17-01-2008, 03:59 PM
|
#1 (permalink)
|
Administrators ♥Ozlem Şahin ♥
Üyelik tarihi: Feb 2007 Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,030
Tesekkür: 13,842
2,276 Mesajinıza toplam 13,392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| raw food / yaşayan canlı yiyecekler.. yaşayan/canlı gıda ne demek?
canlı/yaşayan yiyecekler herkesin ilk aklına geldiği gibi elma, armut değil sadece.
enzimleri ölmemiş, (105 farenheit dereceye kadar ısıtılmış veya kış güneşinde kurutulmuş),
filizlenmiş, pişirilmemiş, işlem görmemiş her şey ‘raw food’ yani canlı/yaşayan yiyecekler içerisine giriyor.
"canlı" kelimesi özellikle bahçeden kopardığınız domates, biber değil
filizlenmiş, yaşayan gıdaları tanımlamak için kullanılıyor.
canlı gıdaların çıkış noktası 1940lara dayanıyor. amerikalı doktor kristine nolfi pişirilmemiş, işlem görmemiş,
canlı gıdalar yiyerek göğüs kanseri rahatsızlığını yendikten sonra bu tür beslenme şekli ilgi görmeye başladı.
onun kanseri yenmiş olmasının ve canlı yemenin bugün tüm hastalık verahatsızlıkları bedenden temizleme
özelliğine sahip olasının asıl nedeni canlı gıdalar yediğimizde bedenimizin ihtiyacı olan enzimlerin tamamını alabiliyor olması.
eminim şimdi bana ‘yani sebzeler pişirildiği zaman hiçbir faydası yokmu?’ diye soracağınızı biliyorum.
ve üzülerek cevap veriyorum, neredeyse hiç. bir sebze veya meyve 105 farenheit’ın üstünde pişirildiği zaman
içindeki enzimlerin yaklaşık %70’i ölüyor.
bununla ilgili internette birçok araştırma bulabilirsiniz.
bu demek değilki damak zevkinize tamamen son verin ve pişmiş hiçbirsey yemeyin,
yiyin ama ihtiyacınız olan asıl ezimlerin canlı gıdalarda olduğunuda unutmayın ve en azından bir öğün
canlı ağırlıklı beslenin.
neden canlı/yaşayan gıdalar?
canlı gıdaların bedeni yenilediği ile ilgili tartışma ve araştırmalar devam ediyor ama bir şey kesin olarak biliniyorki
canlı gıdalar içlerinde enzimler, su, mineraller ve enerji barındırıyor.
ve tüm bunlar bedenimizin fonksiyonlarını maksimuma çıkartan besinler. şaşkın
bedenimiz en iyi ph değeri alkaline (bazik) olduğu zaman çalışıyor.
ve tüm pişmiş yemekler alkaline değeri düşük, asiditesi yüksek gıdalar.
(bazı canlı gıdalarda da asit özelliği var tabi) bu arada bitkiler enerjiyi maddeye dönüştürme özelliğine
sahipken insanlar ve hayvanlar maddeyi enerjiye dönüştürme özelliğine sahipler.
bitkiler su, hava, güneş ve topraktan belirli besinleri fiziksel maddeye dönüştürürler.
küçücük bir mısır tanesini toprağa ektiğinizde bir süre sonra kocaman bir ağaca dönüşebilir.
insan ve hayvanlarda ise bu tam tersi şekilde işler. bizler yediğimiz gıdalardan ihtiyacımız olanı enerjiyi,
enzimleri, sağlığı alırız. dolayısıyla ne kadar çok enzim, mineral, enerji alırsak o kadar sağlıklı, genç, enerjik olabiliriz.
deneyin görün.
canlı beslenmenin tarihi
şu an medyada ‘raw food’ beslenme çok yeni bir sistem gibi tanıtılıyor olsada aslında canlı gıdalar ile beslenme
2000 yıl öncesine dayanıyor. tahmin edersinizki insanlar ateş bulunmadan önce gıdaları en doğan halinde,
canlı tüketiyorlardı!
milattan önce 500lü yıllarda yunan mitolojisinde pythagoras’ın sağlıklı bir beden ve zinde bir zihin için
etrafındaki herkese canlı sebzeler yediriyormuş.
ünlü bilim adamı hippocrates’te (ilacı bulan kişi) vejetaryen ve canlı ağırlıklı bir beslenme uyguluyor
ve herkese bunu tavsiye ediyormuş.
socrates, plato, aristotle hepsi vejetaryen ağırlıklı beslenen kişiler.
asya kökenli milletler ve özellikle çin yüzyıllardır sıcak-soğuk, çiğ-pişmiş yemek dengesini koruyarak
bedendeki yin-yang dengesini koruyan bir beslenme uyguluyor.
bugünki bilimsel veriler ile baktığımızda görüyoruzki aslında onların tek yaptığı asit ve baz dengesini korumak.
buradanda anlaşılacağı gibi insan sağlığı için en önemli etkenlerden biri bedenin baz dengesi.
canlı gıda ekolü amerika’da çok uzun yıllar önce başladı.
graham unlarının yaratıcısı sylvester graham 1820li yıllarda vejetaryen ve canlı ağırlıklı bir beslenmenin
ilk savunucularından. ancak o yıllarda bu durum doktorları, kasapları, hayvan yetiştiricileri tehdit ettiği için
çalışmaları durduruldu.
o öldükten sonra onun takipçileri kendilerine grahamites adı vererek bu konuda birçok kitap yazdılar.
hemen hemen aynı zamanlarda canlı gıdayı almanlar da savunmaya başladı.
1934te ise kalifornia’da ilk sağlıklı yaşam marketi açıldı. sonra 1917’de john ve vera richter bir çift los eutropheon
adlı ilk yunan ağırlıklı canlı yemek restoranını açtılar. daha sonra vera bu konuda iki kitap yazdı.
nature the healer (1936) ve cook-less book (1925). bu konuda yemek tariflerinin bulundupu ilk kitap.
günümüzde bu konuda en iyi bilinen isimlerden biri ann wigmore.
bu bayan wheatgrass suyu (buğday çimi) içerek kanseri yendi.
sonrasında ise 1963 yılında boston’da hippocrates health ınstitute adlı bir merkez kurdu.
hippocrates daha sonra florida’ya taşındı ve şu an dünyanın birçok yerinde yaygın bir zinciri var.
bugün bunun gibi dünyanın birçok yerinde birçok canlı yiyecekle iyileşme merkezi var.
örneğin arizona’daki tree of life rejuvenation center.
örneğin brenda cobb'un atlanta’daki living foods ınstitute adlı merkezi.
örneğin kalifornia ve teksas’ta bulunan (bence kalifornia’daki dünyanın en iyi arınma merkezlerinden biri!)
robert morse'un yine florida’daki gods herbs isimli merkezi.
sonra carolina’daki hallelujah acres. bunlar benim bildiklerim. eminim daha birçok bu şekilde arınma merkezi vardır..
canlı gıdaları sıkıcı bulunlar bir daha düşünün çünkü pişirmeden, aynı lezzeti alabileceğiniz şekilde
raw lazanya, raw çikoatalı pie, raw taco, raw burger, hepsini yapmak mümkün!
benim hayattaki en favori yiyeceklerim ise raw cipsler ve kırakerler.
(krakerleri filizlenmiş besinlerler yapıyorum, un falan içermiyor ve inanılmaz lezzetli!)
enzimler ve yaşayan gıdalar
enzimlerin en önemli özelliği bedenimizin ‘’emici’’ mekanizması oluşu.
enzimler olmasaydı hiçbirimiz uzun yaşayamazdık.
çünkü enzimler bedenimizin ve beynimizin güçlü bir şekilde çalışmasını sağlar.
bedenlerimiz milyarlarca enzimi milyarlarca değişik şekilde çalıştıran mekanizmalar.
kanımızda bulunan bir enzim molekülü beş milyon hidrojen peroksit molekülünü
60 saniye içinde su ve oksijene dönüştürebilir!
bağırsaklarımızda bulunan enzimler ise kendi ağırlıklarının milyon katı büyüklüğündeki
yağ ve şekeri ayrıştırabilecek kapasitede.
enzim eksikliği leukemia adı verilen rahatsızlığın ve nezleden kansere ve aids’e kadar
bilinen ve bilinmeyen birçok hastalığın başlıca oluşma sebebi.
ünlü "rockefeller ınstitute" alerji ve alerjik astım üzerine uzun yıllardır yaptığı araştırmalar sonucunda
tüm bu rahatsızlıkların enzim eksikliğinden kaynaklanıyor olduğunu buldu.
‘’elastin’’ denilen enzim damarların elastikiyetinden sorumlu olan ve eyeteri kadar sahip olduğumuzda
parkinson hastalığının oluşmasını imkansız kılan bir enzim.
bugün özellikle amerika’da bununla ilgili araştırma ve gerçek yaşam öyküleri ile karşılaşmanız mümkün.
enzimlerin bir başka önemli özelliği ise bedenimizin demir üretmesine katkıda bulunmaları.
demir ise bedenimizdeki milyarlarca deri dokusuna ve beyin hücrelerimize oksijen taşıyan ana element.
birçok kişinin sadece ağırlıklı olarak pişmiş gıdalar ile beslenmesi sebebi ile kemik dokusunda eksilmeler var. http://www.kareyasam.com/v2/default....smaDetay&AID=3 Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
__________________ ben mevlana değilim, insan ol öyle gel.. |
Offline
| |