Takva
TakvaÖnder Çakarın senaryosunu yazdığı, Özer Kızıltanın yönetmenliğini üstlendiği Takva, Yeni Sinemacılara uzun bir aradan sonra yeniden vizyon heyecanı yaşatıyor. Filmde, Allahın emir ve yasaklarına titizlikle uyarak günahtan kaçınma anlamına gelen ‘Takva adı altında, küçük bir işletmede çıraklık yapan Muharremin (Erkan Can) İslamın yargılarıyla belirlenmiş hayatının çözülme hikayesi anlatılıyor. Takva, 43. Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerinin de aralarında bulunduğu sekiz ödül aldı; Toronto Film Festivalinden ise Kültürel Yenilik başlıklı bir Jüri ödülüyle döndü.
Tek günahı istemsiz bir şekilde cinsel içerikli rüyalar görmesi olan Muharrem sade ve iman dolu bir yaşam sürdürmektedir. Göze çarpan inancı ve dürüstlüğü, bir tarikat şeyhinin (Meray Ülgen) dikkatini çeker. Tarikatın sadık üyesi Rauf (Güven Kıraç) Muharremi, tarikatın mal varlığını kontrol etmek, kira toplamak ve kiracıları denetim altında tutmak gibi görevleri içeren yeni işine hazırlar. Kısa bir süre içinde bir cep telefonu, fiyakalı bir saat, moda giysiler ve bol parayla etrafı donatılan Muharrem, hayatını Allaha adayışı ve yaptığı işlerin dünyeviliği arasında kalır. Zamanla sorumlu olduğu işleri imanıyla örtüştüremez, çevresini ve dönüşüğü yeni benliğini algılayamaz hale gelir.
Takva, kendisini hayati gereksinimlerden alabildiğine soyutlamış dindar bir adamın tanımadığı karanlık bir dünyaya adım atışını anlatırken aynı zamanda din ve ticaret; ibadet ve günlük yaşam; günah ve sevap; din ve seks gibi olguların karşı karşıya gelişini de konu ediniyor. Dinin kapitalist yeni dünya düzeninde nasıl bir sorunsal olarak doğduğuna, dini inanç ve yeni çağa ayak uydurma eyleminin eş zamanlı ve eş mekanlı olarak varolamadığına dair de bir görüş sunuyor. Filmin baş karakterinin içine girdiği sistemi sorgulamak bir yana, radikal bir dönüşüm geçirmesi, öyküsünün bu bilinçsizlik perdesinden anlatılması, filmin ele aldığı içsel çelişki ve buhranı en sağlıklı şekilde aktarıyor.
Orijinal versiyonunun kısaltıldığını öğrendiğim film senaryo matematiği açısından Muharremin bu radikal değişimini yeterince geniş bir zaman eğrisinde, yeterince sağlam bir zemine oturtamıyor. Muharrem bazen üstlendiği görevi ibadet edercesine yerine getirip alışkanlıklarını ve dini bilincini koruyabilir görünürken, bazen de yaptığı işin, kaynağını dinden alan adalet anlayışıyla çelişkisini çok ağır yaşıyor. Dolayısıyla hikayenin, Muharremin işine karşı giderek artan yabancılaşmasını mı, yoksa işinin Muharrem gibi bir adamı bile nasıl yoldan çıkarabildiğini mi anlatmak üzere evrildiğini anlamak kimi zaman güçleşiyor. İki açıdan da bakıldığında, karakterin değişim eğrisi filmin son çeyreğinde daha ciddi bir tırmanışa geçiyor ve Muharremin beklenen sonu seyirciyi biraz ani vuruyor.
Filmde kimi buluşların daha farklı bir yaklaşımla Muharremin iç dünyasını daha etkin bir şekilde yansıtabileceğini düşünüyorum. Muharremin bambaşka bir adama dönüşerek tahrik edici giysiler içindeki bir kadına saldırdığı rüyalarının ayarı biraz bozuk. Daha önce hiç evlenmemiş, seksi tanımayan, hatta kadınlarla hiçbir iletişimi olmayan bir erkeği rüyasında doyuma ulaştıran görsel malzemenin seksin kendisinden çok daha ilkel olması daha doğal olurdu. Kadına dair herhangi bir bilgi, en ufak bir hareket bile böyle bir adamı baştan çıkarmaya yetmeliydi. Ayrıca bu rüyaların basitliği Muharremin cinsel baskılanmışlığının ve durumunun vehametinin de çok daha güçlü bir göstergesi olurdu.
Filmde birkaç kez karşımıza çıkan meşhur zikir sahneleri, her defasında aşağı yukarı aynı bilgiyi veriyor ve hikayeyi geliştirmiyor. Aynı zamanda gereksiz de bir uzunluğa sahip bu sahneler hikayenin kendisinden çok, halka böyle bir toplantının nasıl gerçekleştiğine dair bilgi vermenin ve Muharremin portresini süslemenin ötesine fazla geçemiyor.
Takva ışık ve görüntü yönetmenliği açısından Türk sinemasında artık gelenekselleşmiş özensizlik, yöntemsizlik ve tutarsızlığın dışında kalmayı başarmış. Mekanların seçimi ve kostümlerin tasarımındaki dikkat ve titizlik de filmin karelerine lezzet katıyor. Oyuncuların da başarısıyla öne çıkan dengeli ve akıcı diyaloglar ise filmi sürükleyen yapıtaşlarının en önemlisi.
Filmin oyuncu kadrosu da son zamanların Türk filmlerine bakıldığında aradan sıyrılmayı başarıyor. Erkan Can senaryonun öngördüğü ani değişimlere rağmen oyunculuğunda tutarlılığı yakalamakla kalmıyor, karakterinin günümüz çağına uyumsuzluğunu aşarak izleyicinin empati kurabileceği içten bir portre çiziyor. Settar Tanrıöğen tam da üstüne oturan rolünün hakkını vermiş; Engin Günaydın genelde oynadığı rolleri karikatürize etme eğiliminde olsa da, filmin hayatı yansıtmaktaki gerçekçi üslubunu zedelemiyor; Meray Ülgen masaldan fışkırmış gibi duran görünümü ve konuşmasıyla tarikat dünyasına yabancı izleyicide soru işareti uyandırabilir. Güven Kıraç ise kadronun zayıf noktası diyebiliriz. Kıraçın çocuksu yüzüne kocaman sakalı oturmamış görünüyor; rolü icrası da karakteriyle örtüşmeyen bir komedi beklentisi uyandırıyor. Ek olarak, bu karakterin Muharreme duyduğu kıskançlığın altı, belki uygun bir zalimlik dozu da katılarak çizilseydi, sahnelerine ürkütücü bir soğukluk dalgası yayılsaydı, Rauf karakteri tarikatın keskin yüzü olarak daha bir anlamlanabilirdi.
Takvanın övgüye değer birçok yanı var kuşkusuz. Öncelikle anlatılan dünyayı ulaşılabilir ve anlatılabilir kıldıkları için ve hem ufukları genişlettikleri hem de Türkiyede işlenebilir hikaye çeşitliliğinin sınırlarını zorladıkları için filmin yaratıcılarını tebrik ediyorum. Ayrıca her zaman dile getirdiğim gibi Türk sinemasında uluslararası düzeyde sinematografik bir standardı tutturmak da ender rastalanan bir başarı. Gerek diyaloglar gerekse oyunculuklar son derece keyif verici. Gurur veren bir çalışma. Vizyonda layığını bulmasını diliyorum. <BR style="mso-special-character: line-break">Selin Sevinç
selinlesinema@gmail.com Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |