Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Kadınlarla ilgili haberler

Uyarılar

En Güzeli, Senin Kadar Sevilmedi !!

Serbest Kürsü ve Kadınlarla ilgili haberler En Güzeli, Senin Kadar Sevilmedi !! Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız " Bir süryaralı narsist var. Kendine aşık ama kendisini sevmiyor. . !" Murathan Mungan / " Yüksek Topuklar" Altı yaşındaydım. Söz dinlemeyen, kaprisli, iştahsız ( bir yanaktan diğerine taşınan lokmalar ) bir çocuktum. Mutsuzdum. . . Kendimi ifade edememenin sıkıntılarını ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Kadınlarla ilgili haberler telkin cd indir izle İstanbul Kadınlarla ilgili haberler nerededir kimdir Kadınlarla ilgili haberler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Kadınlarla ilgili haberler hipnoz Kadınlarla ilgili haberler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Kadınlarla ilgili haberler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Kadınlarla ilgili haberler kuantum düşünce kitap haberi

En Güzeli, Senin Kadar Sevilmedi !!

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08-04-2010, 09:50 PM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Bluesky24 will become famous soon enoughBluesky24 will become famous soon enough
Standart En Güzeli, Senin Kadar Sevilmedi !!





" Bir süryaralı narsist var. Kendine aşık ama kendisini sevmiyor. . !"



Murathan Mungan / " Yüksek Topuklar"

Altı yaşındaydım. Söz dinlemeyen, kaprisli, iştahsız ( bir yanaktan diğerine taşınan lokmalar ) bir çocuktum. Mutsuzdum. . . Kendimi ifade edememenin sıkıntılarını yaşıyordum. Sokakta oynamam yasaktı. Arkadaşım hiç olmamıştı. Yaşıtlarımla ilişkim söz konusu bile değildi. Evde yığınla oyuncağım vardı ya. . . Kırıp, parçaladığım oyuncaklar…







" Yakında bir çocuk gelecek bu eve. . "







Zamanın durduğu kısacık bir an.







Ürkmüştüm. Şaşkındım. Korkuyordum. Çaresizdim…







" Yemeğini zamanında yiyen, öğlen uykusuna yatan, akıllı uslu bir çocuk; Mehmet Ali…"







İmalı bir ses tonuyla konuşuyordu anneannem.







Kıskançlık, terk edilme korkusu yığılıvermişti omuzlarına. Güvensizlik, içimde büyüye duran bir tümör olacaktı bundan böyle. . .







Demek, Mehmet Ali…







Donup kalmıştım bir zaman; eski bir fotoğrafta gibiydim. Öfke bıçak gibi kesmişti etimi. Kanamıştın. Oysa gözlerimdeki acılığı gizlemem, umursamaz davranmam gerekirdi. Yenilişimi anlamamalıydılar. Asla. . !







Mehmet Ali, öyle mi ?







Bir Cuma günüydü. Sisli, serin bir sonbahar öğleden sonrası. Şan Sinemasına gitmiştik. Fuayeye inen geniş merdivenin hizasındaki afişlere takıldı gözüm. Sarı uçuşan saçlar, bir çift ela göz. Kalkık bir burun. Nedensiz, garip bir hüzün vardı sanki gülümseyişinde,bir kırılganlık ya da.







" Kim bu abla" diye sordum.







" Filiz Akın, "dedi anneannem" hem acele et, onun filmini izleyeceğiz zaten".







Salona geçtik. Gong vurdu. . .







Filiz Akın düşlerden, masallardan sızıp gelmiş bir peri kızı olmalıydı. Yoo, Rapuntzel. Benim Rapuntzelim.







O filmlerin, fotoğrafların bir parçası gibi görecektim kendimi giderek. Küçük aklımla telaşlanıyor, günün birinde Filiz Akın, Ediz Hun gibi olamayacağım diye uykularım kaçıyordu adeta. Sinemanın görkemli fantezisiyle yüzleşmiştim bir kez. Kaçışım yoktu…







Mehmet Ali papucumu dama attıracaktı:Onlar Mehmet Aliyi seçmişlerdi. Benimse seçimim Filiz Akındı. Aileme karşı en büyük misillemem ….







