Bireyleri İntihara Sürükleyen Etkenler

[Bluesky24]

Bireyleri İntihara Sürükleyen Etkenler





Dumlupınar üniversitesi (DPü) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Musa Şahin, Genelde kendini toplumun kabul ettiği araçlarla ifade edemeyen, kendini gerçekleştiremeyen bireyler ra yöneliyor dedi. Yrd. Doç. Dr. Şahin, yaptığı açıklamada, dünyada 42 saniyede bir, günde de ortalama 1000 kişinin r ederek yaşamına son verdiğini söyledi. İntihar girişiminde bulunanların yüzde 10-15inin yeniden girişimde bulunarak hayatını sonlandırdığını belirten Yrd. Doç. Dr. Şahin, rın negatif içeriğe sahip bir davranış ve bireyin anlatım biçimi olduğunu anlattı. Yrd. Doç. Dr. Şahin, dünyada r olaylarının son yıllarda arttığına dikkati çekerek, yaşam çemberini tehdit eden faktörler ortaya çıktıkça bireyin yavaş yavaş yaşamdan uzaklaşarak ra yönelebildiğini bildirdi. öğrenmenin de bir r nedeni olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Şahin, ölme ve öldürmenin öğrenme boyutu var. öldürmeyi bilmeyen kişi, r eylemine kalkışamaz. Modern toplumlarda öğrenmenin artması ve bunu sağlayan araçların yaygınlaşması, r olaylarının sayısını çoğalttı diye konuştu. İklim değişimleri, bahar ayları, yaz sıcakları, sınav ve işçi çıkarma dönemlerinde, evlilik karar ve uygulama süreçlerinde rlara daha sık rastlanıyor diyen Yrd. Doç. Dr. Şahin, iklimin de r davranışında belirleyici faktörlerden biri olduğunu, ancak bunun tek başına bir r nedeni sayılamayacağını kaydetti. Sanayileşmenin olumsuz sonuçlarıYrd. Doç. Dr. Musa Şahin, klasik toplumlarda silah, iple asma ve kesici aletlerle r olaylarının görüldüğünü, sanayileşmeyle birlikte bunlara ilaç kullanma, eroinle altın vuruş gibi yöntemlerin eklendiğini söyledi. Türkiyede yaşayanların geç modern bir toplumu oluşturduğu için sanayileşmenin getirdiği sıkıntı dalgasına yeni girmeye başladığına işaret eden Yrd. Doç. Dr. Şahin, şunları kaydetti: İntihar, sanayi kentlerinin, modern yaşamın getirdiği bir sorundur. Onun için sanayileşmeyi davul zurnayla karşılamanın gereği yok. Biz sanayileşmede geriden geldiğimiz için avantaj ve dezavantajlarını yaşıyoruz. Dezavantajımız, refah düzeyimizin daha geride olması, avantajımız ise sanayi toplumlarının r, yüksek boşanma oranı, erken gebelik, kural dışı birliktelik, obezite gibi problemlerini daha düşük düzeyde yaşamamızdır. Yrd. Doç. Dr. Şahin, modern yaşamın insanın çevresini ekonomik alana dönüştürdüğünü belirterek, hava kirliliği, trafik, kuşaklar arası saygı ve sevgi ilişkilerinin azalması gibi etmenlerin kent yaşamında insanı mutsuz hale getirdiğini anlattı. Sanayileşmeyle birlikte kent yaşamını oluşturan mekansal araçların, insanın yaşamını destekleyici olmaktan çok engelleyici rol oynamaya başladığını ifade eden Şahin, bu doğrultuda insanların tehdit altına girdiğini bildirdi. Bireyi ra sürükleyen çevresel etkenlerYrd. Doç. Dr. Şahin, insanın var olup yaşamını sürdürdüğü aile kurumunun kuruluş biçimi, işleyişi ve anlayışlarının değişmesinden olumsuz etkilendiğini belirtti. Apartmanların insanları birbirlerinden yalıtarak komşuluk ilişkilerini bitirme noktasına getirdiğine değinen Yrd. Doç. Dr. Şahin, şöyle konuştu: Sanayi toplumunun en büyük özelliklerinden biri de akrabalık ilişkilerinin azalmasıdır. Eskiden erkekler arasında kan kardeşliği, kadınlar arasında ahretlik gibi kurumsallaşmış arkadaşlık ilişkileri vardı. Askerlik arkadaşlığı yetişkin erkeklerin hayatında önemli bir yer tutardı. Şimdi bu tür arkadaşlık ilişkilerine çok az rastlanıyor. özellikle çocuklarda ergen dönemde beğenilme beklentisi vardır. Bu dönemdeki itici ve reddedici yaklaşımlar çocukta öz güven eksikliği oluşturur. Beğenilmeme duygusu gelişmeye başlar. çocuğun sosyal ve ruhsal dünyası bozulur. Bu bakımdan eğitim önemlidir. Ancak eğitim arttıkça r da artıyor. Kişilerin beklentilerini gerçekleştiremeyeceğine yönelik inançları azaldığı oranda hayattan korkmaya başladıklarını, bunun sonucu olarak r eğilimlerinin ortaya çıkabileceğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Şahin, Genelde kendini toplumun kabul ettiği araçlarla ifade edemeyen, kendini gerçekleştiremeyen bireyler ra yöneliyor. En basit kendini ifade aracı dildir. Sorunlarını dile getiremiyorsa beden dilini kullanır. Bu imkanı bulamayanlar son çareyi rda görürler dedi. Yrd. Doç. Dr. Şahin, basın ve yayın organlarında r olaylarına ilişkin yer verilen haberlerin, bu negatif davranışı teşvik edip kaygı uyandırmaması, bireylerde geleceğe, beklentilere, umuda yönelik alan daralmasına yol açmaması gerektiğini söyledi. Fertleri ra yönelten nedenlerin belirlenmesinin yeterli olmadığını, r girişimi öncesinde bu nedenlerin ortaya çıkarılarak engellenmesi için önlemlere ihtiyaç duyulduğunu bildiren Yrd. Doç. Dr. Şahin, okullardaki danışmanlık hizmetlerinin arttırılarak daha sistematik hale getirilmesini önerdi. Kütahyadaki r olaylarında artışYrd. Doç. Dr. Musa Şahin, Kütahyadaki r olaylarına ilişkin üniversite bünyesinde 1999da başladıkları araştırmaların sürdüğünü de dile getirerek, buna göre son 10 yıldır ilde r olaylarında artış kaydedildiğini bildirdi. İlde 2001de 231 r girişiminin yaşandığını, 2006 yılında girişimde bulunan 353 kişiden 11inin, 2007de ise 353 kişiden 16sının hayatını kaybettiğini belirten Şahin, bunun çeşitli nedenlerinin bulunabileceğini anlattı. üniversitenin, ilde alternatif yaşam açısından büyük bir değişim meydana getirdiğine dikkati çeken Şahin, şöyle dedi: üniversitenin kurulmasından sonra Kütahyada var olan yaşam dengesi değiştiği için bu, bireysel yaşam alanını farklılaştırmaya zorladı. Bu durum da toplumsal yaşamda problemlere yol açıyor. Gençler yeni koşullara göre yaşamak istiyor, eskiler de kendi yaşam pratiklerini dayatıyor. Bu ise kuşak ve kültür çatışmalarına neden olarak sosyal, psikolojik, kültürel ve ekonomik baskılar yaratıyor. İklimsel baskıları da eklediğimizde ra yönelimlerin arttığı sonucu ortaya çıkıyor. Yrd. Doç. Dr. Şahin, Kütahyada 2005 ve 2006 yılına ait verilere göre ra yönelenlerin çoğunluğunun 18-30 yaş grubunda olduğunu sözlerine ekledi.