Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Kadınlar mı, erkekler mi daha çok yoruluyor? Kadınlar mı, erkekler mi daha çok yoruluyor?[/b]
Birkaç gün önce dışarıdaydım, dışarı dediysem eğlence-gün-sergi-konser vs. anlaşılmasın, koşturmanın tam ortasından bahsediyorum. Bir süredir fırsat bulup yazdıramadığım ilaç kupürleri (cidden nezaket sahibi) eczacım Hürcan hanımın bir
elemanıyla tarafıma gönderilmiş. Onları da aşan bir durum olarak Cuma "son gün"müş. Perşembe toplantı var olmaz, Cuma iyi dedim düştüm yola... Sabahtan sağlıkla ilgili bir diğer işimi halledip, öğleden sonra tam hasta haneden çıkmak
üzereyken yakalayabildiğim doktoruma birikmiş ilaçlarımı yazdırdım. "Birikmiş" derken yanlış anlaşılmasın, kafama göre kullanmadım elbet; Özel muayenehanesinde reçete edilmiş ama resmi evraka işlenmesi sonraya kalmış, "sonuna kadar"
ve "yerinde" kullanılmış ilaçlar bunlar. Her ne ise, bu koşuşturmanın ardından "çok şükür" diyerek dershanedeki çocuğumu alıp bir kaç gündür ağrıyan dişi için "diş doktoruna"ye gittik. Diş doktoruna yakın park ettiğim arabada kalan
aklım, üç kat aşağıya bir saat içinde iki kez inip-çıkmam demek olsa da işimiz bitti ve çıktık sonunda... Arkadaşlarım iyi bilir, hatta daha geçen gün konuştuk; "Trafik polisi mıknatısı" diyor bir arkadaşım gülerek, Onunlayken
başımıza gelen yakalanma vakalarımızı hatırlamış olacak... Bu sefer yakalanmadım diyorum içimden, polisten yana şansım mı döndü nedir? Diş doktorundan çık, çocuğu tekrar dershaneye, son günlerde yeniden yavaşlayan bilgisayarı tamirciye
bırak... Bütün bunların ardından baktım saat "üç buçuk" olmuş, aklıma "ceza", "polis" "trafik" demişken arabanın aksattığım muayenesi geldi. Başka bir mesai günü ayırmanın zorluğunu da hesaba katarak bu işi de halletmek istedim. Önce
"sanayi"ye gidilecek, olur da aksaklık çıkarsa tekrar geriye dönmeyelim diye... Oradan 'koş vergi dairesine, birikmiş vergini öde. Sabahtan beri o kadar çok yere harcadın ki muayene için para çıkışmayacak". Görevli, "para çek gel
yetişirsin" diyor benim sonraya bırakma niyetimi ekşiyen suratımdan anlamış olacak. "Haklı" diyorum içimden, yakında banka var, hemen para çeker gelirim… Bu koşturmacanın arasında ayaklarım sızlarken nasıl basıyorsam, "kırıtarak" yürüme
havası gibi mi algılandı nedir, bir iki adamın bakışı acayip sinirimi bozuyor. Onları "boş ver"ip aceleyle yürüyorum ilerleyen saati düşünerek. İşte, parayı getirdim diyorum, adam hemen işleme koyuyor. "Üst kata çıkın borcu yoktur kağıdı
alın" diye de ekliyor… "Aman Allahım" artık üst kat falan istemiyorum. Mecburen (söylenerek) çıkıyorum, kağıt da tamam. Müdüre imzalatın diyorlar, o da tamam... Saat dördü beş geçiyor.. "Dört buçukta araç muayeneleri bitiyor, acele
edersen yetişirsin" diyor adamlar. "Acele etmek" mi, acele etmediğimiz gün var mı ki? Yüz metre ileriye bıraktığım arabamı, iş yerinin önüne park etmeme izin veren "yem" bayii "ciddi ve saygılı" beye teşekkür ediyorum. Bir de çok
güzel olsan içim yanmaz! diyorum arabama. Bütün bu koşturmaca senin için mi Allah aşkına? Hani şu karılarına çok para harcayan adamlar vardır; parayı öderken elleri titrer ya "bir de karı güzel olsa bari" bakışı aşikar görülebilen, işte ona
benzer bir bakış attım ufak kırmızı arabama. Yok canım dedim sonra, o benim her şeyim, bir kere kimselere "rica-minnet" ettirmiyor sağ olsun. Hem o kazada kaç takla attın, kendisi kaç büklüm olup da saklamadı mı seni içinde burnunu
bile kanatmadan? Bu "değer mi-değmez mi" kafa karışıklığımı, fazlasıyla yorulmamdan hasıl olmuş "geçici huysuzluğuma" bağlayıp "boş" veriyorum. Saat "dördü on geçiyor", neyse ki gideceğim yer yakın. Veee, kahraman kadın olay
mahallinde!! Oh be saat "dört yirmi"… Adamlar ne diyecek diye gözlerine bakıyorum, "bu gün başka araç almıyoruz" diyecekler diye de ödüm kopuyor bir yandan.. Neyse ki bana bir ticari taksinin arkasına durmamı işaret ediyorlar. Yani
topu topu üç arabalık sıraya alındım, "işi kaptım" diyerek zıplayan biri gibi mutluyum.. Hatta öyle mutluyum ki hemen önümde sıra bekleyen ticari taksi şoförünün (nereden tanışıyorsak ve neredense bu samimiyet), kağıtlarımı işleme koydurma
hevesinin pek yardımseverliğe benzemeyişi bile canımı sıkmıyor. Sertçe "teşekkürler, ben yaparım" diyorum, anlıyor kendi işine bakıyor. Arabamdan inip, az önce vergi dairesinde "bir zahmet" aldığım kağıtları uzatıyorum. Tam bu noktada
gerçek bir aksiyon filminin son sahnesini çeken oyuncu gibiyim ve bu nokta "the end" olacaktı, "the last one"!! Devamı başka günlere saklanmış aksiyonun, sadece o günlük bitişi bile olsa... Gelelim bu yazıyı niye yazdım? kısmına...
Geçenlerde bir arkadaşım sağ olsun, yazılarımı hem övdü, hem de bir kısmında kadınlardan yana tavır takınan halimden dolayı "feminist" yaftasını üzerime yapıştırdı. "İyi arkadaş, iyi insan ve iyi aile babası" bu arkadaşım sanıyorum bunları
söylerken kendisi de biliyordu ki, bazı yazılarımda hep "sözüm meclisten çok dışarı"ydı. İşin esprisi bir yana, erkeklerin güçlükleri hakkında elbette bir fikrimiz var ve zaten "erkek" ya da "kadın" sözcüğünden öte "insan" sözcüğünü
seviyoruz. Belki küçükken dinlediğim bir masaldan aklımda kalanlardaki gibi; kadınların erkekleri anlaması için bir günlüğüne "dışarıdaki işlere" bakması, erkeklerin de kadınları anlaması için aynı şekilde "ev işlerini" devralması iyi ve
yerinde bir fikir olabilir. Böylelikle evde yorulan kadın, dışarıda olmanın "gezip gezip eve gelmek" demek olmadığını, erkek de gün boyu süren ev işlerinin bir diğer adının "evde boş boş oturmak" demek olmadığını anlayacak. Kim daha
"yorgun" kısmında "yine de" uzlaşabilecekler mi bilmem ama, kabul etsinler, her ikisini birlikte sürdürenler en "yorgun". Hatice Olgun Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |