New York Lezzetleri

[Bluesky24]

New York LezzetleriDeğişik lezzetler keşfetmek benim için hep çok heyecan verici olmuştur.

Tatil+damak lezzeti=CENNETTEYİM

Ve ben ne zaman New Yorka gitsem kendimi cennette buluyorum. Lezzet cennetinde.

Güne güzel bir kahve ile başlamak, sonra keyifli uzun bir brunchın rehavetini daha henüz üzerimden atamamışken akşam yemek öncesi barların "Happy hour"ında bir-iki! içki içip sonra da "akşam ne ve nerede yiyelim?" diye sorulduğunda da seçeneklerin çokluğundan dolayı karar verememek. Bu arada bana göre akşam saatleri günün en keyif verici kısmı olduğundan olayı erken başlatıp o geceden azami keyfi alabilmek benim için çok önemlidir. Ve şimdiye kadar New York bu konuda hiç yüzümü kara çıkartmadı doğrusu...

Bu seyahatimde de yine lezzet denizindeydim. Alitalianın ağıza koyulamayacak kadar kötü ekonomi yemeklerini konu dahi etmek istemiyorum tabii. Niye mi Alitalia ile uçtum? Eh buda seyahatimin nazar boncuğuydu sanırım.

Gelelim New Yorka, yakın bir zamanda yolunuzun Manhattana düşebileceğini temenni ediyorum o yüzden de bir iki tavsiyede bulunmadan geçemiyeceğim doğrusu. Ama unutulmaması gereken bir şey daha varki New Yorka giderseniz ve benim gibi yeme içme meraklısı iseniz sırf bu merakınız için önemli bir para ayırmanız gerekiyor. Aşağıda seçtiğim örnekler ise makul fiyatlar ödenebilecek yerlerden oluşturulmuştur. Ama aldığınız alkol oranına göre bu fiyatlar oldukça değişebilir tabii.

Pastis: West Villageın "meat packing district" denilen kısmında son derece hareketli, oldukça Avrupai ama tamamen New York etkisinde ve kesinlikle sıra beklemeye değecek bir yer. Burada hafta sonu sakin huzurlu bir brunch düşünmeyin, zaten konumuz New York! Ayrıca göz zevkinizi de oldukça tatmin ediyor! (9. Avenue 12. sokak) Kişi başı 25$

Le Gamin: Mahalle bistrosunu andıran son derece sıcak bir atmosfere sahip. Pariste bir caféde hissedebilirsiniz kendinizi. En iyi crep burada. Sabah kahvaltısı ya da öğle yemeği için oldukça başarılı bir mekan. Ayrıca New Yorkun en iyi ızgara sebzesinin de burada yapıldığı söyleniyor. Eh bence de. (Houston ile Prince arası) kişi başı 15-20$



The Park: 11. Avenuede 17 ve 18. sokaklar arasında (Chelsea) meşhur Bowery barın sahiplerinin açtığı ve şimdiden gecelerinin tıka basa dolduğu son derece şık bir restaurant. Yemek salonunda kocaman bir skylite var, bahçesi harika, lounge tarzı büyük odalarda da yemek yiyebilirsiniz, sanırım yazın en gözde yerlerinden biri olacak. Steak Sandwich yemenizi tavsiye ederim, horseradishli bir peynir eritmesi ile sunuluyor lokum gibi yumuşacık. Masaya ilk oturduğunuzda ılık ev yapımı blueberryli ve ıspanaklı ekmekler geliyor, hafif tatlı-tuzlu ve enfesler! Mideniz bayram ederken gözlerinize de inanamıyabilirsiniz zira Celebrity görmek için bu aralar en uygun yer. Kişi başı 40$

Jones: Chicken Wings sevenler için gerçekten ideal bir yer. Sulu ve elbetteki oldukça acılı bu lezzetli kanatları yerken bir bakmışsınız adam başı 4-5 tane Margaritayı da mideye indirmişsiniz. Halapenolu mısır ekmeğini ise şiddetle tavsiye ediyorum. (Lafayette ve Bowery arasında) Kişi başı 40$ ( Margaritaların ölçülü! içildiği düşünülürse)

Five Points: Akşam üstü güzel bir Martiniye ne dersiniz? Gerçek meyve suyu kullanarak hazırladıkları meyvalı Martinileriyle haklı bir üne sahip olan Five Pointsde Karpuzlu, limonlu, naneli ve şeftalilisini deneyin. Tabii hepsini bir seferde değil!! Ayrıca woodoven pizzası da çok güzel. (Lafayett ve Bowery arasında) Kişi başı yine içki ile orantılı. Bir kadeh kokteylin 10$ olduğu düşünülürse hesabınızı da siz yapın artık.

Alqonquin: Uzun ve yorucu bir alışverişten sonra şöyle hoş ve şık bir yerde akşamüstü içkisi almak isterseniz size New Yorker dergisinin ilk tohumlarının atıldığı New Yorkun en eski barlarından Alqonquin Hoteli tavsiye ediyorum. Dorothy Parker ve diğer o zamanın entellektüellerinin, çoğunlukla yazar-çizer takımının sık sık buluşarak o meşhur yuvarlak masa toplantılarını yaptıkları mekana Art Nouveau tarzı hakim. Piyano barı kesinlikle görülmeye değer. Burada hertürlü içkinin yanısıra Avrupa tarzı içkiler-kokteyller içebilirsiniz. Mesela Negroni ve Sidecar gibi. Bknz. Tarif

Ayrıca 35 senedir orada çalışan ve çok tatlı bir Türk garson olduğunu da eklemeden geçemiyeceğim. (44.cadde, 5. ile 6. Avenue arası) Kişi başı $$ yine içki söz konusu!

Two Boots: New Yorka gelmişken pizza yemeden dönülmez. En güzel gourmet pizzanın Two Boots da olduğunu iddia edebilirim. Pişirirken altına mısır unu serptikleri için çıtır çıtır olan bu pizzayı unutmanız mümkün değil. Güneşte kurutulmuş domates, halapeno biber sosu ve Ricotta peyniri ile yapılan Day Tripperı yada tavuk eti parçaları, taze domates dilimleri ve Oregano ve bol peynirli Mr. Pink, hmmmmmm. Tabii diğer alışılmış tarz pizzaları da mevcut. East ve West Willageda şubeleri var.

Blue Ribbon: Eğer deniz mahsullerini seviyorsanız benim favori yerim Blue Ribbona mutlaka gitmelisiniz. New Yorkun en güzel deniz mahsulleri burada. Son derece rahat, trendy, hoş bir mekanda katlı tabaklarda sunulan taptaze deniz ürünleri. Sakın yanılıp bizim yaptığımız gibi iki kişi için Seafood Palatei ısmarlamaya kalkmayın. Sonra garson o kocaman 3 katlı, hertarafından karidesler, ıstakozlar sarkan tabağı getiriken herkesin ilgi odağı haline geliverirsiniz. Ama herşeye değer doğrusu. Mutlaka Martini için çok güzel yapıyorlar. Ayrıca sahipleri yeni Ribbon Sushiyi de açarak Sushide de oldukça iddialı olduklarını kanıtladılar. (97 Sullivan, Soho) Kişi başı 50-60$



Eğer uzak doğu merakınız varsa New Yorkta lokantalarda yediğiniz ve hep almayı istediğiniz, Türkiyede de çok pahalı olan sushi takımlarını oldukça makul fiyatlara Chinatown Canal Streette Pearl and Riverdan alabilirsiniz. Ve buraya epey bir zaman ayırmanızı tavsiye ederim.

Chinatowna gitmişken birara hafif acıktığınızı hissederseniz eğer Canal Street ile Mott street arasında Sweet and Tarta girip Scallion (taze soğanlı) pancake yiyin üzerine de tatlı olarak mutlaka kestaneli tapioca çorbasını denemelisiniz. Kestane sevenler herhalde bu tadı asla unutamayacaklar.



Amerikada güzel turşu olmadığını iddia edenler Gussın turşularını denemeliler. Acılı, acısız ve her çeşit var. Annemin turşularının haricinde yediğim en iyi turşuydu doğrusu. Turşu piyasası yahudilerin elinde ve haklı bir üne sahipler.

Evet New York anlata anlata bitmez. Seyahatten dönenlere "Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat" derler genelde, ama sanırım bu benim gibi yaşamak için yiyen değilde yemek içmek için deli olan birisine pek uymuyor.

Bir daha ki seyahate kadar.......



Tarif:

Negroni 1 ölçü cin

1 ölçü vermut

1 ölçü campari

limon – portakal dilimleri



Cin, Vermut ve Campariyi yarısına kadar buz doldurulmuş büyük bir bardakta karıştırın, soğutulmuş kokteyl bardaklarına boşaltıp limon – portakal dilimleri ile süsleyin. Arzu ederseniz kadehlerin ağzını limon suyu ile ıslatıp hafif şekere batırabilirsiniz.

Side Car

2 ölçü Brandy (konyak)

1 ölçü Cointreau

½ ölçü limon suyu

Hepsini buzla karıştırarak bir müddet buzlukta bekletilmiş kadahlere koyarak servis yapın. Yalnız dikkat edin pek aç karnına içilecek bir kokteyl değil.

Afiyet olsun.

Pınar Belendir

belendir@hotmail.com