Aşk gibi bir duyguydu bu, yadsıyamam. Hayranlıktı. İşaret gibi. Simya gibi. Metafizik gibi. Hücrelerime nüfuz eden bir tutku. Üstelik altı yaşında bir çocuğun kaldıramayacağı kadar ağır bir yük.







Kendime onun fotograflarıyla yeni bir hayat ısmarlamıştım. Şizofrenik bir yarılma yaşamamam imkansızdı artık. Zamanla parçalanmış bir hayatın içinde buldum kendimi. İki ayrı yaşam (Meğer insan kendini hiç tanımadan senelerce yaşayabilirmiş ). Belki de bir ömür boyunca kendini bir başkası sanabilirmiş.







Pencereyi açıyorum. Tüller savruluyor. Yangınlı bahçelerde ıslak sonbahar yaprakları. . . Oraya buraya atılmış giysiler. Hayatta karşılığı olmayan bir hayalin antropoloğu oluveriyorum. . . O hayali var etmeye çalışıyorum umutsuzca.







Filiz Akın bir hayal kahramandı hiç kuşkusuz. İnsan üstbir kimlikti benim için. Yemeyen, içmeyen, insan özelliklerine sahip olduğunu düşünmediğim bir Myte. Bazen annem, çoğunlukla tek arkadaşım. İlker İnanaoğlunu az kıskanmamıştım. Filiz Akının oğlu olmasını çekemiyordum bir türlü.







Filiz Akın ile ilk kez Hilton Otelinde bir davette karşılaşmıştık. Tanıştırdılar. Kalbim duracak gibiydi o an. Nefes alamıyordum. Kendi kendime kilitlenmiş gibi. . . Nasıl anlatsam şimdi, muazzam bir ışık halesinin içindeydi. Güzellikten öte bir şeydi bu. Kusursuzluk. . . Heyecan. Her şeyi unutmuştum. Kim olduğumu, nerede olduğumu, hatta neler olduğunu…Dünya farklı bir yöne doğru dönmeye başlamıştı adeta. O parlak, mavimsi ışıkla yıkanıyordu saçları. Bir flaş patladı. 18 Nisan 1974 tarihi düşüldo fotoğrafın arkasına.







Tanrım, ne kadar çirkin çıkmıştım. İçinde karmakarışık, nedeni bilinmeyen, anlaşılmayan duygularla dolu, ne yapacağını bilmeyen biri gibi yanında duruyordum fotoğraf çekilirken. ( The Beast and Beauty durumları. . . ) O dakika istediğim tek şey zamanın donması ve sonsuza dek öylece kalabilmekti. Bir rüyanın içindeydim. Eğilip yüzüme baktı. Gülümsedi. Karşımdakinin bir ilahe olduğunu alımladım. (Hayır, abartmıyorum. Gözlerine bakabilseydiniz, benim yerimde olsaydınız şimdi aynı şeyleri yazıyor olurdunuz. ) Nasıl ifade etsem, gözlerimin önünde yaşlardan bir perde vardı, sanki buğulu bir camın ardından bakıyor gibiydim. İnanılmaz bir şeydi bu…Tanımlanamaz bir şey. . !







Sonraları çok kez karşılaştım Filiz Akın ile. Her defasında o parlak mavimsi ışık çakımları arasındaydı ve hep o heyecanları, şaşkınlıkları yaşadım. Evet, kendi başıma sürdürdüğüm,varettiğim bir hayaldi o kuşkusuz. Bir hayal kadın.







Taner Onat bir makalesinde şöyle diyordu :







". . kiminden nefret ettik, kimini kalbimizin en derin yerlerine aldık. Duyarlılıklarımızı öylesine beslediler ki, her yazarın kendine göre bir sinema kahramanı bile oldu. Pınar Çekirgenin Filiz Akını, Murathan Munganın Neriman Köksalı, Feridun Andaçın Türkan Şorayı. . ."







Filiz Akına olan tutkum fanatizmi de beraberinde çoğaltmıştı, hiç kuşkusuz. Öyle ki rakip olarak gördüğüm Hülya Koçyiğitten senelerce, kelimenin tam anlamıyla nefret etmiştim. Hülya Koçyiğit ile yıllar sonra bir söyleşi yapacaktım. Ve " Biliyor musunuz sizden hep nefret etmiştim," dediğimde Hülya Hanımın yüzündeki şaşkınlığı hiç unutmayacağım. Filiz Akın nedeniyle sinemadaki hemen tüm kadın oyucuları ama en çok Hülya Koçyiğiti nasıl reddettiğimi, yok saydığımı anlatmıştım kendisine. Gülerek dinlemişti. . . Söyleşinin bitiminde, "Bundan sonra hayatınızda ben de varım, öyle değil mi ?" diyerek bir fotoğrafını imzalamıştı.







"Kan gövdeyi götürüyor" denilebilecek bir fanatizmdi çocukluğumda, ilk gençliğimde yaşadığım. Zamanla hepsini ayrı ayrı sevdim. . . Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve Filiz Akın. Bu dört kadına ne çok şey borçluyduk. Ne çok şey borçluydum. . !







Birden Çiğdem( Filiz Akın ) ve Fıratla( Yılmaz Güney ) kendimi "Umutsuzlar"ın setinde buluverdim.







Çiğdem, endişeli bir şekilde uyanır. Adeta bir ses, gürültüye kalkar gibi, yavaşça doğrulur yataktan, pencereye doğru yürür. Bakıp bakmamakta kararsızdır. Perdeyi aralar.







Fırat sokağın başındadır. Kapatır perdeyi. Bocalar. Ne yapacağını bilemez bir an. Tekrar bakar. Fırat yoktur. Sabahlığını kapıp sokağa fırlar. . . Bir o yana, bir bu yana koşar Çiğdem. Yoktur. Aramaktan vazgeçip, kapıya yönelir. Tam o sırada Fırat gecenin karanlığından sıyrılıp, beyaz giysileri içinde Çiğdeme doğru yürür. Bir süre beklerler. Sonra kucaklaşırlar. Sımsıkı sarılır Çiğdem.







Fırat - Sen gideli çok oldu Çiğdem, sen gideli 467 gün oldu. Her kurşun deliği bir gün içindir.







Çiğdem - Niye kurşun ?







Fırat - Söküp atmak için, kurtulmak için belki. Lakin gördüm ki, seni öldürme çabası boşmuş, sen ölmezmişsin. 467 gün, seni her gün kurşunladım. En son kurşunu dün sabah alnında denedim. Öldüremedim. Ve anladım ki sensiz olmazmış.







Çiğdem - Ya ben . . . 467 gün ölerek yaşamadım mı ? 467 gün gazete sayfalarını korkarak açtım. Kurşunlanmış, al kanlara boyanmış resmini görmemek için, Tanrıya dua ettim. Beni aramakla hata ettin



Fırat. Düzenimi bozdun. Yokluğuna alışmaya çalışıyordum.







Fırat - Alışabildin mi ?







Çiğdem - Alışamadım.







Fırat - Yanında biri vardı, kimdi ?







Çiğdem - Senden kurtulmak için, evlenmeye karar vermiştim.







Fırat - Evlenmek öyle mi ? Yokluğunla 467 gün geçti. Daha bir kadının elini tutmadım. Bir kadının yüzüne bakmadım. Aklımdan bile geçirmedim. Anladım ki, benim için her şeydin.







Çiğdem - Senin için her şey olmaktansa, silahın olmayı seçerdim. Beni silahın kadar sevseydin yuvamız, çocuklarımız olurdu. Yanlış yoldasın Fırat, bu silah sana ölüm getirecek.







Fırat - Sen, ben, silahım olamaz mıyız, üçümüz bir arada yaşayamaz mıyız ?







Çiğdem - İmkansız.

Fırat - Seni çok seviyorum Çiğdem , silahımı da çok seviyorum. İkinizden birini seçmem için beni mecbur etme. . .







Çiğdem - Üçümüz bir arada olamayız Fırat. . . Ayrılığımızın sebebi bu değil miydi ? Sen silahını seçip ayrılığımıza neden olmadın mı ?







Fırat - Anlatamıyorum. Ben silahıma mecburum. Bizim kellemiz, her an namlunun ucundadır, bizim kellemize İstanbulda binlerce cellat taliptir, bizim kellemize senin bilemeyeceğin değerler biçilmiştir.







Çiğdem - Her şeyi bırakırsan, niye biçilsin Fırat ?







Fırat - Bunu anlasan, anlayabilsen Çiğdem, sen, ben ve silahım, ha ? Sen, ben ve silahım. .







