Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Herkes baba olamaz ki…! Herkes baba olamaz ki…![/b]
Herkes baba olamaz ki…! …her erkek bir iş sahibi olabilir..! Az-çok demeden, evini geçindirebilecek kadar para kazanabilir.Arkadaşları olabilir… kendisine güvenen… kendisinin de onlara güvendiği… Akrabaları olabilir… hiç incitmediği… hiç
ihmal etmediği…Sözü sohbeti keyifli olabilir. Meslek hayatında da başarılı…Kim varsa etrafında, kırmamak için, onlara "hayır" dememek için koşuşturabilir…Akşama kadar birçok kişinin sıkıntısıyla uğraşabilir. İki lokma ekmek götürebilmek için evine,
kendisini çok yorabilir…Sosyal ortamlarda, sosyal aktivitelerde bol bol faaliyet yapabilir…Sevdiği takımın hiçbir maçını kaçırmayabilir… alınan yenilgiler için günlerce kafa yorabilir…Evlatlarının geleceği için türlü yatırımlar yapabilir…Onlara her
şeyin en iyisini, en kalitesini almak için kendisini paralayabilir…Özel okullara yollayabilir… özel hocalar tutabilir… Çocuklarına nasihat etmek için "Aferin… akıllı ol… benim gibi sıkıntı çekme… çalış, adam ol… ezdirme kendini" diyebilir……vs…vs…Her
erkek bunların tümünü yapabilir……ama her erkek "Baba" olamaz ki…! Çünkü tüm bu saydıklarım erkekleri "BABA" yapmaz ki…! Küçük bir erkek çocuğundan gelmiş geçen gün bir soru… Diyor ki mailinde "Mehtap Ablacım… ben sizi hergün
seyrediyorum… siz küçükken sizin babanız da benim babam gibi eve az mı geliyordu…?"Düşündüm… babamı düşündüm… kendimi düşündüm… bu minik kalbin parmaklarından dökülen satırları düşündüm.Ne olabilirdi dokuz yaşında bir erkek çocuğuna bunu söyleten?
Babasına hasret, ama bir o kadar da babasıyla bir olmak istemesini, hayatın kaygan zemininde harekete geçiren… Baba olmak nasıl bir şey biliyor musunuz sevgili okurlar…? Baba olmak, dibi azgın sularla dolu bir göl üzerinde, soğuk
havaların da etkisiyle buz tutmuş bir kaygan zeminde, düşüp başını çarpmayacak kadar başarılı bir koşucu… buzu kırmamayı başaracak kadar hassas hareketlerle yürümeyi bilen bir dengeleyici… ve tüm bu koşuşturmaların arasında da elindeki kendisine
emanet edilmiş minik kalplere, babalığın nasıl bir şey olduğunu yaşatabilecek ve onları hayata güvenle hazırlayabilecek kadar donanımlı olabilmeyi başarmaktır.Öyle bir hayat ki… sizi azgın sularda boğulmadan yaşamanın bir yolunu bulmaya zorluyor… tüm
bu zorlukların arasında da olan çocuklarımıza oluyor. Çocuklar için baba, bilinçaltı süreçleri açısından ve terapötik bir dille söylemem gerekirse "KAHRAMAN"dır. Bilinçaltının gizli kahramanları babalarımızdır.Baba yanımızdaysa, korkmayız…Baba
yanımızdaysa güvendeyiz… Peki ya baba yanımızda değilse…? Babanın olmadığı yerlerde anneler devreye giriyor sevgili beyler…! "Canım yabancı değil ya… o da annesi… benim yerime ilgilensin…" diyerek kendinizi kurtaramazsınız. Çünkü annenin
karşıladığı duygusal beslemeyle, babanın karşıladığı duygusal beslemeler son derece farklı.
Baba, "özgüven, güç, kuvvet, hayat karşısında güçlü olma" duygularını beslerken; anneler "merhamet, vicdan" duygularının oluşmasına neden oluyor.
Baba ilişkisi yeterince gelişmemiş çocuklarda özgüven problemiyle karşılaşırken; annesiyle yeterince duygusal ilişki geliştirememiş çocuklarda da merhamet duygularıyla ilgili eksiklikler olduğunu görürüz.Babanın duygusal ilişki kurmadığı,
konuşmadığı, sohbet etmediği, evladıyla yakın ve sıcak iletişim kurmadığı durumlarda, babayla yeterince muhatap olamayan çocuklarda, anneden gelen duygular ağır basmaya başlar.Size garip gelebilir ama hiç dikkat ettiniz mi? önceden sokakta kavga eden
çocuklar, birbirlerini tehdit ederken: "Seni babama söylüyceemmmm…" derlerdi.Son dönemlerde bu sözün yerini ne aldı…? Evet bildiniz…Seni anneme söylüyycemmm…"Özellikle erkek çocuklar için "anneye söyleme" durumu bence tehlikeli.Neden…?Birincisi;
babanın, hayatın bir parçası olmamasına işaret eder. İkincisi; erkek çocuğun, baba figürüyle yeterince muhatap olmamasından dolayı, yani özdeşim kuracağı, benzemeye çalışacağı, model alacağı bir yakın baba ilişkisi olmamasından dolayı, anneyi
"benzeme nesnesi yani model" olarak kullanmaya başlaması anlamına gelir. …ne demek bu "anneyi benzeme nesnesi olarak görmeye başlaması" durumu? Annelere benzeyen erkek çocukların çoğalması demek…! Bu tehlikelidir sevgili babalar.
