Uykunun Organizmadaki RolüSolunumun organizmadaki rolünün ne olduğu sorusuna "kandaki oksijen düzeyini belli bir düzeyde tutmak" biçiminde cevap verilebilir. Ancak uykunun da solunum gibi organizma için vazgeçilmek bir ihtiyaç olduğu bilinmekle birlikte, hangi işlevleri yerine getirdiğini söylemek mümkün değildir.
En basit biçimde düşünüldüğünde, bir iş gününün sonunda kişi kendini yorgun hissettiği için uyur. Uyandığında dinlenmiş olur. Bu düşünceyle uykunun dinlendirici bir rolü olduğu söylenebilirse de bunun tersini kanıtlayan deneyler de yapıldı. 4 - 5 gün uykusuz bırakılan, ancak beslenme ve dinlenme alışkanlıklarında herhangi bir değişiklik yapılmayan denekler
e bindirildi, bu sırada performans testleri uygulandı. Testlerde deneklerde herhangi bir performans düşüklüğü olmadığı saptandı. Uykusuzluğun fiziksel performansı etkilememiş olması, uykunun dinlenmeyle eşdeğer tutulamayacağının göstergesi olarak kabul edilebilir.
Uykunun büyüme sürecinde de önemli bir rolü olduğunu düşünülür, ninnilerimizde geçen "uyusun da büyüsün" sözü uykunun büyümedeki rolünü anlatır. Gerçekten de yapılan araştırmalarla derin yavaş uyku döneminde salgılanan büyüme hormonunun çocuğun gelişiminde önemli bir rol üstlendiği, herhangi bir uyku problemi nedeniyle derin yavaş uyku dönemi azalan çocukların gelişiminin geciktiği saptandı. Sık sık bademcik enfeksiyonu geçiren çocukların, uyku düzenlerinde ortaya çıkan bozulma sonucu büyüme hormonu salgılanımının azaldığı ve bu nedenle gelişimlerinin aksadığı ortaya çıkarıldı. Bademcik ameliyatıyla çocukların uykuları düzene girer, gelişimleri de normale döner. Bu düzelme halk arasında "bademciklerini aldırdık, çocuk serpildi" sözüyle dile getirilir.
Çocukluk çağında büyümeyi sağlayan uyku, erişkin dönemde büyüm durduğuna göre hangi işlevi yerine getirir? Uyku, erişkin dönemde hücre yenilenmesini hızlandırır, organizmanın onarımına katkıda bulunur. Onarım sürecinde uykunun süresinden çok, kalitesi ve derin yavaş uyku miktarı önemlidir. Bugün, organizmanın onarım sürecinin aksamaması için herhangi bir uyku eksikliğinde öncelikle derin yavaş uyku dönemlerini telafi ettiği, daha sonra REM ve yüzeysel yavaş uykudaki eksiklikleri giderdiği bilinmektedir.
REM uykusunun organizmadaki rolüyle ilgili incelemelerde daha çok hayvan denekler kullanılıyor. REM dönemine girmesi çeşitli yöntemlerle engellenen farelerin, bir müddet sonra öğrenmiş oldukları davranış biçimlerini bile unuttukları görüldü ve son zamanlarda gerçekleştirilen deneylerle de REM uykusunun, türe has özelliklerin öğrenilmesini sağlayan genetik hafızanın programlanmasında rol oynadığı ortaya çıkarıldı.
REM uykusunun öğrenme ve hafızadaki rolü düşünüldüğünde hemen akla "uykuda öğrenmek mümkün mü?" sorusu gelebilir. Bu soruya cevap verebilmek için öğrencilere uykularında, tarih dersi kaydedilmiş bir kaset, sabaha kadar kulaklıkla dinletildi. İyi bir uykuya rağmen sabah kalktıklarında bu dersten akıllarında hiçbir şeyin kalmadığı görüldü ve uykuda öğrenmenin mümkün olmadığı sonucuna varıldı.
Ancak uykunun öğrenme sürecindeki rolü inkar edilemez. Yoğun öğrenme dönemlerinde, REM uykusu oranının arttığı bilinen bir gerçektir. Ayrıca deneklerin öğrenme döneminin ardından uykusuz bırakılmaları durumunda ertesi gün öğrendiklerinden çok azını hatırladıkları da saptanmıştır. Buna karşın öğrenme döneminin ardından iyi bir uyku, öğrenilenlerin unutulmasını engeller.
Özetlemek gerekirse, derin yavaş uykunun büyüme ve hücre onarımı, REM uykusunun ise hafıza ve öğrenme sürecinde rol oynadığı söylenebilir. Derin yavaş uyku ve REM dönemlerinin işlevleri kısmen de olsa bilinmekle birlikte, halen uykunun % 50lik bölümünü oluşturan 1. ve 1. evre uykularının işlevleri bilinmiyor.