Adolesanlardaki Büyük Heyecanlar ve Duygu Değişimleri Konusu

[Bluesky24]

Adolesanlardaki Büyük Heyecanlar ve Duygu Değişimleri KonusuGençlik dönemi konusundaki yanlış inanışlardan biri Ofer ve Schoert-Reichle göre (1992), normal gencin mizacında sık sık değişikliklerin meydana gelmesi ve bu değişikliklerin onun heyecanlarındaki aşırılıklara ve sinirliliğe yol açacağı idi. Adolesanın heyecanlarının yoğun iniş çıkışlar gösterdiği, bu devrede adolesanın çok sinirli olduğu bir kural gibi uzun süre kabul edimişti.

Larson ve Lampman-Petrais (1989), adolesans başlangıcında emosyonelliğin büyük artış ile karakterize olup olmadığı varsayımını sınayan bir araştırma yapmışlardır. Araştırma denekler elektronik aygıtları bir hafta süreyle taşımışlardır; aygıt özel olarak geliştirilmiştir ve gün boyunca aat saat, adolesanın duygu değişikliklerini kaydetmektedir. Böylece preodolesanın veya adolesanın emosyonel yaşamı konusunda retrospektif olarak bilgi vermesi yerine, daha nesnel bilgi toplanmaktadır. Araştırma, şu sonucu vurgulamıştır: Adolesansın başlaması günlük hayat sırasında emosyonel durumda büyük değişikliklerle beraber değildir, adolesanın emosyonel durumu ile preadolesanın emosyonel durumu arasında belirgin bir fark bulunamamıştır. Ancak nesnel olarak fark görülmemesine rağmen, daha büyük yaştaki adolesanlar, daha küçük yaştakilere göre, negatif duygu değişiklikliklerini öznel olarak çok daha fazla belirtmişlerdir. Bu sonuçu, araştırıcılar tarafından, daha büyük yaştaki adolesanların kendilerini öznel olarak daha mutsuz hissetmeleriyle ilişkili olabileceği şeklinde yorumlanmıştır.

Offer ve Schonert-Reichle göre (1992), son yıllardaki önemli araştırmalardan bir diğeride Brooks Gunn ve Reiter tarafından 1990da yapılmıştır. Eskiden beri pubertede artan hormonlarla adolesan bunalımları, sinirlilik ve duygusallık arasında ilişki kurulduğunu hatırlatan araştırıcılar, bunun tamamen bir efsane olduğunu vurgulamışlardır. Çünkü puberte hormonları bunu yapacak güçte ve nitelikte değildir; oysa örneğin kilo almaya bağlı psikoloik etkenler gib pubertenin getirdiği bedensel değişimlerden etkilenmesi, gencin kişiliği veya içinde yaşadığı çevreyle doğrudan veya dolaylı yoldan ilişkili olabilir.

Adolesanın puberteden etkilenmesi üzerinde bir diğer önemli etken yaşıtlarından önce ya dasonra budeğişime uğraması da olabilir. Bu alanda Ge ve arknın (1996) yaptığı 4 yıllık izleme çalışmasınrda erken puberteye giren 200 kız ile zamanında olgunlaşan ve geç olgunlaşan kızlar karşılaştırılmış, erken olgunlaşan kızların kendileriyle yapılan görüşmede kendilerini diğerlerinden anlamlı şekilde daha yüksek derecede huzursuz hissettikleri bulunmuştu; aynı deneklerin ve kontrol gruplarının anne ve babalarıyla yapılan görüşmelerde de erken olgunlaşan kızların zamanında ve geç olgunlaşanlardan daha huzursuz oldukları anlaşıldı. Erken olgunlaşan kızlar gerek arkadaş baskısı, gerek babalarının engel koyma çabaları karşısında çok daha kırılgan hale gelmişlerdi; karşı cinsle bir araya geldikler izaman aynı cinsle olduklarından çok daha yüksek derecelerde gerginlik ve huzursuzluk hissediyorlardı. Özetle, araştırma, adolesanın puberteden etkilenmesi üzerinde, yaşıtlarından önce bu değişime uğramasından kaynaklanan psikolojik çatışmalar olduğunu desteklemektedir.

Yurtdışındaki çalışmalar kadar bizim ülkemizde yaptığımız araştırmalar da ortaya koymuştur ki, genç kızların bir kısmı merarkenin etkilerine olumsuz ve bir kısmı olumlu tepki gösterirler. İstanbul Üniversitesi Mediko Sosyal Merkezine 1974-1978 yılları arasında ruhsal sıkıntıları nedeniyle başvurmuş olan üniversiteli gençlerde tarafımdan 90 kız ve 175 erkek öğrencide araştırma yapılmış, kendilerine verilen formlarda, kimliklerini bildirmeksizin ergenlik belirtilerine karşı duygularını serbestçe yazmaları istenmiştir. Kızların % 17.7sinin tepkisi "sevindim" "mutluluk hissettim" şeklinde olumlu iken, % 48.8i utandığını, korktuğunu, şaşırdığını belirtmişti; bu duyguların menarke hakkında yeterli bilgi edinmiş olup olmamalarıyla ilişkisi incelendiği zaman, önceden bu konuda tam bilgisi olanların % 23ünün ve bilgisi olmayanların % 25inin tepkileri olumsuz bulunmuştur. Buna göre ergenlik değişiklikleri hakkında bilgisi olanların da olmayanlara yakın oranlarda puberte değişikliklerine olumsuz tepkileri saptanmıştır. 175 erkeğin yarıdan fazlası olan % 53ünde ise; büyüdüğünü hissetmek, kendini mutlu hissetmek, cinsel yönden üstünlü kazandığını hissetmek, kendini daha güçlü hissetmek, cinsel yönden üstünlük kazandığını hissetmek, kendini daha güçlü hissetmek gibi olumlu tepkiler bulunmuştur. Ruble ve Brooks-Gummın (1958) son yıllarda yaptığı araştırmaya göre erkek adolesanların ejakülasyona olumsuz tepkileri olmamış, deneklerin üçte ikisi olaydan bir şekilde korktuklarını bildirmişti. Bütünüyle, genç erkeklerin tepkisi olumlu, kızların ise bir kısmının olumlu ve bir kısmının olumsuz bulunmuştu ki bizim yirmi yıl önceki bulgularımıza paraleldir.

Özetle, pubertenin, adolesan kız ve erkekler için tamamen olumsuz bir olay olmadığı söylenebilir. Adolesanların çoğu genellikle çelişik duygular içindedir; puberteye aynı anda olumlu ve olumsuz tepkiler göszermişlerdir.