı, gece ışıklandırmalarında büyülü yüzüyle her gece İstanbul'a gülümsüyor.

Beyoğlu - Galata Kulesi



Sembolü Galata Kulesi olan Beyoğlu bölgesine geldiğinize göre her tür eğlenceye açık olmalısınız. Ne de olsa İstanbul için neşenin ve mutluluğun buluşma yeri burası. Avrupa'nın en eski ve dünyanın 'en kısa' metrosuna tünel bölgesinde binebilirsiniz. Tünelin hemen üstü İstiklal Caddesi'nin başlangıcını oluşturuyor. Eski tramvayların nostaljisinde İstiklal Caddesi'ni boydan boya geçebiliyorsunuz. Eski elçilik binaları ile çevrili Beyoğlu, renkli butikleri, üst katında çay içebileceğiniz kitapçıları, meşhur Galatasaray Lisesi'nin karşı sırasında bulunan Çiçek Pasajı ve sayısız otantik restoranlarıyla adeta bir keyif merkezi. Sinemalar, tiyatrolar, kafeler, lokantalar ve eğlence yerlerinden yükselen coşkuya kapılmamak mümkün değil. Taksim Meydanı'na kadar ulaşan İstiklal Caddesi boyunca 1001 çeşit insan, Beyoğlu'nun hem günlerinin hem de gecelerinin sadık kalabalığını oluşturuyor. Atatürk ve arkadaşlarıyla birlikte kurtuluş savaşını anlatan abide ise, Taksim Meydanı'nın en bilindik simgesi.

Galata Köprüsü'nün keyfi

Yenilenen Galata Köprüsü üzerinden Süleymaniye Camisi'ne yürüyüş yaparken, tutkuyla balık avlayıp rahatlamaya çalışanların keyfi görülmeye değer. Köprünün karşısına geçtiğinizde, sizi şehrin ikinci büyük ve hareketli çarşısı olan Mısır Çarşısı karşılıyor. Biraz ileride bulunan Dolmabahçe Sarayı ve Camisi ise, Boğaziçi kıyısının en güzel süsü.

Atatürk'ün son durağı: Dolmabahçe Sarayı



Osmanlı sultanlarının İstanbul'daki üçüncü büyük sarayı olan Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı devletinin son dönemin sanat ve protokol anlayışına uygun olarak yapıldı. Toplam 285 odası ve 46 salonuyla, hazineden kızlar ağası dairesine, ekmek fırınından eczaneye, yaklaşık 350.000 m2'lik bir alana yayılmış olan görkemli saray, müze içinde bir müze özelliği taşıyor. Sarayı simgeleyen saat kulesi ise sarayın yapımından 25 yıl sonra inşa edilmiş. Duvarlarını süsleyen 6oo'e yakın tabloları ve altın yaldızlı tavan işlemeleri her konuğu hayrete düşürmeye yetecek güzellikte. Ancak Atatürk'ün son nefesini verdiği oda, sarayın en mütevazı odası.

Şehre dönüş (İstanbul)

Eski tarihin başkenti İstanbul'un neredeyse her dilde farklı bir ismi bulunuyor. Grekçe: Vizantion, Latince: Bizantium, Rumca: Konstantinopolis, Slavca: Konstantingrad, Vikingce: Miklagord, Ermenice: Estambol, Arapça: El-Mahsura, Hatta bugünkü İstanbul adının bile tam olarak nasıl oluştuğu konusunda değişik rivayetler bulunuyor. Akla en yakın geleni; Konstantinopolis'in alınmasıyla bir katliam olacak korkusuna kapılarak şehri terk eden Hristiyanlar, Fatih Sultan Mehmet'in kimsenin öldürülmemesi fermanını duyunca tekrar şehre dönmeye karar verirler. Bunun üzerine sayısız at arabalarından oluşan konvoylarda 'şehre dönüş' anlamına gelen bir slogan yayılır: 'Eist en polin'. Zaman içinde bu slogan, şehrin ismi gibi algılanır ve kabul görür.







Kaynak: zennube