Çiğdem - İmkansız…







Fırat - Kabul et. .







Çiğdem - İmkansız…







Fırat - Kabul et. .







Çiğdem - İmkansız…







Sarılırlar birbirlerine. Bir müddet öylece kalırlar. Kapının zili çalar. Ayrılmadan dinlerler. Üst üste çalar zil. Gelen Fıratın adamlarıdır. Fırat onlarla gider. Çiğdem, elinde kırmızı gül, ağlamaktadır. Pencereye koşar. Kapının zili yeniden çalar. Heyecanla koşar Çiğdem, umutla. Açar kapıyı. Gelen Fıratın arkadaşı Nihattır.



"Seni eve götürmeye geldim bacım,"der. "Fıratın biraz daha yaşamasını istiyorsan onu rahat bırak,"der. . .



Beni durup, durup bu filme çeken ne, diye düşünürüm bazen.



"Umutsuzlar" hüzne yenilmeyle, hüzünle ödeşmeyle biter. Umutsuzluk, sayrısal tutkuların, acıların, yazık edilen hayatların berdelidir belki de.







İtiraf edeyim, garip bir mutluluk ve kırıklık ( ruh üşümesi, desem. . ) yaşardım " Umutsuzlar"ı her izlediğimde. Bir çift eşsiz güzellikteki ela gözün içine dalıp, bilmediğim hayatlara giderdim " Umutsuzlar", "Hırsız Kız", "Son Mektup", "Zambaklar Açarken" ve diğer Filiz Akınlı filmlerde de.







Buruk bir gülümsemeyle yüzüme bakardı perdedeki sarışın kadın. Aslında tuhaf bir özdeşimdi bu. Öyle ki, bir zaman sonra artık hangimiz hangimiz karıştırmaya başlamıştım. Yalnızdım. İçimde bir fısıltı, bu o değil, izini sürdüğün bir başkası, onu bulursan tükenecek ıssızlığın, yanılsamaların diyordu. (Bu fısıltının senelerdir içimde bana rağmen inatla varolduğunu, hani neredeyse tüm hayatımı onun tayin ettiğimi düşünüyorum şimdi. )Zamanla bastırdım o fısıltıyı. Güç de olsa bastırdım. Mecburdum.







Kürşat Başar "Başucumda Müzik" romanında şöyle der :







" İnsan bir düşsevebilir mi, diye sordu. Evet, dedim hiç düşünmeden. Bence zaten en çok onu sevebilir, bir düşü…"







Ben de en çok onu sevdim sanırım, bir düşü. . !







Sonu gelmez iç savaşlarımın tek barış antlaşması onun filmleri, fotoğraflarıyla doldurduğum albümler, video kasetlerdi. Kendimi yapayalnız, kimsesiz hissettiğim, nereye ait olduğumu bilemediğim anlarda o fotoğrafların, film karelerinin arasında huzur buluyordum. Ve başkaları her ne söylerse söylesin Yeşilçam melodramlarını çok sevdim ben. Bana kendi hayatımın kapılarını açan o güzelim melodramlarda özlemeyi, hüznü, küskünlüğü, en mutlu günümde sebepsiz bir kederle ürpermeyi öğrendim çünkü. Filiz Akın, Belgin Doruk, Lale Belkıs, Kartal Tibet, Çolpan İlhandan. . .



Kaynak:Kadınvizyon

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

Bluesky24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


En Güzeli, Senin Kadar Sevilmedi !!

Serbest Kürsü ve Kadınlarla ilgili haberler En Güzeli, Senin Kadar Sevilmedi !! Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız " Bir süryaralı narsist var. Kendine aşık ama kendisini sevmiyor. . !" Murathan Mungan / " Yüksek Topuklar" Altı yaşındaydım. Söz dinlemeyen, kaprisli, iştahsız ( bir yanaktan diğerine taşınan lokmalar ) bir çocuktum. Mutsuzdum. . . Kendimi ifade edememenin sıkıntılarını ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Kadınlarla ilgili haberler telkin cd indir izle İstanbul Kadınlarla ilgili haberler nerededir kimdir Kadınlarla ilgili haberler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Kadınlarla ilgili haberler hipnoz Kadınlarla ilgili haberler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Kadınlarla ilgili haberler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Kadınlarla ilgili haberler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:17 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.