Dikkat ediyor musunuz? Son on yıldır duygusal, her şeye ağlayan, olaylar karşısında aşırı hissi tepkiler veren delikanlıların sayısında çoğalma oldu. Üniversite öğrencisi genç erkekler, kendilerini "ben çok duygusalım" diye tanımlamaya başladı.
Halbuki bu özellik, aynı yaştaki kız çocuklarına has bir tavırdır. Herhangi bir zorluk olduğunda genel beklenti kızların üzülüp ağlaması; erkeklerin de ağlayan insanları teselli etmesidir. Ya da olaya daha sağduyulu, daha akılcı bir çerçeveden
bakmasıdır. Ne oldu da işler bu noktaya dayandı?Çok basit… babalar, "baba" olamadılar…Babalar, erkek evlatlarına ve kız evlatlarına yeterince yakın davranmadılar.Babalar, para kazanmanın, onların fiziki ihtiyaçlarını doyurmanın asli görevleri
olduğu duygusunu üzerlerinden atamadılar. Babalar, çocuklarının, kendileri için kazanacakları paradan daha çok, baba ilişkisine, babanın sarılıp öpmesine, babayla oturup uzun sohbetler yapılmasına ihtiyaç duyduklarını bir türlü göremediler.Ve…
ve… hayat koşulları ağırlaştıkça… evlerdeki paraya endeksli ihtiyaçlar arttıkça… babaların daha fazla çalışıp daha fazla para kazanmaları gerekti… ve bu madde, bu materyal, bu fiziki ihtiyaca dayalı malzeme, onların "varlıklarının" yerini
almaya başladı…Oysa… oysa çocukların paraya değil babaya ihtiyaçları var. Mutsuz ve yeterince oturmamış bir sığ ilişkide, çocuğunuza en pahalısından bilgisayar alırsınız… yine de mutlu edemezsiniz……ama duygu yüklü, koruyan, gözeten, kuşatan,
destekleyen, dengeleyen, sıcacık bir baba-evlat ilişkisinde, sizinle oynayacağı on dakika saklambaç, oturup sohbet edeceği saatler, dünyanın en güzel hediyesidir de haberiniz bile yoktur…!Sevgili babalar… siz para kazanmak için evden uzaklaştıkça…
herhangi bir takımın maçına ayırdığınız zaman kadar bile evlatlarınıza zaman ayırmadıkça ne oluyor biliyor musunuz?Özetle söyleyeyim…Duygusal ilişki kurup, besleme yapmadığınız kızlarınız, olmadık adamlarla evlenmeye kalkıyorlar. Çünkü kendilerine en
yakın olan erkekle yeterince duygusal bir doyum gerçekleşmediği için, saçının telini bile vermeyeceğiniz tür adamlarla ilişki yaşamaya kalkıyorlar.Oğullarınıza gelince… oğullarınız… oğullarınız erkek gibi davranmayı öğrenemiyorlar. Sürekli kadınlarla
muhatap olmaktan, kadınların gittikleri çay poğaça toplantılarına katılmaktan, kadınların sohbetlerini dinlemekten, kadınların tepkilerini seyretmekten, kadınlar gibi düşünüp, kadınlar gibi davranmaya başlıyorlar. Unutmayın ne olur… erkek
davranışlarıyla kadın davranışları birbirinden farklıdır. Ani bir durum ve olaya, kadının verdiği tepkiyle erkeğin verdiği tepki kesinlikle birbirinden farklıdır. Sonuçta kız/erkek fark etmez, her ikisi de özgüven sahibi olmayı, çabalamayı, hayata
sağlıklı gözlerle bakmayı, duyguların basıncından uzak akılcı düşünmeyi babadan öğrenirler… Onlara "öğretebilecek baba"ları varsa tabii…Sevgiyle kalın… Mehtap Kayaoğlu
Dn.Psikolog Psikoterapist
mehtapkayaoglu@gmail.com
POZİTİF Psikolojik Araştırmalar Enstitüsü Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |