bulurum seni

[naz78]

“Sevgili dostlarım. Bugün bir nokta koysak her şeye. Bir dursak. Bir nefes alsak. Bize biraz dışarıdan baksak. “Hangi fazlalığımızdan, tahammül edemediğimiz hangi tarafımızdan kurtulsak” diye bir düşünsek. Ölçsek, biçsek, tartsak...
Hangi tarafımızdan vazgeçerdik?
“Vazgeçmek” deyince şöyle bir duruyor insan. Kızmak, korkmak, suçlamak neyse de, vazgeçmek? Vazgeçmek, vazgeçmek işte! Sonrası yok. Ya onlar, ya bunlar. Ya o makam, ya bu makam.
Bu topraklarda bütün renkler yeşerdi, ne sadece kırmızı, ne sadece yeşil. Bütün sesler yükseldi, bazen tek tek, bazen birleşerek.
Hepsi bizim insanımız...
İçimizde muhafazakarı da var, liberali de. Klasiği de var, post moderni de. Kimi yaradanıyla camide buluşur, kimi sinagogda, kimi kilisede, kimi sadece kendi içinde. Ardında bir şey aramadıktan sonra, bize mini etek te yakışır, başörtüsü de. Sakallı da bizim, bıyıklı da. Yeri gelir rakı sofrasında sohbete dalarız, zamanı gelir iftar sofrasında mahalleyi toplarız..
Yaşadıkça kişi daha çok duyumsar, daha çok görür, daha çok işitir, daha çok algılar, daha çok sever, daha çok sevdalanır, hırpalanır, öfkelenir, paralanır, hayatın imbiğinden süzülmüş yaşamın sıcaklığında mutluluğun bilincini yılların deneyimleriyle değerlendirmesini öğrenir insanoğlu....
Can YÜCEL ise, “Farkında Olmalı İnsan” der ve
Çünkü ömür dediğin üç gündür,
Dün geldi, geçti, yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür,
O da bugündür.
...İki perdelik hayatımın ilk bölümünde perdeyi kapatırken yürüyerek oluşturduğum yolun sonuna geldim. Şimdi perdeyi açıp yeni yolumda mutluluğa kucak açıp aşağıda, 13 yaşımda planladığım hayallerimi gerçekleştirmek için çabalayacağım, sorunsuzca yaşarken sorumluluğu siz gençlere bırakıp bu belgeyle resmi olarak yetişkinlikten istifa ettiğimi bildiriyorum. Tekrar 8-10 yaşın tüm sorumluluklarını kabul etmeye hazırım artık.
Güzellik adına ne varsa...
Yağmur sonrası çamurlu sularda tahta parçası yüzdürmek, kayalarda yürümek istiyorum. Çikolatanın paradan daha iyi olduğunu, çünkü daha tatlı ve yenilebilir olduğunu düşünmek istiyorum. Sıcak bir yaz gününde bir meşe ağacının gölgesinde oturup arkadaşlarımla limonata içmek istiyorum. Dünyanın adil olduğunu, herkesin iyi ve dürüst olduğunu düşünmek istiyorum. Her şeyin olanaklı olduğuna inanmak istiyorum. Yaşamın karmaşıklığını unutup yeniden küçük şeylerden fazlasıyla heyecanlanmak, zevk almak istiyorum. Tekrar basit yaşamak istiyorum. Günümün bilgisayar arızaları, kağıt yığınları, üzücü haberler, bankada para olmadan ay sonunu getirme kaygıları, doktor faturaları, dedikodu, hastalık ve sevdiklerin kaybedilmesinden ibaret olmasını istemiyorum. Yaşamın daha basit olduğu zamana dönmek istiyorum... Gülümseme, kucaklaşma, tatlı bir söz, doğruluk, adalet, barış, rüyalar, hayaller ve kardan adam yapmanın gücüne inanmak istiyorum...
Kul hatasız olur mu?
Kendimi bildim bileli “okur, düşünür, yazarım” biraz. Ve çok çalışırım. Siyahla beyaz arasında, trilyonlarca ton farkı olmalıdır sanırım! Biliyorum.
Her hangi bir konuda, “kesinlikle” demeden önce; bir daha, bir daha, bir daha düşünüyorum...
...Yanlışlarım da vardır, herkes de olduğunca! Dört dörtlük, eksiksiz, yanlışsız kaç kişi bulabilirsiniz ki? Çünkü insanız, çünkü ben de sıradan bir insanım. Ülkesini seven, yurtsever biri olmaya çalışıyorum.
Çalışkan bir karıncayım belki de. Bir melek ya da robot değilim. Azrail hiç değil! Kapısı sonuna değin insana açılmış berrak bir yüreği taşımak gibi, soyut varsıllıklara büyük bir tutkum var. Sayılamayacak eksiklerim olabilir..

BİLGİNİZ OLSUN;
1- Eleştiririmde , eleştirilirimde.
2- Dedikoduyu sevmem, sevenleride!
3- İddia "ispat" gerektirir.
4- İnsansın, karşındaki gibi!
5- Çok zorlama susmam sonra!

ALINTIDIR

[gunesim]

çok güzeldi. paylaşımın için teşekkür ederim.

[prenses1]

güzel bir paylaşım olmuş teşekkür ederim..