03-11-2011, 11:05 AM
|
#1 (permalink)
|
Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Mar 2011 Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 834
Tesekkür: 2,207
808 Mesajinıza toplam 2,263 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Haset ve Rekabet Haset ve Rekabet Güzelliğin, gençliğin kabul gördüğü günümüz dünyasında, kadınlar arasında yaşanan haset ve gizli ya da açık rekabet, bir yandan kişiyi tüketmeye, yalnızlaştırmaya, bir yandan da kendini ifade etmede güçlüklere neden oluyor. Erkeklerin de bu tür duyguları hissettiğini kabul etmeliyiz, fakat “kadın kadının kurdu” daima, gizli ve açık rekabet konusu çoğunlukla erkekler de olabiliyor, bir de varoluştan ve yetiştirme koşullarından gelen etkiler de söz konusu olduğunda, bu tür duygular bunaltı yaratıyor. Erkekler arasında da bu tür duygular olsa da, erkeklere daha ziyade dış görünümden ziyade, güç olgusuyla bir yerlere gelmeleri verildiğinden, en modern toplumlarda bile kadının erkeklerden daha çok ezilmesi nedeniyle, kadınlar iki misli daha fazla bu tür duygulardan etkileniyorlar!... Ayrıca içinde yetiştiğimiz toplumun bazı dayatmaları ve arkaik duygular da var, bilinçli ya da bilinçsiz olarak farkında olduğumuz… Kız çocuklarının oyunlarında bile “gelin” figürü vardır, bebeğini kendisi bebek olsa dahi uyutur, besler, erkek çocukları daha ziyade arabalarla oynar gibi… Navaro, bir kız çocuğunun büyüyüp serpilmeye, güzelleşmeye başladığı dönemde, baba faktörünün kız çocuklarının yaşamında ne kadar önemli olabileceğini, güzelliğinin onu babanın gözünde bir nesneye indirgeyebileceğini, kimi zaman yaşanabilecek baba odaklı anne-kız rekabetini bir yaşanmış öyküyle vurgulamış… İş yerlerinde güzel bir kadının çoğunlukla işinden ve beyin gücünden önce, dış görünüşünün değerlendirilmesi, hem laneti hem de avantajı olabiliyor… Leyla Navaro’nun “Haset ve Rekabet” adlı kitabı yaşanmış öykülerle bu duyguların analizini yapıyor. Kitaptan aldığım bazı satırlar ; · Çevresinden dışlanmamak ve yakın ilişkilerini kaybetmemek adına, çoğu kadın benliğinden ödün verir; onu özel yapan ve öne çıkaran niteliklerinden vazgeçer. Çevresiyle “eşit-miş” gibi davranarak onu özel kılan renklerini soldurur. Karşı taraftan gelebilecek haset ve rekabetin saldırganlığı karşısında benliğinden vazgeçmemek, öfkesini kullanmak, mücadele etmektense, geri çekilip çevresine uyum sağlamak, sessiz kalmak ve bir nevi uykuya geçmek pek çok kadının bilinçaltı savunmaları olur. Buna “Ouboros Semptomu” adını koydum (Navaro, 2007). Ouboros, mitolojide sürekli olarak kendi kuyruğunu yiyen ve doğanın ebedi döngüsünü simgeleyen yılandır. Bu imge, aslında gücünü kullanacağına kendi içinde onu un ufak eder; kendi gücünü yiyerek (veya kendine yönelterek) kendini mahveder. Bu bilinçaltı eylem, Bourdieu’nun (2001), “simgesel şiddet” diye adlandırdığının işselleşmiş şeklidir. Çevrenin artık kadına gücünü kullanmamasını dile getirmesine gerek yoktur, söyledikleri kadın tarafından (farkına dahi varmadan) içselleştirilmiştir. Kadın, kendi kendini yok eder. Özellikle kitabının ön kapağına Leyla Navaro; “Ouboros’un” figürünü koymuş. · Ouborus: Eski Yunanaca’da “kuyruğunu yiyen yılan” anlamını taşır. En eski çizimi; M.Ö. 1600 yılında Mısır’da görülen simge, daha sonra Fenikelilerce, sonra da Yunanlılarda kullanılmış. Eski anşlamları Simya sanatlarında kullanılırmış, tamamlanmışlık, değişim, bütünlenme, denge, kendine yetme gibi değerleri barındırırmış. Kimi zaman ying-yang gibi tezatların bileşimini de simgeleyen Ouboros, yaşamda olduğu gibi tezatların aslında birlikte, birbirinin yanında var olduğunu, dönüşüm ve devinim içinde olduklarını anlatır. Bu bağlamda Ouboros yarı aydınlık, yarı karanlık olarak simgelenir. Orta çağda simyacılığın simgesi olarak, bilinç ve bilinçaltını birleştirmekte kullanıldığı bilinmektedir. · Leylâ Navaro, Haset ve Rekabet (Kendi kuyruğunu yiyen yılan) Remzi Kitabevi Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |