Horlama ve Uyku Apnesi

[Bluesky24]

Horlama ve Uyku ApnesiHer dört kişiden birinde görülen horlama, kalp krizi, felç, cinsel istek azlığı ve ruhsal sorunların görülmesi sıklığını artıyor. İnsanların iş ve trafik kazası yapma ihtimalini üç kat artıran horlama problemi, klasik cerrahi, lazer ve radyo frekans yöntemleriyle başarıyla tedavi ediliyor.

Yaşın ilerlemesi, fazla kilo, alkol tüketimi ve solunum yollarındaki sorunlar nedeniyle ortaya çıkan horlama, yarattığı gürültü kirliliğinin yanı sıra ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor. araştırmalar horlayan her 5 insandan birinde uykuda soluk kesilmesi olarak tarif edilen "uyku apnesi sendromu" nun bulunduğunu gösteriyor. Yaşamı tehdit eden bir sağlık sorunu olan uykuda soluk kesilmesi, kalp, yüksek tansiyon gibi hastalıklara ve cinsel sorunlara neden olabiliyor.

Acıbadem Carousel Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanı Op. Dr. Engin Çakmakçı, horlamanın her yaş grubunda görülebileceğine ancak orta yaş ve üstündeki kişilerde daha yaygın olduğunu belirtiyor. Erkekler arasında alkolün daha fazla tüketildiğine dikkat çeken Op. Dr. Engin Çakmakçı, buna bağlı olarak da horlamanın daha sık gözlemlendiğini vurguluyor. Çocuklarda görülen horlama problemi ise üst solunum yollarında geniz eti büyük bademcik gibi sorunların belirtisi olabiliyor.

Horlamanın nedenleri

Opr. Dr. Çakmakçı, horlamanın oluşum mekanizmasıyla ilgili olarak şunları söylüyor; "Horlama, soluk alma sırasında, üst solunum yolundaki dar sahalardan geçen havanın çıkardığı sestir. Derin uykuda dil, boğaz ve damaktaki kaslarda gevşeme olur. Bu gevşeme boğazdaki dokuların esnemesi ve sarkması demektir. Soluk alırken sarkmış olan dokular hava yolunu daraltır. Burada oluşan negatif basınç havanın türbülansına sebep olur. Daralan sarkmış dokulardaki titreme ve sallanma, horlama sırasındaki sesi oluşturur. Hava yolu ne kadar daralırsa horlamanın şiddeti de o kadar artar."

Horlamaya neden olan problemler

Opr. Dr. Engin Çakmakçı, horlamanın nedenlerini şöyle sıralıyor;

·Yaşın ilerlemesiyle boğazdaki kaslarda zayıflama olur. Zayıf boğaz kasları etrafındaki dokunun sarkmasına sebep olarak horlamayı arttırabilir.

·Aşırı kilolu olmak: boğazdaki yumuşak dokular diriliğini kaybeder, yağ dokusu çoğalır ve kolay titreşmeye eğilim gösterir.

·Büyük bademcikler, geniz eti, kalın, sarkık küçük dil ve yumuşak damak hava yolunu daraltır.

·Burun tıkanıklığına sebep olan alerjik durumlar, burun orta bölmesinin eğriliği ve sinüs girişi hastalıkları, insanı titreşebilen dokunun daha fazla olduğu ağızdan soluk almaya zorlar.

·Alkol ya da yatıştırıcı ilaç alımı, santral sinir sistemini etkileyerek kaslarda ileri derecede gevşemeye neden olur.

·Sırt üstü yatmak, dilin arkaya düşmesine ve dil kökünün hava pasajını daraltmasına neden olur. Bu da horlamayı arttırır.

Horlama tehlikeli midir?

Tek başına horlama sosyal bir sorun olmaktan öteye gitmiyor. Ancak gürültülü horlama sırasında aralıklarla nefes alıp verme kesiliyorsa bu durum ciddi bir sağlık problemi oluşturuyor. Yunancada nefes alamama anlamına gelen Apnoeadan ismini alan Uyku Apnesi Sendromunun erkenden belirlenmesinin ve tedavi edilmesinin önemine dikkat çeken Opr. Dr. Engin Çakmakçı şöyle konuşuyor:

"Uyku apnesinin iki şekli vardır. Tıkayıcı uyku apnesi, diğeri santral uyku apnesidir. Tıkayıcı uyku apnesinde sebep üst solunum yolunun daralmasıdır. Horlamada olduğu gibi uyku sırasında yumuşak damak, küçük dil, dil kasları gevşer ve bademcik ve geniz eti ile birlikte hava yolunu daraltır. Horlamadan farklı olarak hava yolu öyle daralır ki tamamen kapanır. Solunumun durması ile akciğerlere oksijen gidişi kesilir ve kanda karbondioksit düzeyi yükselir. Beyin karbondioksit yükselişini algılar ve kişiyi uyanıklık düzeyine getirir. Böylece solunum devam eder. Bu durum bir gecede defalarca tekrar eder. Santral uyku apnesinde beyinden gelen uyarı uyku sırasında soluk alıp verme için aralıklarla kesilir."

Uyku apnesinin sonuçları

Uyku apnesinin belirtilerinin ve sonuçlarının çok önemli olduğunu ve muhakkak izlenmesi gerektiğini belirten Opr. Dr. Engin Çakmakçı şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Uyku apnesi sırasında 10-60 saniye sürebilen ve gecede yüz kez tekrarlayabilen solunum durması nöbetleri ortaya çıkar. Apnesi olan kişi uyku arasında sık sık sıçramalar biçiminde, boğuluyormuş şeklinde çırpınarak uyanır. Gece terlemesi, derin uyku uyuyamama, baş ağrısı gibi sorunları sıklıkla yaşar. Yeterince uykusunu alamadığı için, sabahları yorgun kalkar. Ağzı kurudur. Sabahları ağız kokusuyla uyanır. Bir konu üzerinde yoğunlaşmakta zorlanır. Kalbinde ritm problemleri oluşabilir. Gün içinde sürekli uykuya dalma eğilimi, ya da çabuk uyuklama hali gözlenir. Hafızası zayıflar, çabuk sinirlenebilir. Cinsel istek azlığı, depresyon gibi sorunlar da apnesi olan kişilerde sık görülür. Küçük çocuklarda uykuda nefes alırken göğüs kafesinde çekilmeler olur. Uyku apnesi olan insanlarda akciğerler ve kalbe yük biner. Bu hastalarda kalp krizi, yüksek tansiyon, inme (felç) riski artar. Bu hastalarda kaza (iş kazası, araba kazası ) yapma riski 3 kat daha fazladır. Üretim işinde çalışanlarda üretkenlik düşer ve kişisel ilişkilerde ciddi sorunlar yaşayabilirler."