Kariyer mi? Aile mi?
Kadınlar son dönemde değişiyor. Eğitim düzeyleri yükseliyor, kendileri için bir şey istemeye başladılar. Ama arada sanki aile kavramına da bir şeyler oluyor. Çocuk istemeyen kadınlar artıyor ve evlilikler de kısalıyor. Neden acaba?
Hepimizin pek çok şeyi birden isteriz. Onu da olayım, bunu da.. oraya da gideyim, buraya da.. Bu ayakkabıyı da alayım, şunu da.. Ya hayatımız için neler istiyoruz?
Son 10 yılda Türkiyede, büyük şehirlerin kadınlarında bir değişim var. 1920lerde seçme, seçilme hakkını alsa bile, toplumun devamlı olarak arka planda görmeyi tercih ettiği, fedakarlık beklediği kadın modeli sanki değişiyor.
Mesela Orkid reklamı "Kariyer de Yaparım, Çocuk da" diyor ama etrafımıza baktığımızda sanki pek çok kavramın değiştiğini görüyor gibiyiz.
Örneğin şu dizi "Ihlamurlar Altında", ilk başladığı günlerde delikanlı, nişanlısının çalıştığı yere gidip, işi bırakmasını istiyordu. Dizinin sunuşunda "eski Yeşilçam flimleri tadında" ifadesi yer alıyordu. Ben de birden bunu düşündüm, Türk flimlerinin zirveye ulaştığı 1970li yıllarda, erkeğin bu yaklaşımı bize "kıskanıyor, Aaaaaşıııkkkkk" duygusu yaşatırdı. Oysa ben diziyi seyrederken kendimi "Yaaa, çalıştırma eve kapat. Sonra günün birinde, parasızlığın da etkisiyle mutsuz et, hatta belki de dövmeye başla di mi" diye düşünürken buldum.
Evet değişenlerin başında "aşk" geliyor. Çünkgünümüz kadınları artık, kariyer yapıyor. Kariyer yapmak da bence çok doğru bir yaklaşım. Kendi hayatını yöneten, kendi ayaklarının üstünde duran bir kadın modelini destekliyorum.
Ama bir yandan da düşünüyorum. Kariyer illa aşkı yok eder mi? Bence etmemeli. Ama belki de erkeklerimiz henüz bu olgunluğa gelemedi. Yani ev işlerini ve fedakarlıkları kadınlardan bekleyen bir toplum görüntüsünden, kadınlar belki çıkıyor ama erkekler daha henüz yerinde sayıyor. Bu da "kariyer ve aşk" yerine, "kariyer mi aşk mı?" kavramını koyuyor gibi.
Çocuk olayında da benzer bir gelişme var. Henüz adının tam konulduğunu düşünmüyorum ama artık çocuksuz kalmayı tercih eden çiftler var. Oysa "evlenirsin ve çocuğun olur". Bu bir toplumsal zorunluluktur. Ama günümüzün koşulları, insanları hem maliyet açısından, hem dünyanın gidişatı açısından "çocuk sahibi olmaktan uzak kalmaya" itiyor gibi.
Adı henüz konulmadı dedim çünkbir arkadaşımın anlattığı bir hikayeyi hatırlıyorum. Arkadaşım 25li yaşlarda evlenmiş ama 2-3 kere düşük yaptığı için çocuk sahibi olamamıştı. 40lı yaşlara yaklaştığı sıralarda, doktoru kendisini uyarıyor; "Çocuk düşünüyorsan, zaman geçmeye başlayacak, tüp bebek opsiyonunu düşüneceksen, artık yapılması lazım" diyor.
Bu sözler arkadaşıma bir şeyleri kaybettiği duygusu yaşatıyor. Bu nedenle eve geldiğinde çöküp kalıyor ve hüngür hüngür ağlıyor. Eşi eve geldiğinde de kendisini bu şekilde bulunca şaşırıyor. Olay anlatıldığında eşinin ifadesi şu oluyor Biz çocuk istiyor muyuz? Neden isteyelim? Biz 40 yaşına geldik. Bundan sonra hem ruhsal, hem de mali olarak çocuğun zorluklarına nasıl katlanacağız. Kaldı ki, o çocuk için bu bir haksızlık değil mi? Yaşlı bir anne-baba.
O ana kadar ağlayan arkadaşım, bu sözler üzerine düşünmeye başlıyor ve hayatında ilk defa, 40 yaşına geldiğinde anlıyor ki, çocuk istemesinin tek nedeni kendi ve eşinin ailesinin çocuk bekliyor olmaları. Oysa kendisinin bu tür bir isteği yok. Hele 40 yaşında artık hiç yok. O günden sonra da bir daha bu konuda üzüntduymamaya başlıyor. Oysa daha öncesinde, çocuğu olan ailelerin yanında bir eziklik hissettiğini hatırlıyor.
Size anlattığım bu hikaye bugün 45'lerinde olan bir kadının hikayesi, o çocuk konusunda eziklik yaşadı ama bugünün genç çiftleri daha akıllı. Çocuk istemeyi "ailelerin isteği" çerçevesinde yapmayacak kadar akıllılar. Baştan bu konuda tavır alıyorlar.
Benim önerim şu; kariyerinizi ihmal etmeyin, aile kavramı ise sizin karar vereceğiniz bir konu. Bu konuda sakın "filanca şöyle istiyor" diye kendi hayatınızı yaşamaktan vazgeçmeyin.
Kaynak:Kadınvizyon